Fredric Jameson – Kapital’i Sahnelemek

Marx ‘ın da en az sermaye kadar tükeornek bilmez olması kimseyi şaşırtmamalı. Sermayenin her yeni uyarlaması ve mutasyonuyla Marx’ın metinlerinin ve düşüncesinin yeni anlam zenginlikleriyle dolu yeni yollar ve taze üsluplar (Fransızca ‘da inedits denilebilir) ile kendisini yansıtmasına da şaşmamak gerekiyor. Özellikle de kapitalizmin; emperyalizm ve tekelci aşamasından şu son dönemdeki küreselleşme uğrağına ve yapısına evrildiği bir durumda dikkatlerimizin , Marx’ın o emek ürünü keşifterinin pek de değinilmemiş yanlarına yönelmesi pekala beklenir bir şeydi . Bu son dönemde genişleyen sistem yöneltmeyecekse. şu içinde bulunduğumuz zamanın ruhunu taşıyan krizler ve yıkımlar; yani bir yandan geçmişte yaşananlar için de söz konusu olduğu gibi kendisinden öncekiler ile aynı ama diğer yandan da farklı ve tarihsel olarak biricik olan krizler ve yıkımlar, bizi buna yöneltecekti . Kapitalizm içindeki bu yön değiştirmelere mutlaka Marx’ın çalışmalarının yeniden uyarlanması eşlik etmiştir. Kapitalizmin modernİst uğrağının gerçek anlamıyla kendisini gösterdiği zamanlara, 1844 Elyazmaları içindeki yabancılaşma teorilerinin yeni bir tür çekicilik kazanması eşlik etmişti. El Yazmaları o zamanlar daha yeni keşfedilmişti. Sonrasında 60’Iar kendi sonuçlarını ortaya koymaya başlayınca bu kez Grundrisse adındaki I 857 tarihli not defterleri cazibe kazandı. Grundrisse’in oldukça açıkuçlu yapısı “diyalektik materyalizmin” ve onun çeşitli el kitaplarının katı şemacılığından kurtulmayı vaat ediyordu.’ 1 İyi bilindiği gibi Gramsci , Bukharin’e ait Komiinizmin ABC’si gibi el kitaplarının geçersizliğini ilan etmişti . Şimdi bizim zamanımııda ise Grrundrisse pek çok insan için hakim ortodoksileri aşan diyalektik veya diyalektik olmayan uçuş/kaçış hatları açmış gözüküyor. 9 KAPİTAL’İ SAHNELEMEK Bu katı şemalarla dolu el kitaplarının Kapital’ de , onun birinci cildinde, bu kadar kemikleşmiş bir karşılığa sahip olduğu şüphe götürür. Kapital mimarisini Marx ‘ın bizzat kendisinin büyük bir şevk ile tasarladığı ve tamamına erdirdiği basılmış tek eseridir ve Grundrisse de bu eserin başlangıç notlarıdır. Althusser’e karşı çıkarak ben yabancılaşma teorisinin bu eserlerde hala oldukça canlı , temel oluşturucu bir itici güç olduğunu iddia edeceğim.


Diğer yandan da ona katılarak yabancılaşma teorisinin Kapital’de tamamen farklı, felsefi olmayan ya da felsefe-sonrası bir boyuta dönüştüröldüğünü savunacağım. Peki ama bu “Birinci Cilt” daha önceki notlardan ve spekülasyonlardan, daha doğrusu basılmamış metinlerden farklı özellikler taşısa da yine de onlar gibi tamamlanmadan bırakılmış değil mi? Burada bunun böyle olmadığını ve Marx’ ın ölümünden sonra oluşturulan tabakalar halindeki (düşen kar oranı; toprak rantı; çoğul zamansallıklar) tasarımın Kapital’de· halihazırda bizim ihtiyacımızı karşılayabilecek düzeyde ortaya konulduğunu savlayacağım.2 Fakat diğer yandan ise bu salt iktisadi cilt içerisinde Marksizme ait pek çok özelliğin mevcut olmadığını ve gelecekteki Marksizmierin ancak bu eksikliklerin varlığının teslim edilmesiyle siyasi açıdan daha etkili olabileceğini iddia edeceğim. ‘ Kitapta yer alan tüm Kapital l. Cilt alıntıları. Mehmet Selik ve Nail Satlıgan’ın çevirisinden alınnuştır. (Yordam Kitap, 20 l l) Parantez içinde verilen sayfa numaraları söz konusu edisyona göredir. (ç.n.) 2 Tartışmalı olduğu açık olan bu iddia (ki bana göre sadece bir başlangıç çerçevesidir bu) Marx’ın 2 Nisan 1858 tarihinde Engels’e yazdığı mektupta yapılandırdığı 6 kısımlı plana bağlı olan herkes tarafından açıkça ya da örtük olarak geçersiz ilan edilmiştir. Ernest Mandel’e göre Roman Rasdolsky Marx’m Kapital’ inin Oluşumu isimli çığır açan çalışmasında Marx’ın Eylül 1857 ile Nisan 1868 tarihleri arasında Kapital için hazırladığı “farklı biçimlerdeki en az 14 planı dışarıda bırakmıştır”. (Kapital, Birinci Cilt, çev. Ben Fowkes [Londra: New Left Review, l 976, s. 27 Bu metindeki referansların sayfa numaraları Kapital’in bu baskısıyla uyumludurj Birinci Cildin tamamlanmamışlığını savunan son dönemdeki en güçlü argümanlardan biri Michael Lebowitz’den gelmiştir (örneğin bkz. Following Marx isimli kitabının 7.

Bölümü). Lebowitz’in pozisyonunu Siyasi Çıkarımlar bölümünde tartışacağım; Lebowitz’in pozisyonu benim bu kitaptaki okumarola uyumsuz değil. Bu arada Engels’in II. ve II!. Cilıleri derleyişine dikkat kesilen son dönemlerde epey çalışma ortaya çıktı. Örneğin bkz. Vollgraf ve Ungnickel “Marx in Marx’s Worten?” MEGA-Studien 1994/2. lO (IİRİŞ Zira, daha sonra göstereceğim gibi, Kapital (bundan sonra “Birinci Cilt” ifadesini kullanmayacağım) siyaset ve hatta emek hakkında bir kitap değildir: İşsizlik hakkında bir kitaptır! Böylesine şoke edici bir önermeyi Kapital’in argümanını, onun aşamalarını ve adım adım gelişimini mercek altına alma yolunu izleyerek haklı çıkarmaya çalışacağım. Bu süreç , birbirleriyle ilişkili sorunlar ve paradokslar dizisi olarak tasavvur edilebilir. Çözülür gibi gözüktüğünde yeni ve beklenmedik ve aynı zamanda bu kez daha geniş bir kapsamla ortaya çıkan sorun ve paradokslardan bahsediyorum. Bu süreç o zaman bir tür ham-aniatı (prota-narrative) biçimi olarak tasavvur edilebilir. Bu ham anlatıda kavramsal bir çıkınazın yeni ve potansiyel olarak daha yönetilebilir bir biçimde dönüştürülmesi veya yeniden kodlanması aynı zamanda araştırma nesnesinin kendisinin de genişlemesiyle sonuçlanır. Birbirleriyle bağlantılı muammaların veya çıkmazların birbiri ardına çözülmesi bütün bir yapının veya sistemin yani buradaki anlamıyla sermayenin yapısının ve sisteminin, mimarisini hazırlar. İşte pek çok felsefi metne ve retorik temelli argümanlara benzemeyen bu özgün inşa sürecine Marx maddi olanın Darstellung u· ismini verir. Burada bilim ( Wissencheift) üzerine bir tartışmaya girecek değilim.

Sadece Althusser’in bilimi bir öznesi olmayan (yani doxa’sız ve kanaat’siz) bir söylem olarak tanımladığını hatırlatmakla yetineyim .3 Hakikati . Wittgenstein’ın öne sürdüğü gibi , sonuçta ulaşıp kabul ettiğin çıkarım olarak düşünürsek, kapitalizmin yapısının ve dinamiklerinin sergilenmesi tüm bu birbirleriyle bağlantılı so- ‘ Olay, olgu ya da soyut kavramların performans, işaretler ya da modeller aracılığıyla ortaya koyulması. “Darstellung”, aracı bir iradenin varlığına ihtiyaç duyar, gerçekliğin dolaysızca ifade edilmesi ya da kendini ifade etmesinden ayrılır. Darstellung aracılığıyla yaratılan hakikatin gerçeklikten farklı olması, aksinin olanaksız olmasından kaynaklanacağı gibi, gerçekliğin belirli bir yönünün öne çıkartılarak vurgulamak için bilinçli olarak da amaçlanmış olabilir. (ç.n.) ‘ Louis Althusser,” ldeology and Ideological Staıe Apparatus”, Lenin and Philosophy içinde (New York: Monthly Review Press. 1971 ). s. 171. ll KAPİTAL’İ SAHNELEMEK runların ortaya serilmesi ile tamamlanabilir. Bu çaba içerisinde tam olarak kendisine yer bulamamış konular genellikle Marx ‘a ve onun kapitalizm anlayışına karşı yöneltilen argümanlara kaynaklık eder. Halbuki Marx ‘ta ele alınmamış bu sorunlar (eğer sahte sorunlar değilse) basitçe başka türde ve farklı meselelere dair sorunlar olabilir. Burjuva iktisatçıları genellikle kriziere sistem içinde ya da piyasa içinde kalan pratik çözümler üretmekle ilgilenirler; sistemi şu ya da bu yolla düzeltmek isterler.

Onu bir bütünlük olarak teorize etmeye yanaşmazlar. Marx ‘ ın (ve onun takipçisi Marksist iktisatçıların) peşinde olduğu şey ise tam da bu bütünlüktür. Böyle bir tearizasyon felsefi bir proje değildir; sermayenin şu ya da bu anlayışını formüle etmeyi de amaç lamaz; Marx ‘ ın argümanı da zaten şu ya da bu hakikat fikrini ortaya süren felsefi bir yan içermez. Öte yandan Marksizme yönelik itirazların felsefi olduğu rahatlıkla gözlemlenebilir. Zira bu itirazlar bir yanıyla hayali varlıklar olarak gördükleri bütünlük veya sistem gibi çerçevelerin ortaya konulmasına yönelik ampirisist itirazları yeniden canlandırırlar. (Bu tür argümanlara karşı üretilen cevapların da genellikle diyalektik olarak ifade edilen felsefi bir biçime sahip olduğu da bir gerçektir). Fakat ben burada Kapital’ in ne bu anlamda felsefi ne de akademideki ekonomi bölümlerinin bu kavrama verdiği özel anlam itibarıyla iktisadi bir çalışma olmadığını iddia ediyorum. Diğer yandan bunu izleyen sayfaların Kapital’in edebi bir okuması olarak anlamiandınimaması kaygısını da taşıyorum elbette . Temel ve üstyapı şeklindeki Marksçı (Marxian) öğreti belki de hiçbir şeye olmadığı kadar Marksizme zarar vermiştir. Marksizmdeki bu temel ya da altyapı uzmanları -kapitalizm, devrim stratejileri gibi konuların yorumlayıcıları- hukuki ve adli analiz ortaya koymadıkları veya bir şekilde , siyasi anlamda kullanışlı İdeoloji eleştirisi (Ideologiekritik) üretmedikleri müddetçe üstyapının kültür emekçilerinin aşağı lanmaktan daha fazlasına layık olmadıklarını düşünmeye teşvik edilmişlerdir. Kapital’ e yönelik edebi yaklaşımların, mevcut halleriyle, bu kitabın türünü nitelemeye (örneğin komik mi yoksa trajik mi?) veya onu çeşitli güç12 GİRİŞ terin (örneğin sermaye , emek, devlet) birer kahraman veya temel imge olduğu bir tür aniatı olarak okumaya kilittenmiş olacakları düşünülebilir.4 Fakat bu belki de edebiyat kuramının son yıllarda içinde bulunduğu yeni yönelimi yanlış anlamanın ürünü de olabilir. Zira edebiyat teorisi son dönemlerde bildiğimiz anlamda temsil çıkmazı dediğimiz, geleneksel felsefeyi gözden düşüren çıkmazia ilişkili olmadığını söyleyemeyeceğimiz, bir çıkmazı karşısına almaya yönelmiştir. Bugün hakikale ve aynı zamanda gerçeklik ve bütünlüğe yönelik güncel sorgulamalar temsil sorunu etratında dönmelidir. Temsil sorunu bugün , edebiyat kuramının alanına girdiği düşünülen dil, referans ve ifade gibi ve aynı zamanda bir dönemler felsefenin alanında olan düşünme gibi boyutların altını oyarak tüm kurulu disiplinleri bir virüs gibi kemiriyor.

Bir yanda finans kapital gibi görünmez varlıklar diğer yandan türev araçları gibi kuramlaştırılamayan tekillikler ortaya atan iktisat disiplini de bundan muat değil. Siyaset teorisine gelince, “devlet nedir” şeklindeki geleneksel soru . onun çağdaş sonrası versiyonu olan “devlet nerede?” sorusunun ortaya çıkmasıyla beraber cevaplanamaz bir şeye dönüşmüştür. Aynı şekilde önceden iktidar denilen , sanki bir altın para veya bir kağıt dolar gibi somut ve elle tutulur olan şey bir yandan mistikterin diğer yandan fizyologların elinde oyuocağa dönüşmüştür. �üm bu sarsıntı yaratıcı kafa karışıklığının arkasında temsil sorunu vardır; ve denilebilir ki temsilin bildiğimiz düzenini sarsan şey tarihtir. Eğer temsil çıkmazı postmodern döneme ait ve tarihsel bir şey ise , o zaman tarihin kendisinin de bir temsil sorunu haline geldiği söylenebilir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir