Murat Baskici – Bizans Doneminde Anadolu

Türkiye’deki tarih çalışmalarında Anadolu’nun Türkler öncesi tarihine pek ilgi duyulmadığı, bunun önemli bir eksiklik oluşturduğu söylenebilir. Oysa Anadolu Selçuklu ve erken dönem Osmanlı tarihini anlamlandırabilmek için bu devletlerin kendi tarihleri kadar Bizans İmparatorluğu tarihine de bakılması gerekmektedir. 11. yüzyıl sonrasının Anadolu tarihi, bu tarihlerden itibaren Anadolu’ya gelmeye başlayan Müslüman-Türk nüfus ve kültürü ile Anadolu’da mevcut nüfus ve kültürlerin karşılaşması/etkileşmesinin tarihidir.* Yüzyıllar boyunca Anadolu’da bir arada yaşamış çeşitli nüfus gruplarının varlığı dikkate alındığında, Bizans tarihi olmaksızın Anadolu ortaçağları ve SelçukluOsmanlı tarihini düşünmek Türk tarihçiliğinde önemli Bizans kuramlarının Osmanlı kuramları üzerinde bir etkisi olmadığını ispat etmek için bir eser kaleme almış olan Fuat Köprülü dahi eserinin sonunda “…Osmanlılar devrinde Bizans’tan Türklere geçtiği iddia olunan şeylerin mühim bir kısmını XI-XII yüzyıllarda aramak daha doğru olur” demektedir. Köprülü, 1981, s.226. bir eksikliğe yol açmaktadır. Böylece elinizdeki çalışma, Türk kökenli hanedanlarınyönetici kadroların tarihinin başladığı 11. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar Anadolu’da ne türden bir iktisadi ve sosyal yapı bulunduğunu anlamaya yönelik olmak üzere ülkemizdeki tarih araştırmalarına küçük bir katkı niteliğindedir. Bizans tarihine aşina olmanın, Osmanlı İmparatorluğu’nun pek çok meselesini daha kolay anlamlandırmayı sağlayacağını okuyucular rahatlıkla görebilecektir. Eser, ortaçağlarda Anadolu’nun iktisadi ve sosyal ortamının genel bir çerçevesini vermeyi hedeflediğinden ilgilendiği döneme ilişkin kronolojik bir Bizans tarihi niteliğinde değildir. Çalışmanın coğrafya ve dönem bakımından sınırlandırılması şu şekildedir: i) Bizans İmparatorluğu’nun sadece Anadolu’daki toprakları ilgi alanındadır. Ancak Anadolu ifadesinden bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Trakya dışındaki coğrafyası değil, yaklaşık olarak Trabzon-Kayseri-Mersin hattının batısında kalan bölgeleri anlaşılmalıdır.


Türk nüfus gruplarının sürekli ilerleyişi sonucu özellikle 12. ve 13. yüzyıllarda Bizans Anadolu’nun büyük bir kısmını kaybettiğinden, sözkonusu yüzyıllara ilişkin gelişmeler düşünülürken bazı Bizans kurumlarının (pronoia, kharistikia vbg.) geçerliğinin Bizans’ın elinde kalan bölgeler ile sınırlanmış olduğu unutulmamalıdır. Anlatımda da bu durum göz önünde tutulmuştur. Örneğin 13. yüzyıla ilişkin gelişmelerde sadece İznik İmparatorluğu ve onun batı Anadolu’daki toprakları ilgi alanındadır. ii) Dönem olarak 10-13. yüzyıllar (900-1299) arası ele alınmaktadır. Ancak bazı kurum ve gelişmelerin rahat anlaşılmasını sağlamak için gereken durumlarda 10. yüzyıl öncesi gelişmelerden de bahsedilmiştir. 1261 sonrasında ise, Bizans’ın hâkimiyet alanı çok küçüldüğü ve Marmara ve Batı Anadolu’daki bazı merkezler haricinde Anadolu’yu tümüyle kaybettiği için, ilgi alanındaki kurumların pratik olarak çok küçük coğrafyalarda sürmüş veya ortadan kalkmış olduğu unutulmamalıdır. İlk iki bölümde kısaca Anadolu’da dönemin coğrafya ve nüfus özellikleri üzerinde durulmaktadır. Üçüncü bölüm Bizans İmparatorluğu’nun dayandığı üç temel ekseni, Helen kültürünü, Hıristiyanlığı ve Roma devlet geleneğini ele almaktadır. Hıristiyanlık öncesi Helen kültürünün Helenistik dönemde doğu geleneğinden izler taşımaya başladığı ve Roma devlet geleneğinin özellikle 3.

yüzyılda maruz kaldığı bir doğululaşma ile Bizans’ta devam etmiş göründüğü bölümün başlıca çıkarımlarıdır. Dördüncü bölüm Bizans devlet yapısını imparatorluk, ordu, kilise, hukuk sistemi başlıkları altında ele almaktadır. Bu alt bölümlerde devlet yapısının ögeleri ve bazı temel kurumlar anlatılmakta, bunlar beşinci ve altıncı bölümlerdeki anlatım için zemin oluşturmaktadır. Askeri Örgütlenme ve Kilise-Manastır Mülkleri alt bölümlerinde, iktisadi olarak nitelendirilebilecek bazı kurumlar ile devlet yapısının bazı ögelerinin nasıl iç içe geçmiş olduğunu takip etmek mümkündür. Benzer şekilde, sivil idare ve hukuk sistemi ile ticaret ve artizanal üretim meseleleri iç içedir. Beşinci bölüm şehirlerdeki ve kırsal alanlardaki iktisadi hayat olmak üzere iki alt bölüme ayrılmıştır. Şehirlerdeki iktisadi hayata ilişkin meseleler ticaret ve artizanal üretim etrafında yoğunlaşmaktadır. Kırsal alanlardaki iktisadi meseleler ise çeşitli sosyal grupların bir arazi üzerindeki tasarruf hakkı ile ilişkilidir. Dördüncü bölümdeki Askeri Örgütlenme alt başlığı ile birlikte ele alındığında, modern çağlar öncesinde bütün toplumlarda temel iktisadi kaynak olan toprak/arazi üzerinde kimin hâkim olacağı meselesinin esasında bir merkezi otoritenin çözmesi gereken en temel (yaşamsal) sorun olduğu ortaya çıkmaktadır. Altıncı bölümde Bizans devlet yapısı içinde iktisadi hayata müdahaleler ele alınmıştır. Merkeziyetçi bir Ortadoğulu devlet yapısının iktisadi faaliyetler ve ticarete getirdiği sınırlamalar özellikle Loncalar ve Ticarete Müdahale alt bölümlerinde yer almaktadır. Çalışma boyunca Bizans terimlerinin yazılışında Yunanca okunuş biçimlerinin Türk alfabesi ile transkripsiyonu tercih edilmiş, şehir adları da ilgili dönemdeki Yunanca okunuşları ile verilmiştir. Çalışma boyunca kullanılan erken, orta ve geç Bizans dönemi ifadeleri ise sırasıyla 4-7, 7-11 ve 11- 15. yüzyılları belirtmektedir. Eserde sunulmaya çalışılan iktisadi ortam devlet ağırlıklı bir iktisadisosyal yapı analizi ile ele alınmaktadır.

Çünkü toplumsal hayatın iktisadi ekseninin diğer eksenlerden ayrı olarak ele alınabilmesi ancak sanayi devrimi sonrası “piyasa” ekonomileri için geçerli olan bir yöntemdir. Daha önceki dönemlerde ise toplum hayatının iktisadi ekseni ya da ekonomi (Karl Polanyi’nin ifadesi ile) “iktisadi olmayan kurumlarda gömülüdür.” Piyasa ekonomisi öncesi dönemlerin “iktisadi olayları”nı inceleyebilmek için devlet yapısının her bir ögesi dikkate alınmalıdır. Bu da ticaret, artizanal üretim, vergi gibi unsurların yanısıra imparator, ordu, kilise, bürokrasi gibi devlet yapısının çeşitli ögelerine bakılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle çalışmada önce ilgili dönemin Bizans devlet yapısı verilmiş, sonra bu yapı içinde incelenen kurumlar yardımıyla izlenebilecek olan iktisadi hayat kısmına geçilmiştir. Böylece çalışma genel olarak Bizans tarihinin belirli bir kısmını ele alırken özel olarak da piyasa ekonomisi öncesi ekonomilerin tarihinin incelenmesinde göz önünde tutulması gereken hususlara ilişkin, Polanyi’ye aşina olan okuyucular için daha fazla olmak üzere, bir hatırlatmada bulunmaktadır. Elinizdeki eserin temelini 1995 yılında tamamladıyüksek lisans tezim oluşturmakla birlikte çalışma bütünüyle gözden geçirilmiş, bazı kısımları yeniden kaleme alınmış ve bazı ilaveler yapılmıştır. Bugüne kadar diğer akademik faaliyetler ve öncelikler nedeniyle yayımlayamadıeserin daha fazla gecikmesini istemediğim için kaynakçasının genel bir güncelleştirmesini olası bir sonraki baskıya ertelediğimi ve bu eksiklikle birlikte çalışmada rastlanabilecek diğer bütün kusurların tarafıma ait olduğunu belirtmek isterim. Çalışmanın şekillenmesinde önemli katkıları olan üç değerli akademisyene, Prof.Dr. Yahya Sezai Tezel’e, Prof.Dr. İlber Ortaylı’ya ve Dr. Mehmet Ali Kılıçbay’a teşekkürlerimi sunuyorum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülteleri ile Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanelerine de sağladıkları çalışma / araştırma / öğrenme ortamı ve kolaylıklarından dolayı teşekkür borçluyum.

Ailemin her zaman yanımda hissettiğim öğrenme ve araştırmaya olan desteği ise her türlü teşekkürün ötesindedir. Ankara, Mart 2009 Coğrafi Ortam 1.1. Giriş Bizans coğrafyası içinde Anadolu, Yunanistan, Batı Balkanlar, Sicilya ve Güney İtalya Bizans hâkimiyetinin uzunca bir süre sağlam şekilde tutunduğu başlıca bölgelerdi. Bunlar arasında Bizans İmparatorluğu’nun hem güçlü hem de zayıf günlerinde dayandığı en önemli bölge ise Anadolu idi. Çalışma boyunca “Anadolu” ve “Bizans Anadolusu” terimleri ile yaklaşık olarak Trabzon-KayseriTarsus çizgisinden geçen ve Kilikya’yı içine almayan bir hattın batısında kalan alan ifade edilmektedir. 1013. yüzyıllardaki Bizans siyasi hâkimiyeti yaklaşık olarak bu bölgeyi kapsıyor, hattın doğusundaki topraklarda ise Bizanslı olmayan nüfus toplulukları ağırlık kazandığı için Bizans hâkimiyeti bu bölgelere tam anlamıyla nüfuz etmiyordu. 1 1.2. Anadolu’nun Önemi Bizans için Anadolu özellikle önemliydi. İlgilenilen dönemde, Anadolu imparatorluğun bir parçası olmaya devam ettiği sürece Bizans güçlü ve refah içinde bir devlet olmuş, Anadolu kontrolünden çıktığında ise adeta zayıf bir Balkan prensliği konumuna düşmüştür. Bizans 7. yüzyılda Kuzey Afrika, Mısır, Suriye gibi eyaletlerini Müslümanlara kaybetttikten sonra Anadolu, imparatorluğun maddi ve manevi başlıca dayanağı haline geldi. Bizans’ın elinde kalan bölgeler içinde alan olarak en büyük, en fazla nüfusa sahip, temel ticaret yollarının geçtiği, bazı önemli maden yataklarının ve Konstantinopolis’in dayandığı tahıl ve insangücü kaynaklarının bulunduğu bölge burasıydı.

Ordu birliklerinin büyük kısmı ve en iyileri Anadolu’daki thema’larda bulunuyor 2 , doğu ve batı dünyası arasındaki önemli kara ve deniz yolları mutlaka Anadolu şehirlerine uğruyor, kara yolu ile Kutsal Topraklar’a gitmek isteyen Avrupalı Hıristiyanlar Anadolu’dan geçiyorlardı. İmparatorluğun Anadolu topraklarında bulunan thema’ların komutanları, Avrupa topraklarındaki komutanlara göre hem rütbe hem de maaş bakımından üstündü. Büyük arazi sahiplerinin çoğu Anadolu topraklarındaydı. Ayrıca Anadolu’nun şehir merkezlerinin, bir zamanlar Roma’nın ve daha yakın dönemde de Bizans’ın Balkanlarda maruz kaldığı ve şehir hayatında önemli yaralar açmış olan, çeşitli kavimlerin göçlerinden nispeten korunmuş olarak kalması, bu şehirlerin iktisadi yönden daha değerli oluşlarını getiriyordu. Dinî bakımdan ise hem manastır sayısı ve faaliyetleri hem çok sayıda aziz kültü hem de imparatorluğun en fazla nüfusa sahip metropolitliklerini içerdiği için Anadolu yine önemliydi. Konstantinopolis patrikliğinin en önemli etki alanı olan Anadolu 11. yüzyılda yaklaşık 45 metropolitlik, 10 başpiskoposluk ve çok sayıda piskoposluğa sahipti. 3 1.3. Coğrafya Bir kültürün imkân aralığını ve hayat şeklini belirleyen temel unsurlar coğrafya ve o kültürün her türlü bilgi birikimini de içeren anlamıyla teknolojidir. İktisadi faaliyetleri etkileyen hatta belirleyen, tarımsal üretimin olabilirliğini, ürün çeşitliliğinin doğal sınırlarını, ulaştırma olanakları ve maliyetlerini belirleyen coğrafi şartlar içinde iklim koşulları (özellikle sıcaklık derecesi ve yağışlar) ve yer koşulları (konum, yükseklik, bitki örtüsü, yerüstü ve yer altı zenginlikleri) ilk sıradadır. Özellikle son ikiyüzelli yılda başarılan teknolojik gelişmelerden önce, insan ve dolayısıyla toplum hayatının büyük ölçüde doğa koşullarına bağlı bulunduğu unutulmaması gereken bir noktadır. Anadolu coğrafyası 10. yüzyıldan bu yana değişmediğine göre izleyen açıklamalar sözkonusu dönem için de geçerli olarak düşünülmelidir. Anadolu toprakları dağlık bir görünüm sunmaktadır.

Genellikle bir bozkır niteliğindeki içteki yüksek yaylalar ile hemen hemen kıyıya paralel olarak uzanan ve doğuda bir araya gelen güney ve kuzeydeki sıradağlar karakteristik özellikleridir. Kuzeyde Kafkas dağlarından İstanbul boğazına kadar Karadeniz boyunca uzanan dağlar, doğudan batıya ilerledikçe alçalmaktadır. Doğuda en yüksek zirve Kaçkar Dağı (3937 m.) iken batıda en yüksek zirve Ilgaz Dağı’dır (2250 m.). Doğuda, kıyı dağları ile iç kesimlerdeki dağlar arasında Çoruh ve Kelkit ırmaklarının oluk şekilli vadileri uzanmaktadır. Batıda ise dağ sıraları arasında Kızılırmak’ın kollarından Gökırmak ve Devrez çayı vadileri girmektedir. İç kesimdeki yüksek yaylalar ile bağlantıyı sağlayan ve ticaret yolları için önem arz eden başlıca dağ geçitleri ise Zigana ve Kop’tur. Güneyde Fethiye Körfezi ile Malatya arasında uzanan Toroslar üzerindeki en önemli geçit ise Külek’tir. Toros sıradağları ile orta kısımlardaki dar yaylalar orta Fırat havzasından ve Suriye-Mezopotamya’nın verimli topraklarından ayrılmaktadır. Bu dağlar Karasu, Frat ve Murat vadileri ile bölünerek Ağrı Dağı’na kadar ulaşmaktadır. Toroslar üzerinde 3585 metrelik Bolkar dağı ve 3734 metrelik Aladağ gibi yükseklikler mevcuttur.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir