Immanuel Kant – Pratik Aklın Eleştirisi

Pratik aklın teorik akıl ile koşutluğu bu Eleştiriye Sa f Pratik Aklın Eleştirisi adını vermeyi gerektiriyor gibi görUnse de, bu Eleştirinin neden yalnızca Pratik Aklın Eleştirisi diye adlandırıldığını bu yazı yeterince aydınlatıyor. Yapması beklenen, yalnızca sa f pra – t i k aklı n varolduğun u ortaya koymaktır; bu amaçla aklın bütün pratik yetisini eleştiriyor. Bunu başarabilirse, aklın böyle bir yetiyle (teorik akılda olduğu gibi), sırf kendini bilmezlik sonucu sınırlarını aşı p aşmadığın ı anlamak için, sa f yeti – n i n kendisin i eleştirmenin gereği kalmayacaktır. Çünkü akıl, saf akıl olarak gerçekten pratik olduğunda, gerek kendi gerçekliğini, gerek kavramlarının gerçekliğini yapıp etmeyle kanıtlar; onun bu gerçek olma olanağına karşı çıkan bütün uydurma akılyürütmeler de boşunadır. Transsendental özgürlü k de, bu yetiyle, bundan böyle sağlamlık kazanmaktadır; üstelik bu özgürlük, teorik aklın, nedensellik kavramım kullanırken, nedensel bağlantılar dizisinde koşulsu z olanı düşünmek istediğinde kaçımlmazcasına düştüğü antinomiden kendini kurtarmak için gereksediği mutlak anlamdaki özgürlüktür. Teorik akıl bu kavramı, ancak sorunlu bir biçimde, düşünülmesi olanaksız olmayan bir kavram olarak ortaya koyabilmiş, ama ona nesnel gerçekliğini sağlayamamıştı; bunu da sırf, en azından düşünülebilir diye geçerlikte bırakması gereken şeyin sözüm ona olanaksızlığı konusundaki savlara kapılıp, özünde sarsılmaktan ve bir skeptiklik uçurumuna yuvarlanmaktan kaçınmak için yapmıştı. özgürlük kavramı, pratik aklın zorunluklu bir yasasıyla gerçekliği kanıtlandığı kadarıyla, şimdi saf aklın —hatta teorik aklın— sistemindebütün yapının kili t taşın ı meydana getirir; sırf ideler olarak teorik akılda desteksiz kalan bütün öbür kavramlar (Tanrı ve ölümsüzlük kavramları) da, şimdi özgürlük kavramına bağlanır, onunla birlikte ve onun aracılığıyla dayanak bulur, nesnel gerçeklik kazanır, yani bunların olanaklılığı , özgürlüğün gerçek olmasıyla ka – nıtlanır ; çünkü bu ide, ahlâk yasası yoluyla kendini ortaya koyar. Özgürlük aynı zamanda, teorik aklın bütün ideleri içinde, doğrudan doğruya kavrayamasak da olanaklılığını a priori olarak bildi – ğimi z tek idedir; çünkü özgürlük ahlâk yasasının koşuludur1 ), bu yasayı da biliyoruz. Tanr ı ve ölümsüzlü k ideleri ise ahlâk yasasının koşullan değil, yalnızca bu yasanın belirlediği bir istemenin zorunlu nesnesinin koşullan, yani saf aklımızın sırf pratik kullanılışının koşullandır; bu yüzden de bu idelerin gerçekliği şöyle dursun, olanaklılığını bile bildiğimiz i ve doğruda n doğruy a kavradığımız ı söyleyemeyiz. Ama yine de bu ideler, ahlâkça belirlenmiş istemenin, kendisine a priori verilmiş nesnesine (en üstün iyiye) uygulanmasının koşullandır. Dolayısıyla, teorik olarak bilinmese ve doğrudan doğruya kavranamasa da, bu idelerin olanaklılığı, bu pratik açıdan kabul edilebilir, edilmelidir de. Bunun için, hiçbir iç olanaksızlık (çelişme) taşımamalan, pratik bakımdan yeter. Burada, teorik akılla karşılaştınldığında yalnızca özne l kalan, bununla birlikte teorik akıl gibi saf, ama pratik olan bir akıl için nesne l geçerliği de bulunan bir kabulün temelini buluyoruz; böylelikle, özgürlük kavramı aracılığıyla, Tanrı ve ölümsüzlük idelerinin nesnel gerçekliği ve bu kavramları kabul etme hakkı, hatta bunları (saf aklın gereksinimi olarak) kabul etmenin öznel zorunluluğu yaratılıyor. Bununla, akıl teorik bilgi bakımından genişlemiyor, yalnızca daha önce soru n olan bir olanak, burada onaylanara k veriliyor; böylece de aklın ı pratik kullanılışı, teorik kullanılışının öğelerine bağlanıyor. Bu gereksinim, varsayılan bir gereksinim, aklın kullanılışının kurgulamadaki tamlığına erişmek istenildiğind e bir şey kabul etmek gerektiğini düşünen kurgulamanın r a s t g e 1 e bir amacı değil, bir şeyi yas a gereğ i kabul etme gereksinimidir; bu gereksinim olmadan da, yapma ve yapmamaların amacı olarak ihmal edilmeksizin konulması gereke n şey ortaya çıkamaz.


Böyle dolambaçlı yollardan geçmeden bu sorunları kendi içlerinde çözüme bağlamak ve bunları pratik kullanım için dolaysız bilgi olarak saklamak, teorik aklımız için kuşkusuz daha doyurucu olurdu; ne var ki, teorik yetimiz buna pek uygun değil. Böylesine yüksek bilgilere sahip olmakla övünenler bu noktada durmamalı, bunları açıkça sınanmak ve değerlendirilmek üzere ortaya koymalıdırlar. Kanıtlama k mı istiyorlar; hodri meydan! Kanıtlasınlar ki Eleştiri de bütün silâhlarını o muzaffer kişilerin ayaklarının altına sersin. Quid statis? Nolint. Atqui licet esse beatis. — Buna yanaştıkları yok aslında, belki becerebilecekleri yok da ondan; öyleyse, biz yine alalım eleştirinin silâhlarını elimize ve 8 olanaklılıkları teori yoluyla yeterince sağlama bağlanamayan Tanrı, özgürlü k ve ölümsüzlü k kavramlarını, aklın ahlaksal kullanılışında arayalım ve temellerini aklın bu kullanılışı üzerinde kuralım.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir