Carlo Goldoni – Yabanlar

Yabanlar Goldoni’nin en ünlü ve en başarılı güldürülerinden biridir, ilk kez 16 Şubat 1760 günü Venedik’te San Luca Tiyatrosu’nda oynanmıştır. Yazarın öbür güldürülerinde göze çarpan canlılık, doğallık ve yalınlık gibi nitelikler Venedik diliyle yazılmış olan bu yapıtında daha da belirgindir. Ortadan kalkmak üzere olan eski göreneklerin yerine yeni, daha özgür bir yaşam görüşünün yerleşmeye yüz tuttuğu bir çağdayız. Bu fon üzerinde, özyapılan derece bakımından farklı, fakat aslında birbirlerine benzeyen dört kişi, dört “yaban”, eş ve çocuklarına gösterdikleri aşın sertlik sonucunda elde etmek istediklerinin tam tersine varırlar. Kadınları saran haklı özgürlük isteği, güldürünün ana çizgisini oluşturan “düzen” hep kadınları evlerine kapatmış olan kocaların anlayışsızlığından ileri gelmektedir. Çeşitli tavırlarıyla Margherita, Marina ve Felice yaban kocalarının özyapılarmı aydınlatıyor, onların ince betimlerini tamamlıyorlar. “Otelci Kadın ” ile birlikte sahnelerde hâlâ yer alan bu güldürünün baş “yaban”ı Lunardo Crozzola çağdaş güldürü yapıtlarında eşine ender raslanan bir kişi9 .İn özyapiSl o kadar güçlü bir biçimde çizilmiştir ki, birkaç benzerine ancak Moliere’in oyunlarında raslanabilir. Yabanlar’m gülünçlüğünün arkasında ciddi bir dram gizlidir: Yapıtın ortasında yer alan büyük sahnede, özyapılann çatışmasıyla yaşlılarla gençlerin savaşımından veya kadının erkeğe üstün gelmesinden çok duygunun bencilliğe karşı elde ettiği utku canlandırılmaktadır. Başyapıtın büyük insanca niteliği de bundan ileri geliyor. Prof. Samim Sinanoğlu 10 YABANLAR 11 KİŞİLER CANCIANO. FELICE. KONT RICCARDO. LUNARDO.


MARGHERITA. LUCIETTA. SIMON. MARINA. MAURIZIO. FILIPPETTO. Bir Venedikli. Canciano’nun karısı. Tüccar. Lunardo’nun ikinci karısı. Lunardo’nun birinci karısından olan kızı. Tüccar. Simon’un karısı. Marina’nın eniştesi. Maurizio’nun oğlu.

Olay Venedik’te geçer. 13 BtRİNCÎ PERDE BİRİNCİ SAHNE Lunardo’nun evinde bir oda. Margherita iplik eğirir; Lucietta çorap örer. Her ikisi de oturmaktadır. LUCİETTA.- Hanım anne? MARGHERITA.- Ne var, kızım? LUCİETTA.- Karnaval bitmek üzere. MARGHERITA.- Ne dersin, kızım, çok eğlendik, değil mi! LUCİETTA.- Aman ne eğlendik! Eski püskü bir güldürü bile görmedik. MARGHERITA.- Şaşıyor musun sen buna? Ben hiç şaşmıyorum. Evleneli neredeyse on altı ay oluyor; babanın beni bir yere götürdüğünü gördün mü hiç? LUCİETTA.- Ya ben? Bilir misiniz, yeniden evlensin diye can atıyordum.

Evde yapayalnızken, içimden: “Anlıyorum, babamı” diyordum; beni bir yere göndermek istemiyor; gönderecek kimsesi yok ki, göndersin., eğer evle15 nirse, annemle giderim. İşte evlendi; evlendi, ama bu evlenmenin ne bana bir yaran, oldu ne de size. MARGHERITA. – Hödüğün biri, kızım. Kendisi eğlenmiyor, neyse; ama bizim eğlenmemizi de istemiyor. Hem, bilir misin, gelinlik kızken benim eğlencem hiç eksik olmazdı. İyi yetiştirdiler beni. Annem ince bir kadındı; bir şey hoşuna gitmedi mi, bağınp çağırmasını bilir, gerekirse kollarını sıvardı. Ama, zamanı gelince de, eğlenmemizi çok görmezdi. Bakın hele, güzün iki üç kez tiyatroya giderdik, karnavalda da beş altı kez. Bir loca anahtarı veren olursa, operaya bile götürürdü, yoksa güldürüye giderdik: Anahtarcığmı alır, paracıkları da sayardı. Bazen, bakın hele, Ridotto’ya (*) giderdik; arasıra piyasa yapmaya çıkardık, bazen alandaki falcı kadınlara veya kukla oyunlarına giderdik; bir iki kez cambazlara gittiğimiz de olurdu. Evde kalsak, hep bir gelenimiz gidenimiz bulunurdu. Akrabadan, dosttan bir iki genç de gelirdi; ama, bakın hele, hiçbir tehlike yoktu.

LUCIETTA, kendi kendine. – Bakın hele, bakın hele… Altı kez söyledi şu lafı. MARGHERITA. – Hayır, ben sabahtan akşama kadar gezip tozmaktan hoşlananlardan değilim. Ama arasıra eğlenmeyi benim de canım ister, doğrusu. LUCIETTA. – Ya ben zavallı? Kapıdan dışan ayak attığım yok. Pencereden görünmeme bile razı değil. Geçen gün şöyle bir çıkıvermiştim; o geveze yufkacı kadın görmesin mi? Tutup yetiştirivermiş. Güzel bir sopa çekecek diye ödüm koptu. (*) Venedik’te Dandolo Sarayı’nda, iyi kötü her çeşit insanın gittiği toplantı yeri. 16 MARGHERITA. – Ya bana? Söylemediği kalmadı, senin yüzünden. LUCIETTA. – Tanrım! Ne yapmışım, sanki? MARGHERITA.

– Kızım, sen hiç olmazsa, kocaya varacaksın; ya ben? Ölünceye kadar bu adamla kalacağım. LUCIETTA. – Söylesenize, hanım anne, kocaya varacak mıyım? MARGHERITA. – İnşallah, kızım. LUCIETTA. – Söylesenize, hanım anne, ne zaman varacağım? MARGHERITA. – Bakın hele, Tanrı ne zaman kısmet ederse, o zaman. LUCIETTA. – Tanrı beni haberim olmadan mı evlendirecek? MARGHERITA. – Öyle şey olur mu, kızım? Elbet senin de haberin olacak. LUCIETTA. – Ama şimdiye kadar bana bir şey söyleyen olmadı. MARGHERITA. – Olmadıysa, olur elbette. LUCIETTA.

– Ortada bir şey mi var yoksa? MARGHERITA. – Hem var, hem yok. Kocam bir şey söylememi istemiyor. LUCIETTA. – Kuzum hanım anne, söylesenize! MARGHERITA. – Yok kızım, gerçekten olmaz. LUCIETTA. – Kuzum, tek sözcük… MARGHERITA. -Bir sözcük edecek olsam, bir canavar gibi gözlerimi oyar o benim. LUCIETTA. – Söylediğinizi nerden bilecek? MARGHERITA. – Bakın hele, sen söylemez misin sanki? 17 LUCIETTA. – Bakın hele, vallahi söylemem. MARGHERITA. – Bu “bakın hele” de ne oluyor? LUCIETTA, alaylı.

– Ben de bilmiyorum., huy edinmişim, farkında olmadan söyleyiveriyorum. MARGHERITA, kendi kendine. – Belli ki alay ediyor benimle, haspa… LUCIETTA. – Haydi, hanım anne, söyleyin. MARGHERITA. – Sen işine baksana! Daha bitiremedin mi şu çorabı? LUCIETTA. – Nerdeyse bitti. MARGHERITA. – Baban gelir de, bitmemiş görürse, pencere önünde oturup durdun diye başlar yine., bende istemem, bakın hele… (Kendi kendine.) Allah kahretsin şu huyumu! LUCIETTA. – Bakın ne çabuk örüyorum… Kısmetimle ilgili bir şey söylemez misiniz, anne? MARGHERITA. – Hangi kısmet? LUCIETTA. – “Kocaya varacaksın” dememiş miydiniz bana? MARGHERITA.

– Olabilir. LUCIETTA. – Ne olur, bir şey biliyorsanız… MARGHERITA, biraz öfkeli. – Ben bir şey bilmiyorum. LUCIETTA. – Yine tek sözcük, tek sözcük bile söylemiyorsunuz… MARGHERITA. – Of, bıktım artık! LUCIETTA, kızarak. – Adı batası! MARGHERITA. – Ne oluyorsun, kızım? LUCIETTA. – Beni seven bir tek kimsem yok dünyada. MARGHERITA. – Ben seni çok bile seviyorum, haspa. LUCIETTA, yavaşça. – Üvey anne sevgisi…

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir