Osman Şekerci – İslâm’da Resim ve Heykelin Yeri

Müslümanlar a rası nda cevap isteyen bir çok meseleler içinde biri de resim ve heykel konusudur. Acaba resim ve heykel : – islam’da yasak mıdır? – 1<. Kerim ‘de ve hadislerde bu yasak sabit midir? – Sabitse bu yasakl ılığın sebebi nedir? – Resimli malzemeyi veya herhangi bir resmi evde bulundurmanın din bakımından durumu nedir? – Hadis lerde geçen tasvir yasağ ı alaiade kul lanı lan ve yapılan resim ve heykel hakkında mıdır? – Çeşitli bilgin ierin görüşleri ne yoldadı r? Bu hususta daha bir çok sorular bulunmaktadır ki; bunlarla hergün karşılaşıl ıyor ve cevap aranıyor. Bu konuya niçin eğildim ? ” Kaynakl arımıza Göre islam Terbiyesi” ( 1) adlı eseri hazı rlarken « ev dekorasyonu” bölümüne sıra gelmişti. Bu bölümde « evde resim bulundurman ı n” din bakımından durumunun ne olduğunu tesbit etmek gerekiyordu. Nazik olduğu kadar tartışı lan ve yeri tayin edilmemiş bir konu idi. Elime bu hususta Arapea bir makale geçmişti. M akale bazı izahlar getiriyordu. Terceme edip sunmak istedim. Nitekim yoğun işlere rağmen terceme ettim. Fakat konu için tam ol arak bir çözüm getirmiyordu. Daha çok çal ışmak gerektiriyordu. Türkiyemizdeki çal ışmaları araştırdım. Ba4ı çal ışmalar yapılmıştı . Bunları toplayıp değerlendirdim.


Eseri baskıya hazır duruma getirmiştim. Tam bu sırada, beni bu çal ışmalara teşvik eden ve destekleyen Sayın ihrahim Bodur bana bir seyahat fırsatı verdi. Bu seyahatta Beyrut, Şam, Kahire ve Roma’ya uğrıyacaktım. Yeni kaynak ve çal ışmalar bulacağı ını umuyordum. Bu seyahatta Sayın Dr. SÜLEYMAN BODUR bana mihmandarlık yaptı. A ntik eseriere olan tutku ve sevgisini yakı ndan bildiğim Süleyman Bey beni aradığım eserlerle karşılaştırdı, zengin kaynak ve malieme toplamama çok yardımcı oldu. Eserde O’nun payı büyüktür. Kendilerine çok şey borçluyum. Yurda döndükten sonra elde ettiğim kaynak ve malzemeler ışığı nda eseri yeniden yazmaya koyuldum. Aralık 1 973 de eserin müsveddesini bitirmiştim ki; Sayın ihrahim BODUR bir mukaddes yolcu luğa ç ı kacağı mızın (1) Osman Şekerci, Kaynaklanınıza göre İslam Terbiyesi, Çanakkale Seramik fabrikalan neşri, İst. 1972 müjdesi ni verdi. Bu gidişte de yen i eserler ve çal ı şmalar elde edeceğime i nanıyordum. N itekim Sayın ihrahim Bey ve birkaç arkadaşla bu yolculuğa çıktık. Bu yolculukta gezdik, dolaştık, konuştuk.

Kafamda çözüm bekl eyen bir çok meseleler hakkında aydınlandı m. Mekke – Medine’de bu konuları görüşebi l eceğim ki mseleri bulabi ldim. Beyrut’ta istediğim kadar eser alabileceğimi Sayın ihrah im Bey söylediler. Yeni yeni malzemeler buldum. Bunları da göz önünde bulundurarak eseri yazmaya baş l adım. Evet bu mütevazi eseri n çoğu satırlarında bu değerl i büyüğümün , büyük himmetleri sakl ıdır. *** Sayın okuyucu da artık takdir eder ki, islam’ın konuları deri n lemesine araştırma bekl iyor. Tek konu belki yıllar alır ve almalıdır. Sonunda i lahi mükafaat büyüktür. Fakat derin araştırmalar bekliyen konular üzerinde peşin hüküml ere yönelmenin, çeşitl i alternatif ve yoru mları göz önünde bulundurmamanın sakıncaları çoktur. Bunun zaman zaman acı sonuçları nı her basiret sahibi idrak etmektedi r. Geçmişimizin Allah rızas ına dönük nurlu beyinleri b ize yeteri nce ve bolca eserler bırakmış lardır. Onlar güçleri nisbeti nde bu çal ışmal arı yapmışlar, i mkanlarının elverdiğini yapmakten çekinmemiş ler. Bilim açısından açık saha, çok bırakmak i stememişler. Fakat zaman geçmiş, bu çalışma ve eserlerin yanına varı l maz olmuş.

Bu durum toplumda bir çok b i lgisiz seslerin yükselmesine sebep olmuştur. Toplum sil ki nememiş, ezi lip kalmış, dolayısiyle kaynakların ortaya koyduklarıyla, toplumda hakim olan zihniyet ve düşünce birbirinden uzak kalmıştır. Artık böyle bir ortamda bir diriliş beklenemezdi. N itekim bu d iril iş olmadı. Bunun yeri ni temele dayanmıyan, ölçüsünü bulmıyan ve yarar sağiarnıyan düşünceler, zihniyetler almıştı . Bugün böyle zihniyetierin kırı ntı l arı toplumun içinde esinti hal i ndedir. Şunu da şahsi bir kanaat olarak bel i rtelim ki , islam hakkında konuşmak i steyenler, islamın kaynaklarına ol anca güçleriyle eğ ilmelidirler ve onları konuşturmal ıdırlar. i leri sürülen düşüncelerin ortak hedefini bulup bir senteze gitmel idirler. Biz bu eserimizle bu konuda konuşanları sergilemek i stedi k. Konuşanların fikirlerine bakıp sonuca g itmeyi – biraz – okuyucuya bıraktık. Değerl i okuyucunun bu konuda mütalaa ve tenkitl eri ni bekl iyorum. Böylece gözden kaçmış olan h ata lar görülecek, elde edi l miyen kaynaklara onl arın lütuflariyle erişmiş olacağım ve onlara minnettar kalacağım. inan ıyorum ki, yeri nde tenkitler i nsanı olduğu kadar eserleri de olgunlaştıran en büyük amildir. O’na güvenerek çal ı ştı m. Bizim yapacağımız budur, fakat başarı elbette O ‘ndandır.

2 12 Haziran 1 974 BiGA Bölüm : 1 RESiM VE HEYKELiN DOGUŞU Günümüzde güzel sanatların başı nda yer alan resim ve heykelin döğuşuna i nsan ın bilinen tarihi içinde bakı ldığı zaman değ işik görüntü ler görülebi lir. Ya lnız şu nokta d i kkat çekicidir: Acaba ilk dönemlerde bu iş le uğraşan lar sırf sanat zevklerini tatmin için mi bu çabayı sarfetmiş ler, yoksa sevd i kleri değeri yaşatmak veya onu as l ı nda yüce gördüklerinden dolayı mı yapmışlar? Bu i htimal lar üzerinde çeşitl i düşünceler ileriye sürülebi l ir. Ama, gerçek i nançları nı yitiren topl umların, bu i nançların yeri ne koydukları sembollerin giderek o topl umun vazgeçi lmez i nancı haline dön üştüğü, dolayısiyle i nsan ve eşyanın totemi k bir h üviyet aldıkl arı sosyologların i srarla durdukl arı bir konudur. Gerçekte tarihleri bil inen eski milletierin tanrı lar olarak kabul ettikleri varl ı kların günümüze kadar gelen heykel lerinde o günkü heykeltıraşların bunları i nançları için yaptıkları , yoksa sanat zevkleri ni tatmin etmek için yapmadıkları bil inen bir husustur. Res im ve heykalei liğin bu gayeden uzaklaşıp, günümüzde kendilerinde aranan noktanın yanına gel mesi çok yenidir. Ahd-ı Atik’te (Tevrat) toplumun bu heykel lere tapmamasını istemesi (1) çok önceleri heykalçil iğin tapınma gayes i etrafı nda döndüğünü göstermektedir. K. Kerim’de eski milletierin kendi el leriyle yaptı kları putlara ( heykel, heykelci lik) karş ı peygamberleri n mücadelelerini (2) anlatmı ştır. Bu mücadele Hz. M uhammed ‘in de baş görevi olmuştur. Anlaş ı l ıyor ki, eski zamanlarda heykaleilik ve tasvir sırf inanç içindi, yoksa mücerret sanat zevki için değildi. Zaten bu tip eseriere bakı ldığı zaman, sanat bakımından önemsenecek bir n itel iğe sahip olmadıkları görü lür. Kaynaklara bakı ldığı zaman başl angıçta bu heykeller veya heykel ciklerin aslında tapı nma niyetiyle yapıl mayıp, sevdi kleri önderleri , saydı kl arı i nsanları yaşatmak veya b izati hi yöneticinin emi rleriyle yapı ldığı görü lür. Bunlar üzerinde zaman geçince zihin lerdeki sevgi , saygı veya itaat tapı nmaya yönelmiş, böylece masum bir hareket i nsan i radesi bakımından kötü bir sonuç doğurtmuştur. ( 1) Ahd-Atik, çıkış, Bap: 20, Ayet: 3-6 s.

73, Leviler, Bap 19, Ayet: 4 s. 118 (2) Bkz: K. Kerim, Bakara suresi, 22, v.s. 3 Eski Araplarda tasvir ve heykelcilik : Çölün boşluğu içinde düşünce ve dünyas ıyla başbaşa kalan çöl Arabı ve şehirlisi edebi sanat bakımı ndan en güzel eserleri dökmüştür. Boş l uğu, yal n ızlığı ve tabiatın gösterişsizl iğini m ısralariyle dile getirmeye çal ışmıştır. Ama tasvir ve heykalei lik bakımından bu gücü gösterememiştir. Bunu Sami ırkının genel karakterine bağlayan yazarlar çıkmıştır. « Sam iier resim hususunda ibtidal bir görüş sahibidir. Resimlere, heykellere, bir takım olmayacak şeyler, fenalıklar n isbet ederlerd i. Onu büyü vasıtas ı yapıyorlardı. Tı lsımlarda, sihirlerde bir takım resimler, tuhaf şeki l ler, tuhaf hayvan suretleri kul lanılırdı. Resme böyle kötü ş eyler n isbet ettiklerinden ona fena gözle bakarlardı. Onda güzel sanatlar kokusu duymuyorlardı. Azizierin papazların resim leri Araplara göre bir putperestlik sayılırdı.

Çünkü res im hakkında bir bi lgi l eri yoktu . Onu il kel kavim lerde olduğu gibi sihirle birleştirirlerdi.» (3) islam gel meden önce Arapların putlara taptı kl arı nı bütün tarih kitapları bildirmektedir. Gerek heykel lerin yapı lışı ve gerekse kullanıl ışı tapı nma gayesinin ötesine geçmiyordu. Hemen hemen her kabilenin bir putu bulunuyordu. Hz. Peygamber M ekke’yi fethettiği zaman Ka ‘be’nin içinde 360 put bul unduğu bildirilmi ştir. (4) Tapı nmak için kullanı lan bu heykel lerin sanat bakımı ndan önemsenecek bir yeri yoktur. Bu bakımdan bunlara bir estetik h üviyet izafe edilemez.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir