Ludwig Wittgenstein – Yan Değiniler

Burada çevirilerini sunduğumuz tümceler, Wittgenstein’ın 1929’tan 1951’e (ölümüne) dek, çeşitli yazılarında (defterlerinde, elyazmalarında, metinlerinde, v.b.) ‘sayfa-kenarı’na yazdığı düşüncelerdir. Birçok durumda kendisi, bu ‘değini’leri o anda üzerinde çalıştığı ana metinden ayırmış. Bunları, Wittgenstein’ın ‘kağıtları’nın ‘yönetici’lerinden Georg Henrik von Wright, Heikki Nyman’ın işbirliğiyle ilk kez 1977’de yayımlamıştır. Yayımcıların derlemeye taktıkları ad, “çeşitli/karma değiniler” gibi bir anlama geliyor. Biz, Wittgenstein’ a özgü bir kavram olan “değini”yi (Bemerkung; remark) tutarak, bir de, içinde bulundukları metin bağlamlarını düşünerek, “yan” sıfatını yeğledik – Türkçe duygumuz elverseydi, bunlara ‘marjinal römarklaı’ demek ister miydik, bilemiyoruz … Bu değinilerin içeriklerine bakınca, belirli bir komi çercevesi görülebilir: Yaratı işiyle uğraşmanın/uğraşanların sorunları, gibi birşey. Bu çerçevede Wittgenstein, başta kendi çok ilgili (ve bilgili; kimilerine göre çok yetenekli) olduğu musikinin yanı sıra, sanatların hemen her dalı, şiir, v.b. üzerine değinide bulunur. Bu arada birçok sanatçı da değini konusu olur. Bu ‘nesneli’ değiniler dışında önemlice bir bölüm, filozofun kendi. kendisiyle hesaplaşması, daha çok da kendisini suçlaması niteliğindedir. Bu, haksızlığın kıyısında gezen kendi kendini kargışlama eğilimi, Wittgenstein’ın kendi kendine karşı sert olma tutumuyla ilgilidir. (Örneğin 9.


değini, filozofun kendisi için sık sık kullandığı bilinen bir aşağılamadır.) 9 Buradaki seçmede daha çok ‘genel’ konulardaki; ve, Türkçe’ye iyi oturabilen tümceler yeğlenmiştir – ama, önemli bir düşünceyi aktarmak için (kimi zaman) Türkçe’yi zorlamaktan da kaçınılmamıştır. Değinilerin sıra numaraları aslında yoktur; ancak bunlar konurken kronolojik sıra büyük çapta gözetilmiştir. Sayfa altlarındaki ‘Notlar’ da, değinilerin yazılış yılı; kullanılan yayımda bulundukları sayfa ve bazı kısa açıklamalar, bu numaralara göre, verilmektedir. oruç aruoba 10 yan değiniler 1. Ein neues Wort ist wie ein frischer Same, der in den Boden der Diskussion geworfen wird. 2. Mit dem vollen philosophischen Rucksack kann ich nur langsam den Berg der Mathematik steigen. 3. Wenn etwas gut ist, so ist es auch göttlich. Damit ist seltsamerweise meine Ethik zasammengefalSt. Nur das übernatürliche kann das Übernatürliche ausdrücken. 4. Man kann die Menschen nicht zum Guten führen; man kann sie nur irgendwohin führen. Das Gute liegt aulSerhalb des Tatsachenraums.

12 1. Yeni bir sözcük, tartışma toprağına atılmış taze bir tohum gibidir. 2. Dolu felsefe sırt-çantasıyla matematik dağına ancak ağır ağır tırmanabiliyorum. 3. Bir şey iyi ise, kutsaldır da. Bu, garip bir biçimde, benim etik görüşümü özetliyor. Doğaüstünü ancak doğaüstü olan dilegetirebilir. 4. İnsanlar iyiye doğru götürülemezler; ancak şuraya-buraya götürülebilirler. İyi, olgu uzamının dışında yatar. Notlar: *) Kullanılan yayım: Ludwig Wittgenstein, Vermischte Bemerkııngen, Basil Blackwell, Oxford, 1977. ed.: Georg Henrik von Wright ve Heikki Nyman. 1.

-1929, 12. 2. -1929, 13. 3. -1929. 15. “kutsal” : göttlich : “tanrısal”. 4. -1929, 15. 13 5. Zum Staunen muB der Mensch – und vielleicht Völker – aufwachen. Die Wissenschaft ist ein Mitte! um ihn wieder einzuschlcefern. 6. Wer seiner Zeit nur voraus ist, den halt sie einmal ein. 7.

Das Talent ist ein Quell, woraus immer wieder neues Wasser flie!St. Aber diese Quelle wird wertlos, wenn sie nicht in rechter Weise benutzt wird. 8. Die Lösung philosophischer Probleme verglichen mit dem Geschenk im Mrerchen, das im ZauberscloB zauberisch erscheint und wenn man es drauBen beim Tag betrachtet, nichts ist, als ein gewöhnliches Stück Eisen (oder dergleichen ). 14 5. İnsanın – belki de halkların – hayret duymaya uyanmaları gerekir. Bilim, onları yeniden uyutmanın aracıdır. 6. Kendi zamanından önce olmakla yetineni, gün gelir, yakalar zamarn. 7. Yetenek taze suların sürekli çağladığı bir kaynaktır. Ama bu kaynaktan doğru biçimde yararlanılmazsa, değersizleşir. 8. Felsefe sorunlarının çözümü, masaldaki armağana benzer: büyülü şatoda büyülü birşey gibi görünür, oysa dışarıda, günışığında bakıldığında, sıradan bir demir parçasından başka bir şey değildir. 5.

-1930, 19. 6. -1930, 25 7.- 1931, 28. 8.-1931, 30. 15 9. Es ist beschremend, sich als leerer Schlauch zeigen zu müssen, der nur vom Geist aufgeblasen wird. 10. Der Denker gleicht sehr dem Zeichner, der alle Zusammenhrenge nachzeichnen will. 11. Was Du geleistet hast, kann Andern nicht mehr bedeuten als Dir selbst. Soviel als es Dich gekostet hat, soviel werden sie zahlen. 12. Die Werke der groBen Meister sind Sonnen, die um uns her aufund untergehen.

So wird die Zeit für jedes grofSe Werk wiederkommen, das jetzt untergegangen ist. 16 9. Yalnızca tinle üflenmiş boş bir balon gibi ortalıkta gezinmek zorunda olmak utanç verici bir şey. 10. Düşünür, bütün aynntılan çizmeye çalışan ressama çok benzer. 11. Başardığın, başkalarına, senin için ifade ettiğinden daha fazla birşey ifade edemez. Sana iıeye mal olmuşsa, onlar da o kadar ödeyecekler. 12. Büyük ustaların yapıtları, çevremizde doğup batan güneşlerdir. Şimdi batmış duran her bir büyük yapıtın zamanı yeniden gelecektir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir