Osman Aysu – At Kuyruklu Adam

Adam ın alnı boncuk boncuk terlemi şti. Yüzündeki sakal en az.iki günlüktü. Terden sırılsıklam olmuş ellerini blucinine sürterek kuruladı. Uzun sarı saçlar ını at kuyru ğu yaparak omzuna salmıştı. Koyu renk camlı Ray-Ban’ini ç ıkardı ve yele ğinin üst cebine soktu. Yatakta uzanm ış k ıza ihtirasla baktı. Tavandan sarkan ç ıplak ampulün yeterince aydınlatamadığı oda k ızın sızmadan önce içtiği esrarlı sigaranın dumanıyla kaplıydı ve içerdeki idrar kokusu insan ın genzini tırmalıyordu. K ız içtiği esrarlı sigaran ın etkisiyle adeta kendinden geçmişti. At kuyruklu adam yata ğa yaklaştı. K ızın gözleri aralıktı fakat çevresinde olup bitenlerden kesinlikle haberdar de ğildi. Parmaklar ını uzat ıp kızın çiçek desenli yeşil bluzunun düğmelerini açtı. Elini usulca içeriye sokarak terden nemli teni üzerinde dolaştırmaya başladı. Kız buz gibi soğuktu. 5 Sutyeni yoktu.


Meme ucunu yakalay ıp sıktı. K ız en ufak bir reaksiyon vermiyordu! At kuyruklu adam ın kaşları çat ıldı. Sonra bluzu hoyratça çekti. Bluz sıyrıldı ve genç k ızın bir memesi ortaya çıktı. Solgun elektrik ışığı k ızın süt beyazı ç ıplak teni üzerinde parıltılı hareler yaratt ı. Yine k ımıldamamıştı k ız… “Orospu” diye f ısıldadı adam. Odadaki yo ğun idrar kokusundan rahatsız oluyordu. Kızın altına kaçırıp kaçırmadığını merak ederek, uzun poplin eteğini beline kadar kaldırdı. Külotuna bakt ı. Kuru görünüyordu. Kokunun kayna ğını arad ı. Kutsal görevini yerine getirmeden önce bu kokuyu engellemeliydi. Koku tahammül edilir gibi de ğildi. Tuvaleti aradı, iki odalı ufac ık bir daireydi kızın evi. Tuvalet, küçük koridorun üzerinde olmalıydı.

Banyoya girdi. Burada koku daha da yoğundu. İki duvar arasına ip gerilmiş, birkaç parça iç çamaşırıyla iki tişört kuruması için as ılmıştı. Klozete yaklaştı. İdrarın sararttığı s ıvının üzerinde dışkılar yüzüyordu. Tiksinerek sifonu çekti. Yaln ızca kuru bir gürültü geldi. Sular kesikti. Çaresiz kızın yanına döndü. Oda son derece da ğınık ve pisti. İğrenerek etrafı inceledi. Daha önce buna f ırsat bulamamıştı. Bir duvarda Humphrey Bo-gart ve Ingrid Bergman’lı ünlü Casablanka filminin afi şi, yanında da sivri sakallı Lenin posteri asılıydı. Ufak tahta bir masanın üzerinde kaynatılmaktan is tutmuş gri bir çaydanl ık, kirli çay bardakları ve yar ısı yenmi ş bayat bir simitin saç ılmış susamlar ını gördü. Kimse oturmazd ı bu berbat yerde.

Tam bir fare yuvas ıydı… Temmuzun bo ğucu sıcağı sanki adam ın teninden fışkırıyor-du. Yeleğini çıkardı, yavaş yava ş soyunmaya başladı. Artık acele 6 etmeliydi. Bu pis, i ğrenç ve şehvet kokusu sinmiş evde daha fazla oyalanmas ı gereksizdi zaten Kutsal görevi onu bekliyordu. Yata ğa yaklaştı. Kız aynen bıraktığı gibi duruyordu. Hareketsiz ve az sonra ba şına geleceklerden tamamen habersiz, tam ve mutlak bir teslimiyet içinde. Aç ıkta duran çıplak memesine ve ayrık bacaklarına baktı. Erkeklik organı kabarm ıştı. Kızın yanına uzandı. Gözlerinde iki damla ya ş belirdi. Bu duygusall ığı görev s ırasında her fahişeye göstermediğinin bilincindeydi. Onun için ağlamaya başladı. Uysal bir kızdı ve her dedi ğini itirazsız yerine getirmişti. Hiç münakaşa etmemişlerdi.

K ızın saçlarını ok şamaya başladı. Kim bilir kaç günden beri y ıkanmıyordu. Saçlarının telleri yağlanarak birbirlerine yapışmıştı. İnce uzun parmaklarıyla kütle-şip yapışmış saç tellerini ay ırmaya çalıştı. Dudaklar ını Jale’nin burnunun ucuna de ğdirdi. Yumuşakça, kelebek dokunuşu gibi. Sanki incitmekten çekinircesine. Fakat k ızdan yine bir cevap alamamıştı. K ızın yarı aral ık dudaklarını öpmeye ba şladı. En çıldırtıcı, en baştan çıkarıcı şekilde. Dilini ağzına sokup dolaştırdı. Nafile. K ızda yine hareket yoktu. “Jale” diye dürttü. Sonra k ızın dudaklarını emmeye, ac ıtırcasına ısırmaya başladı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir