Juan-David Nasio – Jacques Lacan’ın Kuramı Üzerine Beş Ders

Size sunmak üzere jacques Lacan’ın psikanalitik kuramınin iki temel ilkesini seçtim; biri bilinçdışına, diğeri ise zevke ilişkin. llk ilke şöyle ifade edilir: “Bilinçdışı bir dil gibi yapılanınış-· tır.” !kincisi: “Cinsel ilişki yoktur.” Bu iki ilkenin, psikanaliz kuramının yapısını ayakta tutan temel direkler olduğunu söyleyeceğim; öyle ki her şey bu iki öncülden doğar, her şey onlara geri döner ve bu ikisi bir psikanalist etiği kurarlar. Gerçekte, eğer psikanalist bu önermeleri kabul eder ve bunları kendi pratiğinin sınamasına tabi tutarsa, dinlemesi bunlardan dolayı çok değişikliğe uğramış olacaktır. Bana rehber olsun diye, bizi önce bilinçdışına ilişkin ilkeye ye sonra da zevke ilişkin ilkeye götürecek olan bir kavramı, semptom kavramını kullanacağım. O halde şu an için şu üçlüyü kabul edelim: Semptom, hilinçdışı ve zevk üçlüsü jacques Lacan’ın Kuramı Üzerine Beş Ders Semptom, bilinçdışı ve zevk; ve hemen şu soruyu soralım: Bizim için bir semptom nedir? Semptom, doğrusunu söylemek gerekirse, analizdeki bir olaydır, kendisinde deneyimin ortaya çıktığı figürlerden biridir. Bütün analitik deneyimler semptom değillerdir, ama kür sırasında açığa çıkan her ·semptom bir analitik deneyim oluşturur. Deneyim tam zamanında ortaya çıkan bir olgudur, bir analiz yolunu damgalayan ve bu yola işaretler koyan çok ayrıcalıklı bir andır. Deneyim, psikanalist tarafından beklenen anlar dizisidir, bir an görünüp kaybolan anlar dizisi ve daha da fazlası, ideal anlar dizisidir; geometrinin noktaları denli ideal olan anlar dizisi. Ve bununla birlikte, deneyim sadece soyut bir geometrik nokta olmayıp deneysel, hatta diyebilirim ki duyusal bir tarafı; hastanın söylediği ama ne söylediğini bilmediği o an gibi ortaya çıkan, duyular tarafından algılanabilir bir tarafı da vardır. Bu, kem küm etme anıdır; hastanın kekelediği yerdir, duraksadığı ve sözünün tükendiği andır. Lacancı psikanalistlerin dil ile ilgilendiği söylenir ve onlar haksız yere dilbilimciler ile bir tutulurlar. Haksız yere, çünkü psikanalistler dilbilimci değillerdir. Psikanalistler kuşkusuz dille ilgilenirler, ama onlar sadece dilin gelip dayandığı sınırla ilgilenirler.


Biz dilin çatallandığı ve sözün kaydığı anlara karşı dikkatliyizdir. Örneğin bir rüyayı ele alalım: Biz rüyanın kendisinden ziyade rüyanın anlatılma tarzına önem veririz; ve yalnızca anlatılma tarzına değil, ama özellikle de anlatı içinde, hastanın şüpheye düştüğü ve “Bilmiyorum. hatırlamıyorum … belki. muhtemelen … ,, iki Ana Kavram: Bilinçdışı ve Zevk dediği belirli ve kesin noktasına .önem veririz. İşte bu noktaya deneyim adını veriyoruz, deneyimin algılanabilir tarafı; bir kem küm etme, bir şüphe, bizden kaçan bir söz. Deneysel taraf için bu kadar söz yeter . Şimdi de analitik .d�neyimin soyut yanına gelelim ve tanımımızı tamamlayalım.· Demiştim ki deneyim, bir sözün sınır noktasını, sözün başarısızlığa uğradığı anı oluşturur. Ama şimdi şunu ekliyorum: Sözün başarısızlığa uğradığı yerde, zevk ortaya çıkar. Konumumuzu değiştir- . dik, şimdi kökten biçimde bambaşka bir düzleme yerleştik. Kuramsal yapının düzenine girebilmek için duyulurun de�teysel düzenini bırakıyoruz. Analitik kuram gerçekten, hastanın söylemesi tarafından aşıldığı anda zevkin su .

yüzüne çıktığinı önkoşul olarak kabul eder. Neden? Zevk nedir? Bir anlığına, ona cinsel ilişkinin yokluğu üzerine ikinci ilkeyi işlerken geri dönmek üzere, bu soruyu bir kenara bırakalım. Şimdilik semptom kavramı üstünde çalışalım ve kendimizi, birazdan göreceğimiz gibi, bilinçdışının bir dil gibi yapılanmış bir bilgi olduğunu ileri süren ilk ilkenin yoluna sokalım. Yeniden şu soruyu soralım: Bir semptom nedir? Genel olarak semptomun ıstırap çektiren bir bozukluk olduğunu ve ifadesi olduğu bir hastalık durumuna gönderdiğini biliyoruz. Ama psikanalizde, semptom bize, ıstrap çektiren bir bozukluk gibi olduğundan başka şekilde görü- Gösterge jacques Lacan in Kuramı Üzerine Beş Ders nür, o özellikle kendisini bize dayatan bir hoşnutsuzluktur, bizim ötemizdedir ve bizi uyarır. Bir hoşnutsuzluk ki benzersiz kelimelerle ve beklenmedik eğretilemelerle betimleriz. Ama ister bir ıstırap olsun, ister bu ıstırabı söyleyen benzersiz bir kelime olsun, semptom her şeyden önce gayri iradi bir edimdir, tüm niyetselliğin ve tüm bilinçli bilginin ötesinde meydana gelir. Bu edim bir hastalık durumuna değil, bilinçdışı adı verilen bir sürece gönderir. Serp.ptom bizim için bilinçdıŞının ortaya çıkışıdi�.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir