Kategori: Tarihi

Ayşe Kulin – Fureya

Pencerenin pervazında beyaz bir kuş duruyor ne zamandır. Kocaman beyaz kanatlan yer yer gümüş pırıltılar saçan, cin bakışlı bir kuş. Yaptığım kuşlardan biri olmalı diye düşünüyorum. Ama ben böyle geniş kanatlı kuşlar yapmadım ki hiç. Benim yoğurduklarım narin bedenli, küçücük başlı, uslu, durağan kuşlardı. Her an uçmaya hazır değil de, uzun bir yolculuktan yeni dönmüş […]

Ayn Rand – Hayatın Kaynağı

Dünya bizi kurtarma ve bize iyilik yapma aşkıyla dolu insanlar tarafından hep kana bulandı. Tarihteki bütün savaşları içi iyilikle dolup taşan, kendini bir dava uğruna feda ettiğini düşünen kurtarıcılar çıkardı. Hitler Almanları, Stalin işçileri, Mao köylüleri kurtarmak için dünyayı kana buladı. Milyonlarca insan kurtarıcıların şefkat dolu ellerinde can verdi. Hep Biz dediler, hiç Ben deyip […]

Ayhan Hocha – Mezarcılar da Ölür

Bilinen bir şeydir, kadınlar umumi bir telefon kabinini işgal ettikleri zaman, konuşmaktan bıkmazlar! Pek tabiî, bu gibi hallerde dışardaki kimselerin büyük bir sabırla beklemeleri gerekir… İşte ben de tam on dakikadan beri bir taşra kasabasının postahânesinde sabırla sıramı bekliyor ve arada sırada posta memuru kıza şikâyetçi bakışlar fırlatıyordum. Hele şükür, kabindeki kadın konuşmasını nihâyet bitirebildi. […]

Ayfer Tunç – Ömür Diyorlar Buna

Biliyor musun ki iyi yaþanmýþ hayat bir hazinedir… Rusya’da yaþanan “prova revülasyon”un çalkantýsý henüz durulmamýþken; Baltýk’la Karadeniz arasýndaki uçsuz bucaksýz topraklar karlarla kaplýyken; Ren geyikleri ve mavi gözlü Sibirya kurtlarý kürk paltolu, kalpaklý beylerin kýzaklarýný çekerken; basit köy meyhanelerinde, Çehov’un öykülerinden çýkýp gelen kavruk ve çelimsiz köylüler ardý ardýna votka kadehlerini boþaltýrlarken; Polonya’nýn kocaman çiftlik […]

Ayfer Tunç – Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi – 1

Karadeniz şehirlerinden birinde, denize sırtını dönmüş biçimde inşa edildiği için görenlerin içinde anlamsız bir küslük duygusu yaratan bir Ruh Sağlığı Hastanesi’nin en üst katındaki konferans salonunda, konuk konuşmacı Ülkü Birinci 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle, Aşk: Özveri mi? Benliği Korumak mı? başlıklı bir konferans veriyordu. Nietzsche’den aparttığı bir cümleyi konu başlığı olarak seçen Ülkü Bey […]

Attilâ İlhan – Bıçağın Ucu (Aynanın İçindekiler)

O günlerde İpek Film’e senaryolar yazıyorum. İhsan İpekçi bir gün dedi ki, “Bir de İstiklâl filmi yapsaydık, şöyle kostümlü filân.” Tasarıyı hemen benimsedim: O sıra yakın tarihimize merak sardırmıştım ki, elime ne geçerse harıl harıl okuyorum; bu okumaların taze izlenimlerine dayanarak ‘esaslı’ bir Kuvayı Milliye senaryosu çıkarmaktan iyisi mi olur? Önce adını yakıştırdım: Barut Ekmeği. […]

Arthur Golden – Bir Geyşanın Anıları

1936 yılının ilkbaharında on dört yaşında bir çocukken babam beni Kyoto’da bir dans gösterisine götürmüştü. O gösteriden sadece iki şeyi anımsıyorum. Birincisi, izleyiciler arasında benimle babamdan başka Batılı birilerinin olmamasıydı; Hollanda’daki evimizden oraya geleli daha birkaç hafta olmuştu ve kültürel soyutlanmaya henüz alışamamıştım; kendimi garip hissediyordum. İkincisi, aylarca Japonca öğrenmeye çalıştıktan sonra, konuşmalardan bazı bölümleri […]

Stefan Zweig – Sabırsız Yürek

“Para parayı çeker.” Bilgelik kitabından alınan bu özdeyişi, her yazarın cesaretle şu şekilde vurgulama hakkına sahip olduğuna inanıyorum: “Anlatana, anlatılır.” Genelde düşünülenin aksine, yazarın hayal dünyasında sürekli yeni öyküler yarattığını, bitmez tükenmez bir kaynaktan sürekli öyküler ve olaylar kurguladığını sanmaktan daha yanıltıcı bir düşünce olamaz. Gerçekte hayalinde öyküleri kendine çağırmak yerine, gelişmiş gözlemleme ve dinleme […]

Stefan Zweig – Clarissa

1902-1912 Clarissa ileri yıllarda geçmiş hayatını anımsamaya çalıştığında olaylar arasında bağlantı kurmakta zorlanıyordu. Yaşamının büyük bir bölümünün üzerinden adeta bir kum fırtınası esmiş ve olan biteni silip süpürmüş gibiydi, zaman bile bulutlar gibi belirsiz ve ölçüsüz akıp gitmişti. Tüm o uzun yıllar hakkında neredeyse hiçbir şey hatırlamazken bazı haftalar, hatta günler ve saatler zihninde taptazeydi […]

Haruki Murakami – 1Q84

Taksinin radyosunda FM’den klasik müzik programı yayınlanıyordu. Çalan parça, Janáček’in “Sinfonietta” adlı eseriydi. Tıkanmış trafiğin ortasında kalakalmış bir takside dinlemek için uygun bir müzik olduğu söylenemezdi. Orta yaşlı şoför, sanki pruvada durmuş, kaygı verici dalgaları okumaya çalışan usta bir balıkçı gibi, ön tarafta kesintisiz uzayan araba kuyruğunu sessizce izliyordu sadece. Arka koltuğa iyice gömülen Aomame […]

Arkadi & Boris Strugatski – İktidar Mahkumları

“Şimdi anladın mı. Mac?” dedi. “Bir-iki, ve her şey biter diye düşündün. Strannik! Öldür! Yaratıcıları as, korkakları ve faşistleri yeraltı yönetici kadrosundan uzaklaşın ve devrimin böylece sona ersin. Her şey bu kadar basit değil.” “Hayır, asla bu kadar basit olacağını hiç düşünmedim.” Maxim kendim savunmasız bir aptal gibi hissediyordu. “Bilmiyorum.” dedi. “Bu dünyayı anlayabilen insanların […]

Halikarnas Balıkçısı – Turgut Reis

Menteşe (şimdi Muğla) iline bağlı Sıralovaz Yarımadasının Karabağ köyü uçurumlar üzerinde konmuş bir kartal yuvası gibi idi. O köyde çobanlık eden Veli’nin karısı –boylu poslu bir Türkmen kızıydı–, kirmanla yün eğirirken, çocuğu doğuracağını anladı. Kocası orada değildi. Son günlerde davarlara parslar dadanmışƨ. Sabahleyin erkenden kamasını ve kepeneğini alarak ve köpeğini de yanına katarak: “Deniz kıyısında […]

Antonio Tabucchi – Pereira İddia Ediyor

Pereira, onunla bir yaz günü tanışmış olduğunu iddia ediyor. Güneşli, esintili, harika bir yaz günüydü ve Lizbon ışıldıyordu. Anlaşıldığı kadarıyla, Pereira yazı işlerindeydi ve ne yapacağını bilemiyordu, müdür tatildeydi ve Pereira kültür sayfasını hazırlamak zorundaydı, çünkü bundan böyle Lisboa gazetesinin bir kültür sayfası vardı, bu sayfanın sorumluluğu da ona verilmişti. Ve o, Pereira, ölümü düşünüyordu. […]

Anthony Ryan – Kuzgunun Gölgesi #1 – Kan Şarkısı

Pek çok adı vardı. Daha otuz yaşına gelmemiş olmasına rağmen, tarih ona bol unvan ihsan edilmesini layık görmüştü: Onu bize eziyet etsin diye gönderen deli kralın karşısında Diyar’ın Kılıcı, savaşlar boyunca onu izleyen adamların yanında Genç Atmaca, Cumbraelli düşmanlarına karşı Karanlıkkılıç ve sonradan öğrendiğime göre Büyük Kuzey Ormanı’nda yaşayan esrarengiz kabileler arasında da Beral Shak […]

Anonim – Nibelung’lar Destanı

Nibelung’lar Destanı, iki ana parçadan oluşur. Birinci parçanın konusu, pek kısaca, Siegfried’in öldürülmesidir. Olağanüstü güce ve yakışıklılığa sahip Han oğlu Sieg-fried, Ren boyundaki Worms kentini başkent edinmiş Burgund Hanları’nın kızkardeşi, olağanüstü güzel Han kızı Kriemhild ile tanışır, evlenir. Ama Kriemhild, kendi yengesi (erkek kardeşleri, ortak egemenlik süren üç Han’dan en büyüğü ve en çok sözü […]

Anna Seghers – Transit

İki emperyalist savaş arası tedirgin dünyasına kapitalizmin son bir saldırıyla yüklediği Faşizm, gelip geçmiş bütün yüzyılların insanlık tarihi için bir an olsun unutulmaması gereken en korkunç yüzkarasıdır. 1917 Rus ihtilalinin gerçekleştirdiği ilk sosyalist ülke, insan emeğini sömüren sermaye yönetimli dünyada büyük kaygılara yol açmıştı. Sömürücü ve sömürgeci büyük sermaye, can çekişirken son bir hortlama çabasındaydı. […]