John Fante – Romanın Batısı

Aylardan ocaktı, soğuk ve yağmurlu bir gün; yorgundum, seϐildim, sileceklerim çalışmıyordu ve Tate Cinayetleri hakkında “Bonnie ve Clyde tarzında” zekice bir senaryo yazmamı isteyen milyoner bir yönetmenle sürekli içilip konuşulan uzun bir geceden sonra fena halde akşamdan kalmaydım. Para söz konusu değildi. “Ortak olacağız,” demişti yönetmen, “yarı yarıya.” Son altı ayda üç benzer teklif daha […]

Romain Gary – YıldızYiyiciler

Uçuş hoş bir biçimde, kazasız belasız sona erdi. Dr. Horwat hayatında ilk kez Amerikan olmayan bir hattın uçağını deniyordu ve gördükleri yardımın son derece az olmasına karşın, bu insanların her şeyi son derece hızlı öğrendiklerini kabul etmek zorunda kaldı. Miami’den yola çıkarken, insanın bir Boe-ing’in kumandasından çok, bir Aztek piramidinin tepesine yakıştıracağı pilotu gördüğü zaman, […]

Romain Gary – Şafakta Verilmis Sözüm Vardı

Herşey bitti. Big Sur plajı bomboş ve ben, kumun üs-tüne uzanmışım; tam düştüğüm yere. Denizin üzerinde yoğun bir sis var; çevremdeki bütün çizgileri yumuşatıyor. Ufukta tek bir gemi direği görünmüyor. Önümde koca j bir kaya ve üzerinde binlerce kuş… Bir başka kayada da kalabalık bir fok ailesi: Baba fok, ağzında bir balık, pırıl pırıl ve […]

Romain Gary – Polonya’da Bir Kuş Var

Sığınağın yapılması tanyerinin ilk ışıklarıyla bitmişti. Yağmurdan ıpıslak, kötü bir Eylül gündoğumuydu; çamlar sisler arasında dalgalanıyor, gökyüzü görülmüyordu. Bir aydır geceleri gizlice çalışıyorlardı: Almanlar günbatımından sonra yollann dışında maceraya atılmıyor ama gündüzleri, devri-yeler açlık ya da umutsuzluk yüzünden şimdilik mücadeleyi bırakmak zorunda kalmayan çok az sayıdaki partizanları aramak için ormanı sık sık tarıyorlardı. Sığınağın derinliği […]

Romain Gary – Onca Yoksulluk Varken

Size ilk ağızda söyleyebilirim ki, asansörsüz bir altıncı katta oturuyorduk ve bu durum bütün kilolarına karşılık yalnızca iki bacağı olan Madam Rosa için gerçek bir gündelik yaşam kaynağıydı; derdiyle kederiyle. Bize hep anımsatırdı bunu, tabii bir başka şeyden yakınmadığı zamanlar, çünkü aynı zamanda Yahudiydi. Sağlığı da iyi değildi ve size ta baştan söyleyebilirim ki, bir […]

Romain Gary – Kral Salomon’un Bunalımı – Emile Ajar

Haussmann Bulvarında binmişti benim taksiye. Çok yaşlı bir beyefendiydi, güzel bir bıyığı, ak bir sakalı vardı. Sonra birbirimizi daha iyi tanıdığımız bir dönemde kazıttı hepsini. Berberi yaşlı gösterdiğini söylemişti, o da seksen dört küsur yaşında bulunduğuna göre ne diye daha fazlasını ekleyecekti? Ama tanıştığımızda bıyığı tümüyle yerindeydi. İspanyol sakalı dedikleri, kısa sakalı da öyle. Bu […]

Romain Gary – Kadının Işığı

Taksiden inerken çarptım ona. Elinde paketler vardı. Kapıyı açarken Vurdum: ekmek, süt, yumurtalar kaldırıma saçıldı -sıkılgan, ince ince yağan yağmur altında tanışmamız böyle oldu. Hemen hemen ben yaşlarda olmalıydı. Gençliğin ve çizgilerin hoşluğunun yalnızca bulanık bir vaat olarak ortaya koyduğu şeyi başarmak için saçlarının ağarmasını beklemiş bir yüzü vardı sanki. Geç kalmaktan korktuğu için koşmuş […]

Romain Gary – Biletiniz Buraya Kadar

Gritti’deki dairemde, saat sabahın yedisinde Dooley’nin telefonuyla uyanmıştım. Benimle buluşmak istiyordu. Durum oldukça acildi. Sesi buyurgan ve üsteleyiciydi ki bunu sevimli bulmadım. İkimiz de Venedik’i Kurtarma Uluslararası Komisyonu üyesiydik; Dukalar Kenti’nin hızla sulara gömülmekte olduğunu göz ardı etmemekle birlikte, ortada yine de bu ölçüde acil bir durum olabileceği düşünülemezdi. Cini Vakfı’nın toplantısı bir gün önce […]

Alan Durning – Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği

Tüketim: Yıkımla sonuçlanmayacak bir gelişme yoluna girmek istiyorsak sorunların teslisinde Üçlü birlik (Baba, Oğul, Kutsal Ruh). (ç.n) dünyanın baş vurması gereken ihmal edilmiş tanrı. Bu üçlü birliğin diğer iki üyesi olan nüfus artışı ve teknolojik değişim zaten dikkat çekmektedir, fakat konu tüketim olunca genellikle sessizlik hüküm sürer. Sessizlik şaşırtıcı değildir. Bu sessizliği bozmak için dünyanın […]

Roger Zelazny – Işık Tanrısı

Denildi ki, o, serbest kalışının elli üçüncü yılında, Gökyüzü’nün savaş çağrısına bir kez daha uymak, Yaşam Nizamına ve bunu böyle buyuran tanrılara meydan okumak üzere, Altın Bulut’tan geri dönmüştü. Müritleri, duaları günah da olsa, onun dönmesi için yakarmışlardı. Hangi koşullarda gitmiş olursa olsun, Nirvana’ya erişmiş biri dualarla rahatsız edilmese gerektir. Ama safran renkli ehram kuşananlar, […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları (1-10 Tek Cilt)

Bana neredeyse sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından, bitiyordu artık. Ayak parmaklarımı oynatmaya çalıştım, başarılı oldum. Bir hastane yatağında boylu boyunca yatıyordum ve bacaklarım alçıdaydı, yine de hâlâ bana aittiler. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve açtım, üç kez. Oda duruldu. Hangi cehennemdeydim? Sonra sis ağır ağır dağıldı ve adına bellek denilen şeyin bir kısmı geri döndü. […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #10 – Kaos Prensi

Bir taç giyme töreni görmüşseniz hepsini görmüş sayılırsınız. Kulağa alaycı bir ifade gibi geliyor ve muhtemelen de öyle, özellikle başrol oyuncusu en iyi dostunuz ve kraliçesi de elinizde olmadan aşığınız olmuşsa. Ama genellikle bir geçit alayında, bol bol ağır müzik, rahatsız, renkli giysiler, tütsüler, konuşmalar, dualar ve çalınan çanlar vardır. Usandırıcıdırlar, genellikle sıcak olurlar ve […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #9 – Gölgelerin Şövalyesi

Adı Julia’ydı ve her şeyin başladığı 30 Nisan’da öldüğünden adım gibi emindim. Korkunç kalıntılarını bulduktan sonra, onu öldürdüğünü düşündüğüm köpeksi yaratığı yok edişim her şeyi başlatmış gibi görünüyordu. Ve sevgiliydik, olayları asıl başlatanın bu olduğunu düşünüyorum. Uzun zaman önce. Belki ona daha fazla güvenebilirdim. Belki onu, onu benden ayıran inkarlara yol açan, karanlık yollara ve […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #8 – Kaos İmgesi

Kendimi huzursuz hissediyordum, ama neden kaynaklandığını kestiremiyordum. Arkamdaki duvar resminde manzara tuhaf bir şekilde resimden gerçekliğe, gerçeklikten resimliğe kayarken Beyaz Tavşan, Bertrand Russel’a benzeyen kısa boylu bir adam, sırıtan bir Kedi ve İrlanda balatları söyleyen eski dostum Luke Raynard’la içki içmek tuhaf gelmiyordu. Dev bir mantarın tepesinde nargile içen kocaman, mavi Tırtıl’dan çok etkilenmiştim, çünkü […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #7 – Amber Kanı

KRİSTAL BİR MAĞARADA DÜŞÜNCELER, Yaşamım sekiz yıl boyunca nispeten huzurlu geçmişti. Birinin beni öldürmeye çalıştığı 30 Nisanlar hariç. Bunun dışında, bilgisayar bilimine yoğunlaştığım akademik kariyerim hayli ilerlemişti ve Büyük Tasarım’daki dört yıllık çalışma hayatım iyi bir deneyim olmuş, bir yandan kendime ait bir projeyle uğraşırken, diğer yandan öğrendiklerimi dilediğim şartlar altında uygulamama olanak tanımıştı. Aynı […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #6 – Kıyametin Koz Kartları

Birinin sizi öldürmeye çalışmasını beklemek kadar feci bir şey yoktur. Ama bugün Nisan’ın 30’uydu ve elbette, her zamanki gibi olacaktı. Anlamak zamanımı almıştı, ama şimdi en azından ne zaman geldiğini biliyordum. Geçmişte, bu konuda herhangi bir şey yapamayacak kadar meşguldüm. Ama artık işim bitmişti. Buralarda yalnızca bunun için oyalanmıştım. Gitmeden önce bu işi halletmem gerektiğini […]