Peygamber Efendimizin ve onun tebliğ ettiği kitaba iman edenlerin Mekkeli putperestlerden gördükleri ezâ ve cefâ nedeniyle Medine’ye hicretlerinden 1080-1082 yıl, İsa Aleyhisselâmdan ise 1670 yıl kadar sonra, Şevval ayının üçüncü gecesi, debdebesi ve cağcağasıyla yedi iklim dört bucağa nâm salmış o Kostantiniye şehri, gökyüzündeki karanlık bulutların altında yorgun bir dev gibi uyumaktaydı. Gündoğusundan delicesine esen […]
Kategori: Roman
Isaac Asimov – Dünya Hepimize Yeter
Dr. Arnold Potterley, İlkçağ tarihi profesörüydü. Bu durumun tek başına bir tehlikesi yoktu. Düşlerin ötesindeki dünyayı değiştiren şey ise, Dr. Potterley’in tam bir ilkçağ tarihi profesörüne benzemesi gerçeğiydi. Eğer Dr. Potterley iri ve köşeli bir çeneye, şimşek gibi parlayan gözlere, kartal gagası gibi bir bur. na ve geniş omuzlara sahip olsaydı, kronoskopi bölümü başkanı Thaddeus […]
Işıl Parlakyıldız – Köle
Hayal ettiğin kadardır her şey. Saray odasının kapısı gürültüyle açıldığında genç kız saygıyla eğildi. Kraliçe ve nedimeleri yüzlerinde yine aynı aşağılayıcı bakışlarla içeri doluştular. Kimi elbisesinin kıvrımını düzeltirken kimi kendinden bir o kadar emin kibrini koruyordu. Yüzlerindeki aynı elden çıktığı belli olan makyajın sadece tonları farklıydı. Nedimelerin hepsi kumral ya da esmer kızlardı. Kraliçenin yanında […]
Boris Vian – Pekin’de Sonbahar
Pekin’de Sonbahar, okuru tüm canlılığıyla “yaşayan” Paris’ten uçsuz bucaksız bir yokyere, Egzopotamya çölüne doğru bir yolculuğa sürükleyen ve çölde başlamış anlamsız bir demiryolu inşa projesinin ortasına birçok başkarakterle birlikte bırakıveren kurgusuyla, her seferinde daha da şiddetlenerek yeniden patlayan coşkulu bir kahkaha gibi edebiyat alanında beliriverdiğinde, edebiyat çevreleri ve eleştirmenler bunun sürekli oluşum halinde bir yapıt […]
Boris Vian – Mezarlarınıza Tüküreceğim
Buckton’da beni kimse tanımıyordu. Clem, şehri bu yüzden seçmişti ve zaten korkudan altıma yapıyor olsam bile, daha yukarı, kuzeye doğru devam etmek için yeterince benzinim kalmamıştı. Ancak beş litre vardı… Cebimde Clem’in mektubuyla dolarlarımın dışında başka bir şey yoktu elimde. Valizime gelince, ondan hiç bahsetmeyelim; içindekiler beş para etmezdi. Ha unutuyordum; arabanın arka bagajında çocuğun […]
Boris Vian – Günlerin Köpüğü
Colin yıkanmasını bitirmişti. Banyodan çıkarken sadece bacakları ve gövdesini açıkta bırakan geniş buklet dokulu bir havluya sanılmıştı. Cam etajerden spreyini aldı ve açık renk saçlarına hoş kokulu yağı sıktı. Neşeli bir işçinin kayısı reçelinde çatalla açtığı yollar gibi, uzun kavuniçi ipeksi saçlarını amber tarağıyla perçemlere ayırdı. Colin tarağı yerine koydu ve tırnak makasını alarak bakışlarına […]
Boris Pasternak – Doktor Jivago
1890 yılında Moskova’da doğan ve şöhretinin zirvesine eriştiği 1960 yılında yine Moskova’da ölen Boris Pasternak’ın kuvvetli, sihirli bir nesir dili vardır. Bunu daha çocuk denecek yaşlarda şiir ve müzikle uğraşmağa başlamasında aramak gerekir. Öğrenimini Moskova Üniversitesinde tamamladı. Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Almanya’ya gitti. Orada felsefe doktorası yaptı. Babası Leonid Pasternak tanınmış bir ressam, annesi […]
Boris Pasternak – Doktor Jivago (YKY)
Yürüyor, yürüyor ve “Sonsuz Anı” ilahisini söylüyorlardı. Onlar sustuğunda adımları, atlar ve rüzgârın esintisi aynı melodiyi tekrarlıyordu sanki. Yoldan geçenler saygıyla selam durup çelenkleri sayıyor, haç çıkartıyordu. Meraklılar tören alayına katılıyor, “Kimin cenazesi?” diye soruyordu. “Jivago’nun” oluyordu yanıt. “Demek o adamın, ha. Şimdi anlaşıldı.” “Adamın değil, kadının.” “Olsun. Huzur içinde yatsın. Büyük bir tören.” O […]
Bohumil Hrabal – Gürültülü Yalnızlık
Otuz beş yıldır atık kâğıt işinde çalışıyorum, bütün love story’m bu benim. Otuz beş yıldır kitapları ve atık kâğıtları presliyorum, otuz beş yıldır, ağır ağır, harflerin kirine pasına bulanıyorum, öyle ki ansiklopedilere benziyorum artık -bunca zamandır üç tonu bulmuştur preslediğim ansiklopediler. Hem taze ve serin hem de durgun suyla dolu bir testiyim ben, güzel düşüncelerden […]
Thomas De Quincey – Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları
Muhterem okuyucu, sana hayatımın fevkalâde bir döneminin kaydını takdim ediyorum: Kendi tecrübelerime dayanarak bunun yalnız ilginç olmakla kalmayıp aynı zamanda hatırı sayılır derecede faydalı ve öğretici bir metin olduğuna inanıyorum. Onu bu umutla kaleme aldım: Umûmîyetle kendi kusurlarımızı ve zaaflarımızı ifşâ etmekten kaçınmamıza neden olan asil ve nârin ketûmluğa riâyet etmiyor oluşumun mâzereti de bu […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Bir Garip Kişinin Düşü
Uykumda kendimi birden, tabancayı tutmuş ta onu, şakağıma değil, yüreğime boşaltıyor gördüm. Oysa tabancanın namlusunu sağ şakağıma dayayıp beynimi dağıtmağa karar vermiştim düpedüz. Bir an öylece, tabancanın namlusunun ucu göğsüme dayalı durdum ; mum, masa ve duvar dönmeğe başladı. Tetiği çektim. Düşlerde bir yüksekten düşmek, boğasınızı sıkılmış ya da hiç değilse en ufak vücut acısı […]
Bilge Karasu – Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
Başını çevirdiğinde karşısındaki karanlık artmağa başlıyor. Andronikos neden sonra anlıyor karanlığın niye arttığını. Adaya çok yaklaşmıştır artık. Kayalık tepenin karanlık kütlesi arkasında gökyüzü belli belirsiz aydınlanıyor. Yorgun kollan artık düşüncesiz, istemsiz, katılaşmışlığın duyusuz kolaylığı içinde kürekleri kaldınp indirmeğe devam ediyor. Kulaklan işitmiyor artık. Kürekler suya girip çıkıyor, sular sabahın dinginliği içinde sandalın iki yanında yırtılıyor, […]
Beth Revis – Evrenin Ötesi #3 – Dünyanın Gölgesi
Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi çarparken, “Dur,” dedim. Çırak’ın parmağı fırlatma tuşunun üzerinde kaldı. Endişe dolu gözleriyle bana doğru baktı. Gözlerinin kenarlan kırışmıştı ve bu da yaşından büyük ve hüzünlü görünmesine neden oluyordu. Önümüzdeki petek desenli camın ardmda gezegen mavi, yeşil ve beyaz parıldıyor ve göz kamaştırıyordu. İstediğim her şey o gezegendeydi fakat buna rağmen, resmen […]
Beth Revis – Evrenin Ötesi #2 – Bir Milyon Güneş
Godspeed’in Gemici Katı’nda bulunan Motor Odası’nın ağır metal kapısına doğru bakarak, “Bu iş kolay olmayacak, ” diye mırıldandım. Kapıdaki donuk yansımaya baktığımda, gözlerimin önüne Bilge’nin koyu renk gözleri geldi. Ölümünden hemen önceki haliyle… Yansımada aynı zamanda Bilge’nin ölümünün hazzıyla Orion’un dudaklarında beliren gülümsemeyi görüyordum. Klon özelliklerimden ve benden önceki tüm Bilgelerin bende vuku bulan yankılarından […]
Beth Revis – Evrenin Ötesi #1 – Evrenin Ötesi
Babam, “Önce annenin gitmesine izin ver,” dedi. Annem ise benim önden gitmemi istiyordu. Sanırım annem onlar dondurulduktan sonra, çekip gitmemden ve kendimi o soğuk, şeffaf kutuya emanet etmektense normal yaşama dönmeyi tercih etmemden korkuyordu. Ama babam ısrar etti. “Amy’nin bu işlemin nasıl olduğunu görmesi gerekiyor. Önce sen git ve onun izlemesine izin ver. Ardından o […]
Bernard Werber – Karıncaların Günü
Siyah. Bir yıl geçti. Ağustos gecesinin aysız gökyüzünde yıldızlar göz kırpıyorlar. Sonunda koyu karanlık aralanıyor. Ölgün ışık. Sis tabakaları Fontainebleau Ormanı’nın üzerinde geziniyor. Biraz sonra, kocaman kırmızı bir güneş onları dağıtıyor. Şimdi her şey çiy taneleriyle parlıyor. Örümceklerin ağları turuncu incilerden oluşan kaba örtülere dönüşüyorlar. Hava sıcak olacak. Dalların altında, otların üstünde, eğreltiotlarının arasında, her […]