Halit Uysal – Kadın Haklar ve Özgürlükleri

lanılan “hakikat” sözcüğü de aynı köktendir.3 Hak sözcüğünün bütün anlamları, genel olarak, “sübût/ kesin olarak sabit olma, vücûb/gerekli olma ve gerçeğe uygunluk” anlamlarıyla çerçevelenir. Tefsirciler, hak sözcüğünü çoğunlukla “sabit” anlamında kullanmıĢlardır. Beyzâvî, Allah’ın isimlerinden olan Hakk’ı ‘es-sâbitu rubûbiyyetuhûrablığı sabit olan’ Ģeklinde ifade etmiĢtir.4 Kurân-ı Kerîm’de üç yüze yakın yerde yeralan hak sözcüğü, âyet-i kerîmelerin bağlamlarına göre anlam farklılıkları kazanır. Genel olarak, sözlük anlamlarıyla bağlantılı olarak, ‘ulûhiyet ve tevhîd (Kasas 75), adi (Araf 8), sıdk (Bakara 202), hikmet (Enam 73), doğru bilgi (Yunus 36), sabit, vâcib (Yasin 7, Bakara 241), pay, hisse, nasip (Meâric 24), adalet (Mü’min 20), mal (Bakara 282), Ġslâm (Ġsra 81), Kuran (Kâf 5; Yûnus 108)’ gibi anlamları dile getirir.5 Rağıb el-Isfehânî, hak sözcüğünü dört anlam çerçevesinde değerlendirir a. ‘Bir Ģeyi gerektiği Ģekilde yapan, ortaya koyan’ an lamındadır. Bu nedenle Allah Teâlâ’ya “Hak” denilir, bkz. Yûnus 30, 32. b. ‘Varlığı hikmet gerektiren Ģey5 anlamını ifade eder. Bu anlamda, Allah Teâlâ’nın bütün fiileri hak’tır. bkz. Yûnus 5; Yûnus 53; Bakara 146, 147, 149.


c. ‘Ġnancın, olması gerektiği Ģekilde olması’ anlamını dile getirir. Bu anlamda, “bir kimsenin tekrar dirilme, 3 TDK, Türkçe Sözlük: 1/597; D. Mehmet Doğan; Büyük Türkçe Sözlük:3Q8. 4 MEB, Ġslam Ansiklopedisi: ‘Hakk’ mad. 5 Mecmeu’l-Luğati’l-Arabiyye, Mu’cemu Elfâzı’l-Kurân: 1/308-310; es-Semin, Umdetu’l-Hutfaz: 132. 133. 134; Muhammed Vehbi Süleyman, Mu’cemu Tefsiri Ketimâtn-Kurân: 163, 164, 165; Mekkî b. Ebî Tâlib, Tefsîru’t-Mûskil: 192, 199, 294, 381; Muhammed Fuad Abdülbâkl, el-Mu’cemu’l-Müfehres li-Elfâzı’lKurâni’l-Kerim: 208-212; Muhammed Bessâm RüĢdî ez-Zeyn, etMu’cemu’lMüfehres ti-Meâni’l-Kurâni’t-Azfm: 1/337-342; Recep Aykan, Kuran Fihristi: 485, vd; Mahmut Çanga, Kurân-ı Kerim Lügati: 149, 150, 151; Doç. Dr. Abdülvehap Öztürk,Ansiklopedik Kurân-ı Kerim Sözlüğü: 178,179. 12 Kadın/Haklar ve Özgürlükler mükâfat, ceza, cennet ve cehennem hakkındaki inancı hak’tır” denilir, bkz. Bakara 213. d. ‘Söz ve eylemin gerektiği zaman, gerektiği kadar ve gerektiği Ģekilde olması’ demektir, bkz.

Yûnus 33; Secde 13; Mü’minûn 71. Allah Teâlâ, Enfâl 8’de “Hakkı hak kılmak” deyimini kullanır. Hakkın hak kılınması ise iki Ģekilde gerçekleĢir 1. Delilleri, belgeleri, hüccetleri ortaya koyarak, bkz. Nisa 91. 2. ġeriat’ı tamamlayıp her yere yayarak, bkz. Saf 8; Tevbe 33; Hakka l.6 Ġslam Hukuku’nda, sözlük anlamlarının yanında, Ģer’an sabit hüküm, hukukî yetki ve yükümlülük’ gibi genel tanımlar yapılır. Bir baĢka tanım da Ģöyledir ‘ġeriat’ın yetki veya yükümlülük olarak tesbit ettiği Ģahsa ait haklardır.’ Bu tanım, hak’ın dinî, medenî, genel, mâlî olan ya da olmayan bütün çeĢitlerini kapsamaktadır.7 Ġslam Hukuk Literatürü’nde, “hak” sözcüğü, aktif ve pasif süj eleri göstermek üzere “leh ve aleyh” ekleriyle kullanılır. Hak lehinde olan “yetkili”, hak aleyhinde olan “yü-kümlü”dür.8 Modern Hukuk Dili’nde hak; ‘hukuken korunan menfaat; adalet; kiĢilere tanınan yetki; davranıĢ özgürlüğü; edinebilme, sahiplik ileri sürebilme yetkesi; yasaca tanınan ayrıcalık’ anlamlarını ifade eder.9 6 Râğıb el-lsfehânî, Mûfredât:246, 247.

7 Sa’dî Ebû Ceyb, el-Kâmûsu’l-Fıkhî: 93, 94; Ömer Nasuhi Bilmen, istalahatı Fıkhiyye Kamusu: 1/l2.Vehbe ez-Zuhaylî, ei-Fıkhu’l-islâmf: 3/8, 9; Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Ġslam Hukuku: 1/141. 8 Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Ġslam Hukuku: 1/140. 9 Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü: 325; Dr. Abdülvâhid Kerem, Mu’cemu’lMustalahâti’l-KânûnĠyye: 188; Dr. A. Zaki Badawi, A Dictionary of The Social Sciences: 359; Mustafa Ovacık, ingilizce – Türkçe Hukuk Sözlüğü: 279; Prof. Dr. Ali ġafak, Hukuk Terimleri Sözlüğü: 157; ibrahim Najjar, Ahmed Zaki Badaoui, Yıussef Chellalah, 13 Halil Uysal Felsefik anlamda hak, ‘kesin bir kurala uygunluğu nedeniyle istenebilir olan; izin verilmiĢ olan’ anlamlarını dile getirir.

Ġstenebilirlik; yasalar ya da tüzükler tarafından bu-yurulmuĢ olmaktan veya bu yasa ve tüzüklere uygun Ģekilde yapılmıĢ sözleĢmelerden doğduğu gibi, ahlâkî inançlara uygunluktan da doğabilir. Bu anlamda “baĢkasından isteyebileceğimiz Ģey” demek olan hak, “baĢkasının bizden isteyebileceği Ģey” anlamındaki ödev’e karĢıttır. izin verilmiĢlik; göz önüne alınan edimlerle (insan bilinç ve faaliyetlerinin tek tek davranıĢları) ilgili ve açık bir bildiriyle ya da “yasaklanmamıĢ olan herĢeye izin verilmiĢ demektir”, ilkesiyle pekiĢen yasa ve tüzüklerden gelebileceği gibi, göz önüne alınan edimlerin ahlâkî açıdan iyi oluĢundan ya da hiç değilse ahlâk alanının dıĢında kalıĢından da gelebilir. Örneğin “anket yapma hakkı”, “düĢünce ve kanılarım özgürce yayma hakkı” gibi. Felsefik anlamda haklar çeĢitli Ģekillerde sınıflandırılabilir. Her tür sınıflamanın baĢında gelecek hak türü, doğal hak’la belirlenir. Buna göre, doğrudan doğruya insan doğasından çıkan ve bir insan varlığı olma olgusu tarafından öngörülen hak ve özgürlüklere, ‘doğal haklar’ adı verilir. Bunlar her zaman ve her yerde geçerli olan haklardır. Doğal haklar’ın yanısıra, ahlâkî haklar, siyasal haklar, vatandaĢlık hakları, insan hakları, hukukî haklar, kiĢisel haklar’dan da söz edilir.10 Toplumbilimsel anlamda, hak kavramıyla amaçlanan, ‘birey ve grubun toplumdan beklediği, toplumun normlarıyla örtüĢen özgürlükleri ve kazanımlarıdır. Yani, bireyin ve grubun toplumdan almayı hak hissettikleri ayrıcalıklardır.’11 Siyaset felsefesinde, haklar; bellibaĢlı üç anlamda kul10 Abdou EI-Helou, Le Vocabulaire Philosophique: 49; Halil Uysal, insan ve Toplum Bilimleri Sözlüğü: 221; Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü: 237, 238. Daha geniĢ bilgi Ġçin, bkz. Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi: 2/275. 11 Dr.

A. Zaki Badawi, A Dictionary of The Social Sciences: 359. 14 Kadın /Haklar ve Özgürlükler lanılır: a. Çıkarların korunacağının, tercihlerin ise etkili ola cağının yasal açıdan güvence altına alındığı ya da mal ve fır satların bireylere güvenceyle sunulduğu kurumsal dü zenleme türünü betimlemek için, b. Böylesi kurumsal düzenlemelerin oluĢturulması, sür dürülmesi ve bunlara saygı gösterilmesi yolundaki onay lanmıĢ istemi ifade etmek için, c. Bu istemin bir biçimde onaylanmasını; baĢka bir de yiĢle, eĢitlik, özerklik ya da ahlaksal giriĢimler gibi belirli temel bireysel değerlere önem veren, birincil ahlâk ilkesini ayırt etmek için. Hak teriminin birinci anlamı için “yasal hak”, Öteki iki anlamı içinse “ahlaksal hak” (ve daha eski biçimiyle “doğal hak”) terimi kullanılır, “însan hakkı” terimi bu üç anlamdan herhangi birisi için kullanılabilir.12 b. Nitelik Hak kavramının niteliğinde üç unsur bulunur: 1. Haklarda hak sahibinin çıkarı vardır. 2. Haklar, hak sahibine belirli bir yetki verir. 3. Haklar, hak sahibine hukuk düzeni tarafından ve rilir. (Bu unsur hak’ın toplumsal iĢlevini açığa çıkarması ba kımından önemlidir.

) Haklar, hak sahiplerine yalnızca kendi çıkarları için değil, aynı zamanda toplumsal menfaat de gözetilerek verilir. Bu yönüyle haklar, toplumun zararı için kullanılamaz. Dr. Muhammed Umara, hakları hak olmanın ötesinde bir gereklilik olarak görür ve Ģöyle der: “Ġslam’daki insan “hakları” olgusunu ortaya çıkarıp inceleme konusunda sarfedilen ve sarfedilmekte olan ent12 D. Miller, J. Coleman, W. Connolly, A. Ryan, Blackwell’in Siyasal DüĢünce Ansiklopedisi: 1/315, vd. (Türkçesi: Hakan Peker, Nevzat Kıraç)

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir