Mustafa İslamoğlu – Hayat Kitabı Kuran Gerekçeli Meal Tefsir 2

ûre adını, Kur’an’ın en sembolizmi en yoğun âyeti olan 35. âyetinden alır. Nûr, “kaynağı görünmeyip hedefini görünür kılan ilâhi ışık” anlamına gelir. Daha ilk neslin dilinde bu adla anılmıştır. Sûre Medine’de parça parça inmiştir. Konu farklılıkları bu sonucu verir. Zina ile ilgili ilk âyetleri 3. yılda inmiş olmalıdır. Zira bu âyetlerin inişine neden olan olayın […]

John Scalzi – Hayalet Tugay

Kayayı kimse fark etmedi. Çok da iyi bir sebebi vardı bunun. Ömrünü uzun zaman önce tüketmiş kısa dönemli bir kuyrukluyıldızın yörüngesindeki milyonlarca kaya ve buz kütlesinden biri olan bu alelade kaya, tıpkı o cansız kuyrukluyıldızın bir parçası gibi gözüküyordu. Kaya diğer bazılarından daha küçük, bazılarındansa daha büyüktü; fakat genel olarak bakıldığında onu diğerlerinden o veya […]

Hasret Çomak – Dünya jeopolitiğinde Türkiye

Teorik Çerçeve Üzerine Genel bir kavram olarak “güç” bir iş yapabilme -etki yaratabilme- kapasitesini ifade eder 1. Bu etki yaratma hususunun sosyal bilimler alanında ele alınışı ise pozitif bilimler alanındaki örneklere nazaran büyük farklılıklar gösterir 2. Burada söz konusu olan bir “organizma” ile onun içine oturduğu çevre arasında bağlantı kurmaktır. Bu organizma herhangi bir sosyal […]

Hasan Öztoprak, Özlem İşbilir – Anadolu Masalları

Çok eski zamanlarda Danyal adında bilgelerin bilgesi bir adam yaşarmış. Bu bilgenin onu her zaman saygı ve hayranlıkla dinleyen, bilgisinden yararlanmak isteyen pek çok öğrencisi ve seveni varmış. Ama gel gör ki, değerli el yazmalarına ve onca kitabına sahip çıkacak, mirasçısı olacak bir çocuğu yokmuş. Derdinden ve üzüntüsünden ne yapacağını bilemeyen bilge, bir evlat sahibi […]

Hasan Öztoprak – İmkansız Aşk

Bu hesapsız buluşma İstanbul’u da sarsan büyük depremden yirmi bir gün sonraydı. Son büyük kavgamızı depremin hemen ertesi günü yapmıştık. Deprem gecesi Cihangir’deki teras katının yer yatağında uyuyorduk. Sarsıntıyla uyandık. Uzun ve yorucu bir sevişmenin sonrasında giysilerimizi giymeye üşendiğimizden çırılçıplaktık. Sarsıntı hâlâ sürüyordu ama tepemizdeki kiremitlerin takırtısı sarsıntıdan daha da ürkütücüydü. Donakalmıştık, yerimizden kalkamıyorduk. Neden […]

Hasan Latif Sarıyüce – Türk Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Ansiklopedisi 1

‘Var mı, yok mu, gerekli mi, gereksiz mi’ tartışmaları hâlâ sürüp giden bir çocuk edebiyatımız var. Yüz yıl önce üç beş yazar çocuklar için kırık dökük bir şeyler yazarken bugün bine yakın yaşlı/genç yazar, çocuklar için üretiyorlar. Demek ki bir çocuk edebiyatı, bir çocuk kitapları pazarı var bu ülkede. Yazılanlar, okunmasa, satılmasa niçin basılsın bunca […]

Hasan Basri Efendi – Bir Gemi Katibinin Esaret Hatıraları

Eski yazı ile yazılmış ve de eskimiş, 1965 yılında vefat eden babam İhya Kaptan’a ait, iki sarı defter bana kardeşim Bilon tarafından iki yıl kadar önce verildiğinde, ne olduğunu bilmeden ve anlamadan incelemek için elime almıştım. Dikkatimi çeken defterlerin eskiliğine rağmen yazıların son derece temiz, itinalı, düzgün yazılmış olması bazı yerlerinde Kiril alfabesi ile yazıların […]

Hasan Ali Toptaş – Uykuların Doğusu

Bir gölge gibi, masaya doğru yeniden yürüdüm. Doğrusunu istersen, içimdeki hikâyenin hangi cümleden başlayacağını bilemiyordum o sırada. Sendeleye sendeleye, rutubet kokularının arasından geçip masanın başına oturduğumda da bilemedim zaten, parmak uçlarımda biriken o dehşet verici uğultularla birlikte, öylece kımıldandım durdum. Sonra, işte ben böyle kımıldanırken, nasıl oldu bilemiyorum ama, birdenbire masanın üstündeki kâğıtların şeklini alan […]

Hasan Ali Toptaş – Sonsuzluğa Nokta

Otobüsün ön koltuğuna yorgun bir tavşan gibi büzülmüş, öylece bakıyordum. Çantam dizlerimin üstündeydi; onu tepemdeki rafa ya da aşağıdaki bagajın karanlığına, onca sepetin, naylon torbanın ve içlerinde ne olduğu bilinmeyen eciş bücüş bavullarla çuvalların arasına koyamazdım. İçinde kitaplarım vardı çünkü, kimselere göstermediğim, herkesten köşe bucak sakladığım şiirlerim vardı ve annemin babamın uykuya gömüldüğü, kardeşimin kolunu […]

Hasan Ali Toptaş – Ölü Zaman Gezginleri

Bir kuşluk vakti, balkonda oturuyorduk. Sen maviler giymiştin, omuzlarından dökülen saçların usul usul uçuşuyordu. Yüzüme bakıyordun ikide bir, derime sinen geldiğim yeri arıyordun belki; ellerimin nasıl el olduğunu, kirpiklerimin nereye doğru kıvrıldığını öğrenmek istiyordun. Bense, büyümelerinden korkarak gözlerimi kapatmıştım. Büyürlerse onlarla birlikte ben de büyüyecektim sanki. Sonra da, dedelerimden kalan kelepçe ürpertisi bileklerimde ışıldamaya başlayacak, […]

Hasan Ali Toptaş – Kayıp Hayaller Kitabı

Dışarıda, Sinemacı Şerifin jeneratöründen yükselen pat pat sesleri… Hamdi, duyuyor musun dercesine gene yüzüme baktı heyecanla. Başımı kaldırıp kitaptan ben de ona baktım. Bir yandan da, herhalde anonslar kesildiğine göre artık film başladı diye düşünüyordum. Yani, kasabalılar biletlerini alıp keyifle yerlerine oturdular. Derken, bileğindeki fosforlu saate baka baka, tıpkı bir başrol oyuncusu gibi yavaşça sandalyesinden […]

Hasan Ali Toptaş – Harfler Ve Notalar

Sana mektup yazmak bugüne kadar aklımın ucundan bile geçmemişti. Geçseydi ve daha önce oturup yazabilseydim, herhalde her iki satırdan birini senin için boş bırakırdım. Ya da, senin için, içleri harflerle dolu çeşitli boşluklar yaratırdım sayfaların yüzünde. Senin için de değil aslında, bunu, mektup dediğimiz metnin metin olabilmesi için yapardım. Bir bakıma, seni düşünmeksizin senin için. […]

Hasan Ali Toptaş – Gölgesizler

Elindeki makasın ucunu bir an için havaya dikip onuruma içilecek bir kadeh gibi yavaşça kaldırarak, “Hoş geldin beyim,” dedi berber. Belki çırak da aynı şeyi söyledi, ama onun sesi işitilmedi; yalnızca ağzı açılıp kapandı. Koltuğun çevresinde yarım adımlarla, berberin hareketlerini kollaya kollaya dönüyordu. Ustası makası şıkırdatarak kimsenin bilmediği bir oyun havası tutturmuştu da o durup […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Korku Vadisi

“Bana öyle geliyor ki …..” “Bunu yapmalıyım,” dedi Sherlock Holmes sabırsızca sözümü keserek. Holmes’un bu tavırlarına alışıktım, ama yine de sözümün bu şekilde kesilmesi beni rahatsız etti. “Gerçekten Holmes, bazen çok kabalaşıyorsun,” dedim hafif bir sesle. O kadar dalgındı ki benim sitemimi duymadı bile. Henüz dokunmadığı kahvaltısı önünde, koluna yaslanmış bir şekilde, zarftan biraz önce […]

Hasan Ali Toptaş – Bin Hüzünlü Haz

Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor. Uzunca bir süredir, ruhumun derinliklerinde bütün şiddetiyle hissediyorum bunu. Kimi zaman, şöyle adamakıllı kirlenip de kim olduğumu anlayayım diye kendimi pervasızca şu şehrin alkol kokulu karanlığına vuruyor, hangi köşede bir üçkâğıtçı bulur, hangi sokakta bir serseri görür ya da nerede bir ayyaşa rastlarsam hemen arkadaş oluyor, sonra onlarla […]

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Kızıl Soruşturma

1878 yılında Londra Üniversitesinden Tıp Doktoru ünvanıyla mezun olduktan sonra, orduda cerrah olmak için öngörülen kursa katılmak üzere Netley’e gittim. Orada çalışmalarımı tamamladıktan sonra, Cerrah Yardımcısı olarak Beşinci Northumberland Piyade Alayına tayin edildim. O zamanlar, Hindistan’da konuşlandırılmış olan alaya ben katılmadan, İkinci Afgan Savaşı patlak verdi. Bombay’a vardığımda, bağlı bulunduğum müfrezenin düşman hatlarını aşıp, ülkenin […]