Elena Cardas – Nefes Egzersizleriyle Bedensel ve Ruhsal İyileşme

Kitabın yayına hazır taslağını elime alana dek, nefes almak gibi yaşamsal bir işlevi, sıkıcı bir şekilde kuramsal olmaksızın ve okuru zorlamadan yazmanın mümkün olup olmadığı konusunda kuşkularım vardı. Çünkü biz 20. yüzyıl insanlarının bilinci bedenimizin bilgelik dolu çalışmasından öylesine uzaklaşmıştır ki, bedenimiz içinde olup bitenin doğrudan bilgisine ulaşma yollarından yoksun kalmıştır. Üzerinde bile durmaksızın bedenimizin her zaman “çalışacağını” veri alır “makina arızalanınca” doktorumuzun bizi haplar yardımıyla kısa zamanda “onarmasını” isteriz. Düşüncemizin pozitif bilimlerin etkisiyle biçimlenmesinin sonucu olan böylesi mekanik varsayımlarla konu nefesimiz olduğunda da karşılaşıyoruz. Kendimize karşı dürüst olacak olursak soluk alma sürecinin zihnimizde bir yerlerde bir körüğün işlevinden çokta uzakta yer almadığını görürüz. Hergün muayenehanemde bu yaklaşımın nerelere varabildiğini hastalıklarına kendi kendilerine etiket yapıştıran insanlarda görüyorum. Bazen “kalp ritmi bozukluğu” oluyor bu etiket, bazen de “sinir sistemi bozukluğu” ya da “yüksek tansiyon, bağırsak işlevi bozukluğu, depresif ruhsal durumun eşlik ettiği bedensel-ruhsal bitkinlik” v.s. Oysa benim koyduğum tanı, insanın bedensel, zihinsel ve ruhsal etkileşiminde uyumsuzluk olduğudur. 30 yıldan bu yana gerekli ilac; 9 tedavisinin yanısıra verdiğim reçete, hastalarımın nefeslerinde kendilerini deneyimleme ve iç merkezlerini yeniden bulma olanağı sağlamak üzere nefes iyileştirmesi ve çalışmaları olmaktadır. Tedavinin bir “yan etkisi” olarak bedensel şikayetler çoğu durumda kısa sürede ortadan kalkıyor. Bu kitap,. kendi sorumluluğım.Y.


!:!.fil��P.�r.ek, t�davi;.ge- …. ‘ . rektiren işley ·bo-ıukluklar.ınm ortaya çıkmasından_ önce bedensel, n.ihsı:l’l sağlıklarınr korumaya yönelmel5. isteyen ins.aDlar)çir:ı yazıldı. Okura, Elena Cardas’ın son derece yerinde bir ifadeyle, insanın kendisinin bilincine varmasından bilinçli bir varoluşa gidiş olarak tanımladığı bir çalışma yolu tanıtılıyor. Alıştırmaların yardımıyla nefesin ritmik gel-git’inde olduğu gibi merkezi başta olan sinir-duyum bölgesi tepkileri ile merkezi karında olan metabolizma ve içgüdü bölgeleri etkileri arasında oluşan dengeyi deneyimleyeceksiniz. Bu sırada varoluşunuzun saklı, daha derin katmanlarına ulaşabileceksiniz. Hakim durumda bulunan zihin arka plana çekilir ve yürek gücünüz ortaya çıkarken özünüze ait olan merkezin bilincine varabileceksiniz.

Bu noktada açık zihinli herkese bu çalışma yolunun çok boyutlu olanaklarıyla tanışmasını önermek isterim. Sabır ve özenle uyarımları izleyin ve bedeninizin yanıtlarına kulak verin. Çalışırken dikkatin bedenin hangi noktasına yöneltilmesi gerektiğini gösteren !vana Hubert’in öğretici çizimleri size yardımcı olabilir. Böylece yepyeni deneyim alanları ve varoluşsal nitelikler oluşur. Bunları gündelik yaşamın gerçeğine uyarlamak yaşamı 10 çok yönlü, daha anlamlı ve elbette sağlıklı kılacaktır. Bu bağlamda yıllardan beri Elena Cardas ile birlikte çalışıyorum. Kendini böylesine işine adamış meslektaşların çok yönlü katkılarıyla genişleyen tedavi yelpazesi içinde bir doktor olarak çalışmak gerçek bir zevk. Dr. Volker zur Linden 11 NEFES YAŞAMDIR NEFES BİZİ BlR BÜTÜN OLARAK KUŞATIR Gülen ya da ağlayan bir bebeği bütün dikkatinizle gözlemlediğiniz oldu mu hiç? O küçücük yaratığın bütün bedeniyle mutlu olduğunu, hıçkırık ve bağırışlarının bütün bedenini sarstığı ya da ritmik bir şekilde hareket ettirdiğini gözlemlediniz mi? Ya siz? Bakın kendinize: Nasıl gülüyorsunuz? Ve, eğer kendinize hala bu izni veriyorsanız, nasıl ağlıyorsunuz? Olasılıkla diğer yetişkinler için geçerli olan sizin için de geçerli. Gülüyor ve ağlıyorsunuz ama ya bedeniniz? Bedeniniz eyleminize katılıyor mu? Yoksa yalnızca bir yanınız mı sizinle birlikte neşe içinde gülüyor ya da akmalarına izin vermektense gözyaşlarınızı bastırıyor musunuz? Şu anda sözkonusu olan, bedensel-ruhsal dışavu­ :-umlarımızm neyle bastırılmış olduğunu, ifade yollarını yitirip yitirmediğimizi ortaya çıkarmak değil, nefes almanın yaşamımızda nasıl özgürleştirici bir rol oynadığını beraberce keşfetmektir. Gözünüzün önüne dört patisinin uçlarına dek gevşemiş bir halde uyuyan bir köpeğin kendini bıraktığı sakinliği getirin; nefesi karnının ritmik hareketinde görülmekle kalmaz, bedeninin bütünü boyunca akar. Nefesin yumuşak salınımını tüylerinin uçlarına dek hissedebilirsiniz. Bunu size neden anlatıya12 rum? Sizin de hiç kuşkusuz derin bir sakinlik, hatta mutluluk duygularının uyanıp akmaya başladığı bütünüyle gevşemiş olduğunuz böylesi anlar yaşamış olduğunuz için (sözgelimi deniz kıyısında, kırda bir tatilde ya da bahçede bir şezlonga uzanmışken). Böyle bir akış içinde siz de nefesinizin sakin ritmik hareketini hissedebilir ve bu yolla serbest bırakma ve ruhsal uyum durumuna ulaşabilirsiniz. Bu durumun, bu bedensel-zihinsel “sevincin” sadece bir an ya da kısa sürelerle sınırlı kalmaması için, içinizdeki gücü keşfedip özgür kılmanızda nefesinizin size yardımcı olabileceği bir yol göstermek istiyorum.

Bu güç, içinde, yaşama cesareti, canlılık, özgürlük ama aynı zamanda da derin bir dinginlik ve rahatlık barındırır. Size işte bu yolda adım adım eşlik etmek istiyorum. Ruhsal Durumumuzun Depremölçeri Bir düşünce ya da hayalin, mutluluk, sevinç, keder, rahatlık ya da yalnızlık gibi duyguları etkilediği gibi ruhsal durumumuzun da nefesimizi mevsimlerin değişimi kadar etkileyip değiştirdiğinin bilincinde misiniz? Bunu düşündüğümüzde, günümüzde artan güç kazanma ve sahip olma çabası, şiddet, zorunluluk ve korkular arasına sıkışmış huzursuz birçok insanın zamanı gelip nefeslerinin tedirginlik, darlık ve baskılanmışlığının bilincine varmaları şaşırtıcı olmaktan çıkıyor. Vejetatif * sinir sis- * Vejetat!f sinir sistemi: Bilinçle etkilenemeyen sinirler 13 temimizle böylesine sıkı bir ilişki içinde olan nefesimiz, içinde bulunduğumuz durumdaki değişimlere bir depremölçer gibi tepki gösterir. Bunun sonuçları, nefesin giderek azalan hacmi ya da_ baskılanmış “kramp” yahut korku nefesi olur. Başka bir deyişle yalnızca üst ve orta akciğer bölgesinin beslendiği göğüs nefesi (sığ nefes) ya da son derece yüzeysel, yetersiz bir soluma olan köprücük kemiği nefesi (korku nefesi) yapılır. Bu, çoğu zaman doğal olmayan yaşama biçimimizin de etkisiyle artan ruhsal gerilime ve kasların kasılmasına yolaçar (“Kendini toparla!” – “Sırtını dik tut!”). Bu şekilde solunum, kan dolaşımı ve hormon bozukluklarıyla ilişkili olarak ortaya çıkan oksijen azlığı, neden olduğu diğer belirtilerin yanısıra, organ ve hücrelerin yetersiz oksijen beslenmesine yolaçar. Bedenimizin bütün hücreleri hayatta kalabilmek için herşeyden önce oksijene gereksinir. Oksijen girişinin kesintiye uğraması kısa sürede hücrelerin ölümüne neden olur. Oksijenin kesilmesi özellikle beyin hücrelerini tehlikeye sokar. Bedenin yetersiz oksijen alımı kalbin çalışmasını da kısıtlar, bağışıklık sistemini zayıflatır ve bu şekilde tümör oluşumuna yatkınlığı artırır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir