Stanislaw Lem – Ölümlü Makineler

(…) Ne olduğunu bilmiyor, ne yapaca ğından emin değilmiş gibi görünüyordu. Pirx’in anlamakta hiç zorlanmadığı bu tereddütte, bu kararsızlıkta öylesine âşinâ, öylesine insanca bir şey vardı ki boğazında bir düğümlenme hissetti. Ölümlü Makineler, bilimkurgu türünün duayeni Stanislaw Lem’in robotlar, başka bir deyişle “demir melekler” üzerine yazdığı on dört öyküden oluşuyor. ” Robot Masalları” adlı derlemeyi […]

Stanislaw Lem – Küvette Bulunan Günce

Neojen’den Notlar”, Dünya’mn eski geçmişinden kalan tartışmasız en değerli kalıntılardan biridir; Kaotiköncesi döneme çok yakın, Büyük Çöküş’ten hemen önceki o gerileme dönemine kadar gider. Erken Neojen’in uygarlıkları ile Asur, Mısır ve Yunan’ın öncü kültürleri hakkında, pale-oatomik ve temel astro-yön tayini günlerine ait uygarlıklarla karşılaştırıldığında, çok daha fazla şey bilmemiz gerçekten de bir paradokstur. Bu arkaik […]

Amin Maalouf – Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri

Bu kitap, Haçlı seferleri tarihini “öteki kamp”tan, yani Arap cephesinden görüldüğü, yaşandığı ve aktarıldığı haliyle anlatmak gibi basit bir ɹkirden yola çıkmaktadır. İçeriği, hemen hemen yalnızca o dönemin Arap tarihçi ve vakanüvislerinin tanıklıklarına dayanmaktadır. Bu tarihçiler, Haçlı Seferleri’nden değil de Frenk savaşları veya istilalarından söz etmektedir. Frenkleri ifade eden kelime, bölgesi, yazarı ve dönemine göre […]

Stanislaw Lem – Kör Talih

Sonuncu gün hepsinden daha uzun ve gergin geçti. Sinirli veya korkmuş olduğum için değil; öyle olmam için bir neden yoktu. Kendimi, çeşitli dillerin konuşulduğu bir kalabalığın ortasında, çok yalnız hissediyordum. Kimsenin bana aldırdığı yoktu; eskordanın bile ortada görünmüyordu. Zaten hiç tanımadığım kişilerdi. Bir gün sonra sahte kimliğimden kurtulacağımı bilmek gerçekte beni rahatlatıyor olmalıydı. Zira, bir […]

Stanislaw Lem – İnsanın Bir Dakikası

Bu kitap, dünyadaki tüm insanların, bir dakikalık süre içinde aynı anda ne yaptıklarından söz etmektedir. Giriş, işte böyle başlıyor. Bu fikrin daha önce kimsenin aklına gelmemiş olması şaşırtıcı. İlk Üç Dakika, Guinness Rekorlar Kitabı, Kozmoloğun Bir Anı gibi kitaplardan sonra bu kitabın yazılması artık farz olmuştu; özellikle de adı geçenler, çok satılanlar arasına girdikten sonra. […]

Stanislaw Lem – Gelecekbilim Kongresi

Sekizinci Dünya Gelecekbilim Kongresi Kosta Rika’da yapıldı. Doğrusu Profesör Tarantoga beni herkesin kongreye katılmaını beklediğine ikna etmese, Nounas’a asla gitmezdim. Günümüzde yapılan uzay yolculuklarının yeryüzündeki sorunlardan kaçmanın bir yolu olduğunu -üstüne basa basasöyledi. Yani insan, olabilecek en kötü şeylerin kendi yokluğunda gerçekleşip sona ermesi umuduyla gidiyordu yıldızlara. Şu bizim gezegen yanık bir patatesi andırıyor mu […]

Stanislaw Lem – Dönüşüm Hastanesi

Tren Nieczawy’de kısa bir süre durdu. Stefan kalabalığın içinden zar zor geçmiş ve tam dışarıya adamıştı ki, lokomotifin düdüğü öttü ve tekerlekler homurdanmaya başladı. Stefan bir saat boyunca ineceği durağı kaçırmaktan endişe etmişti; bu sorun bütün diğer sorunların, hatta yolculuğun amacının bile önüne geçmişti. Şu anda, trenin sıkışıklığından sonra soğuk ve temiz havayı ciğerlerine çekerken, […]

Stanislaw Lem – Aden

YANLIŞ bir hesaplama yüzünden gemi dikeye çok yakın bir açıyla daldı ve kulakları sağır edici bir çığlıkla atmosfere çarptı. Adamlar kuşetlerinde yattıkları yerden damperlerin ezildiğini duydular. Ön ekranlar alevleri gösterdikten sonra karardı. Baş taraftaki akkor gaz yastığı dış kameralar için çok fazlaydı. Kontrol odası sıcak kauçuğun pis kokusuyla doldu. Hızdaki azalmanın etkisiyle adamlar geçici olarak […]

Stanislasvki – Bir Aktör Hazırlanıyor

Toplum alanında olsun, sanat ve düşünce alanında olsun, soysuzlaşmanın başladığı zamanlarda soyl Moskova doğumlu, varlıklı bir tüccar – fabrikatörün oğlu olan Stanislavski de o çağaçan ünlü buluşma ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Gerçekleştirmeye koyulduğumuz çalışma programımız devrimciydi. Eski biçim oyunculuğa, gösterişçiliğe, tiyatromsu olana, duygunun da, konuşmanın da yapmacıklısına, aktörün abartılı oyun eğilimine, dekorlarla sahneye koyuculuktaki […]

Stalinizmin Doğuşu – Michal Reiman – “İkinci Devrim”in Arifesinde SSCB

Michal Reiman’ın Stalinizm’in Doğuşu adlı yapıtı, aslı 1979’da Almanca olarak yayımlanan önemli bir kitaptır. Önde gelen Çek tarihçisi, Komünist Parti ve Komintern görevlisi Pavel Reiman’ın oğlu olarak 1930’da Moskova’da doğan Michal Reiman, Prag’taki Karl Üniversite-si’nden doktora derecesi aldı. Ondokuzuncu yüzyıldaki Çek sosyal demokrasisini incelediği ilk büyük çalışması 1958’de çıktı. 1960’larda Re-iman araştırmalarını Rus tarihine kaydırdı. […]

Baruch Spinoza – Etika

Bu büyük eseri birkaç satırda özetleme iddiasından uzağız. Bu nunla birlikte, belirli noktalarını işaret için göstermemiz gerekir ki, Spinoza’nın açıklamasında tuttuğu sıraya rağmen, hakiki başlangıç noktası Descartes’tan ya da başka bir yazardan çıkarılmış bir cevher teorisi veya fikri değildir. (…) O kendi duygulan ışlarının şuuruna sahiptir; nitekim, bir Bedeni olduğunu ve Beden hayatının hangi şartlarda […]

Soren Kierkegaard – Kahkaha Benden Yana

Bir adam var ki, Danimarka’dan her ne vesileyle söz edilirse edilsin, adını anmadan geçmek imkânsız; ama yerini belirlemek belki daha da zor; Sören Kierkegaard’ı kastediyorum. Fakat eserleri, öyle ya da böyle çoğunlukla dinsel eğilimli olduğundan, Kierkegaard ilahiyatçılar arasında bir yere konabilir. Sürekli insan kalbini tema alan, hatta bu konuda dur durak bilmeden yazan, Hıristiyan felsefe […]

Oscar Wilde – Sosyalizm ve İnsan Ruhu

Özel mülkiyet gerçek Bireyselliği ezmiş, yerine sahte bir Bireyselliği dikmiştir. Toplumun bir kesimini aç bırakarak Birey olmalarını engellemiştir. Toplumun di-ğer kesimini ise yanlış yola sokarak ve önlerine engeller koyarak Birey olmaktan alıkoymuştur. Hatta, insanın kişiliği sahip oldukları tarafından öy-lesine ele geçirilmiştir ki, ingiliz yasaları her zaman kişinin mülküne karşı işlenen suçları onun şahsına karşı işlenen […]

Soren Kierkegaard – Ölümcül Hastalık Umutsuzluk

“Ve kum saati, dünyanın kum saati boşaldı ve yüzyılın tüm gürültüleri sustu; çılgın ve kısır çabamız bitti, yakınlarına gelince, sonsuzlukta olduğu gibi —erkeğin veya kadının, zenginin veya yoksulun, kölenin veya efendinin, mutlunun veya mutsuzun olduğu gibi- her şey sessizlik içindedir; başın ister tacın parıltısını taşısın ister basit insanların arasında kaybolsun, ister yalnızca günlerin sıkıntılarına ve […]

Soren Kierkegaard – Kaygı Kavramı

Kierkegaard’ın “varoluş”a ilişkin öğretisi, gerçekdışı bir gerçekçilik diye adlandırılabilir. T. Adorno, Kierkegaard Seren Kierkegaard’ın 1844’te Vigilius Haufniensis müs-tear adıyla basılan Begrebet Angest {Kaygı Kavramı) metni, başta Hegel olmak üzere pek çok sistemle, hatta “sistem kurma”nın kendisiyle uğraşmasının yanı sıra, görebildiğim kadarıyla, “Korku” (Frygt) ve “Kaygı” (Angest) terimleri arasındaki farklılığa ilişkin filolojik bir inceleme olarak da […]

Soren Kierkegaard – Baştan Çıkarıcının Günlüğü

Vaktiyle, ancak alelacele ve büyük bir tedirginlikle aktarabildiğim o hızlı el yazışım kendim için temize çekmeye karar verdiğim şu anda beni etkisine alan gerginliği kendimden gizleyemiyor, güçlükle bastırabiliyorum. Durum korku verdiği kadar ayıplamasına da dikiliyor karşıma. Adam, alışkanlığının tersine yazı masasını kapatmamış, bu yüzden de içindeki her şey elimin altında duruyor; ama hiçbir çekmeceyi açmamış […]