Necdet Tuna – Romatizma ve Çareleri

“Romatizma” sözcügil, hareket sisteminin, yani eklemlerin, kaslann, tendonlann, tendon kılıflannın ve bag dokusunun $ ve hareket kısıtlamasına yolaçan hB;Stalıklanna halk arasında verilen ortak isimdir. Tıpta romatizma diye bir hastalık yoktur. Sayılan elli yi aşan bir dizi hastalık tıpta “Romatizmal Hastalıklar” adı altında toplamr. Bu nedenle birisine sende romatizma var demek, bir tanı de�eri taşımaz. Senin eklemlerinde � ve hareket zorlu� var demek gibi bir şeydir. Halk dilinde “eklem kir�lenmesi” denen tablo da, eklemlerdekl aşınma ve yıpranmalar, yani yozlaşmalardır. Eklernde kireç birikmesi diye bir şey sözkonusu degildir. Eklem yozlaşmalan da romatizmal hastalıklann bir grubunu oluşturur. Kitapta rastlanacak olan “romatizma” sözcükleri, akıcılıW �amak · bakı�ndan “romatizmal hastalıklar” anlamında kullanılmıştır. İnsanı, varold u� günden beri tedirgin eden hareket zorluklan ve eklem �lan konusun- . da bir öykü anlatılır. İnsaniann avcılıkla geçindi� ilk çaglarda çaresiz kalan hayvanlar, canlannı kurtarabilmek için savunma taktiklerini belirlemek üzere bir toplantı düzenlemişler. Her biri bir öneri getirmiş, tartışmışlar, kararlar almışlar. Fakat zaman, alınan önlemlerin hiçbirinin yarar �lamadıwnı göstermiş. Bunun üzerine her zavallı ve çaresiz yaratı�n yapabilec� gibi, ilenme­ �e, beddua etmeye başlamışlar.


Her hayvan kendisi için en zor, en dayanılmaz dertlerin insaniann başına gelmesini ve yaşam boyu bunlardan kurtulamamalannı dilemiş. Domuz, hazımsızlık çeksinler; at, iki ayaklan üzerinde yürüsünler; koyun tüysüz kalsınlar diye beddua etmiş. Ormanın bir başından öbür başına uçar gibi koşan ceylan da eklemleri tutulsun, bellerini dogrultamasınlar 7 dil�nde bulunmuş. Zaman geçmiş, ç�lar ç�lan izlemış ve gerçekten de insanlar hem tüysüz kalmışlar, hem iki ayaklan üzerinde yürümüşler, hem de sindirim sıkıntısından yakınıp durmuşlar. Hadi bunlar neyse ne de, ceylanın ahı pek büyük olmuş ki, insanojtlu yaşamı boyunca diz, bel ve omuz 8#­ nlanndan kurtulamamış. Masal bu ya! Masal olmasına masal da, gerçekten de insanlar arasında, yaşam çizgilerinin herhangi bir döneminde, romatizmal hastalıklardan birine tutulmayan hemen hemen yok gibidir. Özellikle yaş ilerledikçe ortaya çıkan bel ve boyun �lan o denli sık görülür ki, neredeyse normal sayılabilir. Doksan yaşındaki bir kişinin on dokuz yaşındaki kadar kıvrak olması beklenemezse de, ama, �lar niye? Yıllarla birlikte gelen �lar ve hareket kısıtlanması normal sayılsa da, insan gene de istemeyerek acaba bunun evrimsel bir amacı var mıdır diye düşünmekten kendini alamıyor. Belki de öyle! İnsanojtlu, önceleri �açlarda gezen, sonralan da göçebe olarak yaşamlannı sürdüren atalara sahip. AJtaçlara tırmanamamak ya da sürekli hareket halindeki kabileye ayak uyduramamak yaşlıların üstünl�ne son vermemiş olsaydı, düşkün olduklan halde kabileyi yönetmeye devam etmek isteyecekler, belki de kabileyi zor durumda bırakacaklardı. Bu tür beceriler günümüzde çok gerilerde kalmış olmakla birlikte, doksan yaşındaki bir işçinin ya da yöneticinin işine devam edebilmesi hiç kuşkusuz bazı sorunlar yaratabilir! Yoksa gençler nasıl iş başına gelip sorumluluklan üstlenebilirler ki! İnsanın ileri yaşlarda hareketini kısıtlayan yapısal deW.şikliklerin benzerleri hayvanlarda da görülür. Londra’daki Do�a Tarihi Müzesi’ndeki dinazor iskeletlerinin omurgalannda da kireçlenme izleri saptanmış. Varsayım herhalde onlar için de geçerli! Eklemlerdeki aşınma ve yıpranmalan, yani kireçlenmeleri normal fizyolojik bir süreç kabul edip nedenlerinin ve önleme çarelerinin araştınlması, aslında yaşamın gizemini kovalamaktır. İnsanlar dün de bugün de bu edebi 8 gençli�n gizemini araştınp duruyorlar.

İnsan için sonsuz bir yaşam, en azından sosyal ve dünya koşullan yönünden kabul edilemeyece� gibi, teknolojinin bunu başarması da kuşkulu görünmektedir. Ne var ki, savaşı bırakmak için de geÇerli nedenler vardır. İnsanojtlunun dünya üstünde kalabildi� sürede, hiç olmazsa yakınrnasız ve aılnsız bir yaşarn sürebilmesi olanaklan araştınlacaktır. İnsanlann çok azı, yaşlannın ilerlemesine karşın normal, ya da normale yakın eklernlerle ornurgaya sahiptir. Ço�, hatta .tarnanından önce başlayan $lar ve yıpranrnış eklernlerle yaşarnını sürdürrnek zorundadır. İnsaniann dünyaya, aıln ve ııdırap çekrnek için gönderilmiş olmarnalan g�rek! Bireyler arasında acaba bir farklılık mı var? Kemik ve eklern yapılan mı, yoksa genel vücut yapılan mı farklı? İnsanların anatomik ve fizyolojik yapısının aynı oldu­ �na göre, yoksa acaba kötü duruş, kötü beslenme ya da yorucu işler gibi farklı işlevler mi organizrnayı, konumuz gere� eklemleri, erken dönernde aşındınp yıpratmakta, yozlaştırrnaktadır. Bunlan ilerde ayn ayn göreceğiz. Ne var ki, en azından günümüzde, daha sağlam, daha dayanıklı eklemler yapma olan�rnız bulunrnadı�na göre, kanımızca en iyisi, mevcutlan dıtha iyi, daha dikkatli kullanıp, gerekli önlemleri alarak daha uzun süre, daha rahat y�rnanın yollannı ararnaktır. Elinizdeki kitabın bir arnacı da bu yollan göstermektir. Halk arasında, rornatizrna, özellikle eklem ve ornurga kireçlenmeleri için “öldürrnez ama çektirir” deyimi kullanılır. Bu nedenle olacak ki, eklemler konusunda araştırmalar, ölümcül hastalıklar olan kalp ve enfeksiyon hastalıklan yanında üvey evlat muamelesi görmüştür. Bununla birlikte, bazı eklern hastalıklannın günümüzde çok daha başanyla tedavi edildi�ni, hatta yavaş yavaş görünmez olduklannı da söylemek olasıdır. örne­ �n eklern tüberkülozu ( vererni) gelişmiş ülkelerde hemen hemen yokolmuş gibidir. Gerek koruyucu önlemler, gerekse antibiyotikler bu konuda büyük yarar sağlamıştır.

öncelikle kalbi de tutan romatizmal ateş ya da akut eklem romatizması denen ve bir cins mikrobun (beta berna9 litik streptokoklann) neden oldu� hastalık, penisilin sayesinde ülkemizde bile çok seyrek görünür olmuştur. Görünse bile vaktinde alınan önlemlerle kalpteki yıkımlan önlenebilmektedir. Bu hastalık, 40-50 yıl önceleri İngiltere’de bile yılda 80.000 kişinin ölümüne yolaçabiliyordu. Bunun gibi, şeker hastalı�, yaşamı tehdit edebilen kansızlıklar, tüberküloz, frengi ve çocuk felci de günümüzde kontrol altına alınmış hastalıklardır Gene de, bir romatizma türü olan romatoid artrit için aynı başanmn sağlandı� söylenemez. Çünkü, nedenini hala bilmiyoruz. Günümüzde kesin nedeni bilinmeyen bir hayli hastalık vardır. Ancak bunlar arasında, sık görülmeleri bakımından, en önemlileri kanser ve romatoid artritle, bu hastalığın türleri oldu�u söylemek bir abartma de�ildir. Alışılmış deyimiyle, düşmanla savaşmanın en kolay ve başarılı yöntemi, düşmain tanımaktır. Romatoid artritin sanılan nedenleri arasında günümüzde en çok üzerinde durulan, vücudun immunolojik, yani kendi kendini sa”unma sisteminde, nedeni bilinmeyen bir bozuklu#Un oluştU#Udur. Bunun nedenini henüz tam bilmiyoruz. Organizmanın yabancı ve zararlı etkeniere karşı kendini koruyan ve �şıklık sistemi de denen bu rnekanizmaya ilişkin açıklamayı daha sonra yapac�z. Bazı romatızmal hastalıklar, tutulan kişileri sakat bırakabilmekte, hatta yat;aita ya da sandalyeye �mlı kılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kurulan yardım dernekleri ve rehabilitasyon merkezleri, bu hastalann yaşamlanru kolaylaştırmak için büyük çaba vermektedir. Sakatlık, çevresine göre, insana çok yönlü sorunlar yaratmaktadır.

Gözlüksilz iş göremeyen bir kişi Afrika’nın ortasında gözlü#ünü kaybetse, bu onun için büyük bir sorun olur. Bir yerleşim merkezinde gözlük kaybetmekse problE:m de�ldir. En yakın göz doktoruna ya da gözlükçüye giderek, kendine yeni bir gözlük alabilir. Bunun gibi sakatlar da, kendilerine olanaklar s�lanan ülkelerde daha kolay ve rahat bir yaşam sürebiliyorlar. Bilimsel araştırmaya önem veren ve para ayırabılan ülkelerde, romatoid artritin nedenini bulmak için geniş çaplı çalışmalar yürütülmekte ve her yıl milyarlar har10 canmaktadır. Bu hızlı çalışmalar karşısında hastalı�ın daha uzun süre karşı koyabilecewni sanmıyoruz. Aynı şeyi kanser için de söyleyebilmenin ümidini taşıyoruz. Romatizma yeryüzünün en yaygın hastalıklanndan biridir. İnsanlann yaklaşık yüzde otuz ya da otuz beşi herhangi bir romatizmal hastalıktan şikayetçidir. İş gücü kaybına neden olan hastalıklann ·başında gelir. Erken emekli olmanın önde gelen nedenlerinden biri de romatizmal hastalıklardır. C<Wafi daj,;rılış da belirgin bir ayrılık göstermiyor. Nemli ve rutubetli ülkelerde, tropik yörelere oranla biraz daha fazla görüldültü sanılıyor. Çocuklardan, en ilerlemiş yaşlara kadar herkes romatizmanın bir türüne yakalanabilir. Akut eklem romatizması hemen hemen daima ilk ve ortaokul ça�ndaki çocuklan tutar.

Bu tür romatizmanın kutuplarda ve tropik bölgelerde hiç görülmeyip ılıman enlemlerde rastlanması, iklim koşullannın bir roloynadı�nı düşündürmektedir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir