Ruşen Çakır – Direniş ve İtaat

Bundan tam on y›l önce, Ayet ve Slogan – Türkiye’de ‹slami Oluflumlar adl› ilk kitab›m yine Metis Yay›nlar›’ndan ç›km›flt›. Elinizdeki kitap, bir bak›ma onun devam›d›r. Daha do¤rusu, Ayet ve Slogan’›n devam› olarak tasarlad›¤›m ve “1980 Sonras› ‹slami Hareket” olarak adland›rd›¤›m genifl bir çal›flman›n ilk kitab›d›r. Bir süredir kafamda ‹slamc› kad›nlar üzerine bir kitap haz›rlama fikri vard›. Bunun nedenlerini kitab›n girifl bölümünde aç›klamaya çal›flt›m. Daha çok son yirmi y›l›n kad›nlar taraf›ndan de- ¤erlendirilmesini tasarl›yordum. Bir di¤er deyiflle, haddim olmayarak küçük çapl› bir “sözlü tarih” çal›flmas› yapmak niyetindeydim. Dr. Hidayet fiefkatli Tuksal ile yapt›¤›m röportaj, bunun pekâlâ mümkün olabilece¤ini gösterdi. Çünkü okuyucunun da görece¤i gibi Dr. Tuksal’›n yapt›¤›, hadislerde kad›n›n yeri üzerine kuru akademik bir çal›flma de¤il. O esas olarak belli bir tan›kl›ktan hareketle genel bir sorgulamaya girifliyor. Özetle Dr. Tuksal’›n bilimsel, elefltirel ve hepsinden önemlisi samimi aç›klamalar› beni di¤er röportajlar için cesaretlendirdi. Fakat maalesef Elif H.


Toros, Y›ld›z Ramazano¤lu ve Fatma Karab›y›k Barbaroso¤lu, kendilerince hakl› gerekçelerle böyle bir çal›flma içinde yer almak istemediklerini belirttiler. Buna karfl›l›k Muallâ Gülnaz, Emine fienliko¤lu, Sibel Eraslan ve Cihan Aktafl, bana güvenerek, büyük bir aç›k yüreklilikle görüfl ve tan›kl›klar›- n› dile getirdiler. Baflörtüsü sorunu hakk›ndaki bilgileri büyük ölçüde MazlumDer, AK-DER ve ÖZGÜR-DER’in yay›nlar›ndan derledim; 1987- Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları serbest bırakılmış eserdir 88’deki tart›flmalar›n kopyalar›n› Muallâ Gülnaz sa¤lad›. Röportajlardan baz›lar›, özet halinde Milliyet’te yay›mland›. Kitab›n iskeletini oluflturan yaz›n›n ilk hali, Birikim’in Eylül 2000 tarihli 137. say›s›nda, “‹slam, Kad›n ve Özgürleflme” dosyas› içinde “Dindar Kad›n›n Serüveni” bafll›¤›yla yay›mland›. On y›l sonra Ayet ve Slogan’›n devam›n› yazarak hem Türkiye’deki ‹slami hareketin bilançosunu ç›karmak, hem de kendi hesaplaflmam› yapmak istiyorum. “‹slamc› kad›nlar” konusunu bafll› bafl›- na bir kitapta ele al›p bunu dizinin ilk kitab› yapmam, böyle bir hesaplaflma kayg›s›n›n ürünüdür. Çünkü on befl y›ll›k gazetecilik yaflant›mda ‹slami hareketteki kad›n konusuna pek fazla e¤ilmedi¤imin, bunun da büyük bir eksiklik oldu¤unun bilincindeyim. Bunun kendimce birtak›m nedenleri var. Örne¤in bütün bu süre boyunca tan›d›¤›m ‹slamc› erkekler, ‹slamc› kad›nlarla temas kurma taleplerimi hep gereksiz, imkâns›z ve yanl›fl gördüler, gösterdiler. (Halbuki kendileri, ‹slamc› olmayan kad›n gazeteci veya araflt›rmac›larla iliflkilerini hep gerekli, mümkün ve do¤ru buldular.) ‹slamc› kad›nlar da böyle bir iletiflim için pek bir çaba göstermediler. Dolay›s›yla bir “tats›zl›k”tan kaç›nma endiflesi bu tür bir diyalo¤u imkâns›z k›ld›. Kad›n konusuna fazla el atmamam›n bir di¤er nedeni, bir din olarak ‹slam’› hiçbir flekilde tart›flmama yönündeki ilkemdi.

Bir gazeteci olarak ‹slam’dan ziyade, farkl› e¤ilimlerdeki müslümanlar›n, özellikle de ‹slamc›lar›n toplumsal, kültürel, siyasal ve ekonomik hayata bak›fllar›n› ele almaya çal›flt›m. Dolay›s›yla epey sansasyonel olan “‹slam’da kad›n›n yeri” tart›flmalar›n› ilahiyatç›- lara ve her kesimden merakl›lar›na b›rakt›m. Bu tavr›m›n di¤er bir nedeni de “‹slam ve kad›n” tart›flmas›n›n h›zla “‹slam ve cinsellik” tart›flmas›na kaymas›yd›. Bu kitapta genifl ölçüde tart›flmaya çal›flt›¤›m, türban (baflörtüsü) sorununun katetti¤i aflamalar da ürkekli¤imi pekifltirdi. Örtülü k›zlar, mevcut iktidara ve onun yasaklar›na karfl› uzun soluklu bir 10 D‹REN‹fi VE ‹TAAT Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları serbest bırakılmış eserdir direnifl yürüttüler. Ama bu süreçte ‹slami hareket içindeki iktidarlara karfl› bir direnifl gelifltirmediler, hatta itaatlerini daha da art›rd›lar. Sonuçta ‹slamc› kad›nlar “iki iktidar aras›nda” kalm›flt› ve her iki iktidar oda¤› da “baflörtüsü sorununu” en temel ve hayati sorun olarak görüyor, gösteriyordu. Bu sorun üzerine yazmak iyice zorlafl›yordu. Gitgide daha da çözümsüzleflen –belki de k›z ö¤- renciler d›fl›nda fazla kimsenin de çözülmesini pek istemedi¤i– baflörtüsü sorununa de¤inmeden ‹slamc› kad›nlar› ele almak ise en basitinden sahtekârl›k olurdu. Son olarak, bir erkek oldu¤um için ne kadar u¤rafl›rsam u¤raflay›m, kad›n konusunda erkek egemen zihniyetten tam olarak s›yr›lmam›n mümkün olmad›¤›n› biliyordum. Peki ne de¤iflti? On befl y›ld›r Türkiye’deki ‹slami hareketlili¤i gözlemeye ve anlamaya çal›flan bir gazeteci olarak, bu süreci hiç tereddütsüz bir flekilde flu üç cümleyle özetleyebilirim: 1) ‹slami harekete en büyük damgay› kad›nlar bast›. 2) ‹slami harekette en büyük çileyi kad›nlar çekti. 3) ‹slami hareket, bir erkek hareketidir. Bu üç tespiti peflpefle s›ralad›ktan sonra ya art›k ‹slami hareket üzerine yazmay› b›rakacak ya da zorunlu olarak kad›n konusunu ele alacak, hatta onu lay›k oldu¤u yere, olaylar›n merkezine oturtacakt›m. Di¤er bir deyiflle daha fazla kaçamazd›m.

Baflörtüsü, dolay›s›yla ‹slamc› kad›n konusunun iyice gündemden düfltü¤ü bir dönemde, “sansasyonel olma” riski de iyice azalm›flt›. Ayr›ca, ‹slami hareket içinde kad›nlara özel bir yer açma çabas›ndaki, say›lar› giderek azalan “direniflçi” kad›nlara ulaflmak, ÖZGÜR-DER ve AK-DER gibi son iki seneye özgü kad›n örgütlenmeleriyle birlikte eskisinden daha kolay hale geldi. Üstelik bu kad›nlar›n önemli bir bölümü de böyle bir diyalo¤u istemeye bafllad›. ‹slami cemaat ve flahsiyetlerin meydan› teker teker terk etti¤i 1997 sonlar›nda solcu/devrimci ö¤rencilerin örtülü k›zlara örgütlü bir flekilde destek vermesi birçok fleyi tersyüz etmeye yetmiflti. SUNUfi 11 Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları serbest bırakılmış eserdir Baz› yenilikçi ilahiyatç›lar, ‹slam’daki birçok tabu konuyu, bu arada kad›n sorununu da elefltirel bir flekilde irdelemeleri, özellikle de Dr. Hidayet fiefkatli Tuksal gibi yeni kad›n ilahiyatç›lar›n ‹slam’daki erkek egemen bak›fl aç›s›n› sorgulamalar› da iflleri iyice kolaylaflt›r›yordu. ‹lahiyatç› perspektifinin d›fl›nda baz› ‹slamc› kad›nlar, “‹slam ve kad›n” ve “‹slami harekette kad›n” üzerine daha fazla say›da ve daha nitelikli kitaplar› tek bafllar›na veya ortaklafla kaleme ald›lar veya dergi özel say›lar› haz›rlad›lar. Ayr›ca baflörtülülerin tan›kl›klar›n› derleyen çal›flmalar›n da, yetersiz olmakla birlikte artt›¤› görüldü. Bir di¤er olumlu geliflme de kad›nlar taraf›ndan kaleme al›nm›fl biyografik ve otobiyografik ö¤eler içeren edebi anlat›lar›n ço¤almas›. Bu kitapla, bir gazeteci, bir solcu, bir insan olarak önemli bir eksi- ¤imi gidermek, yani vicdani bir sorumlulu¤u geç de olsa yerine getirmek istiyorum. Ama de¤iflen ve bu kitab› eskisine göre daha mümkün k›lan bütün koflullara ra¤men de¤iflmeyen çok önemli bir nokta var: Bir erkek olarak, ne kadar u¤rafl›rsam u¤raflay›m kad›nlar›n dünyas›n› önyarg›s›z bir flekilde aktarabilmemin mümkün olmad›¤›n›, kendimi ne kadar feminizme yak›n hissetsem de feminist olamayaca¤›m› biliyorum. “1980 sonras› ‹slami hareket” kitaplar›n›n ana hatlar›n› oluflturmada Metis’ten Semih’in katk›s› çok büyük oldu. Ayr›ca yine Metis’ten Müge, Y›ld›z, Emine, Sabahattin ve Sedat’›n da kitaba çok eme¤i geçti. Tabii bir de evdekiler: Minnet Han›m, Ali Deniz ile “kad›n bak›fl aç›s›” ve “sözlü tarih”i zihnime kaz›yan Müge… Ruflen Çak›r Ekim 2000, Moda 12 D‹REN‹fi VE ‹TAAT Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları serbest bırakılmış eserdir ‹SLAM VE KADIN: ‹TAAT‹N MEfiRULAfiTIRILMASI GÜNÜMÜZ Türkiyesi’nde dindar kad›nlar›n kamusal alandaki varolufllar›n›n k›s›tland›¤› veya kimi durumlarda engellendi¤i, bunun bir insan haklar› sorunu haline geldi¤i aç›kt›r. Ancak Türkiye dahil, tüm müslüman ülke ve topluluklarda kad›nlar›n hak ve özgürlükler bak›m›ndan epey geri bir konumda olduklar›; bunun yaln›zca devletlerin bask›s›ndan kaynaklanmad›¤› ve kad›nlar› ac›mas›zca ezenlerin, kendilerini birtak›m ‹slami referanslarla da meflrulaflt›rd›klar› aç›kt›r.

‹slam’da kad›n›n yerini de¤erlendirmede flimdiye kadar üç temel görüflün mücadelesine tan›k olduk: a) Müslüman kad›nlar›n koflullar›n›n iyileflmesi için dinlerini terk etmelerini flart koflan görüfl; b) Müslüman kad›nlar›n koflullar›n›n, ‹slam içinde kalarak da iyileflebilece¤i görüflü; c) ‹slam’da zaten kad›n sorunu olmad›¤› görüflü.1 Birinci görüflte “‹slam, her din gibi kad›n düflman›d›r” fleklinde özetlenebilecek ateist yaklafl›mdan çok, di¤er dinlerin misyonerleri taraf›ndan savunulan “‹slam kad›n düflman›d›r” yaklafl›m› a¤›r bas›yor. Müslüman toplumlardaki laiklik yanl›s› ayd›nlar da 1. Her üç görüfl de, a¤›rl›kl› olarak erkekler veya “erkekleflmifl kad›nlar” taraf›ndan gelifltirildi. ‹slam-kad›n iliflkisini, ister ‹slam’›n içinden, ister d›fl›ndan olsunlar, feminist veya feminizan bir flekilde de¤erlendirmek isteyen kad›nlar da bu çerçevenin içinde kald›lar. Onlar, “kad›nlar›n durumunun iyilefltirilmesi”nin yerine “kad›n›n özgürleflimi” hedefini koyup erkek egemenli¤ine ve ataerkilli¤e aç›kça savafl açmalar›yla kendilerini di¤erlerinden ay›rabildiler. Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları serbest bırakılmış eserdir flu ya da bu flekilde bu görüfllerden etkileniyor, ama flu ya da bu nedenle ‹slam karfl›tl›¤› yapm›yor, yapam›yorlar. Yine de laiklik yanl›lar›n›n esas olarak ikinci grupta topland›¤› ortadad›r. Zaten bu öbekte yer alanlar çok genifl bir yelpaze oluflturmakta ve ‹slam’a, kad›na ve ‹slam-kad›n iliflkisine bak›flta birbirlerinden epey farkl›laflmaktad›rlar. Dikkat çekici olan nokta, bu öbe¤e son dönemde ‹slami kesimden kat›l›mlar›n h›zla ve nitelikli bir flekilde artm›fl olmas›d›r. Di¤er bir deyiflle, üçüncü görüflün, yani “Müslüman kad›n›n eflitlik ve özgürlük sorunu yoktur,” diyenlerin etkisi giderek k›r›l›yor. ‹slami Harekette Kad›n 1985’ten itibaren Türkiye’deki ‹slami hareketlili¤i gözlemeye ve anlamaya çal›flan bir gazeteci olarak, bu 15 y›l›, hiç tereddütsüz bir flekilde flu üç cümleyle özetleyebilirim: 1) ‹slami harekete en büyük damgay› kad›nlar bast›. 2) ‹slami harekette en büyük çileyi kad›nlar çekti. 3) ‹slami hareket, bir erkek hareketidir. Önce birinci cümleyi açmaya çal›flal›m: Türkiye’de 1980’li y›llarda yükselifle geçen ‹slami hareket, önceki y›llardan farkl› olarak kad›nlar› da aktif ve görünür bir biçimde saflar›na katt›.

Hemen hemen her ‹slami cemaat, kap›lar›n› her yafltan kad›na genifl bir flekilde açt›. Cemaatlerin bünyesinde kad›nlara yönelik dernek, vak›f gibi kurumsallaflmalara gidildi. Nakflibendiler “Kad›n ve Aile”, Nurcular “Bizim Aile”, Emine fienliko¤lu ve çevresindeki kad›nlar “Mektup” dergilerini ç›kar›yor; gazeteler kad›nlara özel sayfalar ay›r›yordu. Köklü cemaatlerin d›fl›nda, radikal e¤ilimli gruplar da özellikle k›z ö¤renciler aras›nda örgütleniyor, bu süreçte türban sorununun yaratt›¤› siyasallaflmadan genifl bir flekilde istifade ediyorlard›. Bu arada en çarp›c› dönüflüm Refah Partisi’nde yafland›. ‹stanbul ‹l Baflkan› Recep Tayyip Erdo¤an’›n inisiyatifiyle 1980 sonlar›nda bu ilde kurulan “han›m komisyonu” k›sa sürede gösterdi¤i üstün performansla dikkati çekti. Genel Baflkan Necmettin Erba14 D‹REN‹fi VE ‹TAAT Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları serbest bırakılmış eserdir kan’›n onay ve teflvi¤iyle ülke çap›na yay›lan komisyonlar, partinin 1994 ve 1995 seçim baflar›lar›nda kilit bir rol oynad›lar. Bütün bu süreç boyunca rakipleri, sürekli olarak, ‹slami hareketin en zay›f noktas› olarak gördükleri kad›n sorununu kafl›d›lar. Buna karfl›l›k ‹slamc›lar, uzun bir süre (en az›ndan 28 fiubat 1997′ ye ve 312. maddeden ma¤dur olmaya bafllad›klar› ana kadar) “inananlara bask› yap›ld›¤›” iddialar›n› do¤rulamak için sadece türban sorununu gösterebildiler.2 Sonuçta ‹slamc› kad›nlar, kendilerini haz›rl›kl› olmad›klar› ölçüde büyük ve ciddi bir çat›flman›n içinde buldular. Sonunda direnmeyi seçenler mesleklerini, okullar›n› kaybederken, direnemeyip itaati seçenler de büyük bir buruklu¤un içine yuvarland›lar. ‹çlerinde fiziki ve ruhsal sa¤l›klar›n› yitirenler de oldu.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir