Pierre Achard – Dilsel Toplumbilim
lnsani etkinligin, toplum çerçevesinde yayıldığı ve dilyetlsinin insanlar arasındaki iletişimi sağladığı herkesçe bilinir. Yine de toplum çerçevesi, iletişim ve dilyetisi kavrarnlarını tanımlamak istedigimizde bazı sorunlarla karşılaşırız. Toplum çerçevesi, yani “toplum”, sadece insanların belli bir alan ve belli bir zaman aralığında birarada yaşadıkları görgül bir olgu değildir. Bir birliktelikteki ilişkiler dizgesidir ve bu ilişkiler kururnlaşrnış, sağlarnlaşrnış […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore XIII – Zaman Gemisi
Ço k seyrek girilen bir odaydı. Soluk perdelerinin kırılgan ■ gölgelerinde, eprimiş gri halılarında ve pencerenin altınXfc_Vdaki büyük kâsede kummaya bırakılmış çiçeklerden yayı- ^ lan o narin, antika kokusunda esrarengiz bir şeyler vardı. Kapıyı her aralık buluşunda Murray orada durup içeriye bakıyordu. Sanki daha evvel fark etmediği bir şeyi görmeyi bekler gibiydi. Bir tablo. Yeri […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore XII – Hayali Gezginler Kulübü
Jason ve Julia yan yana, Sal ton Uçurumu’nun kayalıklarına oyulmuş basamakların hemen önünde duruyorlardı. Ev zangır zangır titremeye başladığında gelmişlerdi buraya. Onları sıçrayarak uyandıran o dehşet verici zelzelenin hemen ardından. Derken onu görmüşlerdi. Kilmore Koyu kumsalının hemen karşısında, denizin açıklarında duruyordu. Mürekkep karası yelkenleriyle baştan aşağı simsiyah bir guletti. Ye sekiz tane topunun her birinin […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore XI – Kül Bahçesi
Redaksiyondaki sevgili arkadaşlarım, Size bu mektubu deniz kenarında yazıyorum. Bana hangisi diye sormayın çünkü cevap vermem çok zor olacaktır. Fazla söze ne hacet, durum şöyle: Seyahate çıkmış bazı insanlar var. Ve onları arayan ötekiler. Öyle biri var ki, sizin de bildiğiniz gibi bir köprüden düştü ve talihsiz bir şekilde aramızdan ayrıldı. Fakat biri ortadan kaybolurken […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore X – Buzlar Ulkesi
Göz alabildiğine bir deniz vardı. Ustura ağzı gibi pürüzsüz, gri ve donuk bir boşluk. Ama gene de kaskatı değildi. Deniz düzenli aralıklarla dalgalanıyordu. Dalgaların başı sonu yoktu. Aşağı ve yukarı, aşağı ve yukarı… Bu sahnenin tekdüzeliği apansız ve pek çabuk bir hareketle bozuldu. Beyaz bir leke vardı. Bir martı. Kulakları sağır eden çığlığı, rüzgarlara tutunmak […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore VIII – Yıldırımların Efendisi
Yüksek ve dar bir villaydı. Pencereler aydınlıktı ve yola bakan dökme demirden bahçe kapısı kapalıydı. Gökyüzündeki bulutlar yıldızların önünü kapatıp onların ışığını tehditkar bir havaya dönüştürüyor, villanın sivri çatısına ve tavan arası penceresine vuruyorlardı. Evin baktığı yol arnavutkaldırımıyla döşenmişti ve arabalar bir sıra halinde kenarda park ediliydi. Birkaç adım ötede küçük bir Protestan kilisesi göze […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore VII – Saklı Şehir
“Mioli?” diye seslendi Anita kısık sesle. “Mioli?” Küçük kız otların arasında ses çıkarmamaya dikkat ederek parmak uçlarında yürüyordu. Ağzı hafifçe aralanmıştı. Kulaklarını duyabileceği bütün seslere karşı dört açmıştı. Gözlerini bahçenin ortasındaki taş kuyuya dikti. Duyduğu bir cıvıltı mıydı? Bir inilti mi? Parçalanan kuru bir yaprak mı? Kontrol etti. Hiçbiri değildi. Maalesef kedisi kuyunun içinde de […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore VI – İlk Anahtar
G ece yıldızlarla aydınlanmıştı. Uçsuz bucaksız, sessiz ■ -w- gökyüzü, dağların sivri dişlerini batırdığı uzayıp giden ufuk çizgisinin üzerini sarıyordu. Hemen ardında, oraya çıkan yolu bilmeyenler için görünmez olan, Papaz Gianni’nin Bahçeleri uzanıyordu. Burası tepelerin üzerinde yükselen büyük bir kaleydi. Kalenin mazgallı çatıları, kemerli geçitleri, dönerek yükselen basamakları, çeşmeleri ve duvarları, korkmuş çocuklar gibi birbirlerine […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore V – Taşların Muhafızları
Ulysses Moore’un beşinci günlüğünün çevirerek bize yollayan Pierdomenico Baccalario sırra kadem bastı. Cornwall’dan yolladığı son e-posta da oldukça şüphe uyandırıcıydı. Buyurun siz de bir göz atın: Çevirisini bitirdiğim beşinci günlüğü de size yolluyorum. Geriye sadece son bir defter kaldı. Onun da yepyeni maceralarla dolu olduğuna eminim. Tanıştığım biri Kilmore Koyu’nu bulmam için bana yardım etmeyi […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore IX – Gölgeler Labirenti
İkindi güneşi, Kilmore Koyu’ndaki küçük kasabanın çatılarını sıcak, yaldızlı bir ışıkla yıkıyordu. Gölgeler, koydaki küçük iskelenin birkaç adım ötesinde sıralanan eski kasaba evleri arasında gerim gerim geriliyorlardı. Sokakların arasında mutlak bir sessizlik hüküm sürüyordu. Bir tanesi dışında. Flint kuzenler sırtlarını bir evin duvarına yaslamışlar, soluklanmaya çalışıyorlardı. Ciğerlerine hava gitmesini sağlamak için üçü de ağızlarını sonuna […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore IV – Maskeler Adası
K ilmore Koyu’nun feneri aniden boğuk bir gürültüyle yandı. Hemen ardından, beyaz ışıktan bir külah kendi etrafında dönerek yavaşça kıyıyı ve denizi taramaya başladı. Uzaklardan, karanlık ufuklardan geliyor ve gece göğünün göze çarpan tüm ışıklarını kaplıyordu. Kasaba evlerinin çatılarından geçiyor, tepelere kadar uzanarak yoluna çıkan vahşi tavşanları ve baykuşları rahatsız ediyordu. Argo Villası’nın bahçesindeki yaşlı […]
Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore III – Aynalar Evi
Pastırma ve yumurtanın kokusu döne döne merdiğ -övenlerden yukarı süzülerek yavaşça bütün evin içine M işledi. Julia yatakta yan döndü ve burnunu kaşıdı. Uykulu uykulu gülümseyerek başını yastıkların altına soktu. O şekilde gömülü olarak bir süre daha yattı. Sonra nefes alamamaya başladığını anladığında tek gözünü açtı ve etrafına bakındı. Neredeydi? Yavaş yavaş hafızası yerine gelmeye […]
Tankred Dorst – Dönemeç
Sarp, yarık yarık bir kayanın önünde küçük, kendi halinde, rahat bir kulübe; çiçekler, bir ufak bahçe; belki bir de Bicdcrmeier stili mavi bir cam küre. Kulübenin yakınında alçak, aralıklı bir tahta parmaklık; gerisinde haçlar, mezar tümsekleri. Atelyemsi bir yer. RUDOLF ile ANTON, bir bankın üzerinde oturmaktalar. İkisi de eş giyinmişler: siyah, eskimiş frak ve silindir […]
Taner Timur – Türkiyede Çok Partili Hayata Geçiş
Bu araştırmayı, Türk Devrimi ve Sonrası başlıklı kitabımın devamı olarak 1970’lerde kaleme almaya başlamıştım. 12 Mart Rejimi’nin karanlık atmosferinde yaşıyorduk ve o dönemde kitaplar yazılmıyor, daha çok yakılıyorlardı. Kollektif bir çekingenliğin “Ara Rejim” olarak isimlendirdiği bu yıllarda, çok partili hayata geçiş koşullarına eğilmek ve demokrasimizin “ilkel günahı’nı aramak ilginç bir çalışmaydı. Ne var ki 12 […]
Tahsin Yıldırım – Eşlerinin Gözüyle Edebiyatçılarımız
PROF.DR. FUAT KÖPRÜLÜ, “Çeşitli açılardan ele alınmış monografiler bulunmadıkça edebiyat tarihi zayıf ve eksik hatta yanlış yazılacaktır.” demektedir. Edebiyatımıza ait boşlukları nasıl monografiler dolduruyorsa, monografilerin boşluğunu da ilgili yazarın eserlerinin yanında onun yakın çevresinin ona dair anlattıkları doldurmaktadır. Ben de bu amaca hizmet etmesi ve güzel insanları tanıtmak gayesiyle oluşturduğum bu çalışmayı kitaplaştırmayı tasarladım. Elinizdeki […]