Bu kitabın ilk basımı 1974 yılında yapılmıştı; aradan 34 yıl geçmiş. İkinci basım 1977, üçüncü basım 1982 yılında yapıldı. Bu, dördüncü basım oluyor. İleride anlatılacağı gibi kitap, aslında, 1973 yılı Aralık ayında Londra Üniversitesi’ne sunulan ve 1974 yılı Ocak ayında kabul edilen doktora tezimin 1 kısaltılarak Türkçeye çevrilmiş biçimidir. Akademik zorunluluklardan kaynaklanan ritüel nitelikli pasajların […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Budala
Kasım ayının sonlarında, karların ve buzların çözüldüğü bir gündü… Varşova-Petersburg treni, sabah saat dokuz sularında Petersburg’a yaklaşıyordu. Nem ve sis yüzünden hava karanlıktı, ortalık güçlükle seçilebiliyordu; vagonun penceresinden rayların on adım ötesini görebilmek çok zordu. Yolcuların arasında Rusya dışından gelenler de vardı. Ama en kalabalık vagonlar üçüncü mevkilerdi… Çoğu da uzaklardan gelmeyen iş adamlar ve […]
Orhan Kemal – Hanımın Çiftliği 1 – Vukuat Var
Recai Efendi Cocuk Kutuphanesi Taneleri fındık iriliğindeki kehribar tesbihini sıkırdatarak Kurukopru’de, berber Kurt Resid’in dukkanından iceri giren Cemsir, kapıda bir an durdu. Berber Resit o sıra gozunde gozluk, yaprakları lime lime olmus Kankalesi Cengi’ni kimbilir kacıncı kez okumaktaydı. Kendini kitaba kaptırmıs, sallanıyordu. Cemsir’in iceri girdiğini gorunce, gozluğunu telasla cıkarıp kalktı: — Buyur ağa! Cemsir iceri […]
Orhan Kemal – Müfettişler Müfettişi 1 – Üçkağıtçı
Küçücük şaraphane gecenin dokuz buçuk sarhoşluğundan ayılıp, içeri girene baktı; bakmasıyla da elinde olmıyarak toparlandı: Vay anasını!… Kimdi vali, milletvekili, parti başkanı, belki de bakan yapılı bu adam? Kahverengi rölöve şapkası, siyah çizgili kahverengi kostümü, kolalı yakasına irice bağlı, siyah siyah damarlı kırmızı kravatı, gömlekle bile ılık ılık terlenen sıcak ağustos gecesinde ceketi, yeleği, içinde […]
Orhan Kemal – Müfettişler Müfettişi 2 – Üçkağıtçı
İstasyon çok kalabalıktı. Günlerdenberi İstanbul’dan gelen ekspreslerle posta katarlarına bakmak için halk istasyona iniyor, «Memleketi mantara bastıran kalontor»u, candarmalar arasında, kelepçeli elleriyle görmek istiyordu. Yalnız görmek mi? Yanlarına getirdikleri çürük domates, yumurta, patates, çakıl taşlarıyla bir güzel donatacaklardı: «— Deyyus, kendine müfettişler müfettişi süsü verir miydi?» Gazetelerin yazdığına göre, İstanbul’da Boğaz’da, yeni açılmış bir otelin […]
Orhan Kemal – Çamaşırcının Kızı Küçücük
“Pişti”de çaylar gene onda kalınca, Allahlı kitaplı bir gamato salladı kahvenin rutubetli alacakaranlığına. O sıra oracıkta çay bardaklarını yıkayan kahveci ocaktan ok gibi fırlayıp “Gamatoyu hangi ineğin Altındiş’le ötekiler gülerek bakıyorlardı. Olsa belki verirlerdi ama onlarda da yoktu. Sonra, ne diye sallamıştı Allah kitaplı küfür? Bilmiyor muydu Hasan Ağabey’in şakası olmadığını? Kahveden çıktılar. Mahalleye lacivert […]
Orhan Kemal – Cemile
1934 yılı Eylül sonlarının berrak bir gecesiydi. Kuvvetli ayın altında bembeyaz pamuk tarlaları göz alabildiğine uzanıyor, köyleri şehre bağlıyan tozlu yollarda kütlü denilen, tohumlu pamuk hararları yüklü Doçlar, Şevroleler, Fordlar, yağsız tekerleklerinin gıcırtısı aydınlık geceyi dolduran öküz, camız arabaları, İnegöl çift atlıları, yüklü deve dizileri şehre akıyordu. Deveci Çopur Halil, dokuz deveyi çekmekte olan eşeğinden […]
Orhan Hançerlioğlu – Düşünce Tarihi
GÖK BOŞLUĞUNDA BİR DÜNYA Milyonlarca yıl önce, SUDA BİR HÜCRE Canlılığın gerçekleşebilmesi için hücre (cellule) yaşamına elverişli bir ortam oluşmalıydı. İşte, canlılığın ilk adımı olan hücre, okyanusların bu tuzlu sularında gerçekleşmiş olmalı. Bilgin Oparin, hidrokarbonların, tuzlu suyun etkisiyle inorganik karbon bileşimlerinden meydana geldiğini tanıtlamış bulunuyor. Okyanuslarda erimiş olarak bulunan hidrokarbonların birbirleriyle birleşerek gittikçe daha gelişmiş […]
Orhan Gökdemir – Türkiye’de Yahudi Hıristiyan Savaşları
Helenizm – Siyonizm – Türkizm / Avrupa Türkiyesi’nde Üç Tarz-ı Siyaset , aslında aynı alanda yapılmış bir dizi çalışmanın üçüncüsüdür. Felsefi Aklın Eleştirisi, her anlamda bir ön çalışmaydı. Felsefenin ya da daha doğrusu “Batı felsefesi”nin içinde pek de felsefi görünmeyen bir sıkıntıya dikkat çekiyordu. Aydınlanma Tarikatı , zorunlu olarak o sıkıntıya doğru bir açılma girişimi […]
Orhan Gökdemir – Redhack – Sanal Alemin Klavyeli Asileri
REDHACK MANİFESTOSU “Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz. Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. Anlamıyor […]
Orhan Gökdemir – Din ve Devrim
Inǚ san, varoluşundan bu yana doğayla olan ilişkisine bir açıklama getirmeye çalışıyor. Bu kendisine bir anlam verme sorunuyla ilgilidir; öne atıldığını görüyor, bu yeteneğinin onu özel kıldığını düşünüyor. Doğanın, kendisi için varedildiğini düşünmek, insanın en temel kuruntusudur. Doğadan ayrı bir varlık değildir insan, doğanın doğal bir uzantısıdır. Bu özel ürünü nedeniyle doğanın sevindiğini, ya da […]
Orçun Türkay – Zavallı
Bu orospu evladı Z.’nin yanından geçerken niye tükürdü şimdi? Durduk yere. Tam dibine, soluna. Belki de ayağına nişan almıştı. Neden öyle bir şey yapsın ki? Hayır canım, o kadar uzun boylu değildir, değildir herhalde. Koca kentin, giderek tüm memleketin en kalabalık caddesinde, varoluşu boyunca hep gözde olmuş bu kevaşe caddede, caddenin hıncahınç insanla dolu olduğu […]
Orçun Türkay – Peri Masalları
Selülit; Her kadını çıplak hayal edebiliyorum. O yüzden midem bulanıyor. Bu yeteneğimi ilk olarak, kalabalık bir lokantada, sarı saçlı, pek ince, bebekyüzlü bir kadını süzerken farkettim. Kaldı ki ben lokantalardan hiç hoşlanmam, toplum içinde yemek yenilmesinden iğrenirim. Ancak kimi zaman, o kez olduğu gibi, bu tiksintimi sorgular, zaafımı bilenlerin ileride beni herhangi bir konuda bununla […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Budala (Antik)
Karların eridiği bir günde, sabah saat dokuz sularında, Varşova treni Petersburg’a yaklaşıyordu. Kasım ayının sonlarıydı. Hava o denli nemli ve sisliydi ki gün zar zor aydınlanıyordu; vagonun pencerelerinden bakınca, hattın on adım sağında ve solunda neredeyse hiçbir şey ayırt edilemiyordu. En kalabalık olan, üçüncü mevki vagonlardı. Yolcular arasında yurt dışından gelenler de vardı; ama çoğu, […]
Oray Eğin – İmha Planı – Medya Nasıl Çökertildi
Bu yılın ilk Sevgililer Günü telefonu sabah saat yedide geldi. Genellikle güne çalan telefonla başlarım, o yüzd “Bilemiyoruz, bir bilgimiz yok,” dedi polis memuru. Derken kapı açıldı, içeriden elinde naylon eldivenli biri çıktı. Belli ki delil arama oyunu başlamıştı. Kütüphanesini düşündüm; sırf kitapları bir önceki dairesine sığmadığı için bu eve taşınmıştı. Binlerce kitap… Özenle, belli […]
Oral Sander – Siyasi Tarih 1 – İlkçağlardan 1918’e
10 Eylül 1995’te yitirdiğimiz Prof. Dr. Oral Sander’in siyasi tarih alanına en büyük katkısı, konuyu çok geniş bir çerçevede ele almasıdır. Diplomat için “her şeyden anlayan kişi” tanımı da yapılır. Profesör Sander de diplomatik tarihi (siyasi tarihi) çok yönlü, disiplinlerarası bir çerçevede ele almıştır. Siyasi tarihi bir uygarlık tarihi, kültür tarihi temeline oturtmuştur. Oral Sander […]