Alex Callinicos – Tarih Yapmak

Bireyler burada, yalnızca iktisadi kategorilerin kişileştirilmeleri, belirli sınıf ilişkileri veçıkarlannm taşıyıcıları olarak ele alınmışlardır. Karl Marks, Kapital Herkesin kendince iyi nedenleri vardır. Jean Renoir, Oyunun Kuralı (La Regle du jeu) Yukarıda alıntılanan iki tüm ce bu kitabın alanını tanımlıyor. İlki, kendisinin en katı yapısal haliyle insanların kendilerini içinde buldukları nesnel ilişkileri, bireylerin bakış açılarından ve amaçlarından kesinlikle soyutlayarak analiz etmekle ilgilenen M arks’tır. İkincisi, farklı ve çatışan bir grup insanın amaç ve çıkarlarını, onların duygularını paylaşarak yeniden kurmayı da başaran b ir filmden geliyor. Renoir’in değerlendirmesi her ne kadar yüzyılın en büyük sanaıçılanndan birinin yaklaşımını özetlese de, aynı zamanda toplum kuramında yapılan açığa çıkarmayı değil de, kişileri anlamayı görev edinen, M arks’ınkine en güçlü b içim de karşı çıkan bir geleneği (M ax W eber bunun en büyük savunucusudur) örnekliyor gibi de alınabilir. Bu kitap iki bakış açısının, yapısal açıklama ile niyetleri anlam anın, ne dereceye kadar birbirleriyle uyumlu olduğunu ortaya koymaya çalışıyor. Ama- cim gerçek farklılıkları bulanıklaştırarak, bunların yerine içi boşaltılmış bir birleşim ini getirmek değildi, ama bana öyle geliyor ki, kayda değer hiçbir toplum kuramı bu iki bakış açısının da değişkenlerini kapsamadan yapamaz. Bu özellikle iddiasını insanların binlerce yıllık sömürü ve ezilmeyi silip atabilm e kapasitesi üzerine kurmuş olan Marksizm için geçerlidir. Uzlaştırma çabamın ne kadar başarılı olduğunu yargılamayı okura bırakıyorum. Geriye bir tek bazı m innet borçlarım ın hakkım vermek kalıyor. Son on yıl İngilizce konuşulan dünyada toplum kuramı için verimli yıllar oldu. Cesaretlerini toplayıp büyük kuramlar yaratarak, benim gibi diğerlerine, onların ortaya koyduklarını eleştirm ekten ibaret daha az yaratıcı ve daha kolay bir iş bırakmaya gönüllü olm uş Jerry Cohen ve Anthony Giddens gibilerine m innettarım. Harekete geçirdikleri itici güç kitapta açıkça görülecektir. Daha kişisel başka gönül borçlarım da var.


David Held örnek bir yayıncı oldu-sabırlı, anlayışlı ve katı. Mike Rosen ilk üç bölü ­ mün bir versiyonu üzerine hayli yararlı değerlendirmelerde bulundu. Chris Harman bütün elyazmasım okudu, ayrıntılı ve ufuk açıcı notlarının karşılığını en kaba nankörlükle metnin son haline kendi görüşlerinin eleştirilerini sokarak ödedim. Taslak halindeki bölüm lerin kim i kıssmian York Üniversitesi’nde Siyasal Kuram Atölyesi’nde sunulm uştu. Bu toplantılarda bulunanlara değerlendirm eleri için teşekkür etm ek isterim. Bu kitabı yazdığım mutlu geçen bir yıl için York’taki Felsefe Bölümü üyelerine de m innettanm . Geriye iki m innet borcu kalıyor. Joanna Seddon sayesinde, tarihçinin arşivlerdeki eski kayıtları, bir zam anlar yaşamış insanların m ücadeleleri ve tutkularına dönüştürm ekteki neredeyse sim – yasal yeteneğini gözlemledim. Ama tarihe değer vermeyi ve onun özgürlükle bağlantısını görmeyi annem ve babam dan öğrendim. Dolayısıyla Tarifi Yapmah kitabım ı onlara ithaf ediyorum. Bu kitapta, tarihte toplumsal yapılar ve insan etkinliğinin ayrı ayrı oynadığı rollerle ilgileneceğim. Tarih ve toplumsal kuramın giderek birbirine yaklaşmasıyla birlikte bu konu da artan bir öneme sahip oldu. Son zamanların en önemli ve en çok okunan toplumbilimsel incelem elerinin kim ileri – Barrington M oore’un Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri (1 9 6 6 ); Immanuel Wallerstein’m M odern Dünya Sistemi ( 1 9 7 4 -1 9 8 0 ) Theda Skocpol’ün Devletler ve Toplumsal Devrim’i (1 9 7 9 ) ve Michael M ann’in Toplumsal iktidarın K ay n aklan (Birinci Cilt, 1986) tarihsel değişimin süreçlerini açıklamaya ortak bir ilgi gösterm iştir. Bu kitapların etkisi o kadar belirgin olm uştur ki, Tarihsel sosyoloji’ denen ayrı bir söylemin ortaya çıkm asını sağlamışlardır. Doğallıkla, en son Philip Abrams Temeldeki ilgi alanlan bakım ından, tarih ve sosyolojinin hep aynı şey olduğunu ve bu durumun hâlâ devam ettiğini’ savunacak kadar ileri gitmiştir.

‘Ortak taşanları’, diyordu Abrams, ‘yapılanma sorunsalı adını vereceğim şeyle uğraşma yolunda süreklilik ve çeşitlilik gösteren bir çaba olm uştur’, bu kavramla kastettiği ‘yapı ve eylemin gerçek ilişkisi, eylem in yapısal koşullanması ve eylem in yapı üzerindeki etkileri’dir.’ Anthony Giddens gibi başka toplum bilim ciler de, kendi disiplinleri ile tarihin özünde aynı olduğu üzerine dikkat çekici ifadelerde bulunm uşlardır: ‘Toplum bilim ler ile tarih arasın da-u ygu n biçim de anlaşıldıkları ölçü d e- m antıksal, hatta yöntem sel ayrım lar kesinlikle yoktur.’2 Birbirinin yerine geçirilen farklı disiplinler arasındaki engelleri yıkma çabalarının kimi işaretlerine tarihçilerde de rastlanmıştır. Elbette ki yakın zamanların en yenilikçi tarihsel araştırmaları, geçm iş olayları ve durumları yeniden kurm ak üzere roman yazarı ve psikanalistin becerilerine olduğu kadar antropoloji, ikıisaı ve sosyoloji gibi toplumsal bilim lere de sıklıkla başvuran yöntem sel açıdan ürkek çalışmalardır. Bu eğilimin en önemli örnekleri arasında Theodore Zeldin’in Fransa 1848-1945’i Peter Brown’in G eç D önem Antik D ü n yası; Emmanuel Le Roy Ladurie’nin Montailloıı’su; Carlo Ginzburg’un Peynir ve Kurtlar’ı ve Keith Thom as’ın Din ve Büyünün Çöküşü sayılabilir.3 Tarihle toplum kuram ını bir araya getirmeye yardımcı olan üçüncü bir akım da, kim i zaman ‘Anglo-M arksizm’ adı verilen şey, yani son yirmi yıl içinde Marksizm’in İngilizce konuşan en ­ telektüel kültürün içine kayda değer oranda sızm asının artışı olmuştur. Anglo-M arksizm ’in en önde gelen mimarlarından biri olan Perry Anderson bunun ortaya çıkışının Marksist tarih yazımının, bir bütün olarak sosyalist düşünce çerçevesi içinde uzun zamandır göz ardı edilm iş önem ine kavuşması’na bağlı olduğunu belirtm iştir.1 Marksizm ile tarih arasındaki ayrıcalıklı ilişki, ilkinin sıklıkla benim sediği adla da vurgulanır ‘tarihsel m addecilik’. Fakat bu kavramsal bağlantı sırayla klasik ve Batı Mark sizm ’inin ana odağını oluşturan polıtik-ekonom ik analiz ve felsefi düşünüşü engellememiştir. İngilizce konuşan dünyanın yeniden yükselen Marksizm’i içindeki tarihsel yazının profili en iyi üç başlık altında değerlendirilebilir. Ö ncelikle, tümü de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Komünist Partinin (KP) Tarihçiler G rubunda etkin olan (bununla birlikte bunların çoğu KP’yi, örneğin 1956 Macar Devrimi’nin yol açtığı kriz sonucunda terk etmiştir) bir grup daha eski tarihçinin yapıtları vardır.5 Bu tarihçilerin M arksizm’in entelektüel konum una yaptıkları katkıyı gösterm ek için adlarını söylem ek yeter: C hristopher Hill, Eric Hobsbawm, E.P. Thom pson, George Rude, Rodney Hilton, V ictor Kiernan, G.E.

M . de Ste Croix, ikinci olarak, birtakım daha genç tarihçiler, örneğin Perry Anderson, Robert Brenner ve Chris W ickham , son zamanlarda çarpıcı katkılarda bulunm uşlardır. Yapıtlarının ortak özelliği tarihsel m addeciliğin temel kavramları üzerine yapılan felsefi analizlerden etkilenm iş olm alarıdırki bu analizler de çağdaş M arksist tarih yazımının üçüncü özelliğini oluşturur.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir