Osman Aysu – Çöl Akrebi

Engin Mert duşun musluğunu kapatarak soğuk suyun bedeninde yarattığı ferahlığı iliklerine kadar hissetti. Duş, yorgunluğunu biraz olsun almıştı. Hemen hemen bütün geceyi sevişerek geçirmişti. Küvetten dışarıya çıkarken, sırım gibi adaleli vücudundan su damlacıkları süzülerek banyonun seramik kaplı zeminini ıslattı. Kü gelmişti. Kız kendini övdüğü kadar da vardı doğrusu; o gece uykuya daldıklarında şafak sökmek üzereydi. O günden sonra genellikle hafta sonlarını beraber geçirmeye başlamışlardı. Gamze’nin seferde olmadığı zamanlarda bazen hafta arası da kaçamak yapıyorlardı. Yani Engin, ayrıldığı karısının velayetinde kalan sekiz yaşındaki oğlunu almaya gitmemiş ve Gamze de o hafta sonu başka bir kente uçmamışsa. Bazen Engin’in bazen de Gamze’nin evinde buluşuyorlardı. Buna rağmen, iki ay içinde ilişkilerinin zayıfladığını, başlangıçtaki heyecanın kalmadığını hissetmeye başlamıştı Engin. Belki yatakta hâlâ birbirlerinden zevk alıyorlardı fakat ruhsal yakınlaşma olmuyordu bir türlü. Olmaması da normaldi. Duygusal yanı zayıf, dümdüz, sıradan bir kızdı Gamze. Hayata son derece objektif bir açıdan bakardı, hisliliği, romantik yanı hemen hemen hiç gelişmemişti.


Asla kıskanç bir tip olmamakla beraber çok meraklıydı. Kendisi ile ilgili olsun olmasın çok soru sorardı. Bir de hayatı hep cinsellik ekseni etrafında döndürmesi, genç adamda yavaş yavaş bezginlik emareleri yaratmaya başlamıştı. Engin yeni bir yüz, yeni bir kişilik ihtiyacı duymaya başlamıştı. Fakat bunu asla beceremeyeceğini de biliyordu. Eski karısı Selda’yı hâlâ unutamamıştı. Evliliğinin yürümemesinin asıl suçlusu Selda idi. Dırdırları, küçük görmeleri, yerli yersiz iğnelemeleri çekilmez olmuştu ama o yine de bambaşkaydı. Hayatının hiçbir döneminde onun kadar etkileyici ve fiziksel cazibeye sahip birine rastlamamıştı. Genç adam, gömleğinin düğmelerini ilikleyip pantolonunu ayağına geçirdi. Yatağın kenarına oturarak çoraplarını giyerken, kız gazeteyi bırakarak sevgilisine döndü. “Sinemalarda Kevin Costner’ın yeni filmi oynuyor, haberin var mı?” Engin bu sorunun nereye varacağını sezinlemişti. Anlamamış görünerek, “Öyle mi?” dedi. “Gitmek ister miydin?” “Ne zaman?” “Bugün olabilir. Uçuşum yok.

” Kızın maksadının ne olduğunu hemen anlayıverdi Engin. Sıkıcı bir münakaşaya hazır olmalıydı. “Oğlumdan erken ayrılırsam gidebiliriz.” Gamze gülümsedi. Dişleri inci gibiydi. “Bu lafın ne anlama geldiğini iyi bilirim ben. Y ani bugün sinemaya gidemeyiz demek istiyorsun.” Tahrik edici bir şekilde dolgun dudaklarını büzdü. “Bu hikâyeleri çok dinledim. Sen ilişkide bulunduğum üçüncü boşanmış erkeksin. Hepsinin çocukları vardı. Bilirim, pazar günleri hep çocuklara ayrılır. Ya maça gidilir ya da sinemaya. Genellikle bir et lokantasında karın doyurulur, sonra da çocukların isteği yerine getirilir. Olan da hep bana olur.

Yalnız kalırım. Terkedilmişlik gibi boktan bir duygu işte.” Engin hiç sesini çıkarmamıştı. “Ama seni anlıyorum,” diye mırıldandı Gamze. “Öyle olmalı. Tıpkı benim de senin bazen birden zuhur eden pazar seferlerini anladığım gibi.” Gamze, sitem dolu bir bakış fırlattı sevgilisine. Gerçekte neyi kasdettiğini gayet iyi anlamıştı. Küskün bir çocukçasına surat astı. Engin giyinmiş olarak ayağa kalktı. Sırtını k ıza dönerek geniş camdan manzaraya baktı. Canı hiç didişmek istemiyordu. Bu pazarı oğluna ayırmakta kararlıydı. Gamze, birden yataktan fırlayarak yanına koştu, yarı çıplak vücudunu erkeğin bedenine yaslayarak, içindeki ihtirası ona yeniden taşımak isterken: “Gücendin mi bana?” diye sordu. “Yalnız kalmaktan nefret ediyorum.

Tek isteğim seninle beraber olmaktı. Suç mu bu? Şimdi gitmen ille de gerekli mi? Akşama gidemez misin?” “Üzgünüm ama gitmem lazım. Okan’ı özledim. Evime uğrayıp kıyafetimi de değiştirmeliyim. Sonra da telefon ederek geleceğimi bildireceğim.” Kız suratını ekşiterek: “Oğlunu buradan arasana,” dedi. “Belki cici babası ile özel bir programı olabilir. Sana ihtiyacı yoktur.” Engin, eski karısının evini Gamze’nin yanından aramak istemiyordu. Geçen ay iki kez bu hatayı yapmıştı. Telefon sırasında Gamze, her türlü dişiliğini kullanmış, onu çıldırtacak derecede tahrik etmiş ve oğluyla buluşmasını başka zamana ertelemeyi başarmıştı. Anlaşılan aynı oyunu yeniden sergilemek niyetindeydi. Gamze’nin yanından telefon etmeyecekti. Fakat kız, kedi çevikliğiyle komodinin üzerindeki telefonu kapmış, cihazı Engin’e uzatmıştı bile. Genç adam kaşlarını çatarak, istemeye istemeye numaralan tuşlarken, kız yeniden sırtüstü yatağa uzanmış, yarı çıplak vücuduyla sevgilisini kararından caydırabilmek için bacağını uzatarak kırmızı oje sürülmüş, bakımlı ayak parmaklarıyla pantolonunun fermuarının bulunduğu bölgeyi hafif tazyiklerle okşamaya başlamıştı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir