Henri Charriere – Kelebek

1967 Temmuzunda, servetini sıfıra indiren büyük yer sarsıntısından bir yıl sonra, altmış yaşlarında bir genç adam Albertine Sarrazin’den söz edildiğini duymasa bu kitap yazılmayacaktı. Sarrazin, tepeden tırnağa ışıltı, gülümseme ve yüreklilik dolu bir kara elmastı. Bir yıl içinde, ikisi cezaevi günleriyle kaçışlarını anlatan üç kitap yazmış; bütün dünyaya ün salmıştı. Altmış yaşlarındaki genç adamın adı […]

Henning Mankell – Riga’nın Köpekleri

Sabah saat onu biraz geçe kar yağmaya başlamıştı. Balıkçı teknesinin dümenindeki adam küfretti. Hava raporunu dinlemişti ama fırtına başlamadan önce İsveç kıyılarına ulaşabileceklerini ümit ediyordu. Bir gece önce Hiddensee’de oyalanmasaydı şimdi çoktan Ystad’da ulaşmış ve dümeni birkaç derece doğuya kırmış olacaktı. Oysa şimdi yedi deniz mili daha gitmesi gerekiyordu. Kar yoğun bir şekilde yağarsa görüş […]

Helen Reilly – Cellatlar da Ağlar

LOLLIE Fellows’la Noel’den kısa bir süre sonra New York’ta karşılaşmıştım. Mühendis arkadaşım Dan Garth’le, Sherry’de yemek yiyorduk. Tam dışarı çıkarken Lollie’yi gördüm. Lokantadakilerin büyük bir kısmı yemeklerini bırakıp bu güzel kadına dönüvermişti. Bundan çok önceleri Lollie, Amerika’nın bir güzellik kraliçesi kadar ünlüydü. Her gün gazetelerde Lollie’nin kusursuz güzelliğini yansıtan resimlerine rastlanırdı. Bunlar, Lollie, Cumhurbaşkanının köpeğini […]

Helen Nielsen – Yanlış Tanık

ADIM Markham Orant. 39 yaşındayım. Hiç de pasaportumdaki resmim kadar çirkin sayılmam. Bir kere 1.76 boyunda, 80 kilo ağırlığındayım. Sonra gözlerim yeşil-kahverengi karışımı; son zamanlarda şakaklarıma düşen aklarla daha bir yakışıklı oldum. Evliyim ve üç çocuğum var. Karım Nancy çok hoş bir kadındır. İyi bir ev kadını, iyi bir annedir. Ne onun ne de benim […]

Heinrich von Kleist – Michael Kohlhaas

On altıncı yüzyılın ortalarında Havel ırmağı kıyılarında, zamanının en haksever, aynı zamanda en korkunç adamı, Michael Kohlhaas adında bir at tüccarı yaşıyordu. Bir köy öğretmeninin oğlu olan bu garip adam, otuz yaşına kadar, yaşamını örnek bir yurttaş olarak geçirmişti. Hâlâ kendi adını taşımakta olan köydeki çiftliğinde, sanatıyla geçinerek dingin bir ömür sürüyordu; sevgili karısının doğurduğu […]

Heinrich von Kleist – Düello

On altıncı yüzyılın ortalarına doğru Havel nehrinin kıyısında, zamanının en dürüst, ama aynı zamanda en ürkünç adamlarından biri olan Michael Kohlhaas adında bir at taciri yaşardı. Bir öğretmenin oğlu olan bu sıra dışı adam, otuz yaşına gelene kadar örnek bir vatandaş olarak gösterilebilirdi. Hâlâ onun adını taşıyan bir köyde çalışarak geçimini sağlar, karısının ona verdiği […]

Martin Heidegger – Düşüncenin Çağrısı

Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Sürekli ihtimamla ona dönük yaşamak, günlerin deveranına göre aslın asliyeti içinde değişik imkânlara açık kalmasını […]

Martin Heidegger – Nedir Bu Felsefe

Alman düşünürü Martin Heidegger (1889-1976) Edmund Husserl’e (1859-1938) adadığı 1927 yılında tamamlanmadan yayımlanan tek sistematik yapılı Varlık ve Zaman (Sein und Zeit) adlı ünlü yapıtının başına ön deyim olarak Platon’un “Sophistes” diyalogundan şu alıntıyı koyar: “varolan kavramını kutlanırken onunla ne demek istediğinizi belki uzun zamandır bilmektesiniz: biz de daha önceleri bunu bildiğimizi sanıyorduk, ancak şimdi […]

Hegel – Tinin Görüngü bilimi

Bir yapıta alışılageldiği gibi bir önsözde önceden değinmek, yazarın saptadığı amaç ve çalışmanın nedeni üzerine, aynı konuda önceki ya da çağdaş başka çalışmalarla kurduğuna inandığı ilişki üzerine önceden söz etmek — bu, felsefi bir çalışma durumunda, yalnızca gereksiz değil, ama, olgunun doğası nedeniyle, giderek uygunsuz ve amaca aykırı görünür. Çünkü bir önsözde felsefe üzerine yerinde […]

Hegel – Tarihte Akıl

Baylar! Bu derslerin konusu felsefi dünya-tarihidir. Gene dünya- tarihinin kendisini izleyeceğiz; konumuz tarihten çekip çıkaracağımız ve içeriğine örnekler gösterebileceğimiz genel düşünceler değil, dünya-tarihinin kendisinin içeriğidir. Buna temel olacak bir ders kitabı gösteremiyorum; -ayrıca benim “Hukuk Felsefesinin İlkeleri”inde §341 den §360’a (son) kadar bu türlü bir dünya-tarihinin daha kesin kavramını, ele alınışında göz önünde bulundurulması gereken […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Üç Çatılı Ev

Bir sabah beraber kahvaltıya oturmuştuk ki Holmes: “Watson, korkarım gitmek zorundayım,” dedi. “Gitmek mi? Nereye?” “King’s Pyland, Dartmoor’a.” Buna hiç şaşırmamıştım. Aslında, günlerdir İngiltere’nin bir uçtan bir uca dilinde olan böyle bir hadiseye nasıl oldu da karışmadı diye meraktaydım. Gün boyu çenesi göğsüne mıhlı, çatık kaşlarıyla odada bir ileri, bir geri volta atıp durmuş, piposu […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Suç Detayda Saklıdır

“Watson, korkarım gitmek zorundayım,” dedi Holmes, bir sabah kahvaltıdan sonra. “Nereye peki?” “King’s Pyland, Dartmoor’a.” Buna hiç şaşırmamıştım. Aslını sorarsanız, bütün İngiltere’yi çalkalayan bu esrarengiz vakaya nasıl oldu da hâlâ bulaşmadı diye merak ediyordum zaten. Dostum odada bütün gün çenesi göğsünde, kaşlarını çatmış, piposunu art arda doldurarak bir ileri bir geri yürümüş ve yine her […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Sokakta Bir Deli

Karnım doyunca, eski defterleri karıştırdım. Sekiz yıldan beri dostum olan Sherlock Holmes’un yöntemlerini incelemekteyim. Notlarıma göz gezdirdiğim zaman, olağanüstü yetmiş meseleye rastlıyorum. Feci, komik, acayip olanları var, ama hiç biri sıradan, basit değil. Sebebi meydanda, Holmes herhangi bir işle uğraşmaz, o para kazanmak için değil, meslek aşkı uğruna, çalışır. Bunun için sıradan olaylara karışmaz, ona […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Sarı Surat

Dostum, koltuğundan yavaş bir şekilde elleri sabahlığının cebinde olduğu hâlde kalktı ve omzumun üzerinden bakmaya başladı. Aydınlık, soğuk bir Şubat sabahıydı ve önceki günden kalma karlar yeri kalın bir örtü gibi kaplamış, kış güneşinin altında parlıyordu. Baker Sokağı’nın merkezinde bulunan karda, işleyen trafik sayesinde, kahverengi bant şeklinde yol açılmıştı ancak yolun her iki tarafında ve […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Mavi Yakut

Dostum Sherlock Holmes’un ev sahibesi Bayan Hudson dünyanın en sabırlı kadınıdır. Her Allahın günü evini acayip ve şüpheli kişilerin doldurması yetmiyormuş gibi, bir de ilginç kiracısının tuhaf alışkanlıklarına ve düzensiz hayatına katlanmak zorunda kalıyordu. Holmes’un inanılmaz dağınıklığı, en olmadık zamanlarda keman çalma tutkusu, evin içerisini berbat kokulara boğan kimya deneyleri ve hayatından eksik olmayan şiddet […]

Hayrettin Ökçesiz – Düşündüşlem Deyişler

Kitap, yaklaşık yirmi yıldan beri kağıda döktüğüm düşüncelerimi kendi biçiminde içeren yazılardan oluşuyor. Burada dile gelen bakışın duygu, düşünce evine tüm bu sözcük bileşimlerinden oluşan bir keçiyolunu izleyerek geldim. Siz de gelin, kalın, gidin sağlıcakla… Bu deyişlere, zaman içerisinde yayımlanırken ”El’li Söz”, “Flu(x)us – Bir Denizin Kıyısından Bir Avuç Çakıl Taşı” gibi adlar taktım. Şimdi […]