Friedrich Wilhelm Nietzsche – Wagner Olayı – Nietzsche Wagner’e Karşı

Nietzsche’nin yaşamında ve yapıtlannda çok önemli bir yen vardır Wagner’in. Schopenhauer’in betimlediği ‘dahi’ örneğini Wagner’de bulduğuna inanan ve onunla birlikte olduğu anlan, !ann katında olmaya’ benzeten Nietzsche, tüm yaşarnı boyunca Wagner’den etkilenrniş, ona büyük saygı duymuş, daha sonralan Wagner’e veryansın ettiği yazılannda bile bu duygulannı korumuştur. Nietzsche’nin ilk yapıtı sayılabilecek Tragedyanın Doğuşu’nda (1871), Richard W agner Bayreuth’ta ve çıldırrnadan bir yıl önce yazdığı W agner Olayı’nda (1887) ve son yapıtı olan Nietzsche W agner’e Karşı (1887) adlı denemesinde ortak payda hep Wagner’le başlayan yazarlık serüveni gene Wagner’le noktalanmıştır. Her ne kadar Tragedyanın Doğuşu’nda Wagner’e övgüler yağdırsa da bu yapıtta W agner ve müziği için birçok uyan da vardır. Nietzsche, bu yapıtında müzik ve opera konusundaki görüşlerini belirtirken, sanata ve yaşama yeni bir bakış açısı getirilmesi gerektiğini, Dionyssos ve Apolion’la simgeleştirilen coşku ve usbiçim karşıtlığının müziğe ve tiyatroya nasıl aktanlması ve bunlar arasında nasıl bir denge kurulması gerektiği konusundaki düşüncelerini aynntılarıyla anlatır. Dionyssos’un simgelediği coşkunun müziğe aktanlması düşüncesine daha yakındır, ama ApolIon’un simgelediği biçimin gerekliliğini de yadsırnaz. Ancak, coşkunun bir yana bırakılıp, biçime ağırlık verilmesine şiddetle karşı çıkar. Almanlara özgü bir müziğe karşı olduğunu, müziğin Hıristiyanlık anlayışının etkisine girmemesi gerektiğini vurgular 7 Wagner Olayı- Nietzsche Wagner’e Karşı bu yapıtında Wagner’i ise Alman Gerçekçiliği’nin kuramsal tabanının oluşumunda önemli katkılan olan düşünür Feuerbach’ın görüşlerine uygun bir Karşı-Hıristiyan ve Dionyssos anlaYJŞını benimseyen Avrupa sanannın yaratıalarından biri olarak görür. R ichard Wagner Bayreuth’ta adlı yapıtında da bu görüşleri yineler ve Wagner’i gene göklere çıkarır. Neler olmuştur da, Nietzsche, Tradgeya’nın Doğuşu’nu yazdıktan on altı yıl sonra Wagner Olayı ve N ietzsche Wagner’e Karşı’ da, bu denli sayıp sevdiği Wagner’e böyle aamasızca saldırmıştır? Bu büyük tutum değişikliğinin nedeni nedir? Bir kere Nietzsche, Wagner Olayı’nda ve N ietzsche Wagner’e Karşı’da artık felsefe dilinin dalaylı anlatım biçiminden uzaklaşarak:, çok sevdiği Zerdüşt kimliğinden sıynlmış ve gerçek yaşama dönmüştür. Ben-anlatım biçimini kullandığı bu yapıtların sonuna imzasını atar. Bu açıdan, bir açık mektup niteliğindedir onun bu yapıtları Bu yapıtlarında, Ahiakın Soykütüğü Üstüne dışında kalan tüm yapıtlarında izlediği olimpik anlatım tutumunu da bir yana bırakmıştır. Bu nedenlerle de, bu yapıtlar, Nietzsche’nin A vrupa’daki dostlarıyla, çevresiyle yollannın ayrıldığını, onlardan uzaklaştığını ve bu uzaklaşışın nedenlerini açıklayan birer bildirgedir, bir anlamda da çağıyla hesaplaşmasının özetidir. Wagner’i böyle yennesinin en önemli nedeni, Nietzsche’nin Tragedyanın Doğuşu’nda müzik için belirlediği ve yukanda da belirtilen ilkelere Wagner’in uymamış olduğuna inanmasıdır. Nietzsche, Wagner’i Almanlara özgü bir müzik yapmakla, İmparatorluğun kuruluşuyla iyice güçlenmeye başlayan ınilliyetçi duygulara koşut yapıtlar bestelernekle, ”bir merhamet dini olan Hıristiyanlık” karşısında zayıf kalarak, “Hıristiyanlığın Haçı önünde diz çökrnekle” ve Batı aydınları cesaretlerini yitirten çöküş çağının temsilcisi olmakla suçlar: Onun müziğini melodiden, figürle� rini Dionyssos’a özgü coşkudan yoksun, abartmalı ve gerçekdışı bulur, dramatüıjisini ise bir yalan sanatı olara!< nitelendirir.


Nietzsche’ye göre Wagner, bütünü bir yana itmiş, parçalada uğraşmıştır; bu nedenle de Dionyssos’a özgü coşkulu anlatımdan uzaklaşmış, biçirnle fazlaca ilgilenmiştir. 8 Çevirenin Önsözü Bu iki yapıtta da, Nietzsche’nin aamasız eleştiri ve saldınlarına hedef olan yalnızca Wagner değildir. Çağdışı olan ya da daha önce yaşamış birçok sanatçı, yazar, düşün ür, tüm W agnerciler, kadınlar ve çöküş çağı düşüncesi bu eleştirilerinden payını fazlasıyla alır. Her iki yapıt da birer çağ eleştirisi niteliğindedir. Hegel, Hugo, Flaubert, Goncaurt Kardeşler, Schiller, Goethe vb. gibi birçok ünlü ad bu eleştiriletin kapsamındadır. “Son Alman” diye nitelendirdiği Goethe’yi bile “sanatçının, yaranalığın gökyüzünde uçınasım sağlayan kanatlarını elinden alan” kadınlara düşkünlüğü ile eleştirir. Nietzsche’nin saldınlan sık sık, “kendisini anlarnayan” Almanlar ve imparatorluğun ilk yıllannı yaşayan Almanya üzerinde de yoğunlaşır. Ulusal düşünceler üzerine kurulan bir Alman İmparatorluğu, Nietzsche’nin Antik-Yunan, Antik-Roma ve Fransız kültürlerini temel alan Avrupalılık anlayışına ters düşer ve onu Almanya’dan ve Almanlardan uzaklaştınr. Almanlara ve Almanya’ya yönelik saldınlarının dozu N ietzsche Wagner’e Karşı’da iyice artar; aşağılama ve hakaret düzeyine ulaşır. Bu saldınların temelindeki kırgınlığa, Wagner’in yaşamında büyük başarılar kazanmış, bir hayranlar kitlesini ardından süriil<lemiş ve yapıtları için özel opera binası inşa edilmiş olmasına karşın, Nietzsche’nin böyle büyük başarılar kazanmamış olmasının, birçok yapıtım bastırmakta bile güçlükler çekmesinin neden olup olmadığı da tartışılabilir. Bu, çerçevede. Wagner Olayı ve N ietzsche Wagner’e Karşı’nın çevirisinde, karşılaşılan bazı güçlükleri de belirtmeyi yararlı görüyorum: Nietzsche’nin çıldırmadan bir yıl önce, 1887’de bu iki yapıtından başka, Antichrist (Deccal), Ecce Homo ve Götzen-Dammerung’u (Putlann Alacakaranlığı) da yazmış olduğu ve sağlık durumunun sürekli çalışmasına elvermediği göz önüne alınırsa, bu yapıtlarını çok kısa sürelerde yazdığı, düşüncelerini neredeyse düşünme hızıyla kaleme aldığı görülecektir. Bu düşünce temposundaki anlatıma koşut olarak da. “iki nokta üstüne” ve “tire”lerin bolca kullammından oluşan Nietzsche’nin noktalama düze9 Wagner Olayı-Nietzsche Wagner’e Karşı neği, biçemine sadık kalma kaygısıyla.

bazı yerlerde Türkçe’nin sözdizimsel yapısını zorlasa da, amaç dile aktarılmaya çalışıldı. Bu noktalama düzeneğinin Almanca metni o kumayı da güçleştirdiği bir gerçek. Türnce yapıları açısından, Nietzsche’nin genellikle “hypotaktik” bir biçemi, dolayısıyla da uzun türncelerden oluşan bir anlatım biçimini yeğlernesi, bazı temel ve yan türncelerde ise genellikle yükleınİ kullanmayarak “eliptik” bir anlatıma yönelmesi, çeviri açısından bazı güçlüklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu güçlüğü, Nietzsche’nin biçemine yansıtabilmek amacıyla türnceleri bölmeyerek ve bazı yerlerde de yan türnceleri art arda sıralıyarak arrtaç dile aktarıp yenrneğe çalıştım. Nietzsche’nin bir klasik diller filoloğu ve birçok batı dilini iyi bilen biri olarak sıkça kullandığı yabana sözcük ve yabana dildeki tümceler, özellikle de Latince ve Fransızca sözcüklerle, yabana sözcüklerin Nietzsche’ye özgü bir biçimde Almancalaştırılmış biçimleri çeviride çoğunlukla olduğu gibi bırakıldı ve açıklamalan dipnotlarda yapıldı. Sanınm, bu da Nietzsche’nin anlatım biçemini daha gerçekçi bir biçimde aktarmak açısından yararlı oldu. Nietzsche’yi çevirmenin güç olduğu bir gerçek, İyinin ve Kötünün ötesinde’nin çevİrıneni sayın Ahmet İnam’ın da anılan yapı ta yazdığı “Çevirenin Önsözü”nde isabetle belirttiği gibi, “en yetkin bir çeviri, ancak aynı metnin birbirinden bağımsız olarak en az üç kez daha çevrilip, sonradan karşılaştınlmalarıyla gerçekleştirilebilir belki.” Benim görüşüme göre ise bu denemelerin çevrisi, felsefeci, filolog ve müzikologlardan oluşan bir çalışma grubunun ya da gruplarının çalışmasıyla daha başarılı bir biçimde gerçekleştirilebilirdi Ancak bu, günümüz koşullarında oldukça güç görünüyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir