1932 yılının Nisan ayında, küçük bir çocuk annesi ve babasıyla beraber Oakland, California iskelesinde, San Fransisco feribotunu bekliyordu. Henüz dört yaşına basmış olan çocuk, elinde teneke kutu olan ak saçlı, sakallı, dev gibi, yaşlı ve kör bir dilenciyi fark etti. Çocuk babasından bozukluk istedi ve götürüp dilenciye verdi. Dilenci kendinden beklenmeyecek şekilde samimi bir sesle […]
Kategori: Bilimkurgu
Ronny Laws – Uzay Şeytanları
KOZMİK Güvenlik Kuvvetleri başkumandanı Yan Paterson hiç de şakacı bir adam değildi. Bunu anlamak için Başkumandanın çalışma odasına bakmak yeterdi. Bu türlü bürolarda bulunması âdet olan radar ekranlarının, dahili televizyonların, küçük bellek şeritlerinin (mikroband) ve elektronik tabloların yerlerini bir tek cihaza bıraktığı görülüyordu. Son derece basit görünüşlü kocaman bir cihaz… Ve kumandanın çalışma masasını kaplayan […]
Ronny Laws – Evrenin Ucu
Kurgu Bilim, çağımızın gittikçe büyüyen bir tutkusudur. Bilim ve teknik gelişmenin alabildiğine hızlandığı ve yoğunlaştığı günümüzde bu tutkuyu doğal karşılamak gerekir. Bilim ve teknik öylesine hızlı bir gelişmenin içindedir ki, insan dimağı arlık olup bitenleri gereğince kavrayamaz hale gelmiştir, insanoğlu, elektronik beyinlerin de katkısıyla büyük merhaleler katederken, hayallerde bunun ne boyutlara varabileceği de şekillenmeye başlamıştır. […]
Roger Zelazny – Işık Tanrısı
Denildi ki, o, serbest kalışının elli üçüncü yılında, Gökyüzü’nün savaş çağrısına bir kez daha uymak, Yaşam Nizamına ve bunu böyle buyuran tanrılara meydan okumak üzere, Altın Bulut’tan geri dönmüştü. Müritleri, duaları günah da olsa, onun dönmesi için yakarmışlardı. Hangi koşullarda gitmiş olursa olsun, Nirvana’ya erişmiş biri dualarla rahatsız edilmese gerektir. Ama safran renkli ehram kuşananlar, […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları (1-10 Tek Cilt)
Bana neredeyse sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından, bitiyordu artık. Ayak parmaklarımı oynatmaya çalıştım, başarılı oldum. Bir hastane yatağında boylu boyunca yatıyordum ve bacaklarım alçıdaydı, yine de hâlâ bana aittiler. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve açtım, üç kez. Oda duruldu. Hangi cehennemdeydim? Sonra sis ağır ağır dağıldı ve adına bellek denilen şeyin bir kısmı geri döndü. […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #10 – Kaos Prensi
Bir taç giyme töreni görmüşseniz hepsini görmüş sayılırsınız. Kulağa alaycı bir ifade gibi geliyor ve muhtemelen de öyle, özellikle başrol oyuncusu en iyi dostunuz ve kraliçesi de elinizde olmadan aşığınız olmuşsa. Ama genellikle bir geçit alayında, bol bol ağır müzik, rahatsız, renkli giysiler, tütsüler, konuşmalar, dualar ve çalınan çanlar vardır. Usandırıcıdırlar, genellikle sıcak olurlar ve […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #9 – Gölgelerin Şövalyesi
Adı Julia’ydı ve her şeyin başladığı 30 Nisan’da öldüğünden adım gibi emindim. Korkunç kalıntılarını bulduktan sonra, onu öldürdüğünü düşündüğüm köpeksi yaratığı yok edişim her şeyi başlatmış gibi görünüyordu. Ve sevgiliydik, olayları asıl başlatanın bu olduğunu düşünüyorum. Uzun zaman önce. Belki ona daha fazla güvenebilirdim. Belki onu, onu benden ayıran inkarlara yol açan, karanlık yollara ve […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #8 – Kaos İmgesi
Kendimi huzursuz hissediyordum, ama neden kaynaklandığını kestiremiyordum. Arkamdaki duvar resminde manzara tuhaf bir şekilde resimden gerçekliğe, gerçeklikten resimliğe kayarken Beyaz Tavşan, Bertrand Russel’a benzeyen kısa boylu bir adam, sırıtan bir Kedi ve İrlanda balatları söyleyen eski dostum Luke Raynard’la içki içmek tuhaf gelmiyordu. Dev bir mantarın tepesinde nargile içen kocaman, mavi Tırtıl’dan çok etkilenmiştim, çünkü […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #7 – Amber Kanı
KRİSTAL BİR MAĞARADA DÜŞÜNCELER, Yaşamım sekiz yıl boyunca nispeten huzurlu geçmişti. Birinin beni öldürmeye çalıştığı 30 Nisanlar hariç. Bunun dışında, bilgisayar bilimine yoğunlaştığım akademik kariyerim hayli ilerlemişti ve Büyük Tasarım’daki dört yıllık çalışma hayatım iyi bir deneyim olmuş, bir yandan kendime ait bir projeyle uğraşırken, diğer yandan öğrendiklerimi dilediğim şartlar altında uygulamama olanak tanımıştı. Aynı […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #6 – Kıyametin Koz Kartları
Birinin sizi öldürmeye çalışmasını beklemek kadar feci bir şey yoktur. Ama bugün Nisan’ın 30’uydu ve elbette, her zamanki gibi olacaktı. Anlamak zamanımı almıştı, ama şimdi en azından ne zaman geldiğini biliyordum. Geçmişte, bu konuda herhangi bir şey yapamayacak kadar meşguldüm. Ama artık işim bitmişti. Buralarda yalnızca bunun için oyalanmıştım. Gitmeden önce bu işi halletmem gerektiğini […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #5 – Kaos Sarayları
Amber: gün ortasında Kolvir’in tepesinde yüksek ve parlak. Kara yol: güneyde Kaos’tan Garnath’a, alçak ve kötücül. Ben: Amber’deki sarayın kütüphanesinde küfreden, odayı adımlayan, zaman zaman okuyan biri. Kütüphanenin kapısı: kapalı ve kilitli. Amber’in deli prensi masaya oturdu, dikkatini açık cilde çevirdi. Kapı çalındı. “Defol!” dedim. “Corwin. Benim Random. Kapıyı aç, olmaz mı? Öğle yemeği de […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #4 – Oberon’un Eli
O tuhaf güneşe yaraşan, parlak bir sezgi kıvılcımı… İşte oradaydı… O ışığın altında serilmiş, o ana kadar yalnızca karanlığın içinde, kendi kendini aydınlatırken gördüğüm bir şey: Desen, garip bir gökdenizin altında ve üstünde, oval bir düzlüğe yayılmış, Amber’in büyük Desen’i. Ve, belki de bizi b ki, biz daha yüksekteyken görünmüyordu. “Oldukça yakınından geçiyoruz,” dedim. “… […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #3 – Tekboynuzun İşareti
Tüyler ürpertici yükümü indirip, bakılması ve ihtiyaçlarının karşılanması için atımı teslim ederken seyisin gözlerindeki soruları görmezden geldim. Ayağımı yere vura vura sarayın arka girişinin yolunu tuttuğum sırada, omzuma attığım pelerinim içeriğinin doğasını tümüyle gizleyemiyordu. Kıyamet, çok yakında maaş çekini tahsile gelecekti. Talim sahasının etrafını döndüm ve saray bahçesinin güney ucuna giden patikaya ulaştım. Bu güzergâhta […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #2 – Avalon’un Tüfekleri
Orada, kıyıda durup, “Hoş çakal, Kelebek,” dedim ve tekne usulca döndü, ardından burnunu derinliklere çevirdi . Cabra deniz fenerindeki rıhtıma geri dönmeyi başaracaktı, biliyordum, çünkü orası Gölge’ye yakındı. Önümde uzun bir yürüyüşün beklediğinin farkında, arkamı döndüm, yakındaki ağaçların siyah hattına baktım. İlerledikçe gerekli ayarlamaları yaparak o yöne hareket ettim. Sessiz ormana bir şafak öncesi soğuğu […]
Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #1 – Amber’de Dokuz Prens
Bana neredeyse sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından, bitiyordu artık. Ayak parmaklarımı oynatmaya çalıştım, başarılı oldum. Bir hastane yatağında boylu boyunca yatıyordum ve bacaklarım alçıdaydı, yine de hâlâ bana aittiler. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve açtım, üç kez. Oda duruldu. Hangi cehennemdeydim? Sonra sis ağır ağır dağıldı ve adına bellek denilen şeyin bir kısmı geri döndü. […]
Robert Silverberg – Cam Kule
Bakın, demek istedi Simeon Krug, bir milyar yıl önce hiç insan yoktu, sadece bir balık vardı. Solungaçları, pulları ve küçük toparlak gözleri olan kaygan bir şey. Okyanusta yaşıyordu; okyanus bir hapishane gibiydi ve hava da hapishanenin tepesindeki çatı… Hiç kimse çatıdan geçemezdi. Geçersen ölürsün, diyordu herkes, işte bu balık çatıdan geçti ve öldü. Başka bir […]