G. I. Gurdjieff – Gelen İyiliğin Habercisi

Bir insan sırf meraktan değil, samimi ve ciddi olarak Gerçek Varlığa giden yol hakkında bilgi sahibi olmak ister ve kendisinden isteneni sonuna kadar başarıp birçok şey arasında ve ilk adımından itibaren başkalarının da buna sahip olması için dolaylı yoldan yardım etmeye başlarsa, sadece bu hareketinden dolayı dahi, objektif ve gerçek İyiliğin açıklığa kavuşmasında katkıda bulunan esas bilginin temelini teşkil edeceği sonucuna varan uzun süreli deneysel açıklama ve çıkarımlarımdan kaynaklanan derin bir kanaatten ilham almaktayım: deneysel açıklamaların yakın geleceği için niyetlendiğim edebi tartışmalarım ve halk gösterilerim sayesinde ve sonuçta zamanımızın insanlarının şuuruna benim ve tarafsız olarak biraz düşünebilen “Tanrı-suretindeki” herkesin görüşüne göre. kendilerini Tanrısal olarak adlandıran bütün yaratıkların şuurunda kaçınılmaz rehber ilkeler olarak davranması gereken, insanı hem içgüdüsel hem de düşünerek harekete sevkeden faktörü de doğal olarak içeren, kişinin komşusuna yardım etme ahlaki zorunluluğunun açıkça farkına varmak şeklindeki böyle pek çok “psişik teşvik edici” faktörlerin yavaşça sokulması sonucuna varmak için duyduğum genel istekle canlandırılmış olarak, başlangıçta bana verilmiş olan, daha önce belirttiğim ve insanlığın toplum yaşamı için önemli olan psişik faktörün insan şuurunda oluşturulmasının başlatılması olan görevimi başarmış olarak, yayın listemin başında gelmesi düşünülen yazılarımın bu birincisinin içeriğini satmaya ve geniş kitlelere yaymaya karar verdim. Bu sebeple. bir yandan. size benzeyen ve çeşitli sebeplerle imkanları sınırlı olan ortak Babamızın yaratıklarının bir çoğuna bu ilk kitapçığımı ücretsiz edinme fırsatını tanıma arzum, diğer yandan yazılarımın bundan sonra yayınlanması ile ilgili belli planlarımın olması sebebiyle, bu kitapçığa belli bir fiyat koymayıp alıcıyı, 8 ile 108 Fransız Frankı arası bir ücret ödemesi konusunda serbest bırakmaya karar verdim. 6 Aynı zamanda, hayat hakkında günümüzde süregelen tartışmalara girmeksizin, bu ilk kitapçığımı edinen herkesten, burada eklenmiş olan “Kayıt Formu”nun ilgili paragraflarını doldurabilmesi için satıcı tarafından sorulacak üç soruya cevap vermelerini bilhassa rica ediyorum. YAZAR 7 İLK PRATİK TAVSİYEM Beni fi.kirlertın sebebiyle herhangi bir zamanda tanımış olan bütün okuyuculara, kendi tabiatları ve aynı zamanda düşünce ve duygularına konsantre olarak, kitapçığa eklenmiş olan sirküler mektubun içeriğindeki manayı kavrayana ve bu kitapçığa eklenmiş olan ve yazılarımın birinci serisinin edinilmesinde yaran olacak “Kayıt Formu” ile tanışana kadar, bu ilk çağrıyı okumayı ertelemelerini tavsiye ederim. G. 1. GURCİEF 8 13 Eylül 1932, Salı Cafe de la Paix Paıis Etkinliğimden çıkan ve bugünle ilişkili birçok iyi tanımlanmış ve tamamen farklı faktörlerden oluşan oldukça orijinal ve benim için hatta rahatsız edici garip bir rastlantı beni zorlamakla kalmayıp aynı zamanda bugünü, daha uygun bir zamanı beklemeyi reddedip diğer şeyler arasında yazar olarak etkin olduğum dönemde tüm zamanımız insanlığına nakletmek istediğim yedi çağndan ilkinin açıklanmasına başlanması isteğiyle belirlememi ilham et�ektedir. Bu garip rastlantının özel tabiatını açıklamakla başlayacağım. Öncelikle, yaklaşık on yıldır gece gündüz, yayınlanmasını tasarladığım genel bilgi kütlesinin her türlü parçasını aynntılanyla açıklarken, ancak bugün bu amaç için hazırlanmış malzemenin bir ön derlemesini tamamlayabildim. İkinci olarak, buna paralel olarak yayınlanmın başında gelmesi arzu edilen, son üç yıldır tamamlanmasıyla meşgul olduğum yazılanmın ilk serisini de tam olarak bugün bitirmiş bulunuyorum. Üçüncü ve son olarak-bugün yirmibir yıl önce kendime vermiş olduğum sürenin son günüdür-bu süre zarfında bazı belli ilkeler uyannca daha önceden planlanmış bir program çerçevesinde, ettiğim özel yemine uygun olarak, vicdanım beni bir çeşit suni hayat yaşamaya zorlamıştı.


Günümüz insanlığına ilk çağnmın esasını açıklamayı göze almadan önce, böyle suni bir yaşamın tüm yükünü kabul etmeye zorlayan güdülerimi-yaklaşık da olsa-bildirmeyi gerekli ve hatta her yönden görevim sayıyorum. Uzun ve benim için kesinlikle doğal olmayan ve de olgunlaşmama kadar geçen sürede bireyselliğime giren karakter özelliklerimle kesinlikle bağdaşmayan bu yaşam, birinci olarak, bir dereceye kadar kendimin doğal olmayan dış tezahür- 9 leri olan, M usevi Kralı Büyük Süleyman tarafından “Zvarnoharno” olarak adlandırılan ve atalarımız tarafından da izah edildiği şekilde “sıradan insanların” kötü davranışlarının bileşiminin sonucu, toplum yaşamında doğal bir süreç olarak ortaya çıkan ve hem genel insan refahı için bir şey yapmaya çalışanın hem de o ana kadar onun başardığı her şeyin yok edilmesine yol açan, eski çağlardan beri bilinen “bir şey”in oluşumunu önlemek, ikinci olarak da karşılaştığım insanların ayrılmaz özelliği olan, az çok kendileri kadar önemli insanlarla karşılaştıklarında ortaya çıkan, insanların psişesinde saklı olup benim arnaçlanmın gerçekleştirilmesine engel oluşturan. o zamanlar özellikle ihtiyaç duyduğum kişisel inisiyatif kapasitelerini tamamen felç eden esaret hissinin işlemesine karşı çıkmak gibi bakış açılarıyla bir seri tarihi örnekleme hakkında daha önceki bir çalışmamın sonuçlan üzerine kurulmuş karanının sonucudur. O anki hedefim, bu suni hayatıma başlamadan çok önce benliğimin ayrılmaz bir parçası olan ve kader yoluyla ya da kalıtımın bilinmeyen kanunları sayesinde çözümlenmesi gerekliliği, o zaman, tüm hayatımın ve hareketlerimi yönlendiren gücün temel amacı olan sorunun karmaşık ve zor açıklanabilir yönünün anlaşılır bir şekilde aydınlığa kavuşturulmasına izin veren şartların yaratılması üzerine yoğunlaştı. Kendimi-yazar olarak, diğer şeyler arasında komşularımın refahı için bitmeyen etkinliğirnin yeni safhasına bir “prospektüs” olarak hizmet etmesi de gerekecek olan bu kal i bildiride- benim için, sonunda psikologlarca “dayanılmaz Mani” olarak tanımlanabilecek bir şey haline gelen benliğimde bu sorunu çözmek için tatmin olmayan bir çabarıııı oluşmasından sorumlu olay ve sebeplerin ortaya çıkması vr gelişmesinin kısa bir geçmişini sunmaya zorunlu tuluyonını. Bu mani gençlik zamanımda sorumlu yaşa gelme ııol� tasındayken kendini varlığıma kabul ettirmeye başladı w gı· nelde dünyadaki tüm soluyan canlıların yaşam süreçlerııııı ı dış şekli, özellikle de bu yorumun ışığında insan hayal 111111 amacının tam olarak öneminin açıkça anlaşılması için şlıııdı “bastırılamayan” diye tanımlayabileceğim bir rni.icadckclrıı oluşmaktaydı. Her ne kadar, yetiştlrilmem ve eğitimimle şartlarıdıı ıl rnış birçok özel faktörler günümüz insaru için olağandışı olaıı 10 böyle bir çabanın yükseldiği temelin oluşmasında birinci etken olarak hlzmet etmişse de, sonuçta daha sonra konuyu düşündükçe, esas etkenin daha önce belirtilen hazırlık safhasından sorumluluk safhasına geçiş dönemine rastlayan kazai durumlara bağlı olduğunu anladım. Bunlar da, o dönemdeki temaslarımın sadece, kendileri de oluşma sürecinde olan ya da “İnsanın Ahenkli Gelişimi Enstltüsü”nün kuruluşunda istatistiksel olarak saptamış bulunduğum, son zamanlarda aramızda artmış olan, oluşması, bu tip1kliğ1n gelecekteki temsilcilerini gerçeğin doğru anlaşılmasına bir bakış açısıyla ne hazırlık yaşlan döneminde ve yine ne de sorumlu yaşamlarında, kesinlikle böyle bir adımın aşikar gerekliliğine rağmen, hiç bir zaman kendilerini deneye açık tutmamalarına, başka insanların fantezileriyle yetinip onlardan asılsız kavramlar çıkarmakla yetinmelerine ve aynı zamanda ilişkilerini kendileri gibi olanlarla sınırlayıp kendilerini görünüşte bilimsel, fakat çoğunlukla soyut konularda yetkili tartışmalara bağlayarak otomaUze etmelerine bağlı olan “psişik tipikliğe” doğru oluşmuş kendi yaşımda ya da benden büyük kişilerle olması şeklinde toplanabilir. Hayatımın o döneminde, onlar gibi çevrenin anormal şartlarının bir ün1nü olmam sebebiyle dış görünüşümle onlara benzememe rağmen, babam ve ilk hocamın talimleri sayesinde çocukluğumdan bert tabiatımda varolan, orijinal birçok başka özelliğimin yanısıra. olağandışı bir şekilde, dikkatimi çeken her nesnenin esasını anlamaya yönelik kaçınılmaz uyan ve çabalardan oluşan bu acayip özelliğin varlığımda gelişmesine izin veren belli verilere sahip olmamın sonucu olarak, düşüncelerimde, yavaş yavaş ve hatta uyanmakta olan şuurum için algılanamayacak bir şekilde. yakın bir arkadaşımın ölümünün sebep olduğu ağır bir psişik sıkıntıdan hemen sonra anlam kazanan “bir şey” oluşmaya başladı ve aklımda yeni oluşan bu veri, insan zihninde bazı belirli ve otomatik akan çağrışımların sık tekrarının ün1nü olan mümtaz fikirlerle temas sonucu, o zamandan sonra bütünlüğümde. başka bir yerde “bastırılmaz çaba” diye değindiğim şeyi meydana getirmeye başladı . Başlangıçta bu acayip “psişik faktör”ün ortaya çıkışı sadece zihinsel faaliyetlerimi etkileyip bütün olarak düzenimi bozmadı. Yani bu tezahün1n etkileri ne ruh ve sinir sistemiyle 11 birlikte fiziksel bedenimin ne de kelimenin tam anlamıyla psişemin yerleşik çalışma düzenini bozmadı ve bu oluşumun etkilerine belirgin direnç gösterdiğim dönemlerde dahi, iradem zoruyla ya da içimde gelişen zihinsel ve duygusal çağrışımların suni uyarısıyla, bu oluşumun “beslenmesini” önlemeyi ve böylece bütünlüğümde böyle istenmeyen uyanların oluşmasının devam etmesi ihtimalini durdurmayı kontrol altına alabiliyordum.

Bir süre sonra bu “bir şey”le ilgili düşüncelerimin başlaması üzerine haklarında bazı belli büyük otoritelerin bu “ukala” sorunlarla ilgili yaygın düşünceleri sayesinde ve henüz “sübjektilleştirilmemiş” olan şuurumda genel “psişeyi” otomatik olarak etkileyen kesin izlenimler oluşturduğum bir sürü insanla sık olarak buluşmamın ve bu “saplantımı” tartışmamın aşikar sonucu olarak ve bu otoritelerle tartışmam sırasında, şimdi kendime ifade ettiğim gibi, içimde bu soruların ciddiyeti ve derinliği hakkında bir fikir oluştukça bu olağandışı mücadelenin sonuçlan ve gerçek “önemi” Varlığıma isabet eden bütünün tüm parçalarında kendini hissettirmeye ve bazen, hatta genel olarak çalışmasını engellemeye ve tek kelimeyle “iliklerime işlemeye” başladı. Varlığım ile bu acayip faktörün psişem üzerinde hakim olan etkisinin bileşimi öyle bir derecedeydi ki, dört veya beş yıl sonra, tamamen onun etkisine düştüm ve o zamandan beri “şiddetli bir arzu” olarak bütünümü ya da genel bireyselliğimin ayn parçalarını, sürekli bir şekilde, neye mal olursa olsun, benim için bu ana sorunların son çözümünü idrak etmemi sağlayacak her şeyin açıklanmasına zorluyordu. İç yaşantımda, varlığımdaki, Kaderin İradesi tarafından açıkça aşılanan böyle bir “amacın” kelimenin tam manasıyla esiri olarak, o zamandan sonra önce sadece onun tarafından zorlanarak, kısa bir süre sonra da sıklıkla şuurum tarafından uyarılarak, 1892 yılına kadar bu araştırmaların içinde gömülü yaşadım.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir