Ali Balkız – Karın Altı Kardelen

Daha önce Güller Kitaplara, Dolmuşta Bir Kadın ve Karadeniz Dağ Kartalı adlı öykü kitaplarını yayınladığımız Ali Balkız’ın dördüncü öykü kitabını sunuyoruz: Karın Altı Kardelen. Öyküleriyle genç kuşağın diri bir sesi olmayı başaran Balkız’ın Sivas’ta katledilen 35 can’ın anısına adadığı bu öykülerinin de sevileceğine inanıyoruz. ——- Batı Karadeniz Dağlarında bütün kış biriken karlar, artık yavaş yavaş […]

Algan Sezgintüredi – Katilin Uşağı

Kocamanlar, Hoşlar, Boşlar. Kurşun yağmurunun başlamasıyla Tefo’yu yere itip üzerine atladım. Otomatik silahların takırtıları, dehşetle aniden yüzleşivermenin şaşkınlığına karışan korkuyla yüklü canhıraş feryatlara katılır, her yan kana boyanırken dişlerimi sıkıp bedenimi can dostuma siper ettim… diye gidebilseydim keşke ama tanıyan tanıyor işte; o yüzden insan elinden çıkma sağanak başladığı anda Tefo’mun üzerine kapaklanmamda arkadaşıma canımı […]

Alfred Kubin – Diğer Taraf

Diğer Taraf Kubin’in ilk ve tek edebi eseridir. Tıpkı Peake’in Gormenghast’ı gibi sonunda kâbusa dönüşen bir rüya ülkesi, Asya’nın ücra köşelerinde yaratılmış esrarengiz bir şehir olan Pearl’e, daha doğrusu bilinçaltının derinliklerine yapılan yolculuğu anlatır. 1908 yılında yazılıp Meyrink ile Kafka arasında yer alan Diğer Taraf Gerçeküstücü sanatçı ve yazarlar tarafından büyük bir hayranlıkla karşılanmıştır. Lynonel […]

Alfred Jarry – Übü

Her sonat kolunda olduğa gibi, tiyatroda da, gelişim çizgisi üstünde ortaya konan kaynak değerleri bilmek zorundayım, aşamalara sağlam gii~.lv. bakabilmek i’in.Rinıbaud’yu bilimden Ayollina’-re’i yargılamak bizi yanlışlara götürmez mit loncsco’yıı anlamak için, tiyatronun loneseo’yu besleyen gür kaynaklarına gitmeliyiz. Belki de daha gerilere, Yunan’a değin. Böyle yapmadık m*, salt beğeniden yürüyerek varacağı­ mız sonuçlar, bizi çıkmaz sokaklarda […]

Alfred Hitchcock – Vampir

ILLINOIS kasabalarının birinde sıcak bir yaz gecesiydi… Her yerden uzak bu küçük şehri bir ırmak, bir orman ve bir de sel çukuru ikiye böler. Kaldırımlar günün yakıcı güneşinin hararetini hâlâ muhafaza etmektedir. Dükkânlar kapanmış, caddeler kararmıştı. Bu boğucu geceyi iki ay süslüyordu: Biri lâcivert gecede gittikçe yükselmekte olan vanilya rengindeki hakiki ay, diğeri karanlık ve […]

Alfred Hitchcock – Hayalet

Biraz geciktiğim için, Carnacki yarı şaka bir hiddetle yumruğunu bana doğru salladı. Sonra, yemek odasının kapısını açarak dördümüzü de içeri aldı: beni, Jessop’u Arkright’ı Taylor’u. Eskisi gibi bir arada iştahla akşam yemeğimizi yedik. Yine eskisi gibi Carnacki yemekte pek de konuşkan değildi. Yemekten sonra salona geçerek rahat koltuklara gömüldük. Şarap ve sigaralarımızı içerken aramızda tatlı […]

Alfred Hitchcock – Ve Papağan Fıstık Dedi

JANINE, dinlemeye koyulduğu zaman susmuş, soluğunu bile tutmuştu. Sessizlik, Virginia Malikânesinin duvarlarından içeri âdeta sızdı ve orada kaldı. Laurence yeniden : «Burasının, senin için biraz fazla ıssız olduğunu düşünmüyor musun?» diye sordu. Janine, yavaşça gülümsedi : «iyiyim, gerçekten iyiyim,» dedi. Üzülme, her şey yolunda. Yine de..» Durdu ve kaygılı bir sesle ekledi : «Buraya gelmemiz […]

Alfred Elton van Vogt – Uzaylı

DÜNYA gözetleniyordu. Gecenin koyu karanlığında bile her şeyi açıkça seçebilen görünmez mercekler, Spaceport’un bir caddesi üzerinde odaklanmıştı. Bir an için gözlemcinin bütün ilgisi güzel bir ev üzerinde toplandı. Cadde boyunca sıralanmış, ilkini andıran bir dizi güzel görünümlü ev vardı. Bakışları caddenin sonuna doğru kaydı. Burada bir kavşak ve kavşağın bir köşesinde basık metal bir yapı […]

Alfred De Musset – Marianne’in Kalbi

1942 yılında Marianne’in Kalbi adıyla dilimize çevirdiğimiz Les Caprices de Marianne, Alfred de Musset’nin çok beğenilen, sık sık oynanan birkaç dramından biridir. Yazarın tiyatro anlayışının iyi bir örneği olduğu, konusu, işlenişi bakımlarından da ilgi çektiği için beğenilir, oynanır. Ayrıca yirmi üç yaşında iken yazdığı bu dram, Musset’nin gençlik yıllarının izlerini de taşır. Oyundaki Octave ile […]

Alfred Bester – Muhammed’i Öldüren Adamlar

Tarihi bölerek zarar veren bir adam vardı. Imǚ paratorlukları altüst edip, hanedanların kökünü kurutturdu. Onca, Mount Vernon uluslararası bir türbe olmamalıydı ve Colombo Ohio. Cobot Ohio olarak isimlendirilebilirdi. Onun yüzünden Marie Curie Floransa’da lanetlenebilirdi ve hiç kimse peygamberin sakalı adına yemin edemeyebilirdi. Aslında tüm bu gerçek gibi görünen olaylar olmamıştı. Çünkü o, bir deli doktordu. […]

Alfred Bester – Kaplan! Kaplan!

Hollywood yapımı bir filmin hangi dönemde yapıldığını başroldeki kadın oyuncunun makyajına bakarak söyleyebilirsiniz ve eski bir bilim kurgu romanının yazıldığı zamanı da kullanılan sözcüklerden saptayabilirsiniz. Gelecek dışında hiçbir şey zamanı daha güçlü, daha hızlı ve daha tuhaf bir şekilde saptayamaz. Bu her zaman doğru değildir, ama son otuz yıl içinde (John Clute ve Peter Nicholls’ın […]

Alfred Bester – Anarşist

Patlama! Sarsıntı! Kasanın kapıları parçalanarak açıldı. Paralar yağma edilmek, çalınmak, ganimet olarak alınmak üzere sıra sıra istif edilmişti. Kim o? Kasanın içindeki kim? Oh, Tanrım! Suratı Olmayan Adam! Bakıyor. Gölge gibi duruyor. Sessiz. Korkunç. Koş… Koş… Koş, yoksa çiçek yüzlü, şahane vücutlu latif kızı kaçıracağım. Koşarsam vaktim var. Fakat bu kapının bekçisi değil. Oh, Tanrım! […]

Alfred Adler – Yaşamın Anlam ve Amacı

Biz insanlar anlamlı ilişkilerin oluşturduğu bir dünyada yaşar, nesneleri ilişkilerinden soyutlayıp saf olarak değil, bizim için taşıdıkları önem açısından algılarız. Algılarımız daha kaynakta bizim insan olarak güttüğümüz amaçlar tarafından belirlenir. “Tahta”, insanla ilişkisi bakımından tahta anlamını, “taş” insan yaşamında bir etken rolünü oynayabildiği ölçüde taş anlamını içerir. Kendisini bu anlamlardan sıyırıp alarak yalnızca nesnelere yönelecek […]

Alfred Adler – Psikolojik Aktivite

Sekiz yıl önce, elinizdeki bu kitabın yayımcıları, Alfred Adler’in Bireysel Ruhbilim (Psikoloji) konusunda yazdığı yazılardan seçmeleri sistematize bir şekilde yayın dünyasına sunmuşlardı. Böyle bir sunuş, gerek tarihsel incelemelere kaynak olma açısından, gerekse Adler’in yazılarının bugün bile katkılarının büyük olması nedeniyle, çok gerekli gözükmekteydi. O zamanlar Adler’in adı psikoloji ve psikiatri literatüründe pek sık geçmemesine rağmen, […]

Alfred Adler – İnsanı Tanıma Sanatı

28 Mayıs 1937’de İskoçya’nın üniversite kentinde yaşlı, tıknaz bir adam, yolda giderken ansızın yığılıp kaldı. Az sonra da kalp sektesinden dünyaya yumdu gözlerini. Bireysel psikoloji konusunda bir yaz kursuna katılmak için bir araya gelmiş çok sayıda öğrenci topluluğu o gün boşuna hocalarını bekledi: Alfred Adler diye biri yoktu artık, 1930’dan beri yaşadığı Amerika’da başarılarının doruğunda […]

Alexei Panshin – Ergenlik Ayini

Dürüst olmak gerekirse Sınav esnasında ve öncesinde başıma neler geldiğini net olarak hatırlamıyorum sanırım; bundan dolayı da gerekli olan yerleri olasılıklarla — ya da yalanlarla diyelim isterseniz— doldurdum. Hiç şüphesiz, daha önce hiçbir şeyi burada yazdıklarımın yarısı kadar bile açık söylemedim; hiç kimse de söylememiştir. Olayların bazıları tamamen uydurma. Gerçi, önemli de değil. Buradaki her […]