Pierre Lemieux – Anarkokapitalizm

Tanım – Anarko-kapitalizm, kelimenin tam anlamıyla, Devlet müdahalesi olmaksızın, ekonomik yönden başarılı ve yasal yönden talep edilen kapitalist toplumu içeren bir öğretidir. Anarko-kapitalizm, kapitalist ekonominin yarancı anarşisini tüm alanlara yayabilmesiyle Ortodoks pro-kapitalist öğretilerden ayrılır: kamu güvenliğine ait hizmetlerin (polis, mahkemeler, ulusal savunma) halka sunulması sözkonusu olduğunda dahi, Devlet, yerini serbest ve rekabetçi birleşmelere bırakmak zorundadır. […]

Pierre Lemaitre – Karanlık Kadrolar

Hiçbir zaman kaba kuvvet kullanan biri olmadım. Hatta daha da ileri gidersek, birini öldürmeyi hiç istemedim. Evet, sağda solda öfke patlamalarım olmuş olabilir ama gerçek anlamda bir kötülük yapma isteğim hiç olmadı. Yok etme isteği. Ama kendimi şaşırttım. Şiddet, alkol veya seks gibidir; bir olay değil, bir süreçtir. Fark etmeden kapısından içeri gireriz, çünkü buna […]

Pierre Lavelle – Çağdaş Japon Siyasal Düşüncesi

1. Ça�daş dönem, Tenno’lann saltanat adianna göre, Meyci (1868-1912), Şova (1926-1989) ve Heisei (1989- ) çağı olarak aynlır. Edo ya da Tokugava Çağı 1603 ile 1868 yıllan aras1m kapsar. 2. Japoncada küçük ad soyaddan sonra gelir. Bazı ünlü kişiler küçük adlanyla anılır. 3. İngilizce çeviriler bir, Fransızca çeviriler iki (x) işaretiyle belirtilmiştir. Bazılan kısmen çeviridir. […]

Pierre Jean Luizard – IŞİD Tuzağı

Irak’m bugün içinde bulunduğu durum, kanlı saldırılar ya da seçimler dışında, son yıllarda Batı medyasının manşetlerinden düşmüştü. Irak, bir tür “düşük yoğunluklu savaş” batağına saplanmış, oldukça kargaşalı bir politik sürece gömülmüş ve olan biteni sadece birkaç Ortadoğu uzmanının az çok çözebildiği izlenimi veren bir ülke görünümündeydi. Ancak 2014 yılı bu durumu tamamen değiştirdi. Islâm Devleti, […]

Pierre George – Nüfus Coğrafyası

Klasik Eskiçag döneminde dünyada iki yüz eBi milyon kişi, 17. yüzyılın ortasında yarım milyar kişi, 1850’de bir milyar kişi, 1940’da iki milyar kişi yaşıyordu. Yüzyılın sonundan önce de kuşkusuz altı milyar kişi olacak bu sayı.1 Dünya nüfusu, Eskiçag ile Yeniçag arasındaki 2000 yılda, 1650 ile 1850 arasında iki yüz yılda, 1850 ile 1940 arasında yüz […]

Pierre Franckh – Rezonans kanunu

Hayatta çözüm diye bir şey yoktur. Sadece hareket halinde olan güçler vardır. Bu güçleri uyandırdığımız anda, çözümler kendiliğinden gelecektir. ANTOINE DE SAINT-EXUPERY Her kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin eğer, kim olmayı isterdin? Eğer hiçbir sınır, ön yargı veya sana isteklerinin abartılı, aşırı, gülünç ya da ölçüsüz olduğunu söyleyen kimse olmasaydı? Yani eğer her kim […]

Pierre Burney – Aşk

Lucien Febvre insanın temel duygulannın (sıkıntı, korku, sevinç, aşk) bir tarihinin olmamasından yakınıyordu. (1) Aşkın genel tarihi hiç yazılmadı, ancak konumuzun seyri içinde sözünü edeceğimiz kısmi incelemeler bulunabiliyor. I. Tarih Öncesi ve Antiki te İnsanlı�ın kökenieri ve bilinen ilk uygarlıklar üzerine araştırmalar, etnolojinin de yardımıyla, cinsel ilişkilerin çok eski biçimleri konusunda bilgi sahibi elmamıza izin […]

Pierre Bourdieu – Sanatın Kuralları

Çalışmamın temel amaçlarından birisi, yazın ve sanat bilimlerinde, “dış okuma” ile “iç okuma” arasındaki son derece tehlikeli karşıtlığın ortadan kaldırılması oldu. Bu ayrımı, Sâussure’ün Gene/ Di/âi/im Ders/ez/’nde dış dilbilim ile iç dilbilim arasında yaptığı karşıtlığı kendi alanıma aktararak oluşturuyorum. Saussure, konu olarak dili alıp, her biri başka dallarca geçerli incelemelerin konusunu oluşturabilen, coğrafi, tarihsel ve […]

Pierre Bourdieu – Karşı Ateşler

Soru: Yönetiminizdeki derginin bir sayısında “çile”2 kavramı ele alınmıştı. Medyanın yer vermediği insanlarla, şöyle bir sayarsak, yoksul banliyölerin gençleri, küçük çiftçiler, kamu görevlileri ile yapılmış pek çok mülâkat yer alıyordu. Örneğin, zor durumdaki bir okul müdürü şöyle bir üzüntüsünü ifade ediyordu: Öğrencilerin bilgi edinmesiyle uğraşacağı yerde, bir tür karakol komiserliği yapıyordu ister istemez. Böylesi kişisel […]

Pierre Achard – Dilsel Toplumbilim

lnsani etkinligin, toplum çerçevesinde yayıldığı ve dilyetlsinin insanlar arasındaki iletişimi sağladığı herkesçe bilinir. Yine de toplum çerçevesi, iletişim ve dilyetisi kavrarnlarını tanımlamak istedigimizde bazı sorunlarla karşılaşırız. Toplum çerçevesi, yani “toplum”, sadece insanların belli bir alan ve belli bir zaman aralığında birarada yaşadıkları görgül bir olgu değildir. Bir birliktelikteki ilişkiler dizgesidir ve bu ilişkiler kururnlaşrnış, sağlarnlaşrnış […]

Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore XIII – Zaman Gemisi

Ço k seyrek girilen bir odaydı. Soluk perdelerinin kırılgan ■ gölgelerinde, eprimiş gri halılarında ve pencerenin altınXfc_Vdaki büyük kâsede kummaya bırakılmış çiçeklerden yayı- ^ lan o narin, antika kokusunda esrarengiz bir şeyler vardı. Kapıyı her aralık buluşunda Murray orada durup içeriye bakıyordu. Sanki daha evvel fark etmediği bir şeyi görmeyi bekler gibiydi. Bir tablo. Yeri […]

Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore XII – Hayali Gezginler Kulübü

Jason ve Julia yan yana, Sal ton Uçurumu’nun kayalıklarına oyulmuş basamakların hemen önünde duruyorlardı. Ev zangır zangır titremeye başladığında gelmişlerdi buraya. Onları sıçrayarak uyandıran o dehşet verici zelzelenin hemen ardından. Derken onu görmüşlerdi. Kilmore Koyu kumsalının hemen karşısında, denizin açıklarında duruyordu. Mürekkep karası yelkenleriyle baştan aşağı simsiyah bir guletti. Ye sekiz tane topunun her birinin […]

Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore XI – Kül Bahçesi

Redaksiyondaki sevgili arkadaşlarım, Size bu mektubu deniz kenarında yazıyorum. Bana hangisi diye sormayın çünkü cevap vermem çok zor olacaktır. Fazla söze ne hacet, durum şöyle: Seyahate çıkmış bazı insanlar var. Ve onları arayan ötekiler. Öyle biri var ki, sizin de bildiğiniz gibi bir köprüden düştü ve talihsiz bir şekilde aramızdan ayrıldı. Fakat biri ortadan kaybolurken […]

Pierdomenico Baccalario – Ulysses Moore X – Buzlar Ulkesi

Göz alabildiğine bir deniz vardı. Ustura ağzı gibi pürüzsüz, gri ve donuk bir boşluk. Ama gene de kaskatı değildi. Deniz düzenli aralıklarla dalgalanıyordu. Dalgaların başı sonu yoktu. Aşağı ve yukarı, aşağı ve yukarı… Bu sahnenin tekdüzeliği apansız ve pek çabuk bir hareketle bozuldu. Beyaz bir leke vardı. Bir martı. Kulakları sağır eden çığlığı, rüzgarlara tutunmak […]