Asım Bezirci – Pir Sultan

Şimdiye dek Alıdülhak Hamit, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Edip Cansever ile Metin Eloğlu’na ilişkin geniş ve başka şairlere ilişkin dar kapsamlı birtakım incelemeler yazdım. Böylece, aşağı yukarı, yüzyıllık bir süre içinde ortaya çıkmış Tanzimat, Servet-i Fünun, Fecr-i Ati, Toplumcu Gerçekçilik, Garip, İkinci Yeni gibi akım ya da takımların önde gelen şairlerini değerlendirmeyi denedim. Fakat yedi yüzyıllık halk şiirimizin hiçbir şairi üstüne bir çalışma yapmadım. Oysa, eskiden beri, halk şiirinin önemine inanıyordum. Nitekim, geçen yıl hazırladığım Türk Halk Şiiri adlı henüz basılmamış kitabıının başında şöyle demiştim: “Halk kültürü, ulusal kültürün en önemli, en verimli kaynaklarından biridir. Halk şiiri ise bu kaynağın en etkin, en yaygın kollarındandır. Bundan ötürü, halk yığınları onu yüzyıllarca gözü gibi korumuş, kulaktan kulağa ve kuşaktan kuşağa aktararak bugünlere getirmiştir. Fakat geçmişte Osmanlı yöneticileri ve aydınlarınca, o, hep hor görülmüş, gölgeye itilmiştir. Neyse ki, Cumhuriyet döneminde -uluslaşma süreciyle birlikte- gitgide değeri kavranmaya başlanmıştır. Gelgelelim, bu kavrayış da hala yeterli derinlik ve genişliğe varmış değildir.” * * * Bu düşünce herkesten çok beni bağlamalıydı. Çünkü, derinlik ve genişlik bir yana, halk şiiri üstüne küçük bir denemem. ıs bile yoktu! Kuşkusuz, bu yokluğun bazı kişisel gerekçeleri vardı, ama bunlar beni avutmaya yetmiyordu. Pir Sultan konusuna öncelikle bu duyguyu yenmek için girdim. Ama, açık konuşayım, ortaya koyduğum ürün, sözü geçen yetersizlikten kurtaracak mı beni, kestiremiyorum.


Yunus Emre, Karacaoğlan, Köroğlu ve Dadaloğlu gibi Pir Sultan da halk şiirinin doruklarından sayılıyor. Ayrıca, AleviBektaşi edebiyatının da en iyi şairi olduğu söyleniyor. Gelgelelim, onunla ilgili kesin bilgiler -ne yazık ki- incir çekirdeğini doldurmuyor! N e zaman, nerede doğmuş/ölmüş, ne iş tutmuş, hangi ilieri dolaşmış, kimlerle düşüp kalkmış, çoluk çocuğunun adları neymiş, başından neler geçmiş? Bunlar gibi daha birçok şeyi gereğince öğrenmemizi sağlayacak verilerden yoksunuz. Kırık dökük belgelere, şairi bellisiz şiirlere, hatta efsanemsİ söylentilere dayanmak durumundayız. Pir Sultan, bizden dört yüzyıl önce yaşamış. Ardından aynı adı kullanan altı Alevi şair daha gelmiş. Zamanın durmayan eli, hepsini bir teknede yuvarlayıp yoğurmuş. Yaşamları gibi kimliklerini de birbirine karışnrmış. Üzerlerine de yılların gitgide kalınlaşan tozlarını serpmiş. Öyle ki, gün gelmiş, onları hem birbirinden, hem de Pir Sultan’dan ayırmak çetin bir sorun olmuş. “Ya şiirleri?” diyeceksiniz. Onlar da çağdan çağa, cönkten cönge az çok değişmiş, öbür şairlerinkiyle kucaklaşmış. Öte yandan, halk şiirinin genellikle sözlü bir edebiyat türü olması, egemen/aydın çevrelerce küçümsenmesi de onların yazılı kaynaklara geçmesini kısıtlamış. Kulaktan kulağa iletilirken yer yer başkalaşıp bozulmasına yol açmış. Pir Sultan da bu acı sonuçtan kurtulamamış.

Üstelik, sevilip sayılan örnek bir sanatçı olduğundan, izleyicileri türemiş, adaşlarıyla başka şairlerin bazı ürünleri de O’na mal edilmiş. Sonunda, bütün bu karışma ve değişmeler, kimi yazarlarca “Pir Sultan geleneği” denilen bir yamalı bohçada toplanmış. 16 Bundan dolayı kendisi gibi eseri için de tutarlı çözümlemelere, doğru yargılara, sağlam yorumlara varmak zorlaşmış. Buna girişmek, üstünde çukurlar bulunan karanlık bir alanda yürümeye benzemiş. * * Doğrusu, kolay yolu tutmayıp böyle zorlu, tehlikeli bir yürüyüşe kalkışırken pek tedirgindim: Y anılmak, başarısızlığa uğramak olasılığı büyüktü. Öyleyken, yolumdan dönmedim. Eksik bilgileri, çelişik kaynakları, uyumsuz yargılan nesnelee eleştirip aşarak Pir Sultan’ı öteki şairlerden ayırmanın, karışıklık ve tutarsızlıklardan kurtarmanın gereğine inanıyordum. Değerli şairi kuşatan yoğun sisi -yeni bir atılım ve yaklaşımladağıtmak, hiç olmazsa, azaltmak istiyordum. Elbette, tasariarnayla gerçekleştirme her zaman atlıaşı gitmez. Ola ki ben de, bütün çabalarıma karşın -geçmişten gelen engeller yüzünden- arada bir tökezlemiş, belki de düşmüşümdür. Olsun! Karanlığı delerek ışığa ulaşmak için bunu göze almaktan başka çıkar yol var mı?

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir