Kategori: Polisiye

Agatha Christie – Cinayetler Kapısı

Tuppence’la Tommy Esrarı Çözebilmek İçin Şu Soruları Yanıtlamak Zorundaydılar.  Mary Jordan kimdi? Çocuk, “İçimizden biri…” sözcüğüyle kimi kastetmişti? Gerçekten köşkte eskiden bir cinayet işlenmiş miydi? Mary Jordan bir düşman ajanı mıydı? Bay Robinson bu konu hakkında ne biliyordu? Küçük Alexander da bir cinayete mi kurban gitmişti? Eski sırrın ortaya çıkmasını kimler istemiyordu? Yaşlı bahçıvan neler […]

Agatha Christie – Cesetler Merdiveni

Miss Marple Şu Soruları Cevaplandırmak Zorundaydı • Ruby, gece biriyle buluşmaya mı gitmişti? • Genç kız elbisesini neden değiştirmişti? • Kimler yalan söylüyordu? • Josie neden o kadar öfkeliydi? • Ruby’nin bir gençle gizli bir ilişkisi var mıydı? • Katil neden konağın kütüphanesini seçmişti? • Esrarlı filmci kimdi? • Ruby gerçekten saf ve aptal bir […]

Agatha Christie – Bir Kadeh Şampanya

Doğum günü masası yedi kişi için hazırlanmıştı… Masada attı kişi korkudan soğuk terler dökerek, müthiş bir şeyin vukuunu bekliyorlardı. Son derece güzel bir kadının doğum gününü kutlamak üzere toplanmışlardı. Ellerde şampanya kadehleri vardı… Gözlerde korku yanıp sönüyordu. Nihayet ışıklar azaltıldı, numaralar başladı… Davulların öfkeli uğultusu sona ererken ışıklar tekrar yandı… Doğum gününü kutlayan güzel kadın, […]

Agatha Christie – Beş Küçük Domuz

Hercule Poirot odaya giren genç kızı dikkatle süzdü. Kızın yazdığı mektupta pek de ilgi çekecek bir şey yoktu. Sadece Belçikalı dedektiften randevu istiyordu, işte o kadar. Bu isteğinin sebebini açıklamak gereğini bile duymamıştı. Mektup kısa ve son derece ciddiydi. Sadece el yazısının sert hatlarından Carla Lemarchant’ın genç olduğu anlaşılıyordu. Ve işte şimdi genç kız Hercule […]

Agatha Christie – Beklenmeyen Misafir

12 Nisan 1958’te, Fare Kapanı (The Mousetrap) adlı oyun, Büyükelçiler Tiyatrosu’nda 2.239’uncu kez oynandı. Bununla, Londra’da oynanan en uzun süreli tiyatro oyunu rekorunu da kırdı. Bu rekorun anısına Agatha Christie, Büyükelçiler Tiyatrosu’nda özel tasarlanmış bir fare kapanı sundu. Tabii ki, yazdığı eserin tüm rekorları kırmasından memnundu ve çok iyi olacağını beklediği başka bir oyun için […]

Agatha Christie – Arsenik

Alçıların çıkarılmasının zamanı artık gelmiş, doktor beni istedikleri şekilde çektirmeye başlamış, hemşireler bacaklarımı dikkatli bir şekilde hareket ettirmem için beni kandırmakta birbirleri ile adeta yarış ediyorlardı. Bütün bu yapmacık hareketlerden tiksinmeye başlamıştım. O sırada yanıma gelen Marcus Kent, bir süre sayfiyede sakin bir hayat sürmemin benim için çok faydalı olacağını söyledi. “Temiz hava, sakin bir […]

16.50 Treni (Trende Cinayet, Lahitteki Ceset) | Agatha Christie

Bayan McGillicuddy peronda, valizlerini taşıyan hamalı izliyordu. Kısa boylu ve toplu Bayan McGillicuddy soluk soluğa kalmıştı; hamalsa uzun boyluydu ve büyük adımlarla yürüyordu. Ayrıca yılbaşı alışverişinin sonucu olarak Bayan McGillicuddy’nin kolları çok sayıda paketle doluydu. Bu eşit olmayan kişiler arasındaki bir çeşit yarıştı; kısa bir süre sonra hamal peronun köşesinde kaybolmuştu bile. Bu arada Bayan […]

Ellery Queen – Y’nin Esrarı

SOĞUK BİR ŞUBAT GÜNÜ küçük bir balıkçı gemisi kurşuni dalgalarla boğuşa boğuşa New York limanına giriyordu. Ambarda pek az balık vardı. Pis güverte karmakarışıktı. Bir şişe elden ele dolaşıyor, ıslak muşambaları içinde titriyen balıkçılar kaptana, denize ve karanlık semaya küfredip duruyorlardı. Küpeşteye dayanmış olan iriyarı bir gemici somurtkan bir tavırla köpüklü dalgaları seyrederken birdenbire irkildi. […]

Edgar Wallace – İmdat Diye Bağır

KOMİSER MUAVİNİ, masasının üzerindeki telefonlardan birini kaldırdı: «Müfettiş Wembury’ye, gelip beni görmesini söyleyin,» dedi. Okuduğu kâğıtları masanın üzerinden aldı, bir dosyaya koydu. Alan Wembury’nin çok iyi bir sicili vardı. Şimdi buna bir ek daha yapılacaktı. Kapı açıldı. Boyu normalden uzun, ince, yüzü güneşten yanmış, gri gözlü bir adam girdi içeri. Komiser muavini Waldorf, oturduğu yerden […]

Edgar Allan Poe – Morgue Sokağı Cinayeti

Çözümleme diye adlandırdığımız düşünce gücünün kendisi çözümlenmeye pek elverişli değildir. Onu, sadece, vardığı sonuçlarla değerlendirebiliriz. Bildiğimiz bir şey de şu: çözümleme gücüne aşırı derecede sahip olmak, insanoğlu için her zaman gerçek bir tat kaynağıdır. Güçlü bir adam nasıl vücudu ile övünür, adalelerini çalıştıran hareketlerden hoşlanırsa, çözümleyici de karmakarışık şeylerin içinden çıkmaya çalışarak kafa yormaktan hoşlanır. […]

E.T.A. Hoffmann – Şeytanın İksirleri

Birader Medardus’un ilginç hikâyesini ilk kez okumuş olduğum o koyu gölgeli çınarların altına götürmek isterdim seni, güzide okur. Benim oturduğum, güzel kokulu fundalıkların, rengârenk çiçeklerin arasına yarı yarıya gömülü o taş sıraya oturur, ağaçlıklı yolun sonunda açılan güneşli vadinin ardında yükselen harikulade mor dağları sen de benim gibi özlemle seyrederdin. Arkana bakınca, yirmi adım kadar […]

Mickey Spillane – Mayk Hammer #3 – Derini Yüzeceğim

Gece sokakta yürüyorsunuz. Yağmur yağıyor. Adımlarınızdan başka hiçbir ses duymuyorsunuz. Aslında kentin gürültüsü sürüp gidiyor, ama sizi hiçbir şey etkilemiyor: Çünkü sokağın ucunda yedi uzun yıldan bu yana beklediğiniz kadın var. Her adımınızda ona biraz daha yaklaşıyorsunuz, adımlarınızın her çıkardığı ses beklemekle geçen ayları, günleri ve saniyeleri biraz daha siliyor. Sonra birdenbire geliyorsunuz; karanlık yüzlü […]

Michael Crichton – Yükselen Güneş

içerik: Detektif Peter J. Smith’in 13-15 Mart’ta yapılan videolu sorgusunun Yazılı metni Kon usu: “Nakamoto Cinayeti” rA8895-404 x ) Bu yazılı metin Los Angeles Polis Teşkilâtına aittir ve ancak teşkilât içinde kullanılabilir. Bu belgeyi kopyalamak, içinden alıntı yapmak ya da içeriğini başka biçimde açıklamak yasalara göre yasaktır. Yetkisiz kullanımın ağır cezaları vardır. SORGUCU: Tamam. Kayıt […]

Michael Connelly – Betondaki Sarışın

Silverlake’deki kapkaranlık evin pencereleri bir ölünün gözlerindeki ifade kadar boştu. Eski Kaliforniya tipi evin geniş bir verandası ve yüksek çatısında iki yatık pencere vardı. Ama ne camların ardında bir ışık parlıyor, ne de giriş kapısının üzerindeki lamba yanıyordu. Evin gölgesi öyle karanlıktı ki, sokak lambalarının ışığı bile aydınlatmaya yetmiyordu. Bosch verandada bir adam dursa göremeyeceğini […]

Mehmet Murat Somer – Buse Cinayeti

Televizyondaki bilgi yarışmasını açıp, sadece soruları dinlemek üzere banyoya geçtim. Tüm yarışmalar gibi bu da cahillere yönelik. Yine de soruların çoğunu bilmek hoşuma gidiyor. Kulüpteki kızlardan bazıları “sen de katılsana” deyip duruyorlar. “Ne hoş olur, tüm ihtişamınla. Ortalığı yıkar geçersin.” “Ayol müsaade ederler mi?” diye geçiştiriyorum. İlk tur sorular bitmeden tıraşım bitti, iş geldi makyaja. […]

Mehmet Açar – Siyah Hatıralar Denizi

“Gidemeyeceğimiz yer yok. O inanışla, özgüvenle dopdolu, yola çıktık başka dünyalara. Peki ne yapacaktık o dünyalarla? Ya biz onların efendisi olacaktık ya da onlar bizim: Yetmezlik içindeki zihinlerimizde tek düşünce buydu!” Stanislaw LEM, Solaris Yeşil hiç bitmeyecekmiş gibi ufuk çizgisine uzanıyor, beyaz bulutlar üstümüzden akıp gidiyor, babam ağaçlara bakıyor ve bana doğru dönüp “Bak, haziran […]