Ergün Poyraz – Musa’nın Çocukları Tayyip ve Emine

Tayyip Erdoğan Kasımpaşa’da kendi halinde geçinip giderken önce akıncılara, ardından MSP’ye, MSP ile beraber MTTB’ye kaƨlmışƨ. Arkadaşları ile beraber sokaklarda “Şeriat Gelecek Vahşet Bitecek”, “Tek Yol İslam” gibi sloganları aƨyor, bu arada simitçilikten gelen tanışıklıkla ‘şirket’le de içli dışlı oluyordu. Ne hikmetse Türkiye’deki liderler hep simitçilikten gelmeydi, aynı Deniz Baykal gibi. Şirketle tanışmasının ardından Tayyip’in önü açılıyor, önce MSP Gençlik Kolları Başkanı oluyor, derken RP İl Başkanı, milletvekili ve belediye başkan adaylıklarının ardından İstanbul Belediye Başkanlığı dönemi ve İsrail, İngiliz ve ABD Büyükelçilikleri ile ilişkiler başlıyordu. Belediye başkanlığı ve öncesinde İzak Alaton’un rahle-i tedrisaƨndan geçƟği için İsrail isƟhbaraƨ elemanı ve elçilik müsteşarı Alon Liel’in yanında zorluk çekmiyordu. Tayyip’i bu günlere geƟren Mehmet MeƟner gibi Kürt danışmanlarının yanında; İngiltere Büyükelçisi Peter WestmacoƩ, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi aynı zamanda CIA Türkiye ve Ortadoğu masası şefi Mason Morton Abramowitz, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi aynı zamanda CIA Türkiye ve Ortadoğu masası şefi Marc Parris, CIA üst düzey yöneƟcisi ve karanlıklar prensi lakaplı Richard Perle’den oluşan bir ekipti. Tayyip’i bu ekip ve alt takımı geliştiriyor ve değişime uğratıyorlardı. Şimdi bu değişim ve gelişimin hikâyesini 32 kısım tekmili birden izlemeye başlayalım…   Tayyip’in hayat hikâyesine başlamadan önce dedelerinin nereden geldiğine bakmak onun hikâyesini anlamamızı bir hayli kolaylaşƨracakƨr. Tayyip’in anne taraķ Rize ili Güneysu ilçesine Gürcistan’ın başkenƟ Batum’dan gelmişlerdi. O sıra Batum’dan gelen aileler arasında “Mezarcı” ailesi de vardı. 1991 yılı milletvekili seçimlerinde liste savaşları başlıyor, Erbakan’ın kendine yakın gördüğü isimleri İstanbul’da liste başlarına yerleşƟrmesine şiddetle karşı çıkıyordu. Erbakan liste başına Ali Oğuz’u geƟrmek isƟyor, Tayyip ise aynı yere Gürcü kökenli, Ümraniye MüŌüsü Hasan Mezarcı’yı düşünüyordu. Erdoğan parƟ merkezine karşı direniyor, bu direnmenin sonucunda hemşehrisi Hasan Mezarcı’yı liste başına geƟrƟyordu. Mezarcı, milletvekili seçilmesinin ardından Tayyip’e layık olduğunu konuşmaları ve davranışları ile bir bir kanıtlıyordu. ParƟnin Bayrampaşa teşkilaƨnda kadınlara yapƨğı konuşmada Atatürk’e iğrenç iŌiralarla saldırırken kendi köklerini de açıklıyordu.


Mezarcı, Tayyip gibi Batum’lu olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları söylüyordu: “Atatürk milliyetçiliği ne demek? Herkes Türküm diyecek, ne yani, senin haƨrın için ben anamı babamı inkâr edeyim. Ben senin atan gibi veled-i zina mıyım? Ben Batum’luyum benim köküm belli…” Tayyip de aynı tarihlerde Almanya’da yapƨğı konuşma ile Mezarcı’ya adeta destek veriyordu: “Ne mutlu Türküm diyene ne demek? Sen ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ dersen, o da ‘Ne Mutlu Kürdüm Diyene’ der…” Yine her fırsatta Türklüğü aşağılayan Tayyip’in yakın arkadaşlarından Rize milletvekili Şevki Yılmaz şöyle yırtınıyordu: “Şimdi gençler! Müjde veriyorum. Şafak var… Şafak!. Vallahi şafak var. Safları sıklaşƨrın… Tahrik için konuşmuyorum, şafağı gördüm… Nerede?. İşte burda… Sümeyyeler… Nerde?. İşte burda; Bilaller… Şafak vakƟ var. Gençler, gençler!… Muhammed İkbal’i dinle, meşhur şair: “Güneş doğarken şafak gelir. Kızıllık olur sabah. Gök kızarmadan güneş gelmez. Şehit kanı dökülmeden hak gelmez…”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. yıllar önce görmüştüm bu kitabı ve ilgilenmemiştim. şimdilerde yeniden hatırıma düştü ve buldum. en kısa zamanda okuyacağım, kitapta anlatılan herşeyin doğru olmadığını düşündüğüm gibi, anlatıların hepsinin yanlış olduğuna da inanmıyorum. okuyup düşüneceğim.