Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Küçük Tragedyalar

Küçük Tragedyalar, yazarın tiyatro sanatına özgün bir katkısı sayılıyor. Bu oyunları, yaşamının en verimli üç ayı sırasında yazmış Puşkin; üstelik okurlarının ve kendisinin şiirden çok düzyazıya önem verdiği bir dönemde. Bu oyunların Puşkin’in temel özel iklerinin hemen hepsini yansıttığı, yaygın bir kanı. Mozart ve Salieri, şairin yaşarken sahneye konan tek oyunu. (Pinti Şövalye, ölümü üstüne […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Dubrovski

Bayan. Prostakova: Efendime söyleyim, o dana küçüklüğünden beri hikâye severdi Skotinin: Mitrofan, bana benzemiş. « Anasının Kuzusu.» Bu sefer halka sunduğumuz İ. P. Biyelkin’in hikâyelerini yayınlamak işine girişirken, merhum yazarının hayatını kısa da olsa bunlara eklemeyi, dolayısıyla da, ülke edebiyat severlerinin haklı merakını kısmen olsun gidermeyi arzuladık. Bunun için de ilkin îvan Petroviç Biyelkin’in en […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Büyük Petro’nun Arabı

Bu yapıttaki bütün oyunlar bir tür düel o’ya dayalı, Sovyet şair Anna Akhmatova, 1958’de yayımlanan bir yazısında Taştan Konuk’taki özyaşam öğelere dikkati çekmiş. Veba ile kolera koşutluğunu düşünürsek, Puşkin’in bu oyunlarda özyaşamını bolca kul andığını varsayabiliriz. F.F. Seeley, şöyle bir yorum getiriyor. “O dönemde Puşkin —evliliğin eşiğindeyken— bir öcden korkmaktadır: Kendisi o ana kadar Don […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Boris Godunov

VOROTİNSKİ Şehrin güvenliğini sağlamayı ikimize yüklediler, Ama sanırım tek kişi bile bulamayız gözetecek: Moskova bomboş. Bütün halk Patriğin ardından manastıra gitti. Sen ne dersin bu işe; ne zaman bitecek bu bela? ŞUYSKİ Ne zaman mı bitecek? Bunu kestirmek hiç zor değil. Halk biraz bağırır çağırır, biraz ağlar sızlar; Boris de evvela yüzünü buruşturur, Ayyaşın bir […]

Salman Rushdie – Floransa Büyücüsü

Günün son ışıklarıyla parılda biri değildi. “Sırrın senin olsun,” dedi. “Sırlar çocuklara, bir de casuslara göredir.” Yabancı, bütün yolculukların sonu ve başlangıcı olan kervansarayın önünde arabadan indi. Boyu şaşılacak kadar uzundu, omzuna bir heybe asmıştı. “Ayrıca büyücülere göredir,” dedi kağnı sürücüsüne. “Bir de âşıklara. Ve de krallara.” Kervansaray ana baba günüydü. Atlar, develer, öküzler, eşekler, […]

Salih Suruç – Peygamberimizin Hayatı

Efendimizin Dünyaya Gelişine Kadar Olan Hadiseler Efendimizin Pak Nesebleri Efendimizin Meşhur Dedeleri Abdullah Fil Vakası Efendimizin Dünyaya Gelişi ve Çocukluğu Efendimizin Dünyaya Teşrifi Efendimizin Sütanneye Verilmesi Efendimiz Sadoğulları Yurdunda Efendimizin Annesine Getirilmesi ve Annesinin Vefatı Efendimiz Dedesi Abdulmuttalib’in Yanında Efendimizin 12 Yaşından 38 Yaşına Kadar Olan Hayatı Amcasıyla Şam’a Gidişi Hz. Haticeyle Evlenmesi Zeyd Bin […]

Salı Toplantıları 2001-2002 – Dante’den McLuhan’a 24 Başyapıt Üzerine Konuşmalar

Gutenberg altı yüz yıl önce doğduğunda, yalnızca milyonlarca kitaptan oluşan bir galaksinin babası olacağını değil, insanların dünyayı algılayış ve dünya hakkında düşünüş biçimlerinin de bu kitaplar aracılığıyla kökten değişeceğini öngörmek herhalde olanaksızdı. Gutenberg matbaasının ilk İncil’i basmasının üzerinden neredeyse 550 yıl geçti – bu süre içinde öyle kitaplar ortaya çıktı ki, tarihin akışına yön verdiler, […]

Salahi Sonyel – Gizli Belgelerde Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı

Türk tarihinin en tehlikeli ve en parlak dönemini oluşturan Kurtuluş Savaşı’nın eşsiz önderi Mustafa Kemal [Atatürk]’le çok eleştirilen son Osmanlı Padişahı VI. Mehmet Vahdettin hakkında çeşitli dillerde birçok eserler yayımlanmıştır ve hâlâ yayınlanmaktadır. Bu yapıtlara ek olarak, o dönemde Türkiye ile ilgilenen veya ilişkileri olan kimi devletlerin arşivlerinde birçok belgeler vardır. Bu kaynaklar yavaşça gün […]

Salah Birsel – Dört Köşeli Üçgen

Ben bir gözlemciyim, uluslararası bir gözlemci. Gece uyurken bile gözlemcilik görevimi elden bırakmam. Gazinoda oturanlar, işportacılar, memurlar, müdürler, satınalma kurulu üyeleri, şoförler, karaborsacılar, önemli derneklerin genelyazmanları, orospular, hırsızlar, aydınlar hep benim gözlemim altındadır. Ben, bu gözlemciliğe, çalıştığım Tütün Yaprakevi’nin deposunda alıştım. İşimin, günün yirmi dört saatinde etrafı kolaçan etmek olması beni, ister istemez, kimi gerçeklere […]

Uğur Mumcu – Sakıncalı Piyade

Ellerin dert görmesin Uğur Mumcu! ‘Sakıncalı Piyade»yi yazdığın için, eline sağlık, ağzına sağlık, canına sağlık… Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazılarını gülerek okudum. »Acı acı gülmek» deyimi vardır ya, işte öyle, acı acı güldüm. Bir yazında anlattığın olayın sonunda, tıpkı halkımızın ağzıyla «Güler misin, ağlar mısın?» diyorsun. Yazılarını okurken, içimde, gülmekle ağlamak arası bir burukluk […]

Saki (Hector Hugh Munro) – Lady Anne Susuyor

‘ Thackeray, Kipling ve diğer birçok İngiliz aydın gibi Hector Hugh Munro da Doğu’da dünyaya geldi. İngiltere’de, anne ve babasından uzakta, terkedilmişlik duygusunu tanıyarak aman vermez iki teyzesinin sıkı gözetimi altında büyüdü. Munro soyadını köklü bir İskoç ailesinden, Fars-çada kadeh sunan anlamına gelen Saki takma adını ise Rubailer’den almıştır.Munro’nun kız-kardeşiEthel’in tanıklığına göre, vasisi olan teyzeleriAugusta […]

Aleksandr Nikolayeviç Ostrovki – Bu Hesapta Yoktu

Glumovların Moskova’daki apartmanlarının oturma odası. Daha şık, daha modaya uygun bir oturma odasına yakışacak bir iki parça eşya bir yana bırakılırsa, fakirce döşenmiştir. İki kapı vardır. Sağdaki hole, ikincisi dairedeki öbür odalara açılır. Uşak Styopka, sırtında bir gömlek, aylak aylak dişlerini karıştırır. Odada beş aşağı beş yukarı gezinen Glumov sahne gerisindeki kapıya doğru giderek seslenir. […]

Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – Kreçetovka İstasyonu’nda Bir Olay

“Alo, hareket memurluğu mu?” “Söyleyin.” “Kimsiniz? Dyaçihin, siz misiniz?” “Söyleyin.” “Bırakın söyleyini şimdi! Dyaçihin misiniz, diyorum.” “Sarnıç katarını yedinci yoldan üçüncüye alın. Evet, ben Dyaçihin.” “Ben de komutan yardımcısı, nöbetçi âmiri teğmen Zotov. Dinleyin beni, nedir sizin bu yaptığınız? Neden Lipetsk’e altı yüz yetmiş… Kaçtı hele Valya?” “Sekiz.” “Altı yüz yetmiş sekiz numaralı katarı göndermediniz? […]

Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – İvan Denisoviç’in Bir Günü

Her sabah olduğu gibi, saat beşte ana barakanın yanındaki demir putrele vurularak kalk işareti verildi, iki parmak buz tutmuş pencerelerden zayıflayarak geçen çınlama sesi bir-iki kere üsteledikten sonra durdu. Hava ne kadar soğuk olacak ki, nöbetçi daha fazla vurmaktan vazgeçmişti. Çınlama kesildi, ama dışarısı İvan Denisoviç Şuhov’un ayakyoluna gitmek için kalktığı zamanki kadar karanlıktı. Pencerelere […]

Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – İvan Denisoviç’in Bir Günü (iletişim)

Her sabah olduğu gibi, saat beşte ana barakanın yanındaki demir putrele vurularak kalk işareti verildi, iki parmak buz tutmuş pencerelerden zayıflayarak geçen çınlama sesi bir-iki kere üsteledikten sonra durdu. Hava ne kadar soğuk olacak ki, nöbetçi daha fazla vurmaktan vazgeçmişti. Çınlama kesildi, ama dışarısı İvan Denisoviç Şuhov’un ayakyoluna gitmek için kalktığı zamanki kadar karanlıktı. Pencerelere […]

Aleksandr Aleksandroviç Bek – Moskova Önlerinde

Baurdcan Momiş-Uli, kararlılıkla: “Hayır!” dedi. “Bir tek şey bile anlatmayacağım size. Başkalarının tanıklıklarıyla yazılmış bir savaşa dayanamam.” “Niçin?” Sorumu soruyla karşıladı: “Aşkın nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz?” “Evet, biliyorum…” “Ben de bildiğimi sanırdım fakat savaş, bilmediğimi gösterdi. Birini seviyordum. En büyük aşk ve kinlerin savaşta boy verdiğine tanık oldum. Böyle bir tanıklığı olmayanların bunu […]