1939 yılının bir Eylül sabahı Almanların Polonya’ya taarruzu ile başlayan İkinci Dünya har. bi, o kışı sakin bir şekilde geçirdikten sonra, 1940 Nisanında Almanların Danimarka ve Norveç’i Istilasıyla tekrar canlanmış ve bir ay sonra Mayısta Führer ordularının Hollanda – Belçika – Fransa’ya yönelmesiyle de en coşkun noktasına ulaşmıştı. Dunkerque faciasını yaşayan Fransanın çökmeye başladığı bu […]
Kategori: Genel
Paul Carell – Kursk Savaşı
Camur mu dediniz? Rus çamuru içinde yaşamadığı sürece, kimse bunun ne olduğunu bilemez. 1943 Martının sonunda karla buz erimeye başlayınca karada da savaş durdu: Koyu, balçık gibi bir çamur bütün taşıt araçlannı kımıltısız bıraktı, bütün yürüyüşleri, en küçük askeri hareketi durdurdu. Leningrad’dan Staraya Russa’ya, Oryol kıvrımından ve Kursk çıkıntısından Byelgorod’a dek olduğu kadar Donets’le Mius […]
Paul Brickhill – Barajları Yıkanlar
Bir önsözle sunulması en kolay kitap, sizin yazmayı tasarladığınız, ama bir başkasının daha iyi yazmayı başardığı kitaptır. Fakat Brickhill’in kitabı ve onun kahramanlan için ne demeli – ki bunlar, benim tanımış ve sevmiş olduğum kahramanlann da kardeşleridir . . İngiltere’nin katlandığı umutsuzca fedakarlıklan anlatan bu sayfaları okurken benliğimde yeniden kanamaya başlayan yarayı göstermek için hangi […]
Paul Berben, Bernard Iselin – Kader Köprüsü
R enanya Bölgesinin ormanlarında birçok tür çam ağaçları, yaprak döken başka ağaçlarla karışık olarak bulunur. Bu yüzden bu ormanların sık, karanlık, hüzünlü bir hâlleri vardır. Geriş i Ardenne’lerin doğal uzantısı olan Eifel (Ayfel) dağlarının kuzey yamaçları tâ Ren Nehri’nin kıyılarına dek ulaşır ama, büyük nehire Bonn Nehri’nin kuzeyinde yaklaşınca, kuşkusuz bu asık yüzlülük biraz eksilir. […]
Paul B. Thompson, Tonya R. Cart – Karanlik ve Isik
Sonbahar Solace’ı neşeli renklere bürümüştü. Her veranda, her pencere kırmızı, turuncu ve sarı çiçeklerle bezenmişti. Solace’daki dükkanlar ve evler yosunlu toprağın üzerindeki vallen ağaçlarının kalın dalları arasına yerleştirilmişti. Bu orman kentinde meydanlar bulunuyordu. Bu meydanlarda her hafta ya bir pazar, ya da bir panayır kurulurdu. Bu parlak öğleden sonrada üç kişi, iki adam ve bir […]
Paul Auster – Yukseklik Korkusu
Su üzerinde ilk yürüdüğümde on iki yaşındaydım. Bu numarayı bir gecede öğrendiğimi iddia etmeyeceğim, siyah elbiseli bir adam öğretti her şeyi. Yehudi Usta beni bulduğunda, Saint Louis sokaklarında dilencilik yapan dokuz yaşında bir öksüzdüm, marifetimi halka göstermeme izin verinceye kadar tam üç yıl benimle düzenli olarak çalıştı. Çalışmaya başladığımızda 1927 yılıydı, Babe Ruth ile Charles […]
Paul Auster – Lulu Koprude
Paul Auster – Kış Günlüğü
Bunun hiç başına gelmeyeceğini, gelemeyeceğini, dünyada bunlardan hiçbirinin başına gelmeyeceği tek kişi olduğunu sanırsın; sonra tıpkı herkese olduğu gibi hepsi teker teker senin de başına gelmeye başlar. Yataktan kalkıp pencereye giderken soğuk yer döşemesine çıplak ayaklarınla basıyorsun. Altı yaşındasın. Dışarıda kar yağıyor ve arka bahçedeki ağaçların dalları bembeyaz oluyor. İş işten geçmeden konuş şimdi ve […]
Paul Auster – Görünmeyen
Onun elini ilk kez 1967 baharında sıktım. O tarihte Columbia’nın ikinci sınıfında, kitaplara meraklı ve günün birinde kendime şair diyebilecek kadar iyi şiir yazacağına inanan (ya da vehmeden) toy bir yeniyetmeydim; çok şiir okuduğum için onun adaşına Dante’nin cehenneminde, Inferno’nun yirmi sekizinci kıtasının son dizelerinde gezinen bir ölü olarak rastlamıştım. Kesik başını saçlarından tutup fener […]
Patrick Tort – Darwin ve Darwincilik
Patrick Modiano – Yıkıntı Çiçekleri
Kasım ayının o pazar akşamında, Abbe-de-1’ Epee Sokağındaydım. Sağır Dilsizler Enstitüsünün yüksek duvarı boyunca yürüyordum. Sol tarafta, Saiııt-Jacques-du Haut-Pas Kilisesinin çan kulesi yükseliyor. Studio des Ursulines Sinemasında film seyrettikten sonra . uğradığım, Saint-Jacques Sokağının köşesindeki bir kahve kalmış aklımda. Kaldırımda, solmuş yapraklar. Ya da eski bir Gaffiot sözlüğünün yanmış sayfaları. Burası okulların ve manastırların bulunduğu […]
Patrick Modiano – Kotu Bir Ilkbahar
Francis Jansen ile 1964 yılının ilkbaharında, on dokuz yaşında tanıştım. Bugün onun hakkında bildiğim pek az şeyi anlatmak istiyorum. Sabahın erken saatlerinde, Denfert-Roche-reau Meydanı’ndaki bir kahvede tanışmıştık. Yanımda benimle aynı yaşlarda olan bir kız arkadaşım vardı. Jansen de karşımızdaki masada oturuyordu. Gülümseyerek bizi izliyordu. Sonra yanındaki kumaş kaplı kanepenin üstünde duran çantadan bir Rolleiflex çıkardı. […]
Patrick Modiano – En Uzagindan Unutusun
O orta boyluydu, öteki, Gerard Van Bever, azıcık daha kısaydı. İlk karşılaşmamızın akşamı, otuz yıl önceki o kış mevsimi, Tournelle Rıhtımı’ndaki bir otele kadar eşlik etmiştim onlara, sonra kendimi odalarında bulmuştum. iki yatak, biri kapının yanında, öteki pencerenin dibinde. Pencere rıhtıma bakmıyordu, sanırım, kırma tavanlıydı. Odada hiçbir dağınıklık ilişmemişti gözüme. Yataklar yapılmıştı. Valiz maliz yoktu. […]
Patrick Le Roux – Roma İmparatorluğu
Roma İmparatorluğu resmi olarak İÖ 27’de doğmuş ve bir görüşe göre 410’da Roma’nın Alarik’in Gotlar’ı tarafından alınmasıyla ya da Germenler’in sürekli saldırıları sonucu Batı imparatorluğunun son bulduğu tarih olan 476’da ortadan kalkmıştır. Aslında, ikinci Pön Savaşı’ndan sonraki Roma geçmişi referans alınmadan anlaşılamayan ve birliğini sadece siyasal tarihten alan bir tarih dilimini kesinlikle belirlemek zordur. Geç […]
Patricia Highsmith – Tatli Hastalik
Kıskançlık, David’in uykusunu kaçırmış, karanlık ve sessiz pansiyondaki dağınık yatağından kalkıp sokaklara çıkmasına yol açmıştı. David öylesine uzun bir zamandır bu duyguyla yaşamaktaydı ki, doğrudan doğruya yüreğini sızlatan alışılmış görüntüler ve sözler bile artık bilincinin yüzeyine çıkmıyordu. Şimdilik “Durum” demekle yetiniyordu buna. Şimdiki “Durum”, neredeyse iki yıldır sü-regitmekteydi. Ayrıntılara kafa yormanın gereği yoktu. Durum, ağır […]