GenelBakış-Hindistan’daki dinsel oluşumların en eskisi, Vedizm ya da Veda dini tarafından temsil edilir. Hint edebiyatının ilk anıtları (ve insanlık tarihinin en eskilerinden) olan Veda metinleri, Brahmanizm ya da Hinduizm denilen dinin en eski kanıtlarını ortaya koyarlar. Bu iki terimin sınırlarını belirlemek gerekirse, Brahmarıizm sonradan, kısmen ya da tümüyle Vedizm ile karışan eski çağların dinini gösterir. Hinduizm terimi ise, kendi bütünlüğü içinde hem Veda dönemindeki hem de Veda sonrasındaki dinsel gelişmeyi kapsar. Veda, t.ö. 2000-2500 yılları arasında Hindistan’ın kuzeydoğusuna (Pencap, Yukarı !ndus Havzası) akın eden Ari işgalcilerin dinidir. Kaynağı “Hint-İran” özelliği taşıyan veriIere kadar iner. Bu kaynak Zerdüşt öncesi İran’ındadır; yörede rastlanan olguların benzeri “Veda” Hindistan’ında da gözlemlenir: bazı temel kavrarnlara inanma, ikili kutsal düzen -daivalarve asw·alar-; öte yandan ateş kültü, hayvan kurban etme, soma kurbanları. Ancak burada, yalnızca bir evresini oluşturduğu bu Hint-İran dininin ötesinde, bir Hint-Avrupa sistemi sözkonusudur. Hint-Avrupa dini, natüralist, ritüel ve “toplumsal” olmak üzere, çok daha önceden karmaşık bir inançlar ağına dayanınaktadır. Başka bir bakış açısından ise şu görevlere bölünmektedir: rahipliğe ilişkin dinsel, hukuksal, maddi gücü temsil eden, ekonomik görevler. Ama Veda dinini yalnızca bu çifte Hint-İran ya da Hint-Avrupa kalıtı ile açıklamak oldukça verimsiz sonuçlar doğurabilir. Çünkü yerli unsurlar la karşılaşmanın ya da hızlı 7 bir iç degişmenin etkisiyle, eski dinsel biçimler zenginleşmişler ya da bozulmuşlar; hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıgınuz “ilkel” denebilecek Hinduizm’in bir kısmını özümlemişlerdir. Bu evreye ilişkin bilgiler, Veda dininde rastlanan izlerin, daha sonraki Hindistan’da ortaya çıkan olaylarla karşılaştrılması sonucunda elde edilmiştir. 2. Metinler- Veda dininin tek anıtı, çeşitli tarihlerde yazılmış ve birçok yorumu bulunan metinlerdir. Burılar çok zengin ve önemli bir killliyat oluştururlar. Ancak başlangıçtaki gelenegin, yine de az bir kısmıru ortaya koyarlar. Bu edebiyat, bize, geleneğin “kol” dediği okullarla ulaşmıştır. Bu okullar, önce, törenleri yönetmekle yükümlü din adamlanun dörtlü görevi uyarınca dört taneydi; sonra özel öğretilere göre başka “kollar”a ayrıldılar. Bu durum dinsel uygulamanın giderek gelişmesine ve tüm Hindistan’a yayılmasına yol açtı. Ama, ne dinin ilk biçimlerini yansıtan okullar ne de ikinci derecedeki koll’ ar (ne metirılerin tümü ya da aynı kol da ilk biçimi) tümüyle bize ulaşmıştır, birçok eksik vardır. · En önemli ve ayrıca en eski metinler, dört Veda’yı oluşturan dört “derleme” dir (Samhita). Geniş arılamda, daha sonraki edebiyatın, dört Samhita’dan herhangi biri üstüne kurulmuş tümünü ya da bir kısmını belirtmek için “bilgi” anlarnındaki veda sözcüğü de kullanılır. Anılan dört Samhita şunlardır: 1) Rig-Veda ya da “tıahilerin Ve dası”, Hint edebiyatlarının en eski belgesidir. Bin kadar kutsal ilahinin bir araya getirilmesinden oluşur. Eski rahip ailelerinin sakladıkları parçaların toplanmasıyla elde edilen bir tür antolojidir. Bu ilahilerin çogu, az çok doğrudan so ma kurbanına maledilir; birkaçının ise kilit ile bağı zayıftır ya da hiç yoktur. 2) Yajur-Veda ya da “Formüllerin Vedası”. Bize, eski elyazmalarına göre düzenlenmiş çok sayıda metin ulaşmıştır. tık sayfalar, litürjiye eşlik eden formülleri, düzyazı bir yorumla sunarlar. Bu bölüm Siyah Yajur-Veda diye adlandırılır. Beyaz Yajur-Veda denilen ötekilerde ise yalnızca formilller 8 yer alır. 3) Sama-Veda ya da “Şarkıların Vedası”, Rig-Veda gibi bir ilahiler derlemesidir. Ayrıca, bu ilahilerirı neredeyse tümü alın ndır; kutsal şarkıların yorumu amacıyla düzenlenmiştir ve notalar içerir. 4) Athatva-Veda da diğerlerine benzeyen bir derlemedir. Kısmen büyüye dayanan, kısmen kurgusal bir nitelik taşır. Gelenek, büyük çoğunlukla “üç Veda” dan ya da “üçlü bilim” den sözeder. Çünkü Atharva’rıın, üstü kapalı şekilde “üç Veda”ya özgü yüksek saygınlıkla ilgisi olmadığı düşünülür. Bunlardan sonra, tarih sıralaması içirıde Brahmanalarya da “B ralıman Üstüne Yorumlar” gelir. Brahmanalar, hem ritleri hem de ritlere eşlik eden formülleri, ilahiler şeklirıde açıklayan yorumlardır. Atharva dışında, farklı Vedalara, hatta iki ya da daha çok, tüm Vedalara bağlı olanları da vardır. Veda edebiyatınin yukarıda sözedilen ilk iki bölümünü çruti, “vahiy” oluşturur. Başka bir deyişle, bazı ayrıcalıklı kişilere “bakıcıiık” aracılığıyla mesaj iletmenin sonucunda ortaya çıktıklarından, tanrıya dayandıkları söylenir. Çruti, kurguların en önemli noktasını açıklamaya girişen başka kısa metinler de içerir: yerleşim bölgeleririden uzakta yaşayanlarca ezberlenmek üzere Brahmanalar’ın, Aranyakalar’ın (Ormancılara Dersler) ve Upanişadlar’ın (Yaklaşımlar) doğalcı ekleri. Vedizm’irı öteki belgeleri smriti (sözlü gelenek) ile ilgilidir. Bunların başında Sıttralar (Özdeyişler) gelir. Litürji çömezleri tarafından ezberlenmek üzere, çok kısa özetler halinde yazılmış metinlerdir. Büyük bir kısmı gerek tören düzenine gerekse “ocak” ritüeli düzenine göre farklı “kollar” için düzenlenmiştir. Geri kalanları da, yavaş yavaş rahip öğütlerirıin ana kalıbından çıkan medeni hukuk ile ceza hukukunun taslağını çizerek çok genel bilgileri öze tl erler. Edebiyat, bazen alıntı üslubunda bazen de günlük ilahiler, olasılıkla ayetler şeklinde yazılmış bir dizi metinle sona erer. Bunlar, yetkirı bir ritüelci olmak için ölçü, sesbilim ve gökbilime ilişkirı yazılar; yönteme ilişkin çeşitli listeler ve tab9 I olar gibi bilinmesi gerekenleri anlatır lar. Killiiyat Sanskritçe’dir;(*) ama, sonradan kaybolmuş birçok arkaik öğe içeren bir Sanskritçe ile yazılmıştır. Babiler ve “formüller” (mantra adıyla arulır), daha sonra gelişen düzyazıya göre, genelde çok belirgin bir arkaizmi yansıtırlar. Ancak iç zamandizinini düzenlemek kolay değildir. Tam zamandizinine gelince, o da güvenli sayılmaz. Rig-Veda’nın yazırnı, t.ö. 10. ya da ll. yüzyıla dayandırılabilir; son Veda metinleri, yani Veda’nın “ekler”i ve ünlü Upanişadlar t.ö. 6.-5. yüzyıllara tarihlendirilebilir. Bununla birlikte, metinlerm hazırlanması çok daha eskilere çıkar; bağımsız Veda metinleri ise daha sonra derlenmiştir. Metinlerin aktarırnı, hatta hazırlanması, sözlü olarak gerçekleştiriliyordu ya da yazı, yalnızca destekleyici bir başlığa dayanıyordu. Bugün, Hindistan’da varlığını hala sürdüren ezberciler, şaşırtıcı bir doğrulukla Veda’nın çok önemli bir bölümünü belleklerinde saklamaktadır lar. 3. Inançlar: Mitoloji – Veda dini, öncelikle çok gelişmiş bir mitolojiye sahiptir. Başlıcalarının Rig-Veda’da belirtildiği Veda tanrıları, dünya işlerine kolayca karışan etkin varlıklardır. Uygun biçimde yakarıldığında, güzel armağanlar sunulduğunda yardımseverdirler; yoksa tehlikeli olurlar. Aralarından birçoğu, doğası gereği iki görünürnlüdür. Sayıları, genel olarak otuz üç tanedir. likçağ’dan beri yeryüzü, “ara boşluk” (atmosfer) ve gökyüzü tanrıları olarak ayrılınışiard ır. Oysa mantığa en uygun ayrıın görevlerine göre yapılmalıydı: yönetici tanrılar, savaşçı tanrılar “ekonomik” işlerin (tarım, hayvancılık, zanaat) koruyucuları gibi. Ama bu ayrım, olayların yalnızca küçük bir kısmını ilgilendirir. Gerçekten de, sözkonusu tanrıların pek çok görevi vardır. Bu görevler övgü konularına göre çeşitlendirilmiş, hatta bir düzen içinde sını:flandırılmıştır. Sonuçta, öteki tanrılara düşen görevleri de kısmen ya da tümüyle üstlenerek, belirli bir süre yüceltilip tanrı konumuna getirilmişlerdir. Öyle ki, Veda mitolojisi (*) Sanskritçe’de c ve j, tch ve dj olarak; ç, Almanca’daki “ich”teki ch gibi söylenir. lO daha ilk anda güç anlaşılır bir olaya dönüşmüştür. Panteanun gerisinde, Romalılardaki Jupiter’in karşılığı olan Gök-tanrı Dyauş Pitar bulunur. AncakYer-tanrıça ya da Gök-yer çifti gibi iyice soluk bir simgedir; bununla birlikte sık sık yakarılan bir tanrı dır. Ona daha yakın, ama henüz geride, en büyük tanrı Varuna’nın korkunç yüzü yer alır. Evren ve ahlak yasalarının koruyucusudur, suçluları gözetleyerek onları ağıyla sımsıkı sarar; tehlikeli, hemen hemen kötü bir yüzü vardır. Ona sıklıkla bir başka büyük tann, sezleşmelerin ve hukuğun kralı Mitra eşlik eder. Varuna ve Mitra ilk Adityalardır. Bunları izleyen yedj ya da sekiz kendilik, belli belirsiz bir anatanrıçanırı, Aditi’nirı taslağı olarak bilinir. Önemli rol, görkemli başarılarını sürekli izlediğimiz lndra’ya düşmektedir: Bağlaşığı prenslerden yararlanarak düşman irısan ve şeytan topluluklarını yener; daha doğalcı bir düzlemde ise, suların akışını engelleyen ejderhayı yıldırırnıyla öldürür; güneşi ele geçirip tutsak şafaklan özgürlüğe kavuşturur vb. Kirııilerirıirı tam bir Ari tanrısı olarak gördükleri !ndra’nın kökeni karanlıktır. Bağlaşıklarırıın arasında bulunan Marutalar, bulutlara binen genç adam gruplarıdır. Fırtına çıkartırlar, yağmur yağdırırlar; Rudralar, yani Rudra’nrı oğulları diye de anılırlar. Bu veri, bizi Veda dininirı en ilgirıç yüzlerirıden birirıe götürür. Temelde korkunç bir tanrı olan Rudra, aynı zamanda (ve özellikle) Şiva “yardımsever” diye de adlandırılır. Gerçekten iyileştiricidir ve ona yöneltilen dualar, tümüyle kendirıe özgü yapıdaki bu çifte nitelikten kaynaklanır. Çoğunlukla lndra’nın bağlaşıkları olan öteki kişiler ise, Açvin ya da Nasatya çiftidir. Geçişlerini şafak ve gurup çizgileriyle göstererek, gökte savaş arabalarıyla dolaşırlar. Açvinler, Yunan mitolojisindeki Dioskurların karşılığıdır. Ay’ın doğrudan bir yüceltmeye konu olup olmadığı pek b ilinmiyor. Ama Güneş betirnlemeleri,’Güneş-tann Surya ve Kışkırtıcı Savitar’ın yüzleriyle önemli bir yer tutmaktadır. Evreni üç uzun adımda geçen Vişnu da, diğerleri gibi bir güneş mitini temsil eder. Şafak� iyiliksever Uşhas adıyla açık ll biçimde yüceltilmiştir. Vayu rüzgar, Parjanya fırtına tanrısıdır. Kökende, yukarıda sayılanlardan ayrılmayan bir başka varlık grubu, insanlar tarafırıdan görillebilen ve yakınlarda bulunan somut nesnelerde ortaya çıkar: aynı adlı içkide cisimleştirilen So ma. Agni ise, önce insanlar tarafirıdan yakılan “ateş”, sonra güneşin, bulutların ateşidir; ormanda bitkilerde, suda saklanan ateştir. So ma ve Agni, çeşitli kavramları bir araya getiren sınırsız kişilikler hı$ne gelmişlerdir. lkirıci sırada bulunan Puşan, insanlara ve hayvanıara yol gösterir; Brihaspati “formülün ustası” dır; Tvaştar ve üç Ribhu zanaat tanrılandır. Ancak görevleri pek belirgin değildir. Nesne ve bitki adlarından güçlükle ayrıiabilen bireyler, kimi zaman geçici bir süre için kutsal sayılırlar ya da o düzeye hiç yükseltilmezler. Dişi simgeye ise pek rastlanmaz. Kutsal eş kavramı saygınlık kazarırnarnıştır. lnsan düşmanların anılarıyla karışmış durumdaki şeytanlardan bol bol sözedilir. Ancak,temel bir şeytan kavramı yoktur. En önemlisi İndra’nın düşman Vritra’dır; “direnç” simgesidir. Sık sık ikililerle ve adsız gruplarla karşılaşılır. Asuralar, önce büyük tannlar olarak saygı görmüşlerdir. Geç Rig-Veda’dan başlayarak devalar kültüniin yerleşmesine baglı ölçüde şeytanlığa yönelrnişlerdir. Eski din adamları, rahipler de bazı yerlerde kutsallık aşamasına yükseltilmişlerdir. Tanrıların üstünde ya da dışında, dünyayı canlandıran büyük soyut güçler vardır. Başlıcası, hem evrensel “düzen” i hem de ri tü eli ve ahlak “düzen” ini sa@ayan ritadır. 4. Kozrnoloji- Dünyanın yaratılışı konusunda kozmolojiye, hatta kozmogoniye ilişkirı, çeşitli eğretileme ve rnitlerle betimlenen kavramlar oldukça belirsizdir. Bizim ruh dediğimize benzer bir ruh ilkesi, bazen de kesin birkaç düşünce vardır. Cehennem hiıkkında pek belirgin bir imge bulunmazsa da, cennet “hayır işi” dünyası olarak yeterince açık şekilde tanırnlanrnıştr. Oraya “tanrıların yolu” ile girilir, göğün üçüncü katmda konumlanır ve her madde’Yi mutluluk 12 haline getirir. Ayrıca “Veda” insanının bu dünyanın ötesine ilişkin bir beklentisi yoktur. O, yalnızca yüz yıl yaşamak ister. Bu yöndeki bazı belirsiz anlanmlar yoruma açıksa da, olası yeniden doğuş gibi bir görüşe sahip değildir. İnsanların ilki olan Yama, buna göre ölümiilierin de ilkidir ve ölülerin kralı, yeraltı dünyasının efendisi ya da bir başka gelişmeye göre de · cennetin yöneticisi olmuştur (sonra?). Brahmanalar’da bu, hemen hemen tüm kozmogoniyi içine alan “yaratıkların ustası” Prajapati olarak kişileştirilrniştir; aynı zamanda da Yaratıcı, cisimleştirilmiş Kurban’dır ve ritayı oluşturmak için dağınık yapıları bir araya toplar. Bunun yanı sıra, mite dayalı irngeleme, metinlerdeki yerirıi artık az çok felsefe eğilimli kurguya bırakmaya başlar. Bu, Atharva-Veda’da çoktan beri gözlemlenen bir olgudur. · 5. Kurgu- Rig-Veda’dan itibaren, özellikle derlemenin en . sonuncuları olan llahiler’de, dünyanın temelini oluşturan ve nesnelerin çokluğunu açıklayan cinssiz,1 birlik ilkesi üstüne kurguların başladığı görülür. Ayrıca en kesin biçimlerinde brahman (bu da cinssiz bir ad dır) diye arulan kutsal formül, büyük bir ilkede yaşam bulmaya yönelir: Bu ilke, Brahmanalar’dan başlayarak rnitik ve ritüel olumsallığı ortaya koyan evrensel mutlak ruh kavramından çıkar. En yüksek aşamasını Upanişadlar’da bulan bu türdeki kurgular, en eski çağların mitojen düşüncesini yıkmaya çalışmazlar; tam tersine bu düşünceyi, git gide eşdeğerlik, mikrokozmoz ile makrokozmozu ayırt etme çerçevesinde yoğunlaştımlar. EşdeğeriikIerin araştırılması, daha önceden de Rig-Veda’nın temel düşüncesi olmuştur. Ancak, bu dönernin ne sistemi vardır ne sonucu. Yirıe de vanş noktası bellidir: bireysel ruhun, yani insan ruhunun (atman), gerçek özünde evrensel ruh (brahman) ile özdeş olduğunu kabul etmek. Bu, ünlü tat tvam asi “sen bu’sun”, yani “sen, birey, buna, evrensel ilkeye benziyorsun” denkleminin dile getirilmesidir. İşte, Esenlik ile so1 Hint-Avrupa ailesinden dillerin ortak özelliği olarak, dilbilgisinde ad kapsamına giren sözcükler eril, dişi ve cinssiz diye sınıflandırılır. (ç.n.) . 13 nuçlanan “gerçeklerin gerçegi”. Ancak llahiler’de “esenlik” kavramı yoktur. Brahmanalar “yeniden ölme”yi (bu dünyadaki varoluştan sonra) istemelde yetirıirler ve bu düşünceyi ögütlerler. Upanişadlar ise bilgiyi canlandırırlar; din burada bilinire yönelir. Ama mitlerle ritüelin çok sonra ortaya çıktığı. açıktır ve sonuç olarak, Upanişadlar tarafından başlatılan az çok içrek, atılımcı düşünce hareketi sınırlı alanlara özgü kalmıştır
Louis Renou – Hinduizm
PDF Kitap İndir |