Yasemin Candemir – Düs Sandigim, Türk Kadinlarinin Cinsel Fantezileri

Elimizdeki dosyada yer alan vakalara baktığımızda, en dikkat çekici gelişmenin, Türkiye’de bir erotik pornografinin ve kadınların sesinden bir cinsellik düzenlemesinin ortaya çıkmaya başlamış olması olduğunu ileri sürebiliriz. Cinselliği bir yabancı gibi değil ama tam da içinde olmak istedikleri şekilde veya yaşadıklarını aktararak yazı diline dökmeleri, gelen fantezilerin en dikkat çekici yanlarından biri. Türkiye’deki çeşitli şehirlerden gelen bu şahitliklerin, kimi zaman klişeleri tekrar etmesi, kimi zamansa cinsellik dışı bir siyasi mevzunun, barışın, bölgedeki sorunlann pasifik bir yoldan, daha fazla kayıp vermeksizin, anaları, kardeşleri ve babalan üzmeden gerçekleşebilmesi hayâllerini “olmamış bir fantazma” gibi algılatmalan (Diyarbakır’dan yazanın örneğinde olduğu gibi), atipik örnek oluşturması açısından çok ilginç. Pornografik edebiyat diye adlandırılan edebiyatın, birkaç kelimeye ve hatta düzen kelimelerine (‘Şunu yap!’ veya ‘Bunu yap!’ gibi) indirgenerek yapıldığını biliyoruz. Gelen fantezilere bakarak, Türk kadmlannda şiddetin ve erotizmin birleştiğini artık rahatlıkla varsayabiliriz. Tasvirler, bu tip yazılarda edebî olmaktan çok uzak kalarak, sadece heyecanı tetiklemekle işlevsellik kazanmakta. Durumu anlatmak veya tasvir etmekten geçen bir pornografik erotizmin, kadınların dünyasına girmiş olduğunu söyleyebiliriz. Karakterlerin (çocukluk arkadaşı, komşular, yakın çevre veya iş arkadaşları) veya mekânların (havuz, araba içi, piknik bezi ve hatta kütüphane) değişmesi yeterli olabiliyor. Birçok vakada, bir hizmet verme, aşağılanma, hizmetçilik veya patrona hizmet gibi ikili ilişkilerin sınıfsal yapısı dikkat çekmekte. Ancak burada daha da ilgi çeken şey şu: Kadınların kendi özgürlük alanlannı hayâl ederken, patronlarıyla birlikte eşit bir ilişkiye girebilmeleri fantazmım takip edebiliyoruz. Öte yandan, “erişemeyecekleri” bir hayatı yaşayan erkeklerle birlikte olma fantezisinin de, bugün artık “beyaz atlı” prensin yerini almaya başlaması söz konusu. Evlilik bekleyen ve bekâretlerini kocalarına saklayacak olan kadınların, artık bekâretten öte kendi cinsel orgazmlarını yaşama istekleri ön plana çıkmaya başlıyor: Bu bir bakıma mâdun ile celladın yan yanalığı. Buradaki cinsel şiddet, daha çok kendisini aşağılama veya “fahişeleşme” (Bunuel’in “Gündüz Güzeli” filmini düşünebiliriz) fantazmma doğru kayıyor, hatta bazen gözetlenmek, teşhircilik öğelerini de izliyoruz. Bu vakalarda, kendilerine sözleşmeli bir cellat arayan kadınların baskı altına alınma fantezileri de gözlemlenebiliyor, ama yine de çoğu vakada, “bir kadın özgürleşmesinden söz etmek doğru olacaktır. Kadın, kendisini veren, cinselliğini gösteren ama aynı zamanda kendisi de hazza ulaşan bir varlık olarak, hizmet verdiğiyle cinsel olarak aynı platforma oturmayı arzuluyor.


Burada bazen kadınların eşlerinden çok başkalarını düşünmeleri ise, psikotik olarak zor bir ana tekabül edebiliyor: Kadın veya erkekleri düşünerek kendi eşiyle beraber olan kadınların tatminsizlikleri veya bazen tecrübe eksiklikleri, beraber oldukları erkeklerin de, cinsel olarak kendilerini tamamen tatmin ederken, yanı sıra ne kadar bencil olduklannı düşündürtüyor. Bir fantazma, gerçekleşemeyen bir hülyanın, hayâlde gerçekleşmesi demek; ama bu da cinsel tatminin, gerçek üzerinden değil de biçimselık ve hayâl gücü üzerinden geliştiğini düşündürtüyor. İkili ilişkilerde, kadınların patronlanyla ilişkilerinde, nasıl bir mâdun-cellat ilişkisi mevcutsa, iş kadınlarının yöneticiliğinin arkasındaki tatminsizlik ve sevgi eksikliği, o kadınlann ikili, biri gerçek diğeri ise gizli bir yaşam yaşamalanna neden olmakta. Bir tür şizofreni olarak adlandmlamayacak, postmodem yaşamlardaki değişkenliği işaretleyen ikili yapıların yaşamları ikiye bölmesi, iş ve zevk arasındaki ayrımın Freudyen ikiliğini bize göstermekte. Haz ve Gerçek ilkesi tamamen ikiye ayrılmış durumda ki, bu her zaman aynlamayabiliyor. Gerçek dünyanın verdiği tatminsizlik sadece cinsel olarak değil, aynı zamanda iş dünyasının tatminsizliğini de beraberinde getiriyor. Bu durum tam da, ikili, gerçek ve gizli hayatlara yol açıyor. Aslında mâdunlann konuştuğunun ve patronların veya cinsel fantazmı yaşayanların az konuştuğunun farkına vanyoruz. Çoğunlukla anlatı şeklinde olan bu pornografik yazılardaki fantazma öğesinde, kadınlann hayatta konuşamadıktan zamanlarda bile, yazılannda konuştuklannı görüyoruz. “Mâdunlar konuşabilir mi?” sorusunu, fantazmalara baktığımızda, “Konuşmaktalar” şeklinde cevaplayabiliriz. Demek ki, Türkiye’de, konuşamayan bir azınlık olarak kadınlann kendilerini ifade etmeye ve hatta bunu cinsel fantazmalar sayesinde başarmaya başladıklannı izliyor ve gözlemliyoruz. Paradoksal olarak bu dil, cinselliğin içinden geçiyor. Bu duruma göre, aynı zamanda, postfeminist bir dönemin içindeki biyolojik ayrımın, cinsel olarak ayrılmadığını fark etmeye başlıyoruz. Erkek ve kadın olarak aynmm, biyolojik olmaktan da öte sosyal bir olgu farkı olduğunu düşündüğümüzde, kadınların bu biyolojik farkı da sosyal farkı da fantazmalarında aşmakta olduklarını, toplumsal ve cinsel semptomlara bakarak gözlemleyebiliriz. Burada hayâl gücünün edebiyattan çok daha fazla olduğunu, erotik dergilerden, kadın dergilerinin fantezi sayfalarından, popüler kültür dünyasından, medya ve televizyondan kaynaklandığını görmek, edebi bir pornografinin klişeleşmiş bir pornografi olduğunu bize hatırlatıyor (yine de, kütüphaneciyle sevişme hayâli kurulan vakanın en atipik vaka olduğunu söyleyebiliriz).

Bazense, hayâllerin kaynağının, çocukluk yaşamlarının, bir bellek bloğu gibi fantazmalann içine yerleşmekte olduğunu izleyebiliyoruz (çocukluk aşkı, komşu, fotoğrafçı stüdyosunda hayâller kurmak-mankenlere ve erkek dergilerine soyunan kadınlara benzemek fantazmı). Kıyafet fetişizmi içindeki vakalarda ise, taksitlerin vaktinin hatırlanması, haz ilkesiyle gerçeklik ilkesinin her zaman ayrılmadığını bize hatırlatıyor. Prof. Dr. Ali Akay 26-06-2009, İstanbul Kadın psikolojisini otuz yıldır incelememe rağmen, büyük soruya cevap bulamadım: Gerçekte kadınlar ne istiyor?” Sigmund Freud Kafkavari bir fantezi: Kütüphanedeki memurların, sıradan görünüşlü, kendi halinde, hatta biraz da silik görünen bu adamların, yakıcı bir erotizmi olabilir mi? Mesela bir memurun, hatta kütüphanede kitapların arasına gömülmüş birinin, yıllarca kitaplara değen ellerinin bir kadın tenine dokunuşu nasıl olur kim bilir… Işıklar kararınca, kitapların sessiz tanıklığında… Saliha, 29 Ankara Benim fantezim kütüphanede geçiyor. Evliyim. Kocamla toplam beş yıldır birlikteyiz. İki yıldır da evliyiz. Aynı üniversitenin başka bölümlerinde okurken tanıştık. Bu fanteziyi kurmadan, onunla sevişemiyorum bile. Biliyorum hastalıklı. Bilse kendisini çok kötü hisseder. Ama fantezimi kurmadan ne sekse konsantre olabiliyorum ne de orgazma. Bu yüzden kendimi suçluyorum ama arkadaşlarımla konuştuğumda öğrendim ki, hepsinin gece yatağa girmeden kurduğu bir fantezisi var. Olay, akşam saatlerinde, bir kütüphanede başlıyor.

Kütüphane kapanmak üzere olduğundan, elimde değiştireceğim kitaplarla, soluk soluğa içeri giriyorum. Memur önündeki işlerle uğraşıyor. Kitapları kenara bırakmamı, deftere imza atmamı istiyor. Göz ucuyla da beni seyretmeye başlıyor. Tedirgin oluyorum ama bakmadan da edemiyorum. Bu arada kütüphanede kalan son birkaç kişi de toparlanıp gitmeye hazırlanıyor. Ben oyalandıkça aramızdaki gerilimin arttığını hissediyorum. Ayaklanm bir türlü çıkıp gitmek istemiyor. Memur, bulun-dugu deskin arkasındaki kapıyı açıyor ve gözden kayboluyor. Yeni kitaplar alabilmem İçin gelmesini beklemem gerek. Dayanamayıp eteğimin altındaki iç çamaşırımı çıkarıyorum ve alelacele çantama sokuyorum. Sutyenimi çıkartacak zamanım yok. Bu arada herkes kütüphaneden çıkmış durumda. Bir anda kütüphanenin ışıkları kararıyor. Kapı açılıyor ve memur, eliyle gelmemi işaret ediyor bana.

Yavaş hareketlerle gidiyorum. Arkada ne olduğunu merak ediyorum. Kapının arkasında bir kitap deposu ve rahat görünen bir koltuk var. Neredeyse hiç konuşmuyoruz. O daha hiçbir hareket yapmadan tişörtümü çıkarıyorum. Eteğimi indirdiğimde ise donup kalıyor. Hiç aceleci değil. Yavaşça beni koltuğa itiyor. Sevişmeye başlıyoruz. Onu hissettikçe heyecanlanıyorum. Ellerini vücudumun her yerinde dolaştınyor. Sertliğini hissedebiliyorum. Sadece bu hareketiyle bile boşalabilirim. Ama kendimi tutuyorum. Yavaşça içime giriyor ve hızlanıyor.

Daha fazlasını istiyorum… Daha fazlasını… O sırada kocamla doruğa ulaşmış oluyoruz. O, heyecanıma inanamıyor ve boşalıyor. Tabii ben de. Tekrar sevişmek istiyor; memurun çıplak hali gözlerimin önünde, bu yüzden ikinci artık imkânsız değil. Ne zaman bu fantezimi kursam, hayâlimde canlandırsam, sevişmek ve orgazm olmak için kendimde güç buluyorum. Kocam sevişmemizin birdenbire ne kadar renkli hâle geldiğine inanamıyor. Her seferinde bana bakıp, sevgi dolu gözlerle, “Seninle her zamanki gibi muhteşemdi…” diyor. Gülümsüyorum. Fotoğrafçıda bir gön: Genç kızların hayâlidir güzel fotoğraflar çektirmek. Arzu, bu işten belli ki para da kazanıyor. Onun işi, fantezisi. Arzu, 20 İstanbul Fotomodellik yapıyorum. Bir gün, çekim yaptığımız fotoğrafçılardan biri, kendi çalışmaları için çıplak poz verip veremeyeceğimi soruyor. Daha önce hiç yapmadığımı söylüyorum. “Yarın gel,” deyince, ertesi gün hazırlanıp gidiyorum.

Çok az gördüğüm birinin karşısında soyunup poz vermek biraz garip geliyor. Çekime üst kısımdan başlıyoruz. Önce memelerimin fotoğraflarım çekiyor. Yavaş yavaş utangaçlığımı attığımı hissediyorum. “Artık tamamen soyun…” diyor. Çekiniyorum ama kabul ediyorum. Karşısında çırılçıplağım. Fotoğrafları çekerken terlemeye başlıyor, bana yaklaşıyor. Sanki titriyor gibi. Sırayla ne yapmam gerektiğini söylüyor, ben de emirlerine itaat ediyorum. Stüdyodaki kanepeye oturmamı ve bacaklarımı açarak poz vermemi istiyor. “Bunu kendim için çekiyorum,” dediğinde ne yapacağımı şaşırıyorum. Elinde makinasıyla, gittikçe bana yaklaşarak çekiyor. Sanırım artık ben de, bir an önce yanıma gelsin istiyorum. Makinasını yavaşça yere bırakıyor.

“Bu duruşunu sakın bozma,” diyor ve bacaklarımın arasına kafasını sokuyor. Engellemeye, itmeye çalışıyorum ama öyle bir istek uyandırıyor ki, engel olmak imkânsız. Kendimden geçene kadar yapıyor bunu. Belki de saatlerce. Artık halim kalmamış. Sonra soyunuyor. Ona karşı koymamaya ve hiçbir şey yapmamaya niyetliyim. Kendimi tümüyle ona bırakmışım. Ve sanki çok sevdiğimi biliyormuş gibi aynı şeylere devam ediyor. Sonunda beni yatmyor ve çok hızlı bir şekilde içime giriyor. Zevk çığlıklarım arasında olay bitiyor. Bu olay gerçekten oldu mu? Bunları yaşayıp yaşamadığımın yorumunu size bırakıyorum. Bu fanteziyi ne zaman düşünsem deliriyorum. Bu ortamı yaratmak istiyorum ama buna imkân olmadığını biliyorum. Gerçek şu ki, sevgililerimden biriyle bunu denedim.

Hiç de istediğim gibi olmadı. İsteklerime saygı gösterecek bir erkekle beraber olmadım henüz. Hayat bir oyun. Bence cinselliğin içinde de mutlaka oyun olmalı. Yan komşu fantezisi: Belki de sekste mutluluğa giden yol, yan komşunun yatağından geçiyordur, kim bilir? Yeşim, 29 İzmir Komşum yalnız yaşıyor. Benim fantezimin kahramanı o. Sıradan gecelerden birinde evde otururken, “Neden olmasın?” diyerek, göğüslerimi zor kapatan saten geceliğimi giyiyorum ve karşı komşumun kapısını çalıp, elektriklerde bir sorun olup olmadığını soruyorum. “Hiç sorun yok,” diyor. Ama benimkinde var ve “Bir kadın olarak bu sorunu tek başıma halledemem,” diyorum. Yardım etmeye pek istekli görünmüyor ama beş dakika izin istiyor. İçeri gidiyor, su sesi duyuyorum. Yanılmıyorsam bu beş dakikayı duş alarak değerlendiriyor. Ardından kapıda beliriyor. Kapısını kilitleyip benim daireye gidiyoruz. Evim kapkaranlık.

El feneri olup olmadığını soruyor, alt dolaptan almak için eğiliyorum ama bir türlü bulamıyorum. Dizlerimin üstünde, dolabı karıştırıyorum. içime bir şey giymediğimi görüyor. “Sanınm şurada,” diyerek o da eğiliyor ve birbirimize çok yaklaşıyoruz. Göz göze geliyoruz. Beni arzuladığını görebiliyorum. Arkama dayanıyor. Erkekliğini, jean pantolonunun üzerinden kalçalarımda hissediyorum. Delirmiş durumda. Ben de ondan farklı değilim. Minik hareketlerle kalçalanmı, popomu okşuyor. Heyecandan çıldırmış haldeyim. Önünde duruyorum. Beni hafifçe kaldırıp dudaklanmı öpüyor, sonra ısırıyor. Bir anda dillerimiz birbirine değiyor.

Elleri boş durmuyor. Geceliğimin askılarını indiriyor, gecelik belime düşüyor. Dudaklanmı öperken göğüslerimi elleyerek, hafif hareketlerle beni delirtiyor. Bir eli göğsümde, bir eli derinlere iniyor. Kendimden geçiyorum. Kucağına alıp yatağıma götürüyor, soyunup yanıma geliyor ve sanki uzun zamandır birbirimizi bekliyor-muş gibi sevişiyoruz. Kaç kere orgazm olduğumu hatırlamıyorum. Elektriklerin kesik olması sanki o gecenin hiç bitmeyeceğine işaret. Sabaha kadar sevişiyoruz, yine de doyamıyoruz. Kendiliğinden kapımı çalacak bir tip olmadığını biliyorum; bu yüzden, onu tekrar evime çekmek için yeni planlar yapmam gerekiyor. Kıyafetler ve fanteziler: İyi bir seks için her şey mübah! Ayşe, 18 Bursa Benim en çok sevdiğim fantezi, kostüm değiştirerek erkek arkadaşımın karşısına çıkmak. En son hizmetçiydim. Sevgilim, beni karşısında hizmetçi kıyafetiyle görünce, önce hafif bir şok geçirdi ama çok da heyecanlandı. Rolümü, aceleye getirmeden, gerçeğe yakın oynadım: Ev sahibi rolüne bürünen sevgilimle oynaşmaya başlıyorum. Popomu zor kapatan eteğimle yürüyüp yerden bir şey alırken, arkamdan beni izlemesi çok hoşuma gidiyor.

Eteğimin altını, tangamı, bronz vücudumu izliyor. Evin çok sıcak olduğunu söyleyip, ellerimin pis olmasını bahane ederek, elbisemin düğmelerini biraz açmasını rica ediyorum. Sonunda karşısındaki sandalyeye oturuyorum. O, koltukta. Bacak bacak üstüne atıyorum. Bacaklarım, jartiyerim, tangam, kalçalarıma kadar her yerim ortada. Sanki Sharon Stone’um ve Basic Instict’ten bir sahnedeyiz. Sevgilimin gözü bende. Ona, maaşımın az geldiğini söylüyorum. O da arttırmayacağını söylüyor. Ben de bir şekilde telafi etmesini istiyorum. Bacaklarımı biraz daha aralıyorum. Dayanamıyor ve kucağına alıp yatağa atarak, “Benim 18’liğim, dünyanın en güzel hizmetçisi!” diye inleye inleye yapıyor beni. Elbisem parçalanıyor ama buna değiyor. Erkek arkadaşım bu aralar yine heyecan istiyor.

Onu eğlendirmek için şimdi de fahişe kılığına girmeyi planlıyorum. Yılbaşı sürprizi olarak, paket yapıp kendimi yollayacağım ona ve “Siparişiniz geldi!” diyeceğim. Yukarıda anlattığım yaşanmış bir fantezidir. Ne zaman kostüm değiştirsem, o role bürünmeye başlıyorum. Kostümü satın alırken, kadın polis kıyafetiyse, polis olduğumu söylüyorum satıcıya. İyi bir seks için tüm bu zahmete değer. Mumlar söndüğü zaman her kadın güzeldir.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir