Osman Aysu – Cifte Tehlike

Güzel ve bakımlı kadın ayaklarına tutkusu vardı delikanlının. Kemikli, kıvrık parmaklı, nasırlı kadın ayaklarından tiksinip nefret eder, görmemek için hemen başını çevirirdi; ama parmakları birbirine yapışık^düzgün, pedikürlü, tırnakları kırmızı ojeyle boyanmış ayaklar onu son derece heyecanlandırırdı. Hele bu ayaklar duru beyaz bir tene sahipse seyir zevki daha da artardı. Bakışlarını kadının çıplak ayaklarından alamıyordu. Nesrin, delikanlının heyecanla ayaklarına baktığını görünce gülümsedi. “Hoşuna gitti, değil mi?” diye sordu. Genç, toy ve tecrübesiz görünen oğlandan ses çıkmamıştı. “Hadi söyle, itiraf et. Ayak fetişistisin sen.” Delikanlı hâlâ konuşmuyordu. Nesrin onu sıkıştırmaktan zevk duydu. “Utanıyor musun yoksa?” Delikanlı bakışlarını kadının çıplak ayaklarından kaçırma-mıştı. Keyiflenen Nesrin ısrar etti. “Okşamak, öpmek ister misin? Hadi durma.


Halinden belli, aklın gitti. Gel, yaklaş yanıma. Tadına bak.Yumuşacıktır. Bayılacaksın.” Genç yerinden kımıldamamıştı. Nesrin onun hareketsizliğini görünce ayak parmaklarının 5 ucuna basarak yanına yaklaştı. “E, daha ne bekliyorsun? Çekinme söyle, yoksa bu ilk deneyimin mi olacak?” Oğlan kızarmıştı, kadının makyajlı yüzüne baktı. Nesrin itiraf edemiyor, utanıyor diye, düşündü. Yaşı on yedi veya on sekiz olmalıydı. Ama vücudu gelişmiş, adaleli ve sertti. Bedenine kıyasla yüzü masum ve ürkekti. Yanakları şimdiden al al olmuştu. Böyle gençlere bayılırdı icadın ve ağına düşürdüğü ilk delikanlı değildi bu. Ellerini uzatıp omuzlarına koydu, sonra gömleğinin üzerinden yavaş yavaş gelişmiş kaslı kollarına doğru kaydırdı. “Öğrencisin sen, değil mi?” Oğlan bu sefer başını tasdik anlamında aşağı yukarı sallamıştı.

Yatağın üzerindeki, sırtından çıkarıp attığı metal düğmeli blazer ile gri pantolonuna bakılırsa henüz lise talebesi olmalıydı. ‘• “Kaçıncı sınıftasın?” “Lise son.” “Şimdiye kadar hiçbir kadınla sevişmedin, değil mi?” “Seviştim.” Güldü Nesrin. “Yalan söyleme,” diye mırıldandı. “Çekinme ve kendini tamamen bana bırak. Sana her şeyi göstereceğim, bulutların üstüne çıkacak ve hayatında hiç tanımadığın zevklere erişeceksin. Hiç acele etme.” Delikanlı yutkundu sadece. Kadın yatağın ucuna oturarak çıplak ayaklarından birini kaldırıp delikanlıya doğru uzattı. “Ayaklarımı çok beğendin, değil mi? Hadi söyle, utanma. Ayıp değil. Tut ayağımı, kavra, dudaklarına götür. Benden izin. Öp okşa, istersen yala.

Parmaklarımı birer birer ağzına alıp emebilirsin de.” Delikanlı hâlâ hareketsizdi. “E, daha ne bekliyorsun?” diye sordu Nesrin. “Kaç yaşındasın?” Kadının birden kaşları çatılmıştı. Oğlana somurtarak baktı. “Yaşımdan sana ne? Bu seni ilgilendiriyor mu? İstediğin benimle sevişmek değil mi?” “Daha adımı bile sormadın?” 6 “Bu da önemli değil.” “Benim için önemli.” “Hiç de değil. Birazdan sevişeceğiz sonra ben yoluma, sen de okuluna gideceksin. Bir daha da karşılaşmayacağız. Bugün ikimiz içinde tatlı bir anı olarak kalacak.” “Bunu sık sık yapar mısın? Yani benim gibi gençleri alıp buraya getirir misin?” Nesrin sinirlenmeye başlamıştı. Havaya kaldırdığı ayağını indirdi. Sert bir tavırla homurdandı. “Derdin ne senin? Daha ne istiyorsun? Böyle bir fırsat senin yaşındaki bir gence kaç defa nasip olur sanıyorsun? Karşına sana hayatı ve sevişmeyi öğretecek dalyan gibi bir kadın çıktı, buldun da bunuyorsun.

Bunlar ne anlamsız sorular.” Bu kez oğlan sırıttı. “Sen orospusun, değil mi?” Böyle küstahça bir soru beklemeyen kadın hiddetle ayağa fırladı. ^ “Defol çabuk,” diye hırladı kaçlın. “Çok nankör ve terbi-yesizmişsin. Seni burada görmek istemiyorum. Hemen çık git buradan.” Delikanlı hiç oralı olmamıştı. “Dur bakalım,” diye mırıldandı.'”0 kadar basit değil. Benden istediğini alacaksın, hem de zevkin doruklarına vararak. Ama ben de senden istediğimi alacağım. Hem de sonuna kadar.” Kaşları çatılan Nesrin yeniden gürledi. “Ne demek istiyorsun sen?” “Şimdi anlayacaksın.

” “Defol dedim sana.” Birden kadının hiç beklemediği bir şey oldu. Genç öğrenci gırtlağına bir sustalının metal ucunu dayamıştı. Gözleri irile-şen Nesrin donup kalmış, yerinden kımıldayamıyordu. “Kes sesini kaltak! Bir kelime daha edersen sustalıyı sapına kadar gırtlağına gömerim.” Kadın bunun şaka olup olmadığını anlamak için önce göz ucuyla boynuna dayanan sustalıya baktı. Bu gerçekten keskin 7 bir âletti. Sonra gözleri, nefesi yüzünü yalayan delikanlının kendisini hor gören gözlerine takıldı. Bu kesinlikle şaka filan değildi. Oğlan kendisini tehdit ediyordu. Neden sonra fark etti, o masum ve ürkek görünüşlü delikanlının ses tonu da değişmişti. Şimdi yaşına uygun düşmeyen bir sertlikte ve emredici bir tondaydı. “Orospu!” diye hırladı oğlan. “Sen değil, ben senin ırzına geçeceğim.” Nesrin titremeye başlamıştı.

Şimdiye kadar bir sürü genci evine getirmiş, onlarla tatlı aşk dakikaları yaşamıştı. Senelerdir genç çocuklarla düşüp kalkmayı severdi. Ama kırk dört yıllık hayatında ilk defa böyle bir olayla karşılaşıyor, evine aldığı toy bir delikanlı gırtlağına bıçak dayıyordu. Önce korkmuştu ama uğradığı panikten çabuk sıyrıldı. Hatta benliğini tatlı bir heyecan kapladı. Ne fark eder, diye düşündü. Belki de şimdiye kadar tatmadığı değişik bir heyecan yaşayacaktı. Şimdiye kadar evine getirdiği gençleri hep o yönlendirir, onlara sevişmeyi öğreten kişi rolünü oynardı. Aktif pozisyonda hep o olmuştu. Şayet bu genç tehdit ve şiddetini arttırmazsa belki daha farklı heyecanlar tadabilirdi. “Tamam,” diye fısıldadı. “Madem öyle istiyorsun, öyle olsun, ama çek bıçağı gırtlağımdan.” Delikanlı yeniden sırıttı. “Korktun mu yoksa?” “Korktum tabii. Ben sevişirken şiddetten hoşlanmam.

” “Bense bayılırım. Akımdaki kadının canının yanması bana zevk verir.” Nesrin’i yeni bir korku dalgası kaplamıştı. “Ne yapmayı düşünüyorsun?” “Şimdi anlarsın.” Delikanlı sustalının sivri ucunu milim kımıldatmadan kadının uzun ve gür saçlarından kavrayarak hızla sırtını çevirdi. Onun amacını anlayan Nesrin yalvarmaya başladı. “Hayır. Lütfen onu yapma. İstemiyorum…” “Kes sesini. Sen orospu değil misin? Nasıl istersem öyle sahip olacağım sana.” 8 Kadının yalvarır gibi inlemeleri delikanlıyı daha da coşturuyordu. Hışımla eğilip, Nesrin’in ince dar, dantel külotunu aşağıya çekti. Bu arada pek de acemi olmayan hareketlerle pantolonunun fermuarını indirmiş, tecavüze hazır hale gelmişti. Nesrin göz ucuyla delikanlının uyarılan uzvuna bakmıştı. Onun bakışı oğlanın gözünden kaçmadı; keyifle söylendi: “İriliğinden korktun mu canım?” Kadın sesini çıkarmadı.

Başını çevirdiğinde dudaklarında oluşan hafif tebessümü bu defa oğlan göremedi. Hızla kadının içine girdi. İlk anda Nesrin’in gerçekten canı yanmıştı. Oğlan hoyrat ve kabaydı; üstelik hiç de göründüğü kadar ürkek ve mahcup davranmıyordu. Kendine olan güveni şimdi daha artmış kadının içine girdikten sonra elindeki sustalıyı tedbirsizce yatağın üstüne fırlatıp iki elini birden kullanmaya başlamıştı. Kadını ince belinden kavramış, belli bir tempoyla hareket ediyordu. Kadın ahlayıp ofluyor, am’a. acıdan çığlıklar atmıyordu. Bu durum genci âdeta sinirlendirmişti. Hızını arttırdı ve ne olduysa o an da oldu. Tam ensesinin köküne soğuk bir cismin dayandığını hissetti. Önce anlayamadı. Başını geri çevirmek, arkasından sessizce gelenin kim olduğunu görmek istedi. Dizlerinin bağı çözülmüştü birden. Cahilliğine rağmen ense köküne dayanan cismin bir tabanca namlusu olduğunu sezmişti.

Muhtemelen kadının kocasıydı. Korku bir anda tüm benliğini kavradı. Başını çevirip bakamadı. Daha sonra onu asıl şaşırtan şey, arkasındaki kişinin sesi oldu. Bir kadın sesiydi bu. “Devam et. Ritmini hiç bozma. Bir enayilik yapmaya kalkarsan beynini uçururum delikanlı, duydun mu beni?” Duymasına duymuştu, ama bir anda bütün heyecanı sön müştü. Delikanlı, korkudan heybetiyle gurur duyduğu uzvu nun tüm sertliğini kaybettiğini duyumsadı. Çaresizce o vaziyette kaldı. 9 Nesrin homurdanmaya başlamıştı. “Ne acele ettin be Nurtcn, biraz daha bekleyemez miydin? Oğlan boşalmak üzereydi.” Elinde tabanca tutan arkadaki kadın, “Dalga mı geçiyorsun? Şu itin yaptığına baksana ayol, gırtlağına bıçak dayamıştı. Daha ne kadar bekleyebilirdim,” diye homurdandı. “Öf be!” diye söylendi Nesrin.

“Heyecanımın içine ettin.” Delikanlı korkudan titriyordu. Neler olup bittiğini anlamamıştı. Yatağın ayak ucuna çömelmiş olan kadının içinden çıktı. Ensesindeki namlunun sertliği kanını donduruyordu. Nurten denen yüzünü göremediği kadın, Nesrin ayağa kalkınca tabancanın ucuyla onu iterek söylendi: “Otur şu yatağın ucuna serseri.” Delikanlı çaresizlik içinde, kadının isteğini yerine getirirken ilk defa korku dolu bakışlarını yüzünü göremediği kadına çevirdi. O da Nesrin denen kadınla aynı yaşlarda veya biraz daha gençti. İkisi de esmer ve uzun boyluydular. İşin garibi bu kadının da üstünde siyah bir sutyenle, dar bir slipten başka bir şey yoktu. Oğlan afallamıştı. Nurten denen’kadının o kılıkta nereden çıktığını fark edememişti. Neden sonra yavaş yavaş bir tuzağa düştüğünü sezinler gibi oldu. Bu kadınların ikisi de orta yaşlı sayılırlardı. Kendisini tavlayıp buraya getirmeyi daha önceden planlamış olduklarını anlıyordu yavaş yavaş.

Belli ki gençliğinden istifadeye kalkışacaklardı. Aslında buna bir itirazı olmazdı. Bir an aptallık ettiğini düşündü. Şayet Nesrin’e sert ve tehditkar davranmasaydı belki bunlar başına gelmez, genç erkek düşkünü bu iki kadınla unutulmaz saatler yaşayabilirdi. Acaba şimdi ne olacaktı? Bir cahillik etmiş, kendisini küçümseyen kadına sustalısını çekmişti, üstelik o sustalıyı kullanmayı da pek bilmezdi. Daha ziyade okuldaki arkadaşlarına hava atmak için taşıyordu yanında. Sustalı onun da değildi, amcasının oğlundan geçici olarak almıştı, ama şimdi başı dertteydi. Kadınlardan biri tabanca çekmişti. Bu işin sonu nereye varacaktı? 10 Delikanlının kafası darmadağındı. Aklına mâkul bir çözüm gelmiyordu. Nesrin daha anlayışlı birine benziyordu ama öteki sert ve acımasız bir kadındı. Yüzündeki hiddet dolu ifadeden bu fazlasıyla anlaşılıyordu. Üstelik ikisi de kesinlikle kendisinden korkmuyordu. Az evvel Nesrin’in inleyip yalvarmasının da bir oyun, kendisini daha fazla tahrik etmek için düzenlenmiş basit bir tertip olduğunu anlamıştı. Nurten şimdi bön bön etrafa bakman oğlanın yanına yaklaşmış elindeki tabancayı tam göğsüne dayamıştı.

“Ne o?” dedi. “Bakıyorum o sertliğin, farta furtan çabuk yok oldu. Kuşun da hemen iniverdi. Bu mu senin erkekliğin?” Oğlan ne diyeceğini bilemeden ağzını açar gibi oldu ama aynı anda Nurten’in sol eli şimşek gibi kalkıp yüzüne bir şamar olarak indi. Parmağındaki kalın yüzük tam kenarına isabet etmiş ve kanatmıştı dudağını. Oğlanın ağzına sıcak ve tuzlu kan tadı geldi. Kadının kendisine neden vurauğunu da anlamamıştı. “Sus… Ağzını açma,” diye gürledi Nurten. “Sana bir şans tanıdık ama hakkını iyi kullanamadın. Artık bizim esirimiz-sin. Nasıl istersek öyle davranacaksın, anladın mı?” Oğlan hâlâ bir şey anlamış değildi. Ama o şaşkın haliyle olayı kavramaya çalıştı. Bu iki azgın karı kendisinden ne isterlerdi ki yatağa atıp düzüşmekten başka? Buna dünden razıydı. Şimdiye kadar aynı anda bir yatakta iki kişiyle, ayrı ayrı veya birlikte hiç sevişmemişti ama ne fark ederdi ki? Her şeyin bir ilki olacaktı. Benim açımdan sorun yok, diye düşündü.

Olsa olsa, iki kadının tehdidi altında sevişmeye zorlanmak tuhafına gidiyor, erkeklik raconunun bozulmasına çanı sıkılıyordu. Bir ara yatağın üzerinden sustalıyı alan Nesrin’in sırıttığını gördü. “Biliyor musun, bu oğlan ayak fetişisti. Ayaklarımı görünce aklı gitti.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir