Bu kitap 1938’de yazıldı ve “Cumhuriyet” gazetesinde tefrika şeklinde yayınlandı. Atatürk’ün son günleriydi. O devre mahsus yazı disiplini, eserin Kemalizm’e, altı oka, tarih ve dil anlayışına ait son fasıllarında resmî teze uymak zoruyla muharririn düşünce hürriyetinden bazı kısıntılara katlanmasını zarurî kılıyordu. Fakat bu tahditler, kitabın tarih felsefesi bakımından ana düşüncesini hiçbir şekilde sakatlamış değildir. Ancak, […]
Peyami Safa – Bir Tereddüdün Romanı
MUALLÂ kendisine çok tavsiye edilen bu kitabı okumakta hâlâ tereddüt ediyordu. Yapraklarını çevirdi. “Beni yalnız bırakmayınız!” diye başlayan bir sahifenin yukarısından ortalarına doğru gözleri, satırların basamaklarını ikişer üçer atlayarak aşağıya kadar inmişti. Bir kaç yerde hep aynı cümle: “Beni yalnız bırakmayınız!” Gene o sahifelerde can çekişmesine benzeyen bulantılarla karışık baş dönmeleri, titremeler ve baygınlıklar; yarı […]
Peyami Safa – Sözde Kızlar
Pangaltı. Gece yarısına birkaç dakika var. Sine manın kapısında, iki siyah, parlak derili, gürbüz hayvaniyle, zarif bir araba duruyor. Sinemanın bitmesini bekleye bekleye sabrı tükenen arabacı hayvanların etlerini sıvazlamakla oyalanıyor, ara sıra, sinemanın methalindeki saate üzüntülü bir göz atıyordu: Tam on iki. Gece. Büyük hava lâmbalarının aydınlattığı boş caddede tek tük insanlar. İki üç saat […]
Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Çocuklar Hastahanesi Beklemesini onlar kadar bilen yoktur. ğleye doğru muayene odasının önü doldu. Sıralarda oturacak yer kalmadığı için yeni gelenler ayakta durdular ve anneler, hasta çocuklarını dizlerine oturtabilmek için duvar diplerine çömeldiler. Karanlık dehliz. Kapalı kapıların mustatil buzlu camlarından gelen soğuk ışıkların buğusu, yüksek ve çıplak duvarlara vurarak donuyor. Saatlerce bekleyenler var. Fakat buna alışmışlar. […]
Peyami Safa – Attila
Attilâ Romanını İzah Eden Başlangıç «Attilâ» kimdir? Bunu kimse iyi bilmiyor. Bizzat kendi bile kendisini meçhuller içinde hissetmiştir. Kimdir Attilâ? Buna, beşinci asır halkının muhayyelesine tercüman olarak şöyle cevap verelim: O, sessiz yollariyle, gölge vermeyen şeffaf dallariyle, alçak çalılariyle, tavuklarla serçelerden başka bir kuş sesi duyulmayan nihayetsiz bir çölde, çalılarla şeytanlardan doğmuştur. Bizans imparatoru İkinci […]
Peter Weiss – Direnmenin Estetiği
Dört bir yanımız taşın içinden kabaran insan bedenleriyle çevriliydi, bazıları öbek öbek birbirlerine sarmalanmış figürler, bazıları da varlıklarını ancak kolsuz, bacaksız ve başsız bir gövdeyle, desteklenmiş bir kolla, çatlamış bir kalçayla, dökülen bir doku parçasıyla belli eden kırık kalıntılar; geriye kaykılmışlıklarıyla, kaçmakta ve saldırmakta oluşlarıyla, birbirlerini koruyuşlarıyla, parmaklarının ucunda yükselişleri veya iki büklüm duruşlarıyla savaştıkları […]
Peter V. Brett – İblis Döngüsü #1 – Dövmeli Adam
Büyük borunun sesi duyuldu. Arlen yaptığı işe ara verdi, gün doğumunda eflatuna boyanmış gökyüzüne baktı. Sabah sisi hâlâ havaya tutunuyor, nemiyle birlikte bir hayli tanıdık olan keskin bir tat getiriyordu. Sabahın durgunluğunda bunun sadece kendi hayal gücünün bir ürünü olduğunu umar ve beklerken, içinde ketum bir korku birikti. On bir yaşındaydı. Boru bir kez daha […]
Gaston Leroux – Sarı Odanın Esrarı
“20. yüzyılın en iyi klasik polisiye romanı” 2000 yılı içinde yazar, eleştirmen ve okuyucular arasında yapılan bir araştırma sonucu Gaston Leroux’nun 1907’de yazdığı Sarı Odanın Esrarı 20. yüzyılın en iyi klasik polisiye romanı seçildi. Agatha Christie, Mickey Spillane ve Georges Simenon gibi ünlü yazarların eserlerini geride bırakarak yüzyılın romanı seçilen Sarı Odanın Esrarı’nı severek okuyacağınıza […]
Peter Randa – Uzayda Dehşet Tora
KELİMENİN tam anlamıyla tehlikedeyiz şimdi… Retrofüzeler çalışmaya başladı. Şu sırada bir detektör yerimizi saptayacak olursa, artık bir daha koyvermezler ardımızı; ve arayıcı torpillerden biri, nereye gidersek gidelim, sonunda bizi yakalar. Ve her şeyin sonu olur bu. Pis bir an yaşıyoruz. Gidip Arka zindanlarında çürümeye hiç niyetim yok… Baş döndürücü bir hızla Araman üzerinde uçmayı sürdürüyoruz. […]
Peter Randa – Merdivendeki Gölge
KAR, rüzgârın etkisi ile sürüklenerek kümeleniyor, özellikle geceleri, farların donuk ışıkları alƨnda otomobillerin basamaklarına kadar yükseliyordu. Üstelik gece karanlığında insana garip bir yalnızlık, bir iç sıkıntısı veriyordu. Jacques Riviere dişlerinin arasından bir küfür savurdu. (Hiç bir şey göremez olmuştu; silecekler bütün hamaratlığına rağmen camın üzerinde meydana gelen kalın tabakaya engel olamıyorlardı. «Artık ilerleyemem; doğru yolda […]
Peter Randa – Mars’tan Gelen Ölüm
GARÎP BÎR SESSİZLİK… Sessizliğin aslında ne kadar ağır bir şey olduğunu böyle zamanlarda anlıyor insan. Nedir peki beni bu derece etkileyip şaşırtan? Ölü bir gezegenin toprağına ayak basmış olmak mı?.. Ölü de değil üstelik. Ölü denemez buna. Yarı yarıya ölü… Geometrik şeritler halinde uzanan kırmızımtırak bir yosun var ayaklarımın altında. Şimdi bunu çiğniyorum işte. Mars […]
Peter Handke – Solak Kadın
KADIN OTUZ YAŞINDAYDI, orta yükseklikte bir dağ sırasının güney yamaçlarından birine taraçalar biçiminde kurulmuş, bungalovlardan oluşan bir sitede yaşıyordu, büyük bir kentin sislerinin hemen biraz üzerinde. Zaman zaman , kimseye bakmasa bile, yüzünde hiçbir başka değişiklik olmaksızın parlayıveren gözleri vardı. Bir kış günü akşam üzeri , dışarıdan gelen sarı ışıkta geniş salonun penceresinin önünde elektrikli […]
Peride Celal – Mektup
BÖCEK “Belki karanlık indiğinde, belki karabasanlarla boğuştuğunuzda, fırtına yaklaştığında ve gökyüzünde bulutlar birbiri üstüne yuvarlandığında, belki pencerenin ardında rüzgâr uluduğunda, belirsiz görüntüler perde arkalarında kımıldadıklarında, belki kepenkler gıcırdadığında… İşte o zaman biri konuşmaya başlarsa aydınlıklar açılır birdenbire.” CATHERINE DAVID Hastabakıcı kapıyı aralayarak haber verdi: “Beş randevusu.” “Daha kaç kişi var?” dedi doktor. “İki.” Her birine […]
Peride Celal – Gecenin Ucunda
“Çocukluk,” diyor Handan. “İnsan senin yaşında umutsuzluğa kapılır mı hiç böyle?” İçinden `şımarıklık’ dediğini biliyorum.Gerçekten kızıyor Handan bana. Yüzü sert, gözleri öfkeli,konuşmaya değil, kavga etmeye geliyor sanki. Böylesi dahaiyi. Beni huysuzlandıran annemin yaşlı gözleri, yüzündekisessiz sitem. Bir hafta önce sessizce, kimseye duyurmadanbir yıl daha ihtiyarladım. Otuz üç yaşında olmuşum. KâzımIşık, mektubunda hatırlatmasa pek farkına varmayacaktım. […]
Pelin Buzluk – Deli Bal
“Arkada, göremediğiniz bir başka düşman var. Bir günebakan çiçeğinin beni izlediğini ve b Burada her şey öyle yeni ve inanılmaz geliyor ki bana… Peki sen inanabiliyor musun pazaryerinde dolaşabildiğime? Bedenimi sanki dışarıdan izliyorum. Bedenimde olmaktan ölesiye korkuyorum çünkü. Bir hançer daha var Emir, bu hançerin yıllarca özlediği kın, benim etim. Bu hançer yıllarca bana doğru […]
Paulo Coelho – Zahir
“Seni kendimden bile daha çok seviyorum.” Eğer bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı. Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther’in en […]