Ian Fleming – Altın Tabancalı Adam

Gizli Servis’in sırlarının çoğu, serviste çalışan en yetkili kişilerden bile gizlidir. Servis’in bütün sırlarını bilenler yalnızca M. ile yardımcısıdır. “Savaş Kitabı ” adıyla anılan ve en gizli sırları içeren dosyayı tutmak M.nin yardımcısının işidir. Her ikisinin de ölümü halinde, yerlerine gelecek kişilerin bu dosyayı inceleyeD rek Servis’in bütün gizli işlerini öğrenmeleri amaçlan • mıştır. Örneğin James Bond gibi Gizli Servis’e yıllarını vermiş bir ajan bile, Servis’in halkla ilişkilerinin nasıl yürüdüğünü, Servis’in içine sızmaya kalkışan düşman ajanlarına ya da Gizli Servis elemanlarına karşı girişiD lebilecek suikast girişimlerine karşı ne gibi önlemler alındığını bilmez. Bond, Gizli Servis’in bu savunma mekanizmalarının nasıl döndüğünü ancak, kasım ajanın o soğuk sabahında görecekti. Savunma Bakanlığı, santralındaki kız, bağlantıda olduğu hattı beklemeye aldı ve yanındaki arkadaşına: — James Bond olduğunu söyleyen bir manyak daha, dedi. Hatt a kod numarasını bile biliyor. M. ile 7 bizzat görüşmekte ısrar ediyor. Santral şefi olan kız omuz silkti. James Bond’un Japonya’daki bir görev sırasında öldüğü basında açıklanalı bir yıl olmuştu. Ve bu bir yıl boyunca sık sık bu tür iddialarla karşılaşmışlar, çok sayıda telefon almışlardı.


Bunlardan biri de her ay arayan kaçık bir kadındı. Kadın, her ayın dolunay zam anında , cennete giderken Satürn gezegeninde takılıp kaldığını iddia ettiği Bond’dan aldığı mesajları Gizli Servis’e iletmesi için santrala bildiriyordu. Santral şefi yanmdakine : — Onu irtibata bağla, dedi. İrtibat Servisi, Gizli Servis’in halkla ilişkilerinde ilk elemenin yapıldığı yerdi. Santral memuru , tekrar hatla ilişkiye geçti: — Bir dakika efendim, sizi birine bağlayacağım. Belki bir yardımı olabilir, dedi. Yatağının kenarında oturmakt a olan James Bond: — Teşekkür ederim, dedi kısaca. Bu uzun ve esrarengiz ayrılıktan sonra kimliğini Gizli Servis’e kabul ettirmesinin oldukça güç olacağını tahmin ediyordu zaten. Leningrad’ın Nevsky ProsD pekt Bulvarı’ndaki modern klinikte kendisini aylarca tedavi eden sevimli “Albay Boris” de bu konud a kendisini uyarmış, bu tür güvenlik önlemleri ve gecikmelerle karşılaşacağını hatırlatmıştı. Hattın öbür ucundan bir erkek sesi geldi: — Yüzbaşı Walker konuşuyor. Size nasıl yardım edebilirim ? James Bond, sabırla, tane tane konuşm aya başladı: — Binbaşı James Bond konuşuyor. Kod numa – ram 007. Lütfen beni M.ye ya da sekreteri MoneyD penny’ye bağlar mısınız? Bir randevu almak istiyorum. Yüzbaşı Walker telefonun yan tarafındaki iki 8 düğmeye bastı.

Bunlardan biri telefon konuşmasını banda alır, diğeri de Scotland Yard’m Özel Şube Harekât Odası’ndaki nöbetçi subayına alarm verirdi. Böylece Özel Şube’nin telefon eden kişinin yerini saptaması ve derhal peşine bir adam takması mümkü n olurdu. Ancak bu saptamanın yapılabilmesi için telefon konuşmasının en az beş dakika sürdürülmesi gerekliydi. Şimdi bu iş de, Askeri Haberalma’d a savaş esirlerini sorguya çekmekle ün yapmış ve çok zeki bir kişi olan Yüzbaşı Walker’e düşüyordu. — Korkarım ki, sözünü ettiğiniz kişilerin ikisini de tanım ıyorum, dedi. Yanlış numaraya telefon etmediğinizden emin misiniz? James Bond, Gizli Servis’in dışarıyla haberleşmesini sağlayan başlıca ana hat olan Regents Park numa – rasını bir kez daha sabırla tekrarladı. Aslında birçok şeyi olduğu gibi, o numarayı da unutmuştu . Ona uD nutmaması için Frank Westmacott adına düzenlenmiş sahte İngiliz pasaportunun birinci sayfasına çok küçük harflerle yazdıran da Albay Boris’ti. Yüzbaşı Walker samimi bir ses tonuyla: — Evet, dedi. Numarad a bir yanlışlık olmadığı anlaşıldı. Fakat yine de kendisiyle konuşmak istediğiniz o iki kişiyi hatırlayamıyorum. Kimdi bu kişiler? Şu M. dediğiniz kişi örneğin? Burada, Bakanlık’ta o isimde bir kişinin bulunduğunu hiç sanmıyorum. — H arf harf kodlamam ı ister misiniz? Unutma – yın ki, herkese açık genel bir hattan konuşuyorum. Yüzbaşı Walker, karşı tarafta konuşan adamın sesindeki güvenden epey etkilenmişti.

Bond duysun diye başka bir düğmeye bastı, bir zil çaldı. Sonra: — Bir dakika bekleyebilir misiniz acaba? dedi. Öbür hattan arıyorlar da. Ardından hemen kendi şubesinin şefiyle ilişkiye geçti: 9 — Rahatsız ettiğim için özür dilerim efendim. Fakat karşımda James Bond olduğunu söyleyen biri var. M. ile görüşmek istiyor. Ben gerekli bütün önlemleri aldım, telefonu Özel Şube’ye de bağladım. Mümküns e siz de bir dakika dinleyebilir misiniz? Teşekkür ederim, efendim. îki oda ötede, Gizli Servis’in Güvenlik Şubesi Şefi yığılan işlerden bunalmıştı. “Tanrı cezasını versin” diyerek bir düğmeye bastı. Masasının üzerindeki hoparlör derhal canlandı. Güvenlik Şefi masasında taşlaşmış gibi oturdu. Şu anda tek istediği şey bir sigara içmekti. Ama şimdi, odası Yüzbaşı Walker’e ve kendine James Bond süsü veren o deliye açıktı.

Yüzbaşı Walker’in sesi net bir şekilde duyuldu mikrofondan. — Çok üzgünüm efendim, beklettiğim için özür dilerim. Şimdi konumuz a dönelim. Hani şu randevu istediğiniz M.ye yani. Güvenlik konusunda kaygılanmanıza hiç gerek yok. Bize onun hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz? James Bond kaşlarını çattı. Bunun farkında değildi ve biri neden kaşlarını çattığını sorsa açıklayaD m azdı. Nedenini bilmeden sesini alçalttı ve: — M. dediğim kişi, Amiral Sir Miles Messervy’ dir, dedi. Kendisi Savunma Bakanlığı’nda bir şubenin başında bulunuyor. Odası sekizinci katta. Numarası da hatırladığım kadarıyla on ikiydi. Moneypenny adında bir sekreteri vardı. Güzel bir kız.

Esmer güzeli. M.nin yardımcısının adını da vereyim mi? Hayır mı? Peki, devam edelim. Bugün, günlerden çarşamba, örneğin, Servis kantinindeki yemeğin ne olacağını da söyleyebilirim. Mutlaka biftek ve böbrek ızgara vardır. Güvenlik Şefi, kendisini Yüzbaşı Walker’e bağlayan direkt telefonun ahizesini aldı. Yüzbaşı Walker aynı anda James Bond’a : ıo — Bir dakika, }dne öteki telefondan arıyorlar. Bir dakika sürmez efendim, dedi ve yeşil telefonu alıp şefiyle konuşmaj’ a başladı: — O ızgara böbrek ve biftek hikâyesi hiç hoşuma gitmedi, dedi Güvenlik Şefi. Sert’e bağlayın onu. Hayır hayır, iptal edin ilk emri. Yumuşak’a bağlayın. Zaten 007’nin ölümünd e baştan beri bazı gariplikler sezmiştim. Bir kere ölümüne ait hiçbir kesin kanıt yok elimizde. Sonra son defa görüldüğü o Japon adaşının halkı da hep bir şeyler saklıyor gibi. James hakkındaki bütün soruşturma boyunca hep, hiçbir şey bilmiyorlar gibi bir tutum takındılar.

Her şey mümkündür. Beni gelişmelerden sürekli haberdar edin, tamam mı? Yüzbaşı Walker tekrar James Bond’la bağlantıya geçti: — Beklettiğimiz için bağışlayın. Bugün çok yüklü bir gün. Neyse, konumuz a dönelim. Yani sözünü ettiğiniz soruşturma işine. Korkarım size bizzat yardım edemeyeceğim. Dah a doğrusu bizim şubemiz yardım edemeyecek. Ama size yardım edebileceğini sandığım kişinin adresini vereceğim. Binbaşı Townsend aradığınız kişi hakkında size bilgi verebilir umarım. Kaleminiz var mı? Yazın.Kensington Cloisters, No 44. Bana beş dakika izin verin, kendisiyle görüşüp size yardımcı olmasını rica edeyim. Kabul mü? James Bond canı sıkılmış bir halde: •İPeki, çok teşekkür ederim, dedi.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir