Roald Dahl – Matilda

Anneler ve babalar ilginçtir. Kendi çocuklarý akla gelebilecek en berbat kiþi olsa bile, onun harika biri olduðuna inanýrlar. Bazý ana-babalar daha da ileri gider. Hayranlýk gözlerini o kadar köreltir ki, çocuklarýnýn bir dâhinin özelliklerine sahip olduðu konusunda kendilerini ikna etmeyi baþarýrlar. Aslýnda bunda pek yanlýþ bir þey de yoktur. Dünya böyledir. Ancak ana-babalar mide bulandýran yavrularýnýn ne kadar parlak olduklarýný bize anlatmaya baþlayýnca, biz de, “Bize bir tas verin; kusacaðýz!” diye baðýrmaya baþlarýz. Okul öðretmenleri gururlu ana-babalardan bu tür gevezelikleri dinlemek durumunda kaldýklarý için epeyce sýkýntý çekerler, ancak bunun acýsýný genellikle dönem sonu notunu atarken çýkarýrlar. Eðer ben öðretmen olsaydým, çocuklarýna hayran böyle anababalarýn çocuklarý için yazacak dâhiyane þeyler bulurdum. “Oðlunuz Maximilian,” diye yazardým, “tam bir serseri. Umarým aileniz bir iþ sahibidir de, okulu bitirdikten sonra onu oraya yerleþtirebilirsiniz, çünkü baþka hiçbir yerde iþ bulamayacaðýndan eminim.” Ya da kendimi þair gibi hissediyorsam, þöyle yazabilirdim: “Çekirgelerin iþitme organlarýnýn karýn boþluðunun iki yanýnda olmalarý ilgi çekici bir gerçektir. Bu dönem öðrendiklerine dayanarak kýzýnýz Vanessa’yý deðerlendirirsek, iþitme organý dahi olmadýðýný söyleyebiliriz.” 10 Tabiat bilgisi konularýnýn altýný üstüne getirebilir ve þöyle söyleyebilirdim: “Aðustos böceði yerin altýnda koza içinde altý yýl, yerin üstünde, güneþ ýþýnlarýndan ve havadan yararlanan özgür bir yaratýk olarak altý gün geçirir. Oðlunuz Wilfred bu okulda yerin altýnda altý yýl geçirdi ve hâlâ kozasýndan çýkmasýný bekliyoruz.


” Özellikle zehirli bir küçük kýz beni sokup þunlarý söyletebilir: “Fiona týpký bir buzdaðýnýn güzelliðine sahip, ama buzdaðýndan farklý olarak, yüzeyin altýnda hiçbir þeyi yok.” Öyle sanýyorum ki sýnýfýmdaki bu pislikler hakkýnda dönem sonu raporlarý yazmak hoþuma giderdi. Ancak bu kadar yeter. Devam etmemiz gerek. 11 12 Ara sýra, bunun tam tersine davranan, çocuklarýna hiç ilgi göstermeyen ana-babalarla da karþýlaþýlýr. Tabii ki bunlar, çocuklarýna tapanlardan çok daha kötüdür. Bay ve Bayan Wormwood, böyle bir ana-babaydý. Michael adýnda bir oðullarý ve Matilda adýnda bir kýzlarý vardý ve ana-baba özellikle Matilda’yý bir kabuk gibi görüyorlardý. Kabuk, bir süre tutmanýz gereken ve günü gelince koparýp attýðýnýz bir þeydir. Bay ve Bayan Wormwood, kü-çük kýzlarýný koparýp mümkünse komþu kasabaya, hatta daha da uzaklara atabilecekleri günü sabýrsýzlýkla bekliyorlardý. Ana-babalarýn sýradan çocuklara birer kabuk, birer ur gibi davranmalarý, yeteri kadar kötü bir þeydir. Ancak söz konusu çocuk olaðanüstü biri ise –bununla duyarlý ve zeki oluþunu kastediyorum– durum daha da beter bir hal alýr. Matilda bu iki özelliði de taþýyordu ama, her þeyden önce zekiydi. O kadar iþlek bir zekâsý vardý ve o kadar kolay öðreniyordu ki, yeteneði en geri zekâlý ana-babalar için bile apaçýk ortada olabilirdi. Bay ve Bayan Wormwood ise öyle anlayýþsýzdýlar ve kendi küçük boþ yaþantýlarýnýn içine öylesine gömülmüþlerdi ki, kýzlarý ile ilgili olaðandýþý herhangi bir þey fark edemedi­ ler.

Doðrusunu söylemek gerekirse, küçük kýzlarý bir bacaðý kýrýk halde sürünerek eve girseydi bile durumu fark edeceklerinden þüpheliyim. Matilda’nýn erkek kardeþi Michael gayet normal bir çocuktu, ama daha önce belirttiðim gibi, kýz kardeþ insanýn gözlerini yuvasýndan fýrlatabilirdi. Bir buçuk yaþýndayken, konuþmasý kusursuzdu ve birçok yetiþkin kadar kelime biliyordu. Ana-babasý buna alkýþ tutacaklarýna, ona gürültücü geveze dediler ve sert bir biçimde, küçük bir kýzýn görülebileceðini, ama sesinin duyulmamasý gerektiðini söylediler. Matilda üç yaþýna geldiðinde, evde saðda solda duran gazeteleri ve dergileri inceleyerek, okumayý kendi kendine öðrendi. Dört yaþýna geldiðinde hýzlý ve iyi okuyabiliyordu; doðal olarak kitaplarýn peþine düþtü. Bu aydýn aile çevresinde bulabildiði tek kitap, annesine ait Kolay Yemek Piþirme adlý bir þeydi. Bu kitabý baþtan sona kadar okuduðu vakit, bütün yeRoald Dahl MATİLDA 14 mek tariflerini ezbere öðrendi. Ama daha ilginç bir þey istediðine karar verdi. “Baba,” dedi, “Bana bir kitap alabilir misin acaba?” “Kitap mý?” dedi babasý. “Yalan dolu kitaplarý neden istiyorsun?” “Okumak için, baba.” “Tanrý aþkýna söyler misin, TV’nin ne eksiði var? Altmýþ iki ekranlý güzel bir TV’miz var ve sen gelip benden kitap istiyorsun! Kýzým, iyice þýmarýyorsun artýk sen!” Matilda, hafta içi her gün öðleden sonra evde yalnýz kalýyordu. Erkek kardeþi (ondan beþ yaþ büyüktü) okula gidiyordu. Babasý iþe, annesi de on mil uzaklýktaki bir kasabaya, bingo oynamaya gidiyordu. Bayan Wormwood bingoya çok düþkündü ve haftanýn beþ günü öðleden sonralarý bingo oynardý.

Babasýnýn ona kitap almayý 15 reddettiði günün öðleden sonrasýnda, Matilda kendi baþýna köyün kitaplýðýna doðru yürüdü. Oraya vardýðýnda, kendisini kitaplýða bakan Bayan Phelps’e tanýttý. Bir süre orada oturup kitap okuyup okuyamayacaðýný sordu. Bu kadar küçük bir kýzýn kendi baþýna geliþine þaþýran Bayan Phelps, yine de onu çok iyi karþýladý. “Affedersiniz, çocuk kitaplarý nerede?” diye sordu Matilda. “Þu alt raflarda,” diye karþýlýk verdi Bayan Phelps. “Bol resimli bir kitap bulmak için yardýmcý olmamý ister misin?” “Hayýr, teþekkürler,” dedi Matilda. “Kendi baþýma becerebileceðimden eminim.” Matilda o günden itibaren her öðleden sonra, annesi bingoya gider gitmez, týpýþ týpýþ kitaplýða yürüyordu. Yalnýzca on dakika süren yürüyüþ, ona rahat bir köþede kendi baþýna oturup kitaplarý birbiri peþi sýra devirdiði iki fevkalade saat saðlýyordu. Orada bulunan tüm çocuk kitaplarýný okuyup bitirdikten sonra, baþka þeyler bulmak için etrafta dolaþmaya baþladý. Ýki haftadýr onu büyülenmiþçesine izleyen Bayan Phelps, masasýndan kalktý ve kýza doðru yürüdü. “Yardým edebilir miyim Matilda?” diye sordu. “Þimdi neyi okuyacaðýmý düþünüyorum,” dedi Matilda. “Tüm çocuk kitaplarýný bitirdim.

” Roald Dahl MATİLDA Roald Dahl MATİLDA “Yani resimlerine baktým mý demek istiyorsun?” “Evet, ama kitaplarý da okudum.” Bayan Phelps upuzun boyuyla aþaðýya doðru Matilda’ya, Matilda da yukarý ona doðru baktý. “Bazýlarýnýn çok yetersiz olduðunu düþünüyorum,” dedi Matilda, “ama ötekiler çok hoþtu. En çok Gizli Bahçe’yi sevdim. Gizemle doluydu. Kapalý kapýnýn arkasýndaki odanýn ve büyük duvarýn arkasýndaki bahçenin gizemi.” Bayan Phelps afallamýþtý. “Tam olarak kaç yaþýndasýn, Matilda?” diye sordu. “Dört yaþýnda ve üç aylýðým,” dedi Matilda. Bayan Phelps iyiden iyiye afalladý, ancak bunu kendine saklayacak kadar aklýselim sahibiydi. “Þimdi ne tür bir kitap okumak istiyorsun?” diye sordu. Matilda, “Büyüklerin okuduklarý cinsten, gerçekten iyi bir kitap okumak istiyorum,” dedi. “Ünlü bir kitap, ama isim bilmiyorum.” Bayan Phelps aðýr aðýr raflarý gözden geçirdi. Nasýl bir kitap vermesi gerektiðini bilemiyordu.

Ýnsan yetiþkinler için yazýlmýþ ünlü bir kitabý dört yaþýndaki bir kýz çocuðu için nasýl seçer, diye sordu kendi kendine. Ýlk düþüncesi, on beþ yaþýndaki okullu kýzlar için yazýlmýþ bir aþk hikâyesi seçmekti. Ancak nedense rafýn yanýndan içgüdüsel olarak geçtiðini fark etti. “Bunu dene,” dedi sonunda. “Çok ünlü ve çok iyidir. Çok uzun gelirse, bana haber ver, sana daha kýsa ve biraz daha kolay bir þey bulayým.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

Yorum Ekle
  1. ktp çok iyi okumadım

  2. Kitap çk iyi ama ane ve babalar bizim iyiliğini istio ama bize bakarak bizi kırarak bizi İncilterek biz böle şey istemioz hem benim abim daha yeni askere gitti ben zaten çk kötüyüm 😔
    bide ailemiz bize baskı yaparsa yaparsa çk kötü olur bence biz adalet istioz