Etiket: Jose Mauro de Vasconcelos

Jose Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı

El ele, acele etmeden sokakta yürüyorduk. Totoca bana hayatı öğretiyordu. Ben de, ağabeyim elimden tuttuğu ve bana birtakım şeyler öğrettiği için durumumdan hoşnuttum. Nesneleri bana evin dışında öğretiyordu. Çünkü ben evde keşiflerimi tek başıma yaparak kendi kendimi eğitirken; yalnız olduğum için, yanılıyordum. Yanılınca da eninde sonunda hep dayak yiyordum. Önceleri kimse beni dövmezdi. Ama sonra […]

Jose Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı 3 – Delifişek

Jose Mauro de Vasconcelos, bir dizi kitap boyunca hep aynı kişinin yaşamını anlatıyor: Ze… Zeze… Zeca… Gum… Kahramanın adı değişse de kitapların hepsinde aynı kişiyi görüyor, ‘Şeker Portakalı’nda onun çocukluğundan başlayarak, ‘Güneşi Uyandıralım’da delikanlılığını, ‘Delifişek’te (Doiddo’da) ilkgençlik yıllarını, daha sonra olgunluk çağını, gerileme dönemini ve yaşlılığını izliyoruz. Böylece bu unutulmaz kişinin yaşamına girerek, onun kendi […]

Jose Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı 2 – Güneşi Uyandıralım

Birden gözlerim karanlıkta değildi artık. On bir yaşındaki yüreğim korkudan göğsümde hopladı. “Sırtınızdaki kuzunuzla ey küçük Isa, beni koruyun!” Işık büyüyordu. Biraz daha. Biraz daha. Büyüdükçe de, benim korkum büyüyordu; bağırmak istesem başaramazdım. Herkes sakin sakin uyuyordu. Bütün kapalı odalar sessizlik doluydu. Sırtımı duvara verip yatağımın içinde oturdum. Gözlerim öylesine zorlu bakıyordu ki, yuvalarından uğrayacaklardı […]

Jose Mauro De Vasconcelos – Pissy’nin Oykusu

Çamura kaba-saba, sararmış parmaklarıyla mısır yaprağı sigarasını sardı; dudaklarına götürüp, salyasıyla yapıştırdı. Ardından, masanın üstünde duran bıçağa uzandı, alıp sevecenlikle kımna yerleştirdi. Ağzında sigara, kendi kendine usulca şarkı mırıldanmaktaydı: “…yükselir parlayarak yüreğime düşer aydınlığı nay-na-na-nom, utla çalar söylerim dünyamı…” “Başım niye hiç söylemezsin ki, Çamura?” diye sordu meyhaneci Temisto. “Niye mi?.. Iğmm… Bir dakika …” […]

Jose Mauro de Vasconcelos – Kristal Yelkenli

Anna elindeki mendille yelpazelendi, terlemiş kollarını sildi. Daha yeni ikindi olurken güneş batmaya başlamıştı bile; ama sıcaklık, arabanın içinde etkisini sürdürmekteydi. T üm yolculuk yaz sıcağının boğuculuğunda geçmişti. Arabanın açık camlarından ılık bir esinti girmekteydi. Eduardo, arabanın koltuğuna yaslanmış hiç bıkmadan sürücü Nonato’nun ensesine bakmaktaydı. Sanki direksiyonun bir parçasıymış görünümünü sürdüren Nonato hiç terlemiyordu. 9 […]

Jose Mauro De Vasconcelos – Kayigim Rosinha

Bu iş hep böyle son bulurdu: Hayatın pek güzel olduğunu düşündüğü için gülümsüyordu Ze Oroco. Bu nedenle kürek öylesine tatlı bir plof-plof sesi çıkardı ki, nehrin suyu neredeyse müziğe dönüştü ve kayık, uçarcasına, gevşek gevşek kaydı. Ilık ve güçten düşmekte olan güneş, bulutların ardına gizleniyor, akşamı birlikte sürükleyerek alçalmaya başlıyordu. Nehrin kıyısında, beyaz kumsalın üzerinde, […]

Jose Mauro De Vasconcelos – Kardesim Ruzgar Kardesim Deniz

“Çalsana şu ıslığını be Pocks! Islığının şans getireceğini kafamıza kakar durursun hep,” dedi asıl adı Pedro olan Kızılsaç. Kızılsaç, durulmuş halatın üzerinde oturuyor, mısır yaprağı sigarasını tüttürüyor, duman gözlerini yakıyordu. Gözlerini değil de gözünü demek daha doğru belki; çünkü tek gözü vardı. Ötekini yıllar önce bir kavgada yitirmişti. Zaman zaman elini keyifsiz bir tavırla kızıl […]

Jose Mauro de Vasconcelos – Japon Sarayı

Yağmur yağdığında daha da hüzünlenir, canı hiçbir şey yapmak istemezdi. Sanki uyuşukluk, gün boyu, her yaptığı şeye gelir yerleşir, içini kaplayan sıkıntı tam bir kayıtsızlığa dönüşürdü. Gösterişsiz odasının tek kanatlı penceresinden saatler boyu öylece bakar, yüzünü pencerenin camına dayayarak yağmurun bahçedeki ağaçların yapraklarından damla damla akışını seyrederdi. Kendi kendine bir süre düşüncelere dalar, aynı toprağın […]

Jose Mauro De Vasconcelos – Çıplak Sokak

İyi insanlar, cömert insanlar, hemcinslerinde tanrısal bir anlatım ve betimleme gören, dayanışma ve hoşgörü içindeki insanlar, ermiş midirler? Ve böyle olduklarını düşündüklerinde, ermişlik aşamasına mı ulaşmışlardır, yoksa günah mı işlemektedirler1? Bütün öteki romanlarından farklı olan ‘Çıplak So-kak’fa Tann’nın yüzünü cesaretle arayan Josâ Mauro de Vasconcelos, böyle bir soruyu burada hem kendine, hem de okuyucularına sormakta. […]