Kategori: Polisiye

Arthur Conan Doyle – Sherlock Holmes – Baskerville’lerin Köpeği

Sabahlamadığı zamanlarda ki, bu çok sık olurdu, genellikle geç kalkan Bay Sherlock Holmes, kahvaltı masasında oturuyordu. Ben ise şöminenin önünde duruyordum. Konuğumuzun bir gece önce unutmuş olduğu bastonu eğilip yerden, halının üstünden aldım. Penang Lawyer dedikleri cinsten ucu topuzlu, kalın, güzel bir bastondu bu. Topuzun hemen altında iki üç santim genişliğinde gümüş bir halka vardı. […]

Halide Edib Adıvar – Yolpalas Cinayeti

Halide Edib Adıvar’ın Avrupa’da (eserin sonundaki notuna göre Paris’te) bulunduğu 1936 yılında kaleme aldığı bu cinayet romanı aynı yıl Yedigün dergisinde, günler öncesinden başlayan bir ilan ve reklam kampanyasından sonra yayımlanmıştır. Hüseyin Cahit Yalçın, Reşat Nuri, Peyami Safa, Muhsin Ertuğrul gibi edebiyatçıların kadrosunda bulundukları, ayrıca Halide Edib Adıvar’ın, özellikle Avrupa’da gördüğü çeşitli yerlerle ilgili, mesela […]

H. P. Lovecraft – Uyku Duvarının Ötesinde

HPL, birçok kişiye yazdığı sayısız mektuba rağmen, zaman içinde hakkında tuhaf söylentiler yayılacak kadar – belki de – şanssız bir kişiydi. Bu durum, karanlık öyküler yazarak yaşamanın beklenilen sonuçlarından biri olmalı. İşte size onun hakkında, soğuk kış gecesi sohbetlerinde sık konuşulan birkaç yaygın söylenti. Bu arada, bu bilgileri internet üzerinden aldığımızı da eklesek “politik doğruluk” […]

Graham Greene – Sakin Bir Amerikalı

Akşam yemeğinden sonra, Catinat caddesindeki odamda oturmuş Pyle’i bekliyordum. Bana: «En geç saat onda sizde olurum,» demişti; saat gece yarısını çalınca artık daha fazla duramadım ve sokağa çıktım. Siyah pantolonlu bir kaç ihtiyar kadın kapının sahanlığına çömelmişlerdi; Şubat ajanda idik, sıcaktan yataklarına yatmak istemiyorlardı her halde. Bir siklopusçu, nehrin rıhtımlarına doğru ağır ağır pedallara basıyordu. […]

Georges Simenon – Bellanın Ölümü – Kanaldaki ev

Kişinin, evinde gidip geldiği, yalnız kalmanın rahatlığı içinde gevşemiş, alışageldiğince devindiği, her günkü gibi davrandığı, sonra ansızın, başını kaldırınca, perdelerin açık kaldığının, sokaktan gelip geçenlerin kendisini seyrettiğinin farkına vardığı zamanlar olur. Spencer Ashby de, biraz bunu yaşadı işte. Gerçi, tıpkı öyle değil; çünkü, doğrusu ya, o gece kimsecikler ona dikkat etmemiş, ilgilenmemişti, istediği gibi bir […]

Georges Simenon – Manhattan’da Üç Oda

J.K.C. hafif bir sesle pek az konuşurdu. Bölme duvarlarının inceliğine rağmen adamın söylediği sözler, öteki akşamlar Boston’a telefon ettiği zaman kulağına gelen bazı kelime kırıntıları dışında hiç duyulmazdı. Hem niye gece yarısından önce, hatta çoğu defa sabahın ikisinden önce telefon etmezdi. Ne? Şehirlerarası mı? Laf arasında Boston kelimelerini tanıyorsa da, büronun adını bir türlü duyamıyordu. […]

Georges Simenon – Küçük Köpekli Adam

Acaba pazar günkü olay ona atfetmeye kalkıştığım öneme sahip mi? Abartmaya kaçmadan, olay bile denemez buna. Sokakta rasgele bir karşılaşma. Paris kalabalığında meçhul bir çift. Bir bakışma. Yine de, üç günden beri, ruh halim değişti ve kesin olduğunu sandığım kararlar artık gözüme o kadar kesin görünmüyor. Bu kararlan ne dramatik ne de duygusal bir şekilde […]

Georges Simenon – Katili Herkes Bulamaz

— Bana kalırsa Bay Sorgu Hâkimi, müsaade buyurulursa kendi anlayışıma göre vaziyeti açıklayayım, ne zaman ki… Polis komiseri, gözleri muallakta, bir sineğin uçuşunu seyrederken susuverdi. Baktığı şey sinek değil, küçük köy doktorunun pırıl pırıl parlayan, aynı zamanda gülmekten katılan diyebileceğimiz gözleri idi. — Devam ediniz, sizi dinliyorum komiser bey… — Affınızı dilerim efendim. Fakat maalesef […]

Georges Simenon – Hâkimin Evi

56, 57, 58… diye sayıyordu Maigret. Aslında saymak istemiyordu. Kendiliğinden oluyordu. Kafasının içi bomboş, gözkapakları taş gibi. – 61, 62… Dışarıya bir göz attı. Cafe Français’nin camekânının alt tarafı buzlu camdandı, üst kısımdan meydanın çıplak ağaçlan ve yağmur görülüyordu, hep yağmur… – 83, 84… Ayaktaydı, elinde bilardo sopası, duvarları kaplayan tüm aynalarda kendini görüyordu. Ve […]

Anatole France – Thais

Anatole France’ın romanları genel ikle yergi, insan sevgisi ve kuşkucu (sceptique) felsefe gibi üç öğenin birleşmesinden oluşur. Thais romanında ise bu üç öğeye bir dördüncüsü, psikanaliz* eklenir. Roman baskı altına alınmış cinsel arzuların ve rüyanın incelemesini yapar ve yorumunu sunar. A. France, Thais’i yayımladığında, kendi otuz üç, Freud*** kırk beş yaşındaydı ve Avusturyalı psikanalist Rüyaların […]

Sinek – Patricia Cornwell – Scarpetta Serisi – 12

Bu romandaki karekterler. Kay Scarpetta: Virginia Eski Baş Adli Tabibi. Jaime Berger: New York Bölge Savcısı Yardımcısı. Lucy Farinelli: Kay’in yeğeni, bir yazılım sihirbazı / girişimci ve adli dedektif. Pete Marino: Dedektif. Rocco Caggiano: Marino’nun ayrı yaşadığı oğlu ve Chandonne avukatı. Jean-Baptiste Chandonne: Katil. Batı Livingston, Teksas’ta Polunsky Biriminde tutuklu Jay Talley: Katil ve Chandonne […]

Alper Canıgüz – Alper Kamu Cehennem Çiçeği

Bilirsiniz, insanlar doğar, ölür ve sonra büyür. Ben de beş yaşımın baharında, payıma düşen ölümlerden nasiplenerekten yaşayıp gitmekteydim işte. Aylardan hep kasım, günlerden hep perşembe olan ve saatin hep öğleden sonra üçü gösterdiği kasvetli dünyamda, yemek masasının altına büzüşmüş harakiri yapmanın inceliklerine dair resimli bir kitabın sayfalarını çevirirken, sevgili validem her zamanki gibi çamaşır yıkıyor […]

Alma Katsu – The Taker #1 – Sonsuz Arzuya Uyanış

Polisler tarafından hastaneye getirilen cinayet zanlısı yaralı bir kadın. Dr. Luke Findley’in tüm hayatını değiştirir. Çünkü bu kadının kimsede olmayan tuhaf çekiciliğinin yanı sıra akıllara durgunluk veren gizemli bir hikâyesi vardır. Ve bu hikâyesine Dr. Luke’u da katarak, sıra dışı serüvenine kaldığı yerden devam edecektir… Lanet olasıca hava çok soğuktu. Luke Findley’in nefesi havada donuyor, […]

Simon Beckett – Ölümün Kimyası

İnsan bedeni ölümünden dört dakika sonra ayrışmaya başlar. Bir zamanlar yaşamı barındırırken, şimdi son başkalaşımlarını geçirmektedir. Kendi kendini parçalama sürecinde, hücreler içten dışa doğru çözülür. Doku önce sıvıya, sonra gaza dönüşür. Canlılığını yitiren vücut başka organizmalar için hareketsiz bir ziyafettir artık. Önce bakteriler, sonra böcekler gelir. Ve sinekler… Yumurtalarını bırakırlar, ardından yumurtalardan larvalar çıkar. Bunlar […]

Simon Beckett – Mezarların Çağrısı

Bir. İki. Sekiz. Çürümenin sayıları. Büyük küçük bütün organizmalar bu orana göre bozulur. Havada, suda, toprakta. Hava şartlarının aynı olması kaydıyla, su altındaki bir cesedin dağılması yüzeyde bırakılan bir cesedinkinin iki katı zaman alır. Toprak altında ise sekiz kat daha fazla. Bir, iki, sekiz. Basit bir formül ve kaçınılmaz bir gerçektir bu. Bir şey ne […]

Sevil Atasoy – Labirent

Zor ve Gizemli Bir Dünyaya Hoş Geldiniz Size, akıllara durgunluk veren Ölüler Meydanı Jemaa el-Fna’yı anlatabilirdim. Ya da Katmandu’dan Lhassa’ya planladığınız yolculukta yanınıza alacaklarınızı. Gelin görü gizemli ve çekici dünyasına hoş geldiniz. Lisa Eder Cinayetinden Artakalan Kül, Kan, Kıl ve Koli Bandı 20 ekim 2004 günü, Kassel – Hannover Otoyolu’na dakikalar mesafesindeki St. Thomas Kilisesi’nde […]