Gerard De Villiers – 58 Newyork Maratonu

Christina Lamparo Pleasant Caddesi’nin kaldırımları boyunca dikilmiş parkmetrelere endişeli gözlerle baktı. Genç kadının görevi Kaldırım kenarına parketmiş araçların parkmetrelere para atıp atmadığını kontrol etmekti. Yaptığı iş bir tür trafik polisliği olmasına karşılık, trafik idare etmekle hiç alakası yoktu. 119. Sokak’la 120. Sokak arasında kalan Pleasant Caddesi, New York’un tehlikeli bölgesi Spanish Harlem’in en merkezi yerlerinden biriydi. Parkmetrelere para atmadığı için ceza yazdığı araç sahipleri Christina Lamparo’ yu her gördüklerinde gırtlağını kesmek ya da tecavüz etmekle tehdit ediyorlardı. Genç kadın saatine baktığında dinlenme vaktinin geldiğini görerek sevindi. Temmuz 5 ayının sonunda New York en sıcak ve boğucu günlerinden birini yaşıyordu. Havadaki nem derecesi 100’e yaklaştığı için Christina Lamparo’nun üniforması terden vücuduna yapışmıştı. Hele kıvırcık saçlarını örtmek için başına taktığı peruk yüz tonluk bir ağırlıktan farksızdı. İçinde bulunduğu duruma lanet ederek küçük mavi motosikletinin marş pedalına bastı. Bundan yirmi beş yıl önce, Porto Rico’nun San Juan kentinde doğmuş, sefaletten kurtulmak için New York’a kapağı atmıştı. Amacı memleketine zengin bir kadın olarak dönmekti. Ancak New York’a adım atar atmaz renginin koyuluğu ve Amerikalıların ırkçılığı yüzünden bütün hayallerinin suya düştüğünü hemen anlamıştı.


Yapabileceği tek iş kısa bir eğitimden sonra sadece Porto Ricoluların yaşadığı Spanish Harlem bölgesinde parkmetreleri kontrol etmekti. Spanish Harlem gibi bir bölgede beyaz tenli bir parkmetre memurunun bir gün bile görev yapabilmesi mümkün değildi. Spanish Harlem bir anlamda küçük Porto Rico gibiydi. Madison Caddesi ile East River arasında son yıllarda sadece İspanyolca konuşuluyordu. Sokakların eski sakinleri olan İtalyanlar ile zenciler Spanish Harlem’i çoktan terketmişlerdi. Sokaklarda işsiz ve aç dolaşan binlerce Porto Ricolu vardı. Bu insanlar yıkık dökük eski apartmanlarda çok zor şartlarda hayatla- rını sürdürüyorlardı. Hırsızlık, gasp ya da tecavüz gibi suçlar artık Spanish Harlem’deki yaşamın ayrılmaz bir parçasıydı. Küçücük apartman dairelerinde en az on beş kişi her türlü medeniyetten uzak olarak adeta yaşam savaşı veriyordu. Sokak aralarında uyuşturucu madde peynir ekmek gibi satılıyor, çocuklar bir öğün karınlarını doyurmak uğruna aracılık yapmaktan çekinmiyorlardı. Christina Lamparo motosikletini daha rahat kullanmak için eteklerini yukarı doğru sıyırdı. Yüksek topuklu ayakkabılarıyla bacakları olduğundan da uzun gözüküyordu. Gözleri görev başındaki bir memur için oldukça çarpıcı bir biçimde boyalıydı. Koyu teni yakıcı güneş altında pırıl pırıl parlıyordu. Genç kadın Spanish Harlem’de görülebilecek en güzel parkmetre memuruydu.

Özellikle Spanish Harlem gibi bir cehennemde siyah bir inciden farksızdı. ……scanned by darkmalt1 Christina motosikletini batı tarafında kalan 119. Sokak’a çevirdi. Bunaltıcı sıcak yüzünden üstü başı sırılsıklam olmuş, makyajı akmaya başlamıştı. Spanish Harlem sokaklarında ilerlerken apartmanların kapı önlerine oturmuş genç Porto Ricolular Christina’ya ağza alınmayacak küfürlerle iltifatlar yağdırıyorlardı. Bir süre sonra sıcaklığa dayanamayacağını anlayarak gölge bir yerde durmaya karar verdi. Ancak, geçtiği sokakta motosikle7 tini parketmesi olanaksızdı. Durduğu anda, göz göre göre tecavüze uğraması işten bile değildi. Umutsuz bir şekilde çevresine bakınmayı sürdürerek gölge bir yer bulmaya dua ediyordu. Birden, dualarının kabul olduğunu gördü. Yüz metre ilerdeki küçük kilise, Christina’nın sığınabileceği tek yerdi. Motosikletini küçük beyaz binanın önünde durdurdu. Giriş kapısının önündeki pankartta ispanyolca olarak “İSA’NIN EVl” yazılıydı, iki yıkık dökük apartmanın arasında kalan kilise günün bu saatinde kimsenin uğramayı aklından geçirmeyeceği tek güvenli yerdi. Genç kadın motosikletinden inip kiliseden içeri adım attığında, sağ tarafında Aziz Meryem’in heykeli önünde mum yakan bir papaz gördü. Papaz orta yaşlı olmasına karşılık oldukça dinç görünüşlüydü.

— Özür dilerim, peder. Dışarda hava çok sıcak. Üstüm başım terden sırılsıklam oldu. Biraz kendime çeki düzen vermek için dinlenebilir miyim? — Tabii kızım, istediğin kadar kalabilirsin, istersen üstünü başını çıkar. Hizmetçim giysilerini kurutsun… Kilisenin içi oldukça küçük, tavanları alçaktı. Sağda, solda en çok on beş sıra vardı. Duvarlarda yer alan aziz resimleri en az bin yıllık gibiydi. Christina papazın teklifi karşısında şaşırmıştı. Ancak kendisine yapılabile8 cek en iyi teklifti bu… — Teşekkürler peder. Nerede soyunabilirim? — Günah çıkartma yeri buna uygun. Christina tereddüt etmeden günah çıkarma yerine girdi. Birkaç saniye içinde giysilerini kırmızı perdenin arasından hizmetçi kadına uzattı. Üzerinde sadece sutyeni ve külotu kalmıştı. Günah çıkarma yerinin içi oldukça karanlıktı. Christina papaza seslendi: — Burada hiçbir şey göremiyorum.

Dışarı çıkmam sizi rahatsız eder mi? — Kesinlikle hayır, kızım. Christina seksi bir bikiniyi andıran iç çamaşırlarıyla ortaya çıktığında papaz oldukça afalladı. Karşısında sanki koyu tenli bir venüs duruyordu. Genç kadın yakınındaki sıralardan birine oturdu. Hizmetçi kadın ortadan yok olmuştu. Papaz gözlerini Christina’nın nefes kesici vücudundan ayıramıyordu. — Yanıma oturabilirsiniz, peder. — Evet iyi olur. Biraz sohbet edebiliriz. Papaz Christina’nın birkaç santim yakınına oturdu. Birbirlerine nefeslerini hissedebilecek kadar yakındılar. — Adınız nedir kızım? — Christina Lamparo. Formamdan anlamışsınızdır. Parkmetrelere bakıyorum. Bu sıcakta çekilecek iş değil.

Kilisede işler nasıl? — Hep kötüye gidiyor. Bu zamanda gerçek 1 9 hıristiyanlar tarihe karıştılar. Christina “haklısınız” anlamında başını salladı. — Tanrı size çok güzel bir vücut vermiş kızım. Papazin elleri Christina’nın kalçaları üzerinde gidip gelmeye başlamıştı. Christina’nın hiç karşı koymadan okşamalardan hoşlanır hareketler yapması papazı daha da şaşırtmıştı. Kadın gözlerini kapamış yarı aralık dudakları arasından kesik iniltiler çıkartıyordu. Orta yaşlı rahip mesleğine başladığı günden beri hiç böyle bir kadınla karşılaşmamıştı. — Hiç belli olmaz, biri aniden içeri girebilir. Günah çıkarma yerine girsek daha rahat ederiz kızım. Christina yerinden doğrulup günah çıkarma yerine girerken sahneye çıkan bir striptiz yıldızından farksız hareket etmişti. Orta yaşlı papaz genç kadının peşinden içeri girip kırmızı perdeyi sıkıca kapadı. Christina sandalyeye oturup bacaklarını açmışa Papaz üzerinden cüppesini sıyırmaya çalışırken, ikisi birden çığlık çığlığa bağıran bir sesle irkildiier. Sesi henüz kalınlaşmamış genç bir çocuktu bağıran. — Peder Oswaldo! İmdat!.

, Yalvarırım, saklayın beni!. Peder Oswaldo üzerinden çıkarmay a hazırlandığı cüppesinin eteklerini indirerek Christiıo na’ya döndü. — Sen buradan çıkma kızım. Ben neler olduğunu anlayıp dönerim. Oswaldo Baranquilla günah çıkarma yerinden çıktığında, adını haykıran yöne doğru baktı. Çikito adlı Porto Ricolu çocuğu hemen tanımıştı. Üzerinde kırmızı bir tişört ve eski bir blucin olan Çikito on beş yaşında olmasına karşılık, Spanish Harlem’in yeni yetişen elebaşlarından biriydi. Geçimini esrar satarak sağlamasına karşılık dini görevlerini unutmaz, her pazar kiliseye dua etmeye gelirdi. — Peder Oswaldo… Beni öldürmek istiyorlar. Kurtarın beni!

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir