Kategori: Genel

Oguz Ozdes – Vatan Borcu

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.» Mehmet Akif 1915 yılının, 2 Mart sabahı ve Birinci Dünya Savaşı’ -nın en şiddetli günlerinden biriydi. Camlıca tepesinden az önce doğan güneş, İstanbul’u kaplayan sisi yavaş yavaş dağıtıyor ve günün ilk ışıkları Genelkurmay Başkanlığının pencerelerini aydınlatıyordu. Gecedenberi nöbetçi bulunan Yüzbaşı Ümit, […]

Oguz Haluk Alplacin – Operadaki Hayalet

“hayalet oğuz” Hayalet Oğuz, asıl adıyla Oğuz Halûk Alplaçin edebiyatımız ve şiirimizin gizli kalmış, onurlu, kendine özgü kişiliklerinden biridir. Ölümünden bu yana nerdeyse 20 yıl geçti, ama anılardan kolay kolay silinmiyor. Herhalde zayıf yapısı, ince görünümü, Tezer Öz-lii’nün deyimiyle “kelebek gibi” yürüyüşü ve gece yaşamını çok sevişi nedeniyle takılmıştı ona “Hayalet” adı. Yakışmıştı ona bu […]

Oguz Aral – Bana bir Tarzanligi bile cok gordüler

Üç kış önce, İstanbul’un rezilliğine dayanamayıp göçtüğüm Silivri’deki yazlık evimden bu yıl gerime baka baka Levent’teki aile ocağıma döndüm. İyice yorulduğum için olacak, artık kendime yetmez olmuştum. Her sabahın köründe pijamamın üstüne pantolon ve palto giyip Silivri’ye inerek gazete ve ekmek almak katlanılmaz bir işkenceydi. Mutfakta, alt dolaplardan bir tencere almak için çömelince yeni edindiğim […]

Octavia Butler – Yavru Kus

Karanlıkta uyandım. Açtım -hem de ne aç!- ve ıstırap içindeydim. İçimde, dışımda, dünyamda ne benden başka biri ne şimdiden başka zaman ne de açlık ve ıstıraptan başka duygu vardı. Sert, pürüzlü, canımı acıtan bir şeyin üstünde yatıyordum. Bir yanım sıcaktı; yanıyordu. Sıcağın kaynağından, her ne idiyse artık, serinliğe, pürüzsüzlüğe ve daha az ıstıraba ulaşana dek […]

Nuzhet Senbay – Soz ve Diksiyon Sanati

Öyle güzel konuşanlar vardır ki, bildikleri konu üzerinde düşüncelerini, duygularını düzgün tümceler kurup etkili sözcükler bularak söyler, dinleyenleri hayran bırakırlar. Belki de bu kişiler, bu konuşmalarını aynı güçte yazamazlar. Ama onlar Tanrı vergisi olarak, kolay, düzgün ve etkili konuşma yeteneğine (talâkat=Êlocution) sahiptirler. Eğer sizde de böyle bir yetenek varsa, size, bu yeteneğinizi geliştirmeyi öğüt vermekten […]

Nusret Senem – Jandarma Genel Komutanlığı Raporlarında Fethullah Gülen

Türkiye, 1980 12 Eylül darbesi ile Ağustos 2007’de Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi arasındaki 27 yıllık dönemde, Cumhuriyet’in kökten tasfiyesini gerçekleştiren bir karşıdevrim yaşadı. Bugün bu karşıdevrimin ürünü olan bir Mafya-Tarikat-Gladyo Sisteminin esareti altına düşmüş durumda. 1980’lere, yani Cumhuriyet’in kökten tasfiye sürecine de kuşkusuz bir anda, durup dururken gelinmedi. Arkada, dümenin Atlantik kampına kırılmasıyla başlayan ve […]

Nurullah Larudi – Sark’in Dehasi Ibn Sina

Bu eser, doğu milletlerinin medâr-ı iftiharı olan meşhûr âlim, tabip ve filozof İbn Sînâ’nın gençlik yıllarında başından geçen ilginç olayları içermektedir. Batı dünyasının Avicenna adıyla adlandırdıkları Ebû Ali Huseyn b. Abdillah Sînâ, Hicrî 375 yılının Safer ayının üçüncü günü (M. 980 yılının Ağustos ayında) Buhara yakınlarında bulunan Afşana köyünde dünyaya geldi ve Hicrî 428 yılının […]

Nurullah Aydin – Istihbarat ve Istihbaratci

İnsan öğrenme merakıyla bilgi edinmeye çalışır. Zamanla anne, baba ve yakınlardan edindiği bilgi ile olan bitenden haberdar olur. Eğitim süreci içinde bilgisini arttırır. Yaşadığı toplumun kültüründen, tarihinden, özelliğinden haberdar olmaya çalışır. Diğer dünya halkları hakkında sürekli bilgilenmeye çaba sarf eder. Nihayet yaptığı işe göre bilgi toplama değerlendirme ve gereğini yerine getirme çabası içinde olur. Nihayet […]

Nursel Duruel – Genç Olmak

Güneşin alevler saçan sarı tekerleri dönüyordu gökyüzü yollarında. Ve her dönüşünde kızgın küller sıçratıyordu yeryüzüne sanki. Her yan çakmak taşı gibi dokunan, keskin, kavurucu sıcağın altında bir ölü sarılığında titriyordu. Her yan sessizdi, suskundu. Suskunluk, tutuşan gökyüzüyle bozkır kadar sonsuzdu orada. 7 Beyaz fötr şapkasının altında durmadan terliyordu atlı. Gözleri acıtacak kadar yakıcı, keskin sıcağın […]

Nuriye Celegen – Sunnet Pedagojisinde Ergenlik

AHMED BİN HANBEL HAZRETLERİ, huyun da rızık gibi insanlar arasında taksim edilmiş olduğunu söyler. Her insanın rızkı farklı olduğu gibi, her çocuğun huyu da farklıdır. Herkesi eşitlemek mümkün değildir. Kiminin hırsı ve ihtirası fazla olurken, kiminin de merhameti ve şefkati fazla olur. Huylarımızla sınanırız. Kulluk sınavı, bize rızık olarak verilen iyi huyları doğru için kullanmanın, […]

Nuriye Celegen – Ortude Yetmis Esma

ÖRTÜ… FITRATIN KADINA giydirdiği elbise. Kadının siperi, kalesi. Kadın ruhuna konulmuş İlahi sırrı koruyan kabuk. Özündeki kaderi programın filiz verdiği toprak. Nesillerin anası ile dünyevilik arasına gerilmiş perde. Manevi kış soğuklarından koruyan libas. Kadının edebi, ahlakı, if eti. Kadının manevi güzelliği… Ne acı ki, son birkaç yüzyıldır şeytanî bir el uzandı o örtüye. Kadın fıtrat […]

Nuriye Celegen – Iffet-i Kalp

Karanlığa teslim olmuş iki kadın oturuyorduk. El-İşa uzun entarisini toplayarak yürüdü. Karanlığın sükûnetine son vermek istercesine kandili yaktı. Ürkek bir ışık etrafa düştü. Kandil titredi, arka bahçedeki zeytin ağaçları titredi. Hüzün değmiş yüreklerimiz çaresizlikle titredi. Solgun aydınlık iki çehreyi birbiriyle buluşturdu. Bakışlarımız konuştu bir müddet. Kalplerimizi kelam etmekten mütereddit bekleştik. Söz büyüğündü, öyle oldu. – […]

Nuriye Celegen – Hay Sultan

Dışarıda kar. Savruk, beyaz dervişler gibi. Herkes evine sığınmış. Kış aylarında dışarısının celali, insanı başka bir cemalle evlerin kucağına atıyor. İncecik bir kar. Elif gibi ruhlara değiyor. Soğuk pencereye üşüşmüş. Cam, soğuğa bağrını germiş. Direniyor. Tatlı bir buğu içerideki sıcağı pencerede aşikâr ediyor. Soba harlanmış, ürkek ışıklı odaya şavkı düşüyor. Dışarıda soğuk, içeride sohbet demleniyor. […]

Nuriye Celegen – Ask-i Sukun

ALEM, SIRRIN aşikâr olmamış hazinesindeydi. Kenz-i mahfinin (gizli hazine) görünme seyri, yokluğun örtüsünü aralattı. Kenzin açılımı, sırrın paylaşımıydı. Sır, mahremiyetti, gizli tutmuştu kendini. Gizli kenz, ezel sırrını sıyırmayı, sır örtüsünü aralamayı, mahremiyet peçesini indirmeyi, giz perdelerini bin bir sır dolu hazine ile açmayı istedi. İstedi ki, bilinsin; istedi ki, görünsün. Mahremiyet “Elif… Lâm… Mim…” dedi […]