Aziz Nesin – Şimdi Avrupa (Seçilmiş Öyküler)

Mr. Fişer Geliyor O? Müdür bey, – Havalar soğudu. Sobaları neden yakmıyorsunuz? diye sordu. İdare memuru, – Efendim, dedi, sobaları bir bir elden geçirttim. Borular çok eskimiş, kullanılacak gibi değil. Sobaları yakarsak hep dumana boğulacağız. Müdür kızdı: -Canım, bunu neden zamanında söylemiyorsunuz? Borular delik deşik diye bu kış donacak mıyız? Çabuk yazın! İdare memuru, not defterine, müdürün söylediği müsveddeyi yazmaya başladı. Müdür ayakta söylüyordu: -“Daire Müdürlüğü’ne. Kışın gelmesi münasebetiyle…” Yazdın mı? -Yazdım efendim. – “Münasabeti ile soba borularının tamiri ciheti…” Yazdın mı? – Yazdım beyim. “Tamiri ciheti…” – “İktiza ettiğinden, eski soba borularının terkin-i kaydı ile…” -“Terkin-i kaydı ile…” Evet? – Tamam. “İhtiyaç görülecek miktarda…” Yazdın mı? -“Miktar-da…” Yazdım beyim. – “Miktarda soba borusunun mubayaası için…” – Evet beyim. – “Gereken işlemin icrası rica olunur.” Bunu hemen daktilo edin, imzalayayım da gönderin.


– Başüstüne beyim. İdare memuru, müdürün odasından çıktı. Zımbalı not defterinden yazılı yaprağı koparıp daktilo kıza verdi: – Şunu çabuk daktilo et kızım. Müdür bey imzalayacak. Kız, daktilo makinesine kâğıdı geçirdi. Önündeki kargacık burgacık müsvedde kâğıdını okumaya çalıştı. Kâğıtta, soba borularından başka notlar da vardı. İdare memuru, daktilo kızın yazdığı bütün yazıları alıp akşamüzeri müdüre imzalatmaya götürdü. Her kâğıdı uzattıkça, kâğıttaki yazının özetini söylüyordu: – Soba boruları için, efendim. – Haa, peki. Müdür imzayı bastı. Daire müdürü o sabah, masasının üstündeki kâğıtları okurken, bunlar arasındaki şu yazıdan bişey anlayamadı: “Daire Müdürlüğü’ne, Kış gelmesi münasebetiyle, su borularının tamiri ciheti iktiza ettiğinden eski su borularının terkin-i kaydı ile ihtiyaç görülecek miktarda su borusunun mubayaası için gereken işlemin icrası rica olunur.” Daire müdürü, o daireye yeni atanmıştı. Zile basıp eski memurlardan birini çağırdı. Ona, – Su borularıyla biz mi uğraşırız? diye sordu.

Memur şaşırdı: – Hangi su boruları efendim? -Bayağı su boruları… Memur düşündü. Sonra bilgiç bilgiç, – Su borularıyla levazım uğraşır, dedi. Daire müdürü kâğıdı uzattı. Memur dışarı çıktı. Müdürün verdiği kâğıdı okudu. Sonra bu yazıya göre bir müsvedde yaptı. Makinede yazması için kâtibe verdi. Levazım müdürünün önüne gelen kâğıtta şöyle yazıyordu: “Levazım Md.ne, Kış gelmesi münasebetiyle su bürolarının miri cihetine iki zat ettiğinden eski su bürolarının terk ve hini kaydı ile ihtiyaç görülecek miktarda su bürosunun mubayaası için gereken işlemin icrası saygı ile arzolunur.” Levazım müdürü okudu, bir daha okudu. Sonra düofonun düğmesini çevirip, – Alâattin Bey, Su Bürosu neresidir, biliyor musunuz? diye sordu. Düofondaki ses cevap verdi: – Su Bürosu mu? Valla beyefendi, aklımda yanlış kalmamışsa, Su Bürosu Fen İşleri’nde olacak. -Bir yazı geldi. Size göndereyim de ne yapmak lazımsa yazın lütfen. Levazım müdürü, gelen yazıyı odacıyla Alâattin Beye gönderdi.

Fen işleri müdürü, masasında yığılı kâğıtları okurken şöyle bir yazıyla karşılaştı: “Fen İşleri Müdürlüğü’ne, Fiş gelmesi münasabetiyle su bürolarının miri cihetine iki zat tayin edildiğinden, eski su bürolarının terk ve hini hacette kaydı ile ihtiyaç görülecek miktarda su bürosunun mu, boyası için gereken işlemin ifası, Levazım Müdürlüğü’nden alınan yazıya atfen saygıyla arzolunur.” Mr. Fişer Geliyor O? Müdür bey, – Havalar soğudu. Sobaları neden yakmıyorsunuz? diye sordu. İdare memuru, – Efendim, dedi, sobaları bir bir elden geçirttim. Borular çok eskimiş, kullanılacak gibi değil. Sobaları yakarsak hep dumana boğulacağız. Müdür kızdı: -Canım, bunu neden zamanında söylemiyorsunuz? Borular delik deşik diye bu kış donacak mıyız? Çabuk yazın! İdare memuru, not defterine, müdürün söylediği müsveddeyi yazmaya başladı. Müdür ayakta söylüyordu: -“Daire Müdürlüğü’ne. Kışın gelmesi münasebetiyle…” Yazdın mı? -Yazdım efendim. – “Münasabeti ile soba borularının tamiri ciheti…” Yazdın mı? – Yazdım beyim. “Tamiri ciheti…” – “İktiza ettiğinden, eski soba borularının terkin-i kaydı ile…” -“Ter-kin-i kay-dı ile…” Evet? – Tamam. “İhtiyaç görülecek miktarda…” Yazdın mı? -“Mik-tar-da…” Yazdım beyim. – “Miktarda soba borusunun mubayaası için…” – Evet beyim. – “Gereken işlemin icrası rica olunur.

” Bunu hemen daktilo edin, imzalayayım da gönderin. – Başüstüne beyim. İdare memuru, müdürün odasından çıktı. Zımbalı not defterinden yazılı yaprağı koparıp daktilo kıza verdi: – Şunu çabuk daktilo et kızım. Müdür bey imzalayacak. Kız, daktilo makinesine kâğıdı geçirdi. Önündeki kargacık burgacık müsvedde kâğıdını okumaya çalıştı. Kâğıtta, soba borularından başka notlar da vardı. İdare memuru, daktilo kızın yazdığı bütün yazıları alıp akşamüzeri müdüre imzalatmaya götürdü. Her kâğıdı uzattıkça, kâğıttaki yazının özetini söylüyordu: – Soba boruları için, efendim. – Haa, peki. Müdür imzayı bastı. Daire müdürü o sabah, masasının üstündeki kâğıtları okurken, bunlar arasındaki şu yazıdan bişey anlayamadı: “Daire Müdürlüğü’ne, Kış gelmesi münasebetiyle, su borularının tamiri ciheti iktiza ettiğinden eski su borularının terkin-i kaydı ile ihtiyaç görülecek miktarda su borusunun mubayaası için gereken işlemin icrası rica olunur.” Daire müdürü, o daireye yeni atanmıştı. Zile basıp eski memurlardan birini çağırdı.

Ona, – Su borularıyla biz mi uğraşırız? diye sordu. Memur şaşırdı: – Hangi su boruları efendim? -Bayağı su boruları… Memur düşündü. Sonra bilgiç bilgiç, – Su borularıyla levazım uğraşır, dedi. Daire müdürü kâğıdı uzattı. Memur dışarı çıktı. Müdürün verdiği kâğıdı okudu. Sonra bu yazıya göre bir müsvedde yaptı. Makinede yazması için kâtibe verdi. Levazım müdürünün önüne gelen kâğıtta şöyle yazıyordu: “Levazım Md.ne, Kış gelmesi münasebetiyle su bürolarının miri cihetine iki zat ettiğinden eski su bürolarının terk ve hini kaydı ile ihtiyaç görülecek miktarda su bürosunun mubayaası için gereken işlemin icrası saygı ile arzolunur.” Levazım müdürü okudu, bir daha okudu. Sonra düofonun düğmesini çevirip, – Alâattin Bey, Su Bürosu neresidir, biliyor musunuz? diye sordu. Düofondaki ses cevap verdi: – Su Bürosu mu? Valla beyefendi, aklımda yanlış kalmamışsa, Su Bürosu Fen İşleri’nde olacak. -Bir yazı geldi. Size göndereyim de ne yapmak lazımsa yazın lütfen.

Levazım müdürü, gelen yazıyı odacıyla Alâattin Beye gönderdi. Fen işleri müdürü, masasında yığılı kâğıtları okurken şöyle bir yazıyla karşılaştı: “Fen İşleri Müdürlüğü’ne, Fiş gelmesi münasabetiyle su bürolarının miri cihetine iki zat tayin edildiğinden, eski su bürolarının terk ve hini hacette kaydı ile ihtiyaç görülecek miktarda su bürosunun mu, boyası için gereken işlemin ifası, Levazım Müdürlüğü’nden alınan yazıya atfen saygıyla arzolunur.” Fen işleri müdürü yazıyı okudu, bir daha, bir daha okudu. İçinden çıkamayınca, yazının altına “Aidiyeti cihetiyle Sular Idaresi’ne sunulur” diye bir not düştü. Sular idaresi müdür muavini bigün şöyle bir yazı aldı: “Sular İdaresi U. Md.ne, Fişin gelmesi münasebetiyle su bürolarının miri cihetine iki zat tayin edildiğinden eski su bürolarının terk ve lağvı ile modern cihazlarla yeniden su büroları teşkili hakkında, makamdan alınan emre tevfikan, su bürolarının mı, yoksa eski su bürolarının mı boyanması gerektiği üzerinde, teşkilatınızın mütehassısları tarafından bir rapor tanzimi ile, yüksek makama sunulmak üzere müdürlüğümüze gönderilmesini…” Sular idaresi müdür muavini yazıyı bikaç kez okudu. İçinden çıkamayınca müdüre götürdü. Müdür bir okuyuşta anladı. Sevinçle, -Tamam, diye bağırdı, kaç senedir biz de bunu söylüyorduk. Bitürlü anlatamamıştık. Çok şükür, geç de olsa, sonunda anlayabildiler. Muavin, – Ben de anladım ama, dedi, fişi anlamadım. Fişin gelmesi münasebetiyle, diye yazıyor. -Mister Fiş, canım… – Mister Fiş mi? – Canım biz geçen yıl, yabancı bir mütehassıs istemiştik de, o zaman Mister Fişer adında bir Amerikalı gelecekti ya… – Bir de iki zatın tayini meselesi var.

– Yetişmez. Bu iş, iki kişinin altından kalkacağı iş değil. Siz, efendim hemen belediyeye bir yazı yazın. On kişilik kadro isteyin bir, boyamakla olmaz deyin, tesisat değişmeli iki… Ertesi gün gazetelerin ikinci sayfalarında, kimsenin anlamadığı şöyle bir haber çıktı: “Bu yıl su sıkıntısı çekilmeyecek. İlgililerden öğrendiğimize göre, artık kullanılmaz hale gelen, şehrimizin su tesisatı, yeni bir plana göre değiştirilecek, böylece şehrin su sıkıntısı tamamen önlenecektir. Bu maksat için Amerika’nın Federal Su İşleri Mütehassısı Mister Fişer de memleketimize davet edilmiş bulunmaktadır.” Belediye başkanlığına şöyle bir yazı geldi: “Belediye Riyaseti Yüksek Katı’na Özü: Mister Fişer’in gelmesi münasabetiyle. Mister Fişer’in gelmesi münasabetiyle, kadromuzun yirmi mühendisle takviyesi ve hazırlıkların tamamlanması için gerekçe ilişikte sunulmuştur. Saygı ile arzolunur.” Bu yazıyı belediye başkan yardımcılarından biri okuyunca doğru belediye başkanına koştu: -Beyefendi, Mister Fişer geliyormuş. – Mister Fişer mi? -Evet… Mister Fişer… – Hemen hazırlığa başlansın… Soba borularının tamirini isteyen müdürün masasına şöyle bir yazı gelmişti: “Protokol Müdürlüğü’ne, Mister Fişer başkanlığında bir Amerikan heyetinin memleketimizi pek yakında ziyaret edeceği haber alınmıştır. Karşılama programının hazırlanarak hemen gönderilmesini rica ederim.” Müdür, memuru çağırdı, – Mister Fişer başkanlığında bir heyet geliyor, dedi. Karşılama programı hazırlanacak. -Başüstüne! Taksim Meydanında geceleyin renkli sular… -Evet, evet… Bir de Yeni Camiyi aydınlatsınlar, diye yazın.

Müdür durdu. Biraz sonra, – Soba boruları ne oldu? diye sordu. – Yazdık beyefendi… -Yahu, bizde de hiçbir iş çıkmaz. Bir daha yazın. -Başüstüne!. Fen işleri müdürü yazıyı okudu, bir daha, bir daha okudu. İçinden çıkamayınca, yazının altına “Aidiyeti cihetiyle Sular Idaresi’ne sunulur” diye bir not düştü. Sular idaresi müdür muavini bigün şöyle bir yazı aldı: “Sular İdaresi U. Md.ne, Fişin gelmesi münasebetiyle su bürolarının miri cihetine iki zat tayin edildiğinden eski su bürolarının terk ve lağvı ile modern cihazlarla yeniden su büroları teşkili hakkında, makamdan alınan emre tevfikan, su bürolarının mı, yoksa eski su bürolarının mı boyanması gerektiği üzerinde, teşkilatınızın mütehassısları tarafından bir rapor tanzimi ile, yüksek makama sunulmak üzere müdürlüğümüze gönderilmesini…” Sular idaresi müdür muavini yazıyı bikaç kez okudu. İçinden çıkamayınca müdüre götürdü. Müdür bir okuyuşta anladı. Sevinçle, -Tamam, diye bağırdı, kaç senedir biz de bunu söylüyorduk. Bitürlü anlatamamıştık. Çok şükür, geç de olsa, sonunda anlayabildiler.

Muavin, – Ben de anladım ama, dedi, fişi anlamadım. Fişin gelmesi münasebetiyle, diye yazıyor. -Mister Fiş, canım… – Mister Fiş mi? – Canım biz geçen yıl, yabancı bir mütehassıs istemiştik de, o zaman Mister Fişer adında bir Amerikalı gelecekti ya… – Bir de iki zatın tayini meselesi var. – Yetişmez. Bu iş, iki kişinin altından kalkacağı iş değil. Siz, efendim hemen belediyeye bir yazı yazın. On kişilik kadro isteyin bir, boyamakla olmaz deyin, tesisat değişmeli iki… Ertesi gün gazetelerin ikinci sayfalarında, kimsenin anlamadığı şöyle bir haber çıktı: “Bu yıl su sıkıntısı çekilmeyecek. İlgililerden öğrendiğimize göre, artık kullanılmaz hale gelen, şehrimizin su tesisatı, yeni bir plana göre değiştirilecek, böylece şehrin su sıkıntısı tamamen önlenecektir. Bu maksat için Amerika’nın Federal Su İşleri Mütehassısı Mister Fişer de memleketimize davet edilmiş bulunmaktadır.” Belediye başkanlığına şöyle bir yazı geldi: “Belediye Riyaseti Yüksek Katı’na Özü: Mister Fişer’in gelmesi münasabetiyle. Mister Fişer’in gelmesi münasabetiyle, kadromuzun yirmi mühendisle takviyesi ve hazırlıkların tamamlanması için gerekçe ilişikte sunulmuştur. Saygı ile arzolunur.” Bu yazıyı belediye başkan yardımcılarından biri okuyunca doğru belediye başkanına koştu: -Beyefendi, Mister Fişer geliyormuş. – Mister Fişer mi? -Evet… Mister Fişer… – Hemen hazırlığa başlansın… Soba borularının tamirini isteyen müdürün masasına şöyle bir yazı gelmişti: “Protokol Müdürlüğü’ne, Mister Fişer başkanlığında bir Amerikan heyetinin memleketimizi pek yakında ziyaret edeceği haber alınmıştır. Karşılama programının hazırlanarak hemen gönderilmesini rica ederim.

” Müdür, memuru çağırdı, – Mister Fişer başkanlığında bir heyet geliyor, dedi. Karşılama programı hazırlanacak. -Başüstüne! Taksim Meydanında geceleyin renkli sular… -Evet, evet… Bir de Yeni Camiyi aydınlatsınlar, diye yazın. Müdür durdu. Biraz sonra, – Soba boruları ne oldu? diye sordu. – Yazdık beyefendi… -Yahu, bizde de hiçbir iş çıkmaz. Bir daha yazın. -Başüstüne!.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir