Emile Zola – Nana (v2)

Saat dokuz olduğu halde Varietes tiyatrosunun salonu ‘daha dolmamıştı. Balkonda ya da alt ön sıralarda, kadife koltukların arasında kaybolmuş bir kaç kişi avizenin hafif aydınlığı içinde bekliyorlardı. Kırmızı perde yarı karanlığa boğulmuştu; sahneden hiçbir gurultu duyulmuyordu; ışıkları sönmuştu, muzisyenlerin kursuleri dağınık bir haldeydi. Yalnız paradide, gaz lâmbasının soluk ışığının etkisi ile yeşile çalan bir gökyuzunde […]

Emile Zola – Germinal

Kara bir mürekkep kadar yoğun ve karanlık gecede, düz ovada, Marchiennes’le Montsou’yu birleştiren ve pancar tarlaları arasında ip gibi uzanan yolda, bir adam tek başına yürüyordu. Bastığı yeri bile göremiyor, engebesiz vadinin uçsuz bucaksızlığını da, ancak denizi döven sağanağı andıran, çırılçıplak tarlaları ve bataklıkları yalayıp gelirken buz kesen mart rüzgârından sezebiliyordu. Göğün tekdüze karanlığını bozan […]

Emile Zola – Germinal (Can)

Yıldızsız gecenin zifirî karanlığına gömülmüş dümdüz ovada bir adam, pancar tarlalarının arasından geçerek dosdoğru Marchiennes’den Montsou’ya uzanan on kilometrelik anayolda tek başına yürüyordu. Bastığı siyah toprağı bile görmüyor; uçsuz bucaksız ufkun varlığını ise, fersahlarca uzayıp giden bataklıkları ve çorak toprakları yalayıp geçerken buz kesen mart rüzgârının, engin denizlerdekine benzer bir fırtınanın sayesinde hissedebiliyordu ancak. Gökyüzüne […]

Emile Zola – Apartman

Octave’ı getiren üç sandık yüklü at arabası sokağın başında durdu. Kasım ayının karanlık öğleden sonrasında havanın soğuk olmasına aldırmayan genç adam camlardan birini açıp dışarı baktı. İç içe geçmiş sokaklarda insanların kaynadığı bu kalabalık mahallede birden kararan güne şaşırmıştı. Depreşen atlarına söven arabacılar, kaldırımlarda birbirine çarparak geçen insanlar, mağazalardan akan tezgahtar ve müşteriler onu şaşırtıyordu; […]

Emile Bottigelli – Bilimsel Sosyalizmin Doğuşu

AVRUPA’DA XIX. yüzyılın ikinci yarısının belirleyici niteliği, işçi partilerinin doğuşudur. 1863 : Lassalle’m Alman Emekçileri Genel Derneği 1867: Liebknecht ve Bebel’le birlikte Eisenach SosyalDemokrat Partisi 1880 : Fransız İşçi Partisi Yani XIX. yüzyılın bu ikinci yarısı, aynı zamanda hem ekonominin hızlı gelişmesi, büyük sanayi ve tekel kapitalizmine geçiş, hem de proletarya örgütlerinin doğuşuyla belirlenmiştir. Parti […]

Romain Gary – Emile Ajar – Yalan-Roman

Başlangıç diye bir şey yok. Herkes gibi, sıram gelince ben de doğdum, o zamandan beri de bir aidiyettir gidiyor. Kendimi toplamdan çıkarmak için her yolu denedim, ama bunu kimse başaramamış, hepimiz birer artıyız. Oysa satrançta benim adımla ‘Ajar savunması’ diye bilinen, son derece yetkin bir savunma sistemi geliştirmiştim. Önce Cahors Hastanesi’nde yattım, sonra da birçok […]

Romain Gary – Emile Ajar – Onca Yoksulluk Varken

Size ilk ağızda söyleyebilirim ki, asansörsüz bir altıncı katta oturuyorduk ve bu durum bütün kilolarına karşılık yalnızca iki bacağı olan Madam Rosa için gerçek bir gündelik yaşam kaynağıydı; derdiyle kederiyle. Bize hep anımsatırdı bunu, tabii bir başka şeyden yakınmadığı zamanlar, çünkü aynı zamanda Yahudiydi. Sağlığı da iyi değildi ve size ta baştan söyleyebilirim ki, bir […]

Emil Petaja – Alfa Cellatları

SAN FRANSİSCO, turistler için oldukça büyük ve ilginç bir kenttir. Bu kente sert bir kasım gecesi, saat on sularında eşyasız ve habersiz olarak, çok uzaklardan bir yolcu gelmişti. Ortalıkta sisli havanın sessizliği ve rüzgârın Embarkadero boyunca yayılan rıhtım süprüntüleri arasından gelen hafif uğultusu vardı. Sisin kararttığı sulara baktı; römorkör seslerini ve Hunter’s Point’ten, Farallans’a kadar […]

Emil Michel Cioran – Tarih ve Ütopya

ONCA YILLIK sessizlikten sonra, bir zamanlar bizim olan ve artık hiç kimsenin olmayan o ülkeden, size uğraşlarımı, oturma ve gezme şansına sahip olduğumu söylediğiniz bu “harika” dünyayı ayrıntılı bir şekilde nakletmem için sıkıştırıyorsunuz beni. Size, uğraşsız bir insan olduğumu ve bu dünyanın hiç de harika olmadığını söyleyebilirim. Ancak bu kadar kısa ve özlü bir cevap, […]

Emil Michel Cioran – Çürümenin Kitabı

Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür; Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur… İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar. İçgüdüsel olarak putlara taptığımızdan, düşlerimizin ve çıkarlarımızın nesnelerini kayıtsız şartsız şeyler haline […]

Emil Michel Cioran – Burukluk

Kararsızlar okulunda yetişip parça ile ize tapan bizler, yalnızca vakaların önem taşıdığı klinik bir zamana aidiz. Bir yazarın sustuklarının, söylemiş olabileceklerinin, dilsiz derinliklerinin üzerine eğiliriz. Bir eser bırakırsa, kendini izah ederse, tarafımızdan unutulmayı teminat altına almış olur. Gerçekleşmemiş sanatçının sihri… hayal kırıklıklarının dinmesine ses çıkarmayan, onlara meyva verdirmeyi bilmeyen bir mağlubun… Heyecan kaynaklarımız olan ve […]

Elvin Azar Süzer – Ana Tanrıça Şeytan

Araştırmacı yazarlık, zeki bir katil tarafından işlenmiş bir cinayeti inceleyerek, suçluyu bulmaya benzer. Kişiler ve olaylar önünüzde saf saf durmaktadırlar; görüntüde her şey normal, herkes suçsuzdur. Oysa ortada bir ceset olduğuna göre kişilerden biri yalan söylüyor, kendini suçsuz olarak göstermeyi başarıyordur. Sizin göreviniz ise elinizdeki ipuçlarını değerlendirerek onu deşifre etmek ve cinayet işleyerek elde ettiği […]

Ellery Queen – Y’nin Esrarı

SOĞUK BİR ŞUBAT GÜNÜ küçük bir balıkçı gemisi kurşuni dalgalarla boğuşa boğuşa New York limanına giriyordu. Ambarda pek az balık vardı. Pis güverte karmakarışıktı. Bir şişe elden ele dolaşıyor, ıslak muşambaları içinde titriyen balıkçılar kaptana, denize ve karanlık semaya küfredip duruyorlardı. Küpeşteye dayanmış olan iriyarı bir gemici somurtkan bir tavırla köpüklü dalgaları seyrederken birdenbire irkildi. […]

Ellen Meiksins Wood – Sınıftan Kaçış Yeni ‘Hakiki’ Sosyalizm

Bir yazar, on yılı aşkın bir süre önce yayınlanmış bir kitaba, özellikle de belirli bir siyasal konjonktürde ve çok belirli, kısa ömürlü bir entelektüel akıma yanıt olarak yazılmış olan bir kitaba geriye dönüp baktığında mutlaka belli bir huzursuzluk hisseder. Şu ya da bu belirlemeyle ya da yargıyla ilgili kaçınılmaz pişmanlıklar söz konusudur. O zamanlar önemli […]

Ellen Alpsten – Çariçe Katerina

Sevgili kocam, bütün Rusların kudretli Çar’ı, öldü; üstelik de tam zamanında. Bir an için orada, kışlık sarayın üst katındaki yatak odasında, zaman donakaldı. Yüksek tavanda asılı avizelerdeki mumların alevi huzursuzca titreşiyor ve odaya puslu, kararsız bir aydınlık veriyordu. Işıklar duvarlardaki yüksek aynalarda dans ediyordu; karanlık köşelerde gölgelerin titreşmesine neden oluyor, Flaman işi goblene nakşedilmiş figürlere […]