David Harvey – Sosyal Adalet ve Şehir

SIR olarak kalmış bir konuyu açabilecek kadar zaman geçtiği kanısındayım. 1972 yılında, Sosyal Adalet ve Şehir İngiltere’de baskı aşamasındayken, John Hopkins Üniversitesi Yayınları da kitabın Amerikan baskısını yayımlamayı düşünüyordu ve benden kitap hakkında isimsiz bir eleştiri yazmam istendi. Anlaşıldığı kadarıyla, taslak değişik yorumlar almıştı. Bana söylenen bunun sıradan bir akademik kitap olmadığıydı: Kitap “yakıcı” ve “sıradışı”ydı, ama acaba iyi miydi? İşi kabul ettim. Yayınevinin editörüne, benim tecrübesiz ve küçük rütbeli bir öğretim görevlisi olarak daha önce bir üniversite yayınevi için taslak eleştirisi yapmadığımı söylemedim. Bunun üzerinden on beş yıl geçti; bu arada daha birçok eleştiri yazdım. Hiçbiri de Sosyal Adalet ve Şehir kadar canlı ve önemli değildi. Büyük ve ağır zarfı Columbia’daki ofisimde aldığımı, eve götürdüğümü, zarfı açıp yabancısı olduğum birçok konu, kaynak ve anıştırma içeren uzun bir metinle karşılaştığıını hatırlıyorum. Çalııjlllaya koyuldum. Birkaç sayfa okuduktan sonra, bütün çekingenliğimi attım. Kitabı yalayıp yuttum. Bu karmaşık ve yer yer de zor metni iki çok uzun seans ta okudum. O kadar temel ve derin görünmüştü ki, kitabı elimden bırakamadım. Sınırları, kategorileri ve geleneksel kent biliminin kendinden memnun halini yıkıyor, yanıtladığından da çok yeni soru atıyordu ortaya. Kitap hakkında aldığım notların yanında pek kısa kalan eleştirirnde de söylediğim buydu.


Bu tür bir etki amaçlanmıyor değildi. Harvey coğrafyanın amaçlarını genişletip yeniden tanımlamak ve konuyu kuramsal bir projeye oturtmak istiyordu. Bu amacının haberini, kapsamlı ve etkileyici metodolojik bir araştırma olan ve 1 969’da yayımlanan ilk kitabı Explanation in Geography’de (Coğrafyada Açıklama) vermişti. Kitabının sonsözünde, gelecek onyılm gündemini belirlemek amacıyla, orada kullandığı teknik ve metodolojik sorunlardan, kendi deyimiyle, coğrafyanın kurnm ve felsefesine doğru kaymak gerektiğini öne sürüyordu. Şöyle diyordu Harvey: lO SOSYAL ADALET VE ŞEHfR Bu yüzden şunu açıkça anlamak gerekir: Metodoloji, coğrafya sorunlannın çözümleri için gereldi bir koşul sunarken, felsefe yeterli bir koşul sunmaktadır. Felsefe dümen mekanizmasını oluştururken, metodoloji bizi hedefimize yaklaşuracak gücü temin eder. Metodoloji olnıazsa hareketsiz kalınz, felsefe olmazsa amaçsızca dönüp durabiliriz. Şimdiye kadar elimizdeki güç kaynaklarıyla ilgilendim. Ama metodoloji ve felsefe arasındaki ara birime dönerek bitirmek istiyorum … Kurarn olmadan olayiann denetimli, tutarlı ve rasyonel bir açıklamasını elde etmeyi umamayız. Kurarn olmadan, kendi kimliğimizi bildiğimizi iddia etmemiz bile zor olur. Bu durumda bana öyle geliyor ki, önümüzdeki on yılda önceliğimizin geniş ve yaratıcı bir ölçekte kurarn geliştirmek olması gerekir. Bu göreve soyunmak cesaret ve hüner gerektirecektir. Ama bunun, kuşağımız coğrafyacılannın cesaret ve zekalarının ötesinde olmadığına inanıyorum. Belki de 1970’lerde duvarianınıza iliştirmemiz gereken slogan şudur: “Bizi kuramlanmızdan tanımalısınız. n Bunu izleyen dört yıl içinde Harvey böyle bir kurarn buldu, yani Marksizm; coğrafya alanında bu kuramın analizi için de bir konu, yani kent.

Bu buluş ve konuyu Sosyal Adalet ve Şehir’de ortaya koydu. Entelektüel değişiminin bir güneesi olan bu kitap, Harvey’in liberal formülasyonlar diye adlandırdığı, coğrafyanın mekansal farklılaşma, nüfus dağılımları ve mekandaki faaliyetler gibi yönlerinin araştırıldığı denemeler ile sosyalist formülasyonlar diye adlandırdığı, daha çok mekansal olgular ve üretim biçimleriyle ilgili denemeler arasında bölüştürülmüştür. Harvey bu yöne kayarken, coğrafyanın dar morfolojik karakterine, olgu ile değeri kesinkes ayırmasına, veri ve sayı sorunlarına olan bağımlılığına ve bölük pörçük yapısına karşı çıkmayı amaçlıyordu. Kitabının kentsel araştırmalar üzerinde ani ve sarsıcı bir etkisi oldu. Coğrafyanın çalışma alanını sağlam bir şekilde genişleterek kentsel analizin amaçlan nı yeni baştan tanımladı ve bir dizi yeni soru ortaya atn. Kısacası, Sosyal Adalet ve Şehir temel bir metin oldu. Kitap, her şeyin ötesinde, hem liberal hem de sosyalist kısımlanyla, toplumsal süreçleri ve mekansal biçimleri analitik olarak ve eyleme rehber oluşturacak şekilde bir araya getirmenin mümkün olduğunu kanıtlamayı ve bunların yorumunu gösterıneyi amaçlıyor. Dolayısıyla bu kitapta, mekansal biçimler toplumsal süreçleri içerir ve toplumsal süreçler esas olarak mekansaldır. Bu iki parçayı birleştiren dört anahtar tema görülür: Kuramın doğası (burada Harvey, metodoloji ve felsefe arasındaki, yapay olduğunu düşündüğü aynmı kırmayı ve okuru kategorileştirme eyleminin kendisi ve sonuçlan konusunda bilinçlendirmeyi hedefler); mekanın doğası (burada da, bildik “Mekan nedir?” sorusu- ÖN SÖZ ll nun yerine “Değişik insan pratikleri nasıl değişik mekan kavramlaştırmaları yaratıp kullanıyorlar?” sorusunu koymaya çalışır); sosyal adaletin doğası (burada ise “adaleti, ebedi adalet ve ahlak sorunu olarak görüldüğü konumdan çıkartır, onu toplumun bütünündeki sosyal süreçlerle bağlantılı olarak gören bir yaklaşım içine” taşır); ve kentselliğin doğası (bir kendinde şey olarak değil, topluma bir bakış açısı oluşturan bir şey olarak görülür). Harvey kitabın “liberal” ve “sosyalist” kısımlan arasında bağlantı kuran bu konularla ilgilenirken, önsel gerekçelerle değil, elindeki sorunları çözmesini sağlayacağını düşündüğü için Marksizm’e başvurmuştur. Manuel Castells’in La question urbaine’de (Kent Sorunu) yaptığı gibi, Marksizm ile kenti, Henri Lefebvre’in 1 960’lann sonu ve 1970’lerin başında yayımlanan Le droit iı la ville (Şehir Hukuku), lA revolution urbaine (Kentsel Devrim) ve lA pensee marxiste et la ville (Marksist Düşünce ve Kent) adlı çalışmalan üzerinden ilişkilendirmeyi denemiştir. Kendilerine özgü değerlerinin yanında bu çalışmalar, Marksizm’in içinde bir asırdan beri uyumakta olan kentsellik konusunu hayata döndürmelen açısından da önemliydiler. Coğrafyanın güvenli anayol onamını terk ettiği anda Harvey, Marksizm’in içinde, kendine başka model ya da rehber bulamamı�tı. Lefebvre’den esinlenmesine karşın, onun mekansal ilişkilere atfettiği bağımsız, belirleyici nitelikleri tamamen reddetti. Harvey için mekan, varlıkbilimsel (ontolojik) bir kategori değil, insanı biçimlendiren ve onun tarafından biçimlendirilen toplumsal bir boyuttu: “Mekansal biçimler, içinde toplumsal süreçlerin oluştuğu cansız nesneler olarak değil, toplumsal süreçleri, bu süreçlerin meklınsal olmasıyla aynı tarzda ‘içeren’ şeyler olarak görülmektedir.

” Yayım lanmaları ndan bu yana yirmi yıl geçmiş olmasına karşın Sosyal Adalet ve Şehir’deki denemeler, gelişmelerine yardımcı olduklan kuramlarla beslenebilen kentsel incelemelerin dirildiği de göz önünde bulundurulduğunda, hila dikkatlice okunma yı hak ediyorlar: Birinci kısımda, kentsel planlama ve gelir dağılımı konulannda, kentsel mekansal ilişkilere Rawlsçu (John Rawls) bir bakış getirdikleri için (örneğin “bölgesel adalet” tartışmasında ve merkeziyetçi 1 ademi merkeziyetçi yönetim arasındaki denge konusunda) ve ikinci kısımda, değişik üretim tarzlarında anık-değerin dolaşımı ve iktisadi bütünleştirme bağlamında, kentsel tarihin kapsamının yeniden değerlendirilmesiyle ilgili olarak Marksist araştırma gündemini ortaya koydukları için. Harvey’in ilk “liberal” formülasyonlarda mekan ve anlam sistemleri hakkında göster- 12 SOSYAL ADALET VE ŞFJflR diği olağanüstü duyarlılık, Marksist dönüşümünden sonraki çalışmalarında da varlığını sürdürmüştür. Bu duyarlılık kişiler, gruplar ve onların toplumsal rneklinları arasındaki ilişki yle, değişik insan pratikleri ve onların farklı rneklinları arasındaki bağlantıyla, toplumsal düzenin �östergeleri olarak mimari ve kentsel peyzajla, iş-konut bağlantısıyla, kentsel analizde işlevselciliğin yeriyle, ve piyasa toplumunda devletin olanaklarının sınırlarıyla ilgili kaygılan da kapsam.aktadır. Şunu da belirtmek gerekir ki Sosyal Adalet ve Şehir’in ikinci kısmı, Marksizm’in “bilimsel” ve “eleştirel” kamplan arasında gidip gelen, erken ve bazı bakımlardan çok şematik ve olgunlaşmamış bir girişimdi. Bu Marksist kısım, Amerika’daki siyahların gettolaşmalannın temelinin, bir dizi “masum” girişimci müdahaleyle oluşturulduğunu gösteren bir yazı ile, Marksizm’de uzun süredir göz ardı edilmiş kira ile toprnk ve mekanın mikro-ekonomisi hakkındaki, -kiranın nasıl herkes tarafından ihtiyaç duyulan, çoklu kullanım ve manalara açık, seyrek ama kesin olarak el değiştiren, kalıcı ve taşınmaz bir mal olan toprak için pay tespit edici araç olduğunu gösteren- bazı tartı.§malan güçlü bir şekilde kullanarak, toprağın kullanım ve değişim değerlerinin çarpıştığı “katalitik an”a odaklanan, kentsel toprak kullanımı kuramı üzerine önemli bir yazıyı, ve insanlık tarihi boyunca kentsel gelişmeye -sosyal artığı oluşturan ve dağıtan çeşitli mekanizmaların karşılaştırıldığı- topariayıcı bir genel bakışı içermektedir. Burada kent, tarihsel açıdan “etrafında belirli bir üretim tarzının örgütlendiii bir eksen, kurulu düzene karşı bir devrim merkezi ve (başkaldınlacak) bir güç ve ayrıcalık merkezi” olarak kavramsallaştınlmaktadır. Kentler, “iktisadi bütünleştirme tarzının üretmek ve yoğunlaştırmak zorunda olduğu toplumsal artık-değer üretiminin coğrafi yoğunlaşması yoluyla” oluşurlar. Karl Polanyi’nin iktisadi eşgüdüm mekanizmalan kategorilerini -karşılıklılık, yeniden dağıtım ve piyasa değişimi- Marx’ın üretim tarzı kavramıyla birlikte kullanarak Harvey kenti, toplumsal artık-deier, iktisadi örgütlenmenin egemen tarzı ve toplumun mekansal örgütlenmesi arasındaki ilişkiler alanı bağlamında ele almışbr. Kapitalizm kapsamında kent, birikimin ve çelişkilerinin hem yeri hem de dengeleyicisidir. Bu denemeler, kavrayış ve araştirmayı teşvik açısından tekrar okunmaya değer olmaları ve kent için Marksizm’ in, Marksizm için de kentin yeniden keşfini göstermeleri nedeniyle önemlerini koruyorlar. Sonraki on beş yıl boyunca Harvey, Marx’ın kapitalist birikim üzerine çalışmalarını genişletmek ve ilerletmek, onlara açık bir mekansal boyut kazandırmak için SosyalAdalet ve Şehir’in araştırma gündemi doğrultusunda ONSOZ 13 dikkatli, düzenli ve seçici bir çalışma sürdürmüştür. Bu çalışmasında Harvey olağanüstü başarılı olmuştur. Daha sonraki çalışması olan The Limits to Capital (Sermayenin Sınırları) ise Marx’ın Kapirarindeki kira üzerine fikir verici ama yüzeysel pasajlan geliştirerek sermaye birikimi döngülerinin analizine doğrudan mekansal unsurlar katar.

tki ciltlik Studies in the History and Theory ofCapitalist Development (Kapitalist Gelişmenin Tarihi ve Kuramı Üzerine İncelemeler) adlı eseri Sosyal Adalet ve Şehir’deki temel ternalara tekrar ve aynntılı şekilde eğilen olgun bir bakışı, ama aynı zamanda kentsel mekan ve kapitalist birikim arasındaki girift ve düzgün ilişki Uzerine çalışırken göz ardı ettiği, düzenleme, dil, anlam, kültür ve fail sorularını araşurarak konuyu geliştirme çabctsını içerir. Ama Harvey’in Sosyal Adalet ve Şehir’de koyduğu hedeflere ulaşmadaki başarısı, sadece onun kendi araştırmalanyla sınırlı değildir. O bu kitabın, kentsel araştırmalann değişmesine ve Marksist toplumsal kuramın hacminin artmasına ne kadar yardımcı olduğunu görme mutluluğunu da yaşamıştır. Kitabın etkisi coğrafyanın sınırlannın çok ötesine geçmiş, sosyoloji, siyasal bilimler, iktisat, tarih ve antropolojide kent düşüncesini harekete geçirmiş, Marksizm’in kentle güçlü bir şekilde yeniden ilgilenmesini sağlamıştır. Kitabın yazıldığı zamanın tersine, şu anda Marksist gelenek çerçevesinde kent hakkında birçok çalışma görülmektedir. Sıcak bir şükran duygusuyla Harvey, kitabın temel temalarını ve kazanımlannı şöyle özetler: Olayilc tarafından kamçılanan Marksistler, 1 960’1arda kentsel sorunların doğrudan analizine yöneldiler. Kentsel, cemaat tabanlı sosyal hareketlerin siyasal ve iktisadi anlamlarını ve bunların -kendileri için geleneksel ilgi odakları olan- emek-tabanlı hareketlerle ilişkilerini anlamaya yöneldiler. Kent, değişik açılardan üretim, realizasyon (tüketim dolayısıyla fiili talep), işgücünün yeniden üretimi (burada, yerel yönetim tarafından desteklenen fiziksel ve toplumsal allyapıların -konut, sağlık hizmetleri, eğitim, kültürel yaşam- desteklediği aile ve cemaat kurumları kilit rol oynamışlardır) alanları olarak incelendikçe, üretim ve toplumsal yeniden üretim arasındaki ilişkiler yoğun bir şekilde ele alınmış oldu. Kent aynı zamanda, üretim, değişim ve tüketimi kolaylaşbracak inşa edilmiş bir ortam, (üretim ve yeniden üretim için) mekinın toplumsal örgütlenmesinin bir şekli ve kapitalizm (üretime karşı mali sermaye, vb.) içerisinde işbölümünün ve işlev çeşitleomesinin belli bir tezahUrU olarak da incelenmiş oldu. Ortaya çıkan genel kavram, kapitalizmin bUtUn bu veçhelerinin en çelişkili birliği olması anlamında kentselleşmedir. Harvey, bu konudaki çalışmalann değerini güçlü bir biçimde vurgulamıştır. Bunda da haklıdır. 1970 ve 1980’lerde Marksist geleneğe göre 14 SOSYAL ADALET VE Ş�HİR çalışan kentsellik uzmanlan olmasaydı, kent üzerine bugün yapılan çalışmalar daha az açıklığa ve kuramsal güce sahip olacaktı; Sosyal Adalet ve Şehir yazılmamış olsaydı, bugün bu konudaki çalışmalar çok daha zayıf temellere dayanıyor olacaktı.,

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir