Etiket: Peyami Safa

Peyami Safa – Yalnızız

Yalnızız Peyami Safa’nın, roman tekniğini en mükemmel şekliyle gerçekleştirdiği, büyük eserlerinden biridir. En son ve insanlığa sunduğu teklifleri bakımından da en olgun eseridir. Yayınevimiz bu romanı sunarken, Üstadın romanlarında dikkati çeken bir kısım özelliklere ve Yalnızız’ın yerine kısaca dokunmayı faydalı bulduk. Bildiğimiz gibi, Peyami Safa, “Sanatkâr ister istemez bir İçtimaî görüşün temsilcisidir. Romanda kahramanlarından biri […]

Peyami Safa – Türk İnkılabına Bakışlar

Bu kitap 1938’de yazıldı ve “Cumhuriyet” gazetesinde tefrika şeklinde yayınlandı. Atatürk’ün son günleriydi. O devre mahsus yazı disiplini, eserin Kemalizm’e, altı oka, tarih ve dil anlayışına ait son fasıllarında resmî teze uymak zoruyla muharririn düşünce hürriyetinden bazı kısıntılara katlanmasını zarurî kılıyordu. Fakat bu tahditler, kitabın tarih felsefesi bakımından ana düşüncesini hiçbir şekilde sakatlamış değildir. Ancak, […]

Peyami Safa – Bir Tereddüdün Romanı

MUALLÂ kendisine çok tavsiye edilen bu kitabı okumakta hâlâ tereddüt ediyordu. Yapraklarını çevirdi. “Beni yalnız bırakmayınız!” diye başlayan bir sahifenin yukarısından ortalarına doğru gözleri, satırların basamaklarını ikişer üçer atlayarak aşağıya kadar inmişti. Bir kaç yerde hep aynı cümle: “Beni yalnız bırakmayınız!” Gene o sahifelerde can çekişmesine benzeyen bulantılarla karışık baş dönmeleri, titremeler ve baygınlıklar; yarı […]

Peyami Safa – Sözde Kızlar

Pangaltı. Gece yarısına birkaç dakika var. Sine manın kapısında, iki siyah, parlak derili, gürbüz hayvaniyle, zarif bir araba duruyor. Sinemanın bitmesini bekleye bekleye sabrı tükenen arabacı hayvanların etlerini sıvazlamakla oyalanıyor, ara sıra, sinemanın methalindeki saate üzüntülü bir göz atıyordu: Tam on iki. Gece. Büyük hava lâmbalarının aydınlattığı boş caddede tek tük insanlar. İki üç saat […]

Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Çocuklar Hastahanesi Beklemesini onlar kadar bilen yoktur. ğleye doğru muayene odasının önü doldu. Sıralarda oturacak yer kalmadığı için yeni gelenler ayakta durdular ve anneler, hasta çocuklarını dizlerine oturtabilmek için duvar diplerine çömeldiler. Karanlık dehliz. Kapalı kapıların mustatil buzlu camlarından gelen soğuk ışıkların buğusu, yüksek ve çıplak duvarlara vurarak donuyor. Saatlerce bekleyenler var. Fakat buna alışmışlar. […]

Peyami Safa – Attila

Attilâ Romanını İzah Eden Başlangıç «Attilâ» kimdir? Bunu kimse iyi bilmiyor. Bizzat kendi bile kendisini meçhuller içinde hissetmiştir. Kimdir Attilâ? Buna, beşinci asır halkının muhayyelesine tercüman olarak şöyle cevap verelim: O, sessiz yollariyle, gölge vermeyen şeffaf dallariyle, alçak çalılariyle, tavuklarla serçelerden başka bir kuş sesi duyulmayan nihayetsiz bir çölde, çalılarla şeytanlardan doğmuştur. Bizans imparatoru İkinci […]

Peyami Safa – Gün Doğuyor

BİRİNCİ PERDE Orta halli bir Türk evinin oturma odası. Dekorda hiçbir fevkalâdelik » yok. Dipte, *- ortada, çifte kanatlı bir kapı. Sağda, ikinci plânda, tek kanatlı bir kapı. Sahnede Halime Hanım ve Seyhan. Birini bekliyorlar. Endîşeleri besbelli : Seyhan kapıya gidiyor, kanadı aralık ediyor, dışarısını dinliyor. Kanepede oturanı ve bir yün örerken birdenbire başını kaldıran […]

Peyami Safa – Selma Ve Golgesi

Vapur kalabalık değildi. İki arkadaş tenha bir köşeye oturdular. Halim tabakasını Nevzat’a uzatarak: — Anlat! dedi, mektupların beni çok meraka düşürdü. Hem büyük bir aşktan bahsediyorsun, hem de ne olduğunu yazmıyorsun. Kim bu kadın? Nerede ve ne zaman seviştiniz? Ne oldu? Biraz da bunu merak ettiğim için atlayıp trene geldim. Neden mektuplarında vakayı anlatmıyordun? — […]

Peyami Safa – Matmazel Noraliya’nin Koltugu

Ferit, Ferid, it, id, t, d, t değil, d, fotenik, fonetik ve babasının kahkahaları; sonra annesi, bir ormanın karanlığında hangi ağacın arkasına saklandığını belli etmeden, maymuna benzer bir gölgenin üfürdüğü borazan biçiminde bir sazın geniş ağzından çıkan yeşil, turuncu, daha sonra kıpkırmızı alevden bir sesle acı acı haykırıyordu. Borazan ve maymun kayboldu. Sonra ormanla beraber […]

Peyami Safa – Harbiye

Büyük eserler, büyük ruhların enginliğinde yoğrulur ve doğar. Bu itibarla “Fatih-Harbiye” gibi kudretli eser veren Peyami Safa’nın kişiliği üzerinde söz söylemeyi lüzumsuz buluyoruz. Yazarlar pek çok eserler verirler. Fakat bunların ancak birkaçı sanatın zirvelerine doğru tırmanır. “Fatih-Harbiye”de, Peyami’ nin san’at dünyasının zirvesine tırmanan eserlerinden biridir. Çünkü Peyami Safa’nın olgunluk çağının meyvesidir. Yazarların pek çoğu eserlerinde […]

Peyami Safa – Cingoz Recai, Mison’un Definesi

Cingöz Recai, Rumelihisarı’ndaki pembe köşkünde, bir akşam, gazeteleri okuyordu. Son zamanlarda ince zekâsı, cesaret ve kıvraklığı ile meşhur hırsızın sevgisini kazanan yardımcısı Feridun: — Usta, dedi. işsizlikten canım sıkılıyor. Cingöz hafifçe başını salladı: — Hakkın var, bir aydır boş oturuyoruz. Ben de gazeteleri alıcı gözüyle okuyorum. Belki bir iş çıkar. Şu İngi liz milyonerini soyduğumuz […]

Peyami Safa – Canan

EDİA gözlerini açınca, karyolasının karşısındaki duvar saatine baktı: Onikiyi on geçiyor. Ne uyku, böyle geç vakitlere kadar uyumak hiç âdeti değil, hemen kalkmak istedi. Fakat başını yastıktan ayıramıyor. Terli, sıcak, uyuşuk vücudu, yatağın çukuruna yapışmış, kımıldayamıyor bile. Büyük bir eziyetle yataktan inebildi. Ayak üstü dururken dizleri kırılıyor. Örtündü, balkona çıktı. Bütün Boğaziçi’nde, havada ve denizde, […]

Peyami Safa – Bir Akşamdı

1 TJ ATIRLIYOR… Bir akşamdı… Oda loş… Kafes delik-Xileri mavi… Gündüzün son ışıklariyle beraber, sanki, odadan eşya da çekiliyordu: Levhalar, duvarların kararan zeminine batıyorlar, minderler sönüyor, iskemleler dağılıyor, ve hepsi, buğulanarak şekilsiz bir uçuşla kayboluyorlar. Minderin köşesinde oturan babası, bir öksürükten sonra ileri fırlayan başını hâlâ doğrultamamış, iki büklüm, yüzü gittikçe kararıyor ve siyah ceketinin […]