Mahmut Goloğlu – Milli Mücadele Tarihi #1 – Erzurum Kongresi

Tarih incelemelerinde, büyük–küçük, önemli–önemsiz dîye ayrımlar yapmadan, geçmişteki bütün olayların gerçeğini bulmak, gerçeğe bağlanmak ve gerçeğe dayanmakta kaçınılmaz zorunluluk vardır. Hele bu inceleme, Milli Mücadele Tarihi gibi, bir devletin, kendi devletimizin kuruluşuna ait olur ve bu sebeple özel bir önem taşırsa, gerçeklere sıkı sıkıya bağlı kalmanın faydaları çok büyük ve apaçıktır. Tersine, bazı olayları önemsiz ve küçük gibi görerek, gerçekleri bir yana bırakmanın, ya da gerçeğin dışına çıkmanın, bütün başka zararları bir yana, okuyucuda yaratacağı güvensizlik yeteri kadar zararlıdır. Bu kitap, doğmasından ve milli bünyemize kötü etkiler yapmasından kuşkulandığımız bu zararları mümkün olduğu kadar azaltabilmek için, gücümüz oranında, gerçekleri bulup ortaya koyabilmek amacıyla yazıldı. Bu amaca varmada, Erzurum Kongresi’nden söz etmiş olan, bu kitapta adı geçen ve geçmeyen yayınlardan yararlanıldı. Erzurum Kongresi olaylarının içinde yaşamış olan kimselerle yaptığımız konuşmalar ve yazışmalar da gerçeklerin aydınlanmasında çok etkili oldu. Açıklamalarımız sırasında, hepsi de değerli emeklerin mahsulü olan yayınların bazı noktalarına ilişmiş olmamız, kesinlikle onların değerini küçümsememizden değil, gerçeği meydana çıkarmayı amaç edinişimizdendir. Ekim 1917’de Rusya’da patlak veren ayaklanma sonunda, Bolşevikler, Aleksandr Kerenskiy hükümetini devirerek iktidarı ellerine almışlar ve Lenin’in başbakanlığındaki Bolşevik hükümetini kurmuşlardı. Bolşevi Nihayet Birinci Dünya Savaşı bitmişti. Alman Ordusu teslim olmuş, Alman İmparatoru kaçmış, Almanya’da umhuriyet ilan olunmuş, Almanlar ve Bulgarlar İtilâf Devletleri ile mütareke yapmışlar, Avusturya–Macaristan da mütareke isteğinde bulunmuştu. Bizde de çözülme başlamıştı. Şam düşmüş, 8 Ekim 1918’de Sadrazam Talât Paşa istifa etmiş; yeni hükümeti, 14 Ekim’de Müşir Ahmed İzzet Paşa kurmuş, 27 Ekim’de de karargâhı Bakû’da bulunan Kafkas İslâm Ordusu lağvedilmişti. Ve 30 Ekim 1918’de, Limni Adasının Mondros Limanı’nda, İngilizlerin Agamemnon zırhlısında, Türk delegeleri Bahriye Nâzırı Hüseyin Rauf (delege kurulu başkanı), Dışişleri Müsteşarı Reşad Hikmet, Kurmay Yarbay Sadullah ile İtilâf Devletlerini temsil eden İngilizlerin Akdeniz Donanması Başkomutanı Amiral Somerset Arthur Gough-Calthorpe arasında Mondros Mütarekenâmesi imzalandı. Varılan anlaşmaya göre, derhal savaş hâline son verilecek, doğudaki askeri birliklerimiz 1914 sınırının gerisine çekilecek, Türk ordusu terhis edilecek ve eldeki silah, cephane, teçhizat, ulaştırma araçlarının ne yapılacağı hakkında İtilâf Devletlerince verilecek talimata uyulacak, donanma teslim edilecek, limanlar, demiryolları, posta işleri İtilâf Devletlerinin denetim ve yönetiminde, İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Toros Tünelleri de yine bu devletlerin işgalinde bulunacaktı. İtilâf Devletleri güvenliklerinin tehlikeye düştüğünü gördükleri her yeri işgal edebilecekleri gibi, karışıklık olması hâlinde başkaca sebebe lüzum kalmadan Vilâyat-ı Sitte’yi, yani “Altı İl” adıyla anılan Diyarbakır, Elâzığ, Van, Bitlis, Erzurum ve Sivas’ı işgal hakkına sahip olacaklardı.


Bazı yazarlar, o günkü idare kuruluşları ile bugünkülerini birbirine karıştırmış ve mesela Rize, Gümüşhane, Giresun ve Ordu’yu da Doğu İlleri arasında saymışlardır. Oysaki, o sırada, bunlar il değillerdi, Trabzon İli’ne bağlıydılar (Rize ile Gümüşhane liva, Giresun ile Ordu kaza idi); hepsi birden Trabzon İli’ni teşkil ediyorlardı ve Trabzon Altı Doğu İli’nden biri değildi. (T.Z. Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler: 506) Mondros Mütarekesi, imzalandığının ertesi günü yürürlüğe girdi ve 31 Ekim 1918’de savaş hâline son verildi. Türk ordusunun terhis hazırlıklarına başlandı. İki gün sonra da, 3 Kasım’da, İngilizler Musul’a girdiler. 4 Kasım’da, ilk defa, bir İngiliz savaş gemisi İzmir limanına geldi ve Anadolu Rumlarının taşkınlıkları başladı. Her tarafa Yunan bayrakları asılarak büyük gösterilerde bulunuldu. 8 Kasım’da Çanakkale Boğazı’nın işgaline başlandı. Güvenliklerinin tehlikede olduğunu ileri süren İngilizler, 9 Kasım’da, İskenderun’u işgal ettiler. Fransızlar da Trakya’daki birlikleriyle sınırı geçerek, 10 Kasım’da Uzunköprü’ye geldiler. Doğudaki birliklerin geri çekilmesi emredildi. 7 Kasım’da Tebriz’den ayrılmış olan Ordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa Batum’a geldi ve Reşitpaşa vapuru ile İstanbul’a gitti. Vapura bağlattığı dubaya yüklettiği topları da Trabzon’a bıraktı.

Suriye Cephesindeki Yıldırım Orduları Grubu lâğvedildi. Yenilgiden sonra Yıldırım Orduları Grubu komutanlığına getirilmiş olan Mustafa Kemal Paşa, Harbiye Nezâreti emrine verildi. Mustafa Kemal Paşa aynı gün trenle Adana’dan İstanbul’a hareket etti. 13 Kasım’da da Yıldırım Orduları Grubundaki iki ordudan (7. ve 2. Ordular) 7. Ordu lâğvedildi ve bu ordunun 3. Kolordusu Sivas’a gönderildi. 15 Kasım’da Musul’un boşaltılması tamamlandı. 6. Ordunun erleri terhis olundu. Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa İstanbul’a çağrıldı, Haydarpaşa’da İngilizler tarafından yakalanıp Malta’ya sürüldü. İzmir Bölgesini korumakla görevli 8. Ordu ile bu ordunun 21. Kolordusu da lâğvedildi.

İzmir bölgesinde sadece 17. Kolordu bırakılarak doğrudan doğruya Harbiye Nezâreti’ne bağlandı. Bu sıralarda İttihat ve Terakki’nin ileri gelen üç yöneticisi Enver, Cemal ve Talât Paşalar 1 Kasım’da yurt dışına çıkmış, 8 Kasım’da Sadrazam Ahmed İzzet Paşa istifa etmiş, 11 Kasım’da Ahmed Tevfik Paşa yeni hükümeti kurmuştu. 18 Kasım’da İttihat ve Terakki Fırkası son kongresini yaparak kendini feshedecek, yurtta kalan İttihatçılar değişik ad altında faaliyetlerine devam için Teceddüd Fırkası’nı kuracaklardır. 13 Kasım 1918’de, içinde Yunan savaş gemilerinin de bulunduğu, 61 parçalık İtilâf Devletleri filosu İstanbul limanına demirledi. 3500 kişilik bir kuvvet karaya çıkıp Boğaz’ın müstahkem mevkilerine el koydu; kışlalara, okullara, hastanelere yerleşerek Boğaz’ı işgal etti. Bir kaç gün sonra da limandaki İtilâf Devletlerine ait savaş gemilerinin adedi 167’ye çıktı. Bu arada, Trakya sınırını aşarak Uzunköprü’ye varmış olan Fransız kuvvetleri de ilerlemelerine devam ederek, 16 Kasım’da, Bakırköy’e gelip yerleştiler. (Türk İstiklal Harbi, I: 122, 125) İtilâf Devletlerinin askerleri, devlet idaresine de el atmaya başladılar. İstanbul’un zabıta kuvvetleri İtilâf Devletleri subaylarının emrine girdi. Edremit, İzmir, Bodrum, Marmaris, Antalya limanlarının kontrolü İtalyanlara; İskenderun ve Mersin limanları ile Batı Karadeniz limanlarının (Zonguldak– Ereğli) kontrolü Fransızlara; Doğu Karadeniz limanlarının (İnebolu’dan Trabzon’a kadar) kontrolü İngilizlere verildi. İstanbul Rumları, her tarafa Yunan bayrakları çekerek, taşkınlık içinde, gösterilerde bulunuyorlardı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir