1972 yılında, yakın bir kız arkadaşımın yasalarla başı derde girdi. O yıl İrlanda’da, Sligo kenti yakınlarındaki küçük bir köyde yaşıyordu. Onu ziyarete gittiğim bir gün sade giyimli bir dedektif, arkadaşımın oturduğu küçük eve arabayla gelip bir mahkeme celbi getirdi. Konu, arkadaşımın bir avukata başvurmasını gerektirecek kadar ciddiydi. Sağa sola akıl danışan arkadaşıma birisi önerildi ve […]
Kategori: Hikaye-Öykü
Gabriel Garcia Marquez – Albaya Mektup Yazan Kimse Yok
Albay kahve tenekesinin tepesini kaldırdı ve yalnızca bir küçük kaşık kahve kalmış olduğunu gördü. Kabı ateşten indirip suyun yarısını toprak zemine döktü ve çekilmiş kahvenin son zerreleri de pas kırıntılarıyla karışıp kaba dökülene kadar tenekenin içini bir bıçakla kazıdı. Masum ve inançlı bir tavırla taş ocağın yanında oturup kahvenin kaynamasını beklerken, bağırsaklarında mantar ve zehirli […]
Ahmet Şerif İzgören – Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı
Bazı kitaplar vardır sizinle konuşur. Okumaya başlayınca fark edersiniz. Arkadaşınız olurlar. Ara sıra, evde dolaşırken karşılaşır, sayfalarını koklar, karıştırırsınız. Ya çok iyi kitaptır; içten, sakin ve bilgedir ya da hayatınızın en zor, en ihtiyaç duyduğunuz döneminde karşınıza çıkmıştır. Elinize aldınız mı, gülümsersiniz. Herkese anlatırsınız. Kitap onlarca yıl yaşasın diye. Çünkü kitapların da ömrü var, insanlar […]
Ahmet Şerif İzgören – Hıdır Kişisel Gelişiyor
Hava biraz kapalıydı, neredeyse yağmak üzereydi. Hıdır Azgören, 42 yaşında bir devlet memuruydu. Bakanlığa baktığınızda onun kadar düzenli, disiplinli, işini mevzuatına göre yapan başka bir memur göremezdiniz. Beş takım elbisesi her zaman jilet gibi ütülüydü. Hafta içi her gün birisini giyerdi; günleri de belliydi. Dördü koyu renk lacivert ve siyaha yakın renkteyken, tek kahverengi takımını […]
Ahmet Şerif İzgören – 40’ının da Kulpu Kırık 40 Türk
Farklıyız biz bu adamlardan. Niye mi? Kiralık ev ararken deseler ki “Bu evde zombi varmış” ya da “Kurt adam yaşıyormuş civarda”, hiç korkmaz bizim millet. “Hadi len” deyip geçer. “Vampir varmış civarda” falan de, bunu da sallamaz. Ama “Abi apartmanın altında ‘yatır’ varmış” dersen evi kimseye kiralayamazsın, rengi çekilir adamın. Yatırdan korkar bizim millet, Drakula’dan […]
Ahmet Sarı & Cemile A. Ercan – Masalların Psikanalizi
“Masalların Psikanalizi” adlı çalışmamız, taşıdığı başlık bakımından her ne kadar çok iddialı gözükse de, Türkiye’de sözlü ve yazılı geleneğin bin yılı aşkın bir süreyle çok eskilere dayandığı düşünülecek olursa, bir medeniyet oluşturma bilinciyle sözlü-yazılı kültürü inşa etme bakımından çok hızlı davranmış bir toplum olarak vardığımız noktada Türk masallarının toplu halde bütüncül bir çalışmayla hala ortaya […]
Patrick Süskind – Üç Buçuk Öykü
DERİNLİK BASKISI Güzel resim yapan Stuttgart’lı bir genç hanım, ilk sergisini açtığında kötü bir niyeti olmayan bir eleştirmen, genç kadına yararı olacağını düşünerek şöyle söyledi: “Yaptıklarınız yeteneğinizi gösteriyor, hoşa da gidiyor, ancak henüz yeterli derinliği yok.” Genç kadın, eleştirmenin ne demek istediğini anlamadı, zaten çok geçmeden de unuttu bu sözleri. Ne var ki iki gün […]
Patrick Süskind – Güvercin
Bir gün içinde hayatını allak bullak eden o güvercin işi başına geldiğinde Jonathan Noel ellisini aşmış bulunuyordu, yetkin bir olaysızlık içinde geçen rahat yirmi yıllık bir süreyi gerisinde bırakmıştı ve daha karşısına, günün birinde gelecek olan ölümden başka, temel nitelikte herhangi bir şey çıkabileceği aklının ucundan bile geçmezdi. Bundan da çok hoşnuttu. Çünkü olayları sevmezdi, […]
Patrick McGrath – Hayalet Şehir
Şehirdeyim, huzursuzluk verici bir tecrübe, çünkü New York ölümden çok ölüm dehşetinin kol gezdiği bir yer haline geldi. Birçok ev terk edilmiş durumda ve terk edilmemiş olanlardan da, hâlâ içinde yaşamaya devam edenleri korumaya yönelik hazırlıkların dumanı yükseliyor. Sokaklar sessiz; bir tek, kayıpları yeni olanların hafif iniltileri var, bir de yüklerini Potter’s Field’e sürükleyen kederli […]
Özge Calafato – Su Eleştirmenleri
Su Eleştirmenleri, Özge Calafato’nun var olanın kılçıklarından büyük hikâyeler çıkardığı yepyeni bir kitap. Calafato etli butlu anlatımlardan, büyük laflardan ve karmaşık olay örgüsünden uzak durarak dilin olanaklarını dupduru, süssüz ama derin anlatımıyla zorluyor öykülerinde. Neredeyse her öykünün kendine ait bir jargonu, okurken göze batmayan, tam isabet yeni deyişleri var. Sadece dilde hapsolmuş bir yaratıcılıktan bahsetmek […]
Özge Calafato – Çekilir Dert Değil
Özge Calafato’nun Çekilir Dert Değil isimli öykü kitabı, zamane karakterlerin bir araya geldiği bir geçit töreni sanki. Calafato alışkanlıklarla, zorunluluklarla ve takıntılarla örülü günlük hayatlarımızdan alınmış anlık fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor. Karakterler içimizde bir yerlerde ya da yakınlarımızda yaşıyorlar ve çevremizdeki görünmez duvarları örüyorlar. Calafato bir yanıyla da arşivci gibi çalışarak zamanın kişilik envanterini oluşturuyor. Çekilir […]
Ömer Seyfettin – Kaşağı
Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını duyardık. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük kardeşim Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu, babamın seyisi yaşlı bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. Dadaruh’la beraber onları suya götürmek, […]
Ömer Seyfettin – Hikayeler
Pireler Aşk Dalgası Külah Kütük Kaşağı Ant Diyet Forsa Ferman İlk Cinayet Yeni Bir Hediye Pembe İncili Kaftan 28 Şubat 1884 tarihinde Gönen’de doğdu. Öğrenimine Gönen’de başlayan Ömer Seyfettin, Ayancık’ta ve annesiyle birlikte geldiği İstanbul’da Aksaray’daki Mekteb-i Osmaniye’ye devam etti. Eyüp’teki Baytar Rüşdiyesi’ni bitirip asker çocuğu olduğu için Kuleli Askeri İdadi’sine yazıldı (1893). Bir müddet […]
Oscar Wilde – Bütün Masallar, Bütün Öyküler
Mutlu Prens’in heykeli, uzun bir sütunun tepesinde, şehrin ta üzerinde yükseliyordu. Baştan aşağı ince altın varaklarla kaplıydı, gözleri iki parlak safirdi, kılıcının kabzasında da iri kırmızı bir yakut parıldıyordu. Herkes çok hayrand ağırlamak için hazırlık yapmıştır.” Sonra uzun sütunun üzerindeki heykeli gördü. “Burada konaklayacağım,” dedi; “güzel bir konumu var, temiz hava bol.” Böyle diyerek Mutlu […]
Orhan Pamuk – Ben Bir Ağacım – Seçme Parçalar
Bu küçük kitabın kalbinde hakkında hayaller kurmaktan hoşlandığım iki konu var: Tarihin esrarlı yüzü ve çocukluk ve öğrencilik yıllarının hatıraları. Romanlarımda, düzyazılarımda bu iki kaynağa hep geri döndüm. Her seferinde de iki konunun kafamda iç içe geçtiğini hissettim. Yani: Tarihin çocuksu yanı ile çocukluğun tarihsel yanı. Tarihin çocuksu yanından kastettiğim: Tarihte şimdi yaşadığımızdan çok daha […]
Orhan Kemal – Çamaşırcının Kızı Küçücük
“Pişti”de çaylar gene onda kalınca, Allahlı kitaplı bir gamato salladı kahvenin rutubetli alacakaranlığına. O sıra oracıkta çay bardaklarını yıkayan kahveci ocaktan ok gibi fırlayıp “Gamatoyu hangi ineğin Altındiş’le ötekiler gülerek bakıyorlardı. Olsa belki verirlerdi ama onlarda da yoktu. Sonra, ne diye sallamıştı Allah kitaplı küfür? Bilmiyor muydu Hasan Ağabey’in şakası olmadığını? Kahveden çıktılar. Mahalleye lacivert […]