Kategori: Macera

Alexandre Dumas – Üç Silahşör

1625 yılı Nisan ayının ilk pazartesi günü, Roman de la Rose’un yazarının doğduğu Meung kenti Huguenot’lar sanki ikinci bir Rochelle vakası için geri gelmişlercesine, yeniden bir devrimci kalkışmaya sahne oluyor gibiydi. Kadınların Grande-Rue’ye doğru kaçtığını, çocukların kapı önlerinde bağrıştıklarını gören birçok kentli, zırhlarını aceleyle üzerlerine geçirip, bir işe yarayıp yaramayacağı belli olmayan alaybozan tüfeklerini ve […]

Alexandre Dumas – Monte Kristo Kontu

1 MARSİLYA – VARIŞ 24 Şubat 1815 günü Notre-Dame de la Garde’ın gözcüsü Smyma{1}, Trieste ve Napoli’den gelen üç direkli yelkenli bir gemi olan Firavun’un göründüğünü haber verdi. Her zaman olduğu gibi kıyıdaki kılavuz gemi hemen limandan ayrıldı, if Şatosu’nun{2} çok yakınından geçti ve Morgion Burnu ile Riori Adası arasında gemiye yanaştı. Yine her zaman […]

Alexandre Dumas – Monte Cristo Kontu (epsilon)

1815 yılının 24 şubat günü, Notre-Dame de la Garde’ın gözetleme kulesinden, İzmir, Trieste, Napoli limanlarına uğrayan Firavun adlı geminin döndüğü haberi geldi. Meraklı izleyiciler, her zaman olduğu gibi, hiç vakit yitirmeden Saint-Jean Kalesi’nin rıhtımına doluştular; çünkü Marsilya’da bir geminin dönüşü insanlar için her zaman büyük bir olay olmuştur, özellikle de geminin sahibi kendi kasabalarındansa. Bu […]

Sabahattin Ali – Kuyucaklı Yusuf

Her yazınsal metin, kendini kuşatan daha önceki metinlerin ortamına doğuyor. O metinlerle sürdürdüğü diyalojik ilişkilerle biçimleniyor, güdüm kurgusu da (text strategy) içerik, biçim ve biçem düzeylerinde sürüp giden bu gerilimli ilişkiler çerçevesinde netlik kazanıyor. Öteki metin, neredeyse ontolojik bir zorunluluk. Yazar, sürekli biçimde öteki metinlerle hesaplaşıyor, yaklaşıyor ve kaçıyor onlardan. Yazınsal kanon son kertede kabul, […]

Ron Rash – Serena

Pemberton, babasının Boston’daki malikânesine yerleştikten üç ay sonra Kuzey Carolina dağlarına döndüğünde, onu tren garında bekleyenlerin arasında Pemberton’ın çocuğuna hamile genç bir kadın da vardı. Kadının yanında babası duruyordu. Eski püskü redingotunun [a] altında Pemberton’ın kalbinin mümkün olduğunca derinine saplanması için o sabah büyük bir dikkatle bilediği bıçağı bulunuyordu. Tren zangırdayarak durduğunda biletçi, “Waynesville!” diye […]

John Fante – Romanın Batısı

Aylardan ocaktı, soğuk ve yağmurlu bir gün; yorgundum, seϐildim, sileceklerim çalışmıyordu ve Tate Cinayetleri hakkında “Bonnie ve Clyde tarzında” zekice bir senaryo yazmamı isteyen milyoner bir yönetmenle sürekli içilip konuşulan uzun bir geceden sonra fena halde akşamdan kalmaydım. Para söz konusu değildi. “Ortak olacağız,” demişti yönetmen, “yarı yarıya.” Son altı ayda üç benzer teklif daha […]

Robert Michael Ballantyne – Mercan Adası

Çocukluğumdan beri dünyayı gezmeyi, denizlerde, karalarda dolaşmayı çok severdim. Yeni gördüğüm yerler, tanıdığım yeni insanlar içimi sevince boğardı. Yüreğim sevinçle dolunca da ben mutlu olurdum tabii. Babam kaptan olduğu için küçükken beni gemisiyle sık sık yolculuğa çıkarırdı. Bu yüzden birçok ülkeyi, birçok yerleri gezip dünyanın dört bucağını dolaşmıştım. Kaptan babam, 12 yaşına girdiğimde beni de […]

Robert M. Pirsig – Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı

Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı roman, otobiyografi ve felsefi deneme türlerinin sınırlarını genişleten; bütün bir akılcılık geleneğini sorgulayan benzersiz bir “kült kitap”. Hikâye bir adamın, oğlu ve iki arkadaşıyla birlikte yaptığı uzun bir motosiklet yolculuğundan oluşuyor. Yolcular, metalik-plastik yalnızlıkların hüküm sürdüğü, özdeki çirkinliklerin yapay bir “stil” cilasıyla kapatılmaya çalışıldığı, “stilize” nesneler, “stilize” insanlar ve ilişkilerle […]

Robert Ludlum – Nemrut

Loring, Adalet Bakanlığı binasının yan kapısından çıkıp bir taksi aramaya başladı. Saat beş buçuğa geliyordu. Günlerden bir ilkbahar cumasıydı, Washington caddelerinde de trafik korkunçtu. Loring yaya kaldırımın hemen kenarında durup, belki boş bir taksi görür de gelir umuduyla sol elini kaldırdı. Artık taksi aramaktan vazgeçmek üzereydi ki, on metre ileriden müşteri almış bir araba tam […]

Richard Brautigan – Kürtaj

birinci kitap, bizon kızlar, bu gece kütüphane Bu güzel bir kütüphane; mükemmel zamanlanmış, konforlu ve Amerikan. Zaman gece yansı, kütüphane kuytu ve düş gören bir çocuk gibi bu sayfaların karanlığına taşınmakta. Kütüphane “kapalı” olmasına rağmen eve gitmem gerekmiyor çünkü benim evim burası, yıllardan beri böyle ve üstelik her zaman burada olmam gerekiyor. Bu işimin bir […]

George R. R. Martin – Prenses ve Kraliçe Veya Siyahlar & Yeşiller

Ejderhaların Dansı, 129AL’den 131AL’e kadar süren, Westeros’un Demir Tahtı için Targaryen Hanesi’nin iki dalı arasında yaşanan iç mücadeleye verilen tozpembe isimdir. Böyle karanlık, kanlı ve karışık bir dönemi “dans” olarak isimlendirmek aşırı şekilde uygunsuzdur. Şüphe yok ki bu ad, şarkıcıların işidir. “Ejderhaların Ölümü” daha uygun bir isim olurdu, ancak gelenekler ve zaman daha şiirsel olan […]

George R. R. Martin – Dunk ile Egg’in Hikayeleri #2 Yeminli Kılıç

Yolların kesiştiği yerdeki demir bir kafesin içinde, ölü iki adam yaz güneşinin altında çürüyordu. Egg, onlara bakmak için durdu.”Kim olduklarını düşünüyorsunuz sör?” Katırı Udžstad, moladan gayet memnun bir şekilde sırtındaki iki devasa şarap küpüne aldırış etmeden sınır boylarınca yetişen kurumuş boz şeytanotlarını yemeye başladı. “Hırsızlar” dedi Dunk. Atı Yıldırım’ın üzerinde olduğundan ölü adamlara daha yakındı. […]

George R. R. Martin – Dunk ile Egg’in Hikayeleri #1 Gezici Şövalye

Bahar yağmurları toprağı yumuşattığı için Dunk, mezarı kazarken çok zorlanmadı. Yer olarak ihtiyarın her gün, gün batımını zevkle izlediği yeri, alçak tepenin batıya bakan yamacını seçmişti. “Bir gün daha bitti.” Derdi iç çekerek. “Ve kim bilir yarın bize neler gösterecek değil mi ha Dunk?” O yarınlardan biri onlara iliklerine kadar ıslandıkları bir yağmur getirmişti. Sonraki […]

George R. R. Martin – Buz ve Ateşin Şarkısı #5 – Ejderhaların Dansı – Game of Thrones

Gece, insan kokusuyla ağırlaşmıştı. Varg, bir ağacın altında durdu, etrafı kokladı, gri kahverengi kürkü gölgelerle beneklendi. Çamlı rüzgârın iç çekişi, ona insan rayihasını getirdi. Tilkiden ve tavşandan, foktan ve geyikten, hatta kurttan bahseden daha belirsiz kokular da vardı. Bunlar da insan kokularıydı, varg biliyordu; dumanın, kanın ve çürümüşlüğün keskin aromasının altında hemen hemen boğulmuş olan […]

George R. R. Martin – Buz ve Ateşin Şarkısı #4 – Kargaların Ziyafeti – Game of Thrones

“Ejderhalar,” dedi Mollander. Yerden aldığı kurumuş elmayı bir elinden diğerine attı. “Elmayı fırlat,” dedi Sfenks Alleras. Sadağından çıkardığı oku yay kirişine taktı. “Bir ejderha görmek isterdim.” En gençleri Roone’du; erkeklik çağına daha iki yıl olan tıknaz bir çocuk. “Bunu çok isterdim.” Ben de Rosey’nin kollarında uyumak isterdim, diye düşündü Pate. Oturduğu sırada huzursuzca kıpırdandı. Kız […]