Gerard De Villiers – Sas #27 – Balbek Fedaileri

John Guillermin Paris Caddesi’ndeki bir su birikintisinden atlamak istedi. Ama ayağı kaydı ve yeşil parkasına sarınmış tombul bir deniz piyade erinin alaylı bakışları altında düştü. Deniz piyade eri, geçici olarak Amerikan Elçiliği’nin bazı bölümlerinin bulunduğu eski taş binayı korumak için caddenin tam ortasındaki kum torbalarının önünde mevzilenmiş, çiklet çiğniyordu. Eskiden, her şeyin güllük gülistanlık olduğu günlerde denize bakan bu yer güzel bir gezi yoluydu. Bugün ise yaylım ateşi ve bombalar yüzünden parçalanmış palmiye ağaçları olan boş bir alan haline gelmişti. Her yüz metrede bir mevzi vardı. Yolun ortasındaki sivri demirlerden yapılmış barikatları ve demiryollarının sonundaki askeri yığınakları da aşmak imkânsızdı. İsrail topçu ateşiyle evlerde meydana gelen maddi ve manevi kayıp korkunçtu. Burası bir barış alanından çok savaş alanını andırıyordu. Vasıta noksanlığı ve çok az sayıda yaya olması bu izlenimi daha da güçlendiriyordu. Paris Caddesi’nin sonundaki Amerikan Elçiliği’ni havaya uçuran saldırıdan sonra, elçiliğin karşısındaki Ben Cemal Plajı‘ndan Riviera Oteli’ne kadar olan bir kilometrelik yola her türlü taşıtın girmesi yasaklanmıştı. Zırhlı Amerikan araçları peşpeşe sıralanmıştı. Kasklı nöbetçiler ise kurşungeçirmez yelekler giymişlerdi. Ellerinde M 16 tüfekleri, uzaktaki hıristiyan mahallelerini havan atışına tutan dürzi topçusunun yol açtığı patlamaları pür dikkat dinliyorlardı. Bütün bu sesler gerilimi artırıyordu.


Ünlü Paris Caddesi, Amerikan Üniversitesi’nden dönerken oradan geçme yürekliliğini gösteren birkaç yaya sayılmazsa, terkedilmiş bölge gibiydi. John Guillermin’in burada bulunmasına yol açan kötü rastlantının tek tanığı çikletini patlatan deniz piyade eriydi. Amerikalı mavi yağmurluğu, kauçuk botları ve bakalit gözlüğüyle aptal birisine benziyordu. John Guillermin sırılsıklam olan ayaklarını salladı ve deniz kıyısındaki kaldırıma geçti. Sıkıca yağmurluğuna sarındı. Yüzü hüzünlüydü. Bu ifadesi ve rüzgârdan dağılan kır saçlarıyla şaire benziyordu. O ve askerlerin haricinde yürüyüş yolu bomboştu. Beklediği kişi gecikmişti. Belki de gelmeyecekti… John Guillermin oradan ayrıldı. Kahramanlık taslamanın zamanı değildi. 18 Nisan’da ABD Elçiliği’ni havaya uçuran bombalı araba aynı olayda CIA Beyrut Teşkilatı görevlileriyle Langley’den gelen Ortadoğu Masası başkan yardımcısının da ölmesine sebep olmuştu. O zamandan beri Şirket varını yoğunu bilgi toplamak için harcamaya başlamış ve böylece John Guillermin önemli bir görev olan haber almaya getirilmişti. Korkuluğa yaslanan Amerikalı biraz cesaretlenmek için, Şirket’in çökmüş binasının tepesinde fırtınadan dalgalanan bayrağa baktı.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir